Enstitü Nedir? Üniversite ile Enstitü Arasındaki Farklar
Konu | Açıklama | İlgili Bilgi |
---|---|---|
Enstitü Ne Demektir? | Belirli bir amaç doğrultusunda oluşturulan, kurulan organize yapılardır. Mesleki eğitim kuruluşlarıdır. | Enstitü, bir kişinin yetişmesi ve gelişmesinin ayrılmaz bir parçasıdır. |
Üniversite ile Enstitü Farkı | Enstitüler, genellikle belirli bir alanda uzmanlaşmayı sağlar. Üniversiteler ise genel bir eğitim sağlar. | Enstitüler, kişinin belirli bir alanda yüksek lisans yapabileceği yerler olabilir. |
Enstitünün Önemi | Enstitü, bireyin hayallerine, hayalindeki işe bir adım daha yaklaştıran kurumlardır. | Enstitülerde verilen eğitimler sayesinde, bireyler kendilerini geliştirir ve mesleki yeterlilik kazanır. |
Enstitü ve Yaşam Boyu Öğrenme | Yaşam boyu öğrenme kavramı, yetişkin eğitimiyle bağlantılıdır ve enstitüler bu süreçte önemlidir. | Yaşam boyu öğrenme; bilgi, birikim ve yetkinliklerin geliştirilmesi anlamına gelir. |
Pandemi ve Enstitüler | Pandemi nedeniyle yüz yüze eğitimlerin kısıtlı olduğu durumlarda, enstitüler online eğitimlerle ön plana çıkmaktadır. | Enstitüler ev konforunda, mesleki eğitimleri kişinin ayağına getirir. |
Enstitülerin Kuruluş Amaçları | Her enstitünün kuruluş amacı farklıdır. Kendine özel bir alan belirler, belirlediği alan üzerine de eğitimler verir. | Enstitüler spesifik bir amaç üzerine araştırmalar yapar. |
Üniversite Mezunu İşsizlik Oranı | Üniversite mezunu işsizlerin sayısı 1,4 milyona yaklaşmıştır. | Üniversite eğitimi alamayan ya da üniversite eğitimini yeterli görmeyen kişiler için enstitüler vazgeçilmezdir. |
Online Eğitimler | Yüz yüze eğitimin zor olduğu durumlarda online eğitimler devreye girer. Bu durumda enstitüler önem kazanır. | Pandemi döneminde, enstitülerin sunduğu online eğitimler, doğru bilgiye ulaşma noktasında önemli bir rol oynamıştır. |
Enstitü ve Teknoloji | Teknoloji ile birlikte enstitülere olan ihtiyaç artmaktadır. | Teknoloji ile bilgiye erişim kolaylaşmış, ancak bu bilgi kirliliğini de beraberinde getirmiştir. |
Örgün ve Online Eğitim Karışımı | Pandemi sonrası da örgün ve online eğitimlerin iç içe olacağı düşünülmekte. | Bu konuda üniversiteler ilk adımı hibrit eğitim kararıyla atmıştır. |
Eğitim, bir anlamda bireyin topluma kazandırılmasıdır. Bu sebeple sadece okuldan ibaret değildir. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite şeklinde devam eden eğitim-öğretim süreci bireyin hayatını şekillendirmesinde, meslek sahibi olmasında ve topluma fayda sağlamasında etkilidir. Peki, yeterli midir? Bu sorunun cevabı tartışmaya fazlasıyla açıktır. Özellikle günümüz şartlarında genç işsizlerin ve işinden memnun olmayanların oranı düşünüldüğünde okul eğitiminin yeterli olmadığı kanısına varmak kaçınılmaz.
“Kendinizi geliştirmek, yetiştirmek istiyorsanız, işinizle gücünüzle ilgili olmayan konularla da ilgileneceksiniz.”
Burada Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göz atmak faydalı olacaktır. Bu verilere göre genç nüfustaki yani 15-24 yaş arasındaki işsizlik oranı %26,1. Üniversite mezunu işsizlerin sayısı ise 1,4 milyona yaklaşmış durumda.
Bu rakamlara işinden memnun olmayanların ancak “daha iyi bir iş bulamayacağı” gerekçesiyle çalışmaya devam edenler de eklenince durumun önemi fazlasıyla ortaya çıkacaktır. Elbette bu verilerin altında yapan birçok sebep bulunur ve bu sebeplerin incelenip ona göre plan program yapılması gerekmektedir.
Yazıyla bağlantılı kısmına gelecek olursak bu istatistikleri eğitim-öğretimin yeterli olmadığının göstergelerinden biridir. Birey iş hayatında kendine yer bulabilmek için, okul eğitimiyle birlikte kişisel gelişimini de yetkinliklerini de artırmalıdır. Artırmalıdır ki fark yaratsın, tercih sebebi olsun ve işsizler ordusu arasından sıyrılabilsin.
Bu noktada yaşam boyu öğrenme kavramı ortaya çıkıyor. Yaşam boyu öğrenme; hem iş hem de sosyal hayatın daha iyi bir şekilde devam etmesi amacıyla bilgi, birikim ve yetkinliklerin geliştirilmesidir. Her yaştan bireyin topluma kazandırılması için de yaşam boyu öğrenme önemlidir.
Yaşam boyu öğrenme kavramı, yetişkin eğitimiyle bağlantılıdır. Eğitimin diğer bir ifadeyle yaşam boyu öğrenmenin öneminin farkına varan kişiler, hayalindeki mesleğe ulaşmak için azami düzeyde çaba sarf eder, belirli bir alanda uzmanlaşmak ister. Bunun içinde bazı fırsatları yakalamak ve değerlendirmek amacıyla arayışa girer. Arayışın sonucu kişileri enstitülere götürür.
Yetişkin eğitiminin ayrılmaz parçası olan enstitü; bireyi hayallerine, hayalindeki işe bir adım daha yaklaştıran kurumlardır. Peki, enstitü nedir? Neden önemlidir? Faydaları nelerdir? Yazının devamında birlikte öğrenelim.
Enstitü Ne Demektir?
Enstitü nedir? Belirli bir amaç doğrultusunda oluşturulan, kurulan organize yapılardır. Mesleki eğitim kuruluşlarıdır. Spesifik bir amaç üzerine araştırma yapmak için de kurulurlar. Öğrenciler için enstitüler; üniversiteye bağlı yüksek lisans yapabilecekleri yani akademik kariyere devam edebilecekleri yerlerdir.
Buradan enstitünün sadece üniversiteye bağlı olduğu anlamı çıkmasın. Zira üniversitelerden bağımsız, mesleki eğitim veren ve araştırma yapan enstitüler de vardır. İstanbul İşletme Enstitüsü gibi.
Peki, enstitü ne demektir? Tanım için Türk Dil Kurumu’nun sözlüğüne kulak verelim. Enstitü kelimesi, Fransızca “institut” sözcüğünden dilimize geçmiştir. TDK sözlükte tanımı şöyle yapılır. “Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim kurumu.”
Bilim ve araştırma amacıyla kurulan enstitü, ilgi duyduğunuz alanda gelişebilmeniz için bilimsel araştırmalar yapar. Hem dünya hem de ülkemizin gelişimi için önemli yere sahiptir. Çünkü bireyin yetişmesi ve gelişmesinin; yaşam boyu öğrenmenin ayrılmaz bir parçasıdır.
Üniversite eğitimi alamayan ya da üniversite eğitimini yeterli görmeyen kişiler için enstitü, vaz geçilmezdir. Enstitülerde verilen eğitimler sayesinde, kendilerini geliştirirler ve mesleki yeterlilik kazanırlar. Her enstitünün kuruluş amacı farklıdır. Kendine özel bir alan belirler, belirlediği alan üzerine de eğitimler verir ve araştırmalar yapar.
Teknoloji çağı ile birlikte pandemi de enstitülere olan ihtiyacı artırmaktadır. Dijital çağ sebebiyle bilgiye erişmek kolaylaşmıştır, çoğu kere Google’da yapılan aramalar bir tık uzaktadır. Bilgiye ulaşmakla kolaylaşmış olsa da bu kolaylık bilgi kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Mesleki eğitimler ve kişisel gelişimler konusundaki doğru bilgiye ulaşmak için de “Enstitü nedir?” sorunun cevabının doğru verilmesi, bulunması gerekir.
Pandeminin eğitime etkisi ise yüz yüze eğitime ulaşma konusundaki zorluklardır. Yüz yüze eğitimin zor olduğu durumlarda online eğitimler devreye girer. Online eğitimler de enstitülerin önemini bir kez daha ortaya koyar. Enstitü sayesinde doğru bilgiye ulaşmak, ev ortamında mümkündür. Ev konforunda, mesleki eğitimleri kişinin ayağına getirir. “Kendimi geliştirmeye vaktim yok”, “trafik sebebiyle yeni eğitme başlayamıyorum” gibi bahanelerin de önüne geçer. Eğitim konusunda yapılan araştırmalar; pandemiden sonra da örgün ve online eğitimlerin iç içe olacağını göstermektedir. Üniversiteler bunu ilk adımını hibrit eğitim kararıyla atmış oldu. Üniversitelerin hibrit eğitim konusundaki kararının detaylarını “Üniversiteler ve Hibrit Eğitim” başlıklı yazımızda bulabilirsiniz.
Burada hatırlatmamız gereken bir nokta var. Enstitü kavramı zaman zaman üniversiteler ile karıştırılmaktadır. Enstitüler ve üniversiteler arasında fark var mıdır? Varsa bu fark nedir?
Üniversite ile Enstitü Arasındaki Farklar
Enstitüler ve üniversiteler arasındaki en önemli fark; zaman ve mekan kısıtlamalarını kaldırmasıdır. İstanbul İşletme Enstitüsü başta olmak üzere bütün enstitülerde öğrencilerin günlük yaşamlarına uygun olarak eğitimler düzenlenir. Bu sayede öğrenciler derslere kaçırmadan katılabilmektedir. Üniversite ile enstitü farkı ilk olarak burada ortaya çıkmaktadır.
Enstitülerde istediğiniz saatlerde eğitim alabiliyorsunuz. Katılımcıların kendi belirledikleri yerde eğitim almaları da enstitü sayesinde mümkün hale gelmiştir. Üniversitelerde eğitim alan kişiler, fakültelerde bulunan dersliklere her gün gitmek zorundadır.
Ancak İstanbul İşletme Enstitüsü kapsamında alacağınız eğitimlere isterseniz evinizden isterseniz işyerinizden katılabilirsiniz. Zaman kısıtlaması olmadığı gibi yer kısıtlaması da yoktur.
Enstitüler, gündüz eğitimleri dışında akşamları da eğitim vermektedir. Bu sayede çalışan ya da yalnızca akşam saatlerinde zaman bulabilen kişiler, enstitü kapsamında verilen eğitimlere katılarak gelişimlerini tamamlamaktadır. Bu da zaman sıkıntısını ortadan kaldırmıştır.
Üniversitelerde birinci ve ikinci öğretim ayrımı bulunmaktadır. Birinci öğretim kapsamında eğitim alan öğrenciler, gündüz saatlerinde düzenlenen derslere katılmak zorundadır. İkinci öğretim öğrencileri ise akşam saatlerinde düzenlenen eğitimlere katılmaktadır. Öğrencilerin programlarına göre özel ders saatleri düzenlenmemektedir.
Üniversitelerde ikinci öğretim eğitimleri karşılığında belirli harç ücretleri alınmaktadır. Ancak enstitü kapsamında verilen ücretsiz eğitimler sayesinde aldığınız eğitime herhangi bir ücret ödemezsiniz. Bu da ekonomik bir avantaj sağlar.
Üniversitelerde sınıf ortamında tanıyacağınız kişilerden çok daha fazla kişi ile iletişim kurmanız, enstitü sayesinde mümkündür. Bu sayede etkin bilgi alışverişi de sağlayabileceksiniz.
İnternet, bilgisayar ve tablet teknolojilerini en iyi şekilde kullanan enstitü, eğitimleri almanız için sınıf ortamında bulunma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır. Evinizde oturduğunuz yerden telefon, tablet ya da bilgisayar ile eğitimlere katılabilirsiniz.
Daha fazla bakış açısı ile karşılaşmanızı sağlayan enstitü, bilgi akışının da etkili olmasına yardımcı olur.
Sosyalleşmenin de önemine değinen enstitülerde birçok farklı şehirden arkadaşlar edinme şansı elde edersiniz. Üniversitelerde ise yalnızca o üniversiteye kayıtlı olan kişiler ile iletişim kurabilirsiniz.
Okul ve üniversite, öğretmenlerin ve akademisyenlerin yönetimi altında öğrencilerin eğitimi amacıyla öğrenme ortamları sağlamak için tasarlanmış bir kurumdur. Dünyadaki pek çok ülkede belli bir seviyeye kadar okul eğitimi zorunludur.
Okullar ve üniversiteler kamu otoritesine bağlıdır. İlkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki eğitim kurumları (kamu ya da özel fark etmeksizin) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen müfredata uyma zorunlulukları bulunur. Üniversiteler ise Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde eğitim verir.
Enstitüler de ise üniversiteye bağlı olanlar YÖK kurallarına tabidir. Özel enstitüler bağımsız yapıdadırlar ve kurallarını kendileri belirler.
Enstitü eğitimleri geleneksel okul binası dışında yapılır. Üniversitelerden ve okullardan farklı organizasyon yapısına sahiptirler.
Üniversitelerde yaş sınırı olmasa da eğitim gören kuşağın ortalama yaşı bellidir. Enstitülerde ise X kuşağı, Y kuşağı ve Z kuşağı birlikte eğitim alabilir.
Son dönemlerde ülkemizde çok sık tercih edilen uzaktan eğitim sisteminin en güzel örnekleri İstanbul İşletme Enstitüsü tarafından sunulmaktadır. İstediğiniz alanda kendinizi geliştirmeniz için gerekli olan kapsamlı eğitimler verilmektedir.
Burada yine küçük bir hatırlatma yapmak gerekir. Üniversiteler ve enstitüler birbirinden ayrılsa da ortak amaçları bireyi yetiştirmek ve hayata kazandırmaktır. Ayrıca üniversiteler çatısı altında da enstitüler bulunmaktadır. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü gibi. Üniversite çatısı altındaki enstitülerde yüksek lisans ve akademik kariyer yapılır.
Köy Enstitüleri
Enstitüler hem ülkemizde hem de dünyada yetişkin eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’de “Enstitü nedir?” sorusunun akla getirdiği ilk cevap Köy Enstitüleri’dir. Peki, Köy Enstitüleri ne zaman kurulmuştur? Türkiye’nin eğitim sürecindeki payı nedir?
Ülkemizde “Enstitü nedir?” sorusu ilk olarak Köy Enstitüleri ile hayatımıza girmiştir. Köy enstitüleri için çalışmalar 1935 yılında başlamış olsa da açılışları 17 Nisan 1940 tarihindedir. Kurtuluş Savaşı, Birinci Dünya Savaşı ve öncesindeki yoğun savaş yıllarından çıkan halk için eğitime ulaşmak kolay olmamıştır. Nüfusun büyük bölümün kırsal kesimde yaşadığı ve savaş yıllarının getirdiği yoksulluk da düşünülünce eğitim hizmetine ulaşmanın zorluğunun katladığı bir gerçektir. Bu zorluklarla beraber enstitü konusunda ilk adımlar atılmıştır.
1930’lu yılların ortalarında milli eğitim hamleleriyle şehirde yaşayan halkın okuma yazma oranı %60’a ulaşmıştır. Ancak köylerdeki oran bu rakamın çok altında kalmıştır: %22 civarında. O yıllarda ülkede 40 bin köy bulunmaktadır. Bu söylerden 31 bininde okul yoktur. Okul olan köylerde ise öğretmen yetersizliği sebebiyle eğitim düzenli bir şekilde yürütülememiştir.
Ülke nüfusunun kırsal kesimde yaşayan %80’ninin tek problemi de okur yazar olmamak değildi. Üretim altyapısındaki yetersizlikler, bulaşıcı hastalıklar ve bu problemlerle mücadeleler köylünün gündemiydi. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren köylüye hizmet götürme ilk hedeflerden biriydi. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye’nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek anlamda üreten köylüdür. O halde herkesten daha fazla kalkınmayı ve refah içerisinde yaşamayı hak eden köylüdür.” demişti. Ancak ülkenin içinde bulunduğu şartlar bu amacın sağlanmasını geciktirmişti.
Köylüye hizmeti kendi içinden yetişen bireyler götürmeliydi. Köy Enstitüleri Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde kuruldu. İsmail Hakkı Tonguç’un İlköğretim Genel Müdürlüğü’ne atanması bu süreci hızlandırdı. Zira Tonguç köylü çocuğuydu. Köy Enstitüleri için yapılan çalışmalar da hızlanmış oldu. Bu sebepler çerçevesinde köy enstitülerinin açılmasının ilk planı 1936 yılında yapıldı.
Köylere gönderilen eğitmenlerle-öğretmenlerle birlikte okuma yazma öğretmekle kalmadı. Ziraat ve hayvancılık konusunda da teknik bilgiler verildi. Köylünün var olan problemlerine çözümler üretilmeye çalışıldı. Çok yönlü eğitim içeren okullara da enstitü adı verildi. Okullardaki eğitimlerde öğretmenlerin yanı sıra, tarımla ilgili zamanlar, sağlık memurları ve teknisyenlerde yetiştirildi. Köy Öğretmen Okulları adıyla başlayan süreç 17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitülerine dönüştü.
Ülkenin dört bir tarafına kurulan Köy Enstitülerinden bazıları;
Adapazarı-Arifiye Köy Enstitüsü
Ankara-Hasanoğlan Köy Enstitüsü
Antalya-Aksu Köy Enstitüsü
Aydın-Ortaklar Köy Enstitüsü
Balıkesir-Savaştepe Köy Enstitüsü
Bahçe-Düziçi Köy Enstitüsü
Eskişehir-Çifteler Köy Enstitüsü
Ergani-Dicle Köy Enstitüsü
Erzurum-Pulur Köy Enstitüsü
Isparta-Gönen Köy Enstitüsü
İzmir-Kızılçullu Köy Enstitüsü
Ladik-Akpınar Köy Enstitüsü
Lüleburgaz-Kepirtepe Köy Enstitüsü
Kastamonu-Gölköy Köy Enstitüsü
Kars-Cılavuz Köy Enstitüsü
Kayseri Pazarören Köy Enstitüsü
Konya-Ereğli-İvriz Köy Enstitüsü
Malatya-Akçadağ Köy Enstitüsü
Vakfıkebir-Beşikdüzü Köy Enstitüsü
Van- Erciş Köy Enstitüsü
Yıldızeli-Pamukpınar Köy Enstitüsü
Köy Enstitülerinin Amacı Neydi?
İlk amaç köylerde yaşayabilecek öğretmenler yetiştirmek. Köylülere rehberlik etmeleri bir diğer hedefti. Eğitim yoluyla köylüyü bilinçlendirmeleri bekleniyordu, böylece tarım ve hayvancılık konusunda verim arttırılacaktı. Halka okuma yazma öğreteceklerdi. Köyü ve köy halkını her anlamda geliştireceklerdi.
Bu amaçlar doğrultusunda uygulamalı dersler; ahırda, bahçede, tarlada ve bağda yapıldı. Hayvancılık, tarım, arıcılık ve balıkçılığın geliştirilmesi hedeflendi. Müzik, resim, halk oyunları ve tiyatro gibi dersler de verildi. Köylere kütüphaneler kuruldu.
Köy Enstitüleri mezunları köylerde öğretmenlik yaptı ancak sadece öğretmen değillerdi. Köylünün ihtiyaçları çerçevesinde yeri geldiğinde inşaat ustası, yeri geldiğinde marangozluk, yeri geldiğinde ziraat memuru, yeri geldiğinde ise sağlık memuru olarak görev yaptı.
Köy Enstitüleri, köylerde ve kırsalda yaşayan halkın eğitiminde önemli rol üstlenmiştir. Verilen eğitimlerde teori ve pratik iç içedir. Öğretmenler, köy halkına bilimden yararlanılan eğitimler götürmüştür. Böylece eğitimin toplumun her kesimine ulaşabileceği kanıtlanmıştır. Köy Enstitüleri kuruluş amacını aşmıştır ve kırsal alandaki halkın sorunlarına çözüm üreten bir neslin yetişmesini sağlamıştır. Enstitülerin Türk eğitim tarihindeki yeri büyüktür.
Ülkedeki siyasi rekabet sebebiyle Köy Enstitüleri çok fazla tartışıldı. Bu tartışmalar da Köy Enstitülerinin kapanması ile sonuçlandı. 27 Ocak 1954 tarihinde Köy Enstitülerinin faaliyetlerine son verildi ve bu kurumlar İlk Öğretmen Okulu adını aldı.
Türkiye’deki Enstitüler Nelerdir?
Köy Enstitüleri ilk olsa da günümüzde Türkiye’de hizmet veren enstitülerin sayısı bir hayli fazladır. Bunlardan bazıları şu şekilde açıklanabilir
Tarih Araştırma Enstitüsü
Dünya’daki uygarlıkların gelişmesine büyük katkı sağlayan Türk uygarlığının birçok alanda izlerine rastlamak mümkündür. Kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelen Türk tarihinin derin araştırması yapılarak, Türk milleti bilgilendirilmektedir.
“Geçmişini bilmeyen, geleceğine yön veremez.” düşüncesi kapsamında Türk tarihinin geçmişi bu enstitüde araştırılmaktadır. Üniversiteler bünyesinde bulunan Tarih Araştırma Enstitülerinin yanı sıra tarih konusunda araştırma yapan özel enstitüler de vardır.
Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü
Bulunduğumuz doğayı tehdit etmeyen, bu doğa tarafından tehdit edilmeyen insan yerleşimlerinin ortaya çıkarılması amacıyla ihtiyaç duyulan bilgilerin elde edilmesi ve bunun analizinin yapılması sağlanır. Yer ve Uzay Bilimleri Enstitüsü Eskişehir’dedir. İsmi enstitü olmasa da yeni kurulan Türkiye Uzay Ajansı da uzay bilimleri alanında çalışma yapacak. Bu sebeple de enstitü olarak kabul edilebilir. Türkiye Uzay Ajansı’nın hedefleri 2021 yılı içinde açıklandı. Bu hedeflerle ilgili detaylı bilgiler, “Türkiye Ay'a Ne zaman Çıkacak?” başlıklı yazımızda okuyabilirsiniz.
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dil bölümlerinden hukuk bölümlerine, felsefeden maliyeye kadar geniş bir alanda bilimsel araştırma yapılarak eğitim alınmasını sağlayan enstitüdür. Geleneksel olan akademik paradigmaları, teknolojinin gelişmesi ile ortaya çıkan yenilikçi programlar ile birleştiren bu enstitüler, üstün niteliklere sahip olan kişilerin başarılı bir şekilde eğitilmesini sağlar.
Bu enstitülerden mezun olan kişiler, uluslararası alanda nitelik kazanırlar. Yaratıcı özellikleri ile ileri düzey araştırmalar yapabilecek seviyeye gelirler. Elde ettikleri beceri ve yetkinlikler ile sosyal bilimler alanında bilime ve çalıştıkları kuruma katkı sağlarlar. Sosyal Bilimler Enstitüsü daha çok üniversitelerin çatısı altında bulunur.
Fen Bilimleri Enstitüsü
Üniversitelerin çatısı altında bulunan bir diğer enstitü Fen Bilimleri Enstitüsüdür. Fizik, biyoloji, matematik, kimya, mühendislik, siber güvenlik, yazılım bilişim ve iş güvenliği dallarında eğitim verir. Bu ana dallar altında çok fazla yüksek lisans ve doktora programları bulunur. Mühendislik alanında örnek vermek gerekirse; Bilgisayar Mühendisliği, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, Mekatronik Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Tekstil Mühendisliği sıralanabilir. Açılan doktora ve yüksek lisans programları üniversitelere göre farklılık gösterir. Fen Bilimleri Enstitüsünün amacı bilim ve teknoloji alanına katkı sağlayabilecek donanımda ve uluslararası düzeyde rekabet edebilecek yetkinlikte araştırmacılar yetiştirmektir.
İstanbul İşletme Enstitüsü Hakkında
2012 yılında hizmet vermeye başlayan İstanbul İşletme Enstitüsü, işletme bilimi ile kariyer üzerine araştırmalar yapmaktadır. Öğrencilerin istedikleri alanda yeni bir bakış açısı kazanması için her türlü olanak sağlanır. Belirli bir alanda uzmanlaşmak isteyen kişiler için en doğru adres olan İstanbul İşletme Enstitüsü, ücretsiz olarak düzenlediği sertifika programları sayesinde mesleki becerilerin gelişmesini sağlar. Bu sayede hayallerini kurduğunuz mesleğin yetkinliğine sahip olabilirsiniz.
İstanbul İşletme Enstitüsü hem uzaktan hem de örgün eğitim sunan bir enstitüdür. Bilginin çok değerli ve pahalı olduğu günümüzde kendinizi geliştirmeniz için en iyi fırsatlar sağlanmaktadır. Kurulmuş olduğu yıldan bu yana geçen sürede kendini kanıtlamış olan İstanbul İşletme Enstitüsü, verdiği kaliteli eğitimler ile sektöre başarılı çalışanlar kazandırmıştır. Birçok Sivil Toplum Kuruluşu ile de çalışmalar yapan enstitüde, alanında uzman akademisyenler eğitim vermektedir.
Özellikle toplumsal fayda sağlayan eğitimlere de önem veren İstanbul İşletme Enstitüsü, işaret dili alanında da fark yaratmıştır. Öğrenme isteğine daima önem veren kurum, başarının sürdürülebilir olması için elinden geleni yapmaktadır.
Birçok farklı alanda eğitimler verilerek kişilerin gelişmesi sağlanır. Eğitim sonrasında İstanbul İşletme Enstitüsü imzalı verilen sertifika uluslararası alanda geçerli olup, kariyeriniz için büyük fırsat yaratır. Rakiplerinizi geride bırakmak ve çalıştığınız sektörde kısa sürede yükselmek için bu avantajı kaçırmamanız önerilir.
İstanbul İşletme Enstitüsü’nde eğitim alabilmeniz için o alanda bilgi sahibi olma zorunluluğunuz yoktur. Bilgisayarı ve interneti olan herkes, istediği zaman istediği eğitimlere katılabilirler. Alanında uzman olan öğretim görevlileri ve akademisyenler tarafından sunulan eğitimler sayesinde istediğiniz alanda kendinizi ekonomik ve etkili bir şekilde geliştirebilirsiniz. Eğitimin pahalı olduğu günümüzde ücretsiz ve kaliteli eğitim almanın avantajlarından sizlerde yararlanabilirsiniz.
Kişisel gelişiminize katkıda bulunacak olan araştırmaları da istediğiniz zaman okuyabilirsiniz. Ayrıca kaçırdığınız eğitimleri yeniden dinleme şansı da sunulmaktadır. Eğitim alanında sunulan materyaller sisteme yüklenerek istediğiniz zaman ulaşmanız sağlanır.
Deneyimli ve başarılı bir ekip tarafından sürdürülen eğitim programlarından istediğinize katılarak, kariyerinize güçlü bir katkı sağlayabilirsiniz. Eğitim sonrasında alacağınız sertifika ile İstanbul İşletme Enstitüsü’nün kalite farkını her alanda hissedebilirsiniz.
İstanbul İşletme Enstitüsü’nün önemi pandemi yılında yani 2020’de fazlasıyla anlaşılır oldu. Eğitimler pandemi döneminde umut ve motivasyon kaynağıydı. Online eğitimler pek çok insanı hayaline bir adım daha yaklaştırdı. Sertifikalar pek çok kişiye yeni iş kapısı oldu. Peki, bu kadar önemli eğitimler hangi başlıktaydı? Kaç eğitim vardı? Cevapları birlikte öğrenelim.
İstanbul İşletme Enstitüsü bünyesinde bulunan eğitimlerin kategorileri özetle şöyle: Kişisel Gelişim Eğitimleri, Satış ve Pazarlama Eğitimleri, İletişim Eğitimleri, İş Hayatı Eğitimleri, Finans-Muhasebe Eğitimleri, Yabancı Dil Eğitimleri, İşletme Eğitimleri, İnsan Kaynakları Eğitimleri, Yazılım ve Bilişim Eğitimleri, Yazarlık -İçerik Oluşturma Eğitimleri ve Kurumsal Eğitimler. Bu başlıklar altında toplamda 200 farklı ders mevcut.
Eğitimlere kaç kişi mi katıldı? 2020’de 1 milyon 585 bin 721 kişi İstanbul İşletme Enstitüsü’nün eğitimlerine katıldı ve sertifika almaya hak kazandı. Peki, en çok tercih edilen, katılım sağlanan eğitimler hangileri dir?
2020’de en çok kayıt olunan 10 ders:
En Çok Kayıt Olunan Ders Dersi Alan Kişi Sayısı
Doğru ve Etkili Konuşmanın Temelleri: 43156
İnsan Kaynakları Yönetimi: 42111
ingilizce eğitimi: 36806
Diksiyon Eğitimi: 30748
İngilizce Eğitimi: 30323
blog yazarlığı eğitimi: 29531
Dijital Pazarlama Eğitimi: 28156
etkili i̇letişim stratejileri ve beden dili: 27229
İşaret Dili Eğitimi: 26896
Hafıza Teknikleri: 24486
Bu derslerin çoğunun ücretsiz olduğunun hatırlatmasını yaparak geçelim bir başka başlığımıza.
Enstitünün Faydaları Nelerdir?
Hayallere ve bağlantılı olarak başarıya ulaşmanın ilk adımı “çok çalışmaktan” geçer. İş hayatı veya sosyal hayat ayrımı yapmadan emek vermek, kendini geliştirmek başarının ve hedeflere ulaşmanın amacı olacaktır. Pek tabi, başarı kavramı görecelidir? Ancak hayatımızda önemli yer tutan atasözlerinden biri “Emeksiz yemek olmaz." der. Emek ve başarının doğru orantılı olduğunu düşünenlerdenim.
Günümüz insanı çoğu kere ihtiyaçlarının farkında bile değildir. İhtiyaçlarının farkında olduğu durumlarda da o nasıl karşılayacağını bilmez veya eksik bilir. Ya da az emekle çözüm üretme yolunu seçer. Yazının en başında da değindiğim gibi, işsizlik ordusunun bireyi olmaktan çıkmak için kendine yatırım önemlidir. Bu “Enstitünün faydaları nelerdir?” sorusunun da ilk cevabıdır.
İstanbul İşletme Enstitüsü başta olmak üzere enstitülerden alınan mesleğe yönelik eğitimler; iş yetkinliği konusunda bireyi öne geçirecektir. Alanında daha donanımlı olmayı sağlayacaktır.
Enstitülerde eğitim almanın zaman ve mekan sınırı yoktur. Evet, isteyen enstitülerdeki örgün eğitimlere ve workshop çalışmalarına katılabilir. Ancak, vakit bulamayanlar için online eğitimler bulunmaz bir fırsattır.
Online eğitimler canlı yapılıyor ve bu canlı derslerde eğitmene soru sorma fırsatı da doğmuş oluyor. Canlı derse katılma imkanı bulunmadığında da dersin video kaydı izlenebiliyor.
Alınan eğitimin sertifika sınavları yapılıyor. Bu sınavda 70 puan ve üzeri alındığında başarı sağlanmış oluyor. İstenildiği durumlarda sertifika basılı halde sipariş edilebiliyor. Ya da sertifika kodu alınabiliyor. Sertifika kodu da LinkedIn da paylaşılabiliyor. CV’ye eklenen sertifikalar iş görüşmeleri sürecinde de fayda sağlıyor. Kendine yatırım yapan kazanmış oluyor.
Enstitü eğitimlerinin gelecek konusunda da büyük faydaları var. Mutlu olunmayan işe devam edilirken, enstitü eğitimleri sayesinde birey kendini geliştirebilir ve hayalini kurduğu işi de gerçeğe dönüştürebilir.
Enstitü bünyesindeki eğitimlerde oluşturulan sohbet grupları aynı amaç içinde olan bireyleri bir araya getirir. Bu da iş ağı, network oluşturmanın önünü açar.
Kendini yetiştiren kişi iş hayatının yanı sıra bilgilerini paylaşarak topluma da katkı sunar. Bu anlamda enstitülerin yeri fazlasıyla önemlidir. O zaman ne yapalım; İstanbul İşletme Enstitüsü’ndeki eğitimleri detaylı bir şekilde inceleyip, gecikmeden kendimize yatırıma başlayalım.
Sıklıkla paylaşılan eski bir Çin şiirinin dizeleriyle de yazımızı tamamlayalım.
On yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik,
Yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir.”
Bayburt'ta doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldu. Medya sektöründe çalıştı. Yayınevlerinde editörlük yaptı.