Değişimden Neden Korkarız?
Ana Konular | Değişimin Etkileri | Yazarın Görüşleri |
---|---|---|
Alışkanlıklar ve Konfor Alanı | Alışkanlıklarımız ve konfor alanımız değişime direnç göstermemize neden olur. | Değişimden korkmaktansa, alışkanlıkların dışına çıkmak ve konfor alanından uzaklaşmak gelişim için önemlidir. |
Güvenlik ve Belirsizlik | Değişim güvenlik algısını tehdit eder ve belirsizlik yaratır. | Korkulan belirsizlik, yeni bakış açıları ve umut satın alabilecek bir şans olarak değerlendirilebilir. |
Yetenekler ve Kepler | Değişim, bireylerin kendilerini geliştirmesine ve yeteneklerini keşfetmesine olanak sağlar. | Güvenli alanımızdan çıktığımızda keşfettiğimiz yeteneklerimiz, değişikliğin bir parçasıdır. |
Değişim ve Kültür | Toplumsal kültür de değişimi kabullenme oranını etkiler. | Türkiye, değişime direnci en az olan ülkeler arasındadır. |
Miadını Doldurmuş Alışkanlıklar | Alışkanlıklar zamanla dönüşüm gerektirebilir. | Alışkanlıklarımızın esiri olmak yerine, değişimden korkmayı bırakmak gerekir. |
Gelişim ve Konfor Alanı | Konfor alanımızı terk etmek, gelişimimizi hızlandırır. | Konfor alanını geride bırakmadıkça ilerleyemeyiz. |
Değişim ve Mutluluk | Değişim, daha mutlu bir hayatın anahtarı olabilir. | Değişikliği kucaklamak, daha mutlu bir hayatın anahtarıdır. |
Değişim ve Belirsizlik | Değişimin getirdiği belirsizlik, çoğu insanı değişimden korkmaya itebilir. | Belirsizlik, değişimle beraber gelen ve kabul edilmesi gereken bir durumdur. |
Değişim ve Esneklik | Değişime ayak uydurabilme yeteneği, esneklik derecesini belirler. | Kültürümüzün bize verdiği esneklik yeteneğini kullanmalıyız. |
Değişim ve Adaptasyon | Değişim, adaptasyon gerektirir ve bu bazen zor olabilir. | Konfor alanını terk etmek zor olsa da, değişim hayatımızın değişmez bir parçasıdır. |
Evren, doğa, canlılar... Geçmişten günümüze hepimiz bu gelişimsel sürecin bir parçası olduk. Dünümüzün bugünümüzle aynı olmadığı gibi yarınımız da aynı olmayacak. Hatta yarını bırakın saniyeler içinde bile bir şeylerin değişmesi mümkün.
Hayatlarımızı pamuk ipliğine bağlı yaşıyoruz. Hal böyleyken yine de değişim kelimesini duyduğumuzda içimiz ürperiyor. Bunca zamandır evrendeki değişikliğin bir parçasıyken konu kendi hayatlarımıza geldiğinde neden endişeye kapılıyoruz?
Alışkanlıklarımıza Alışmak
Çoğu insan içinde bulunduğu olay örgüsüne alışır ve bu kısır döngüyü terk etmek istemez. Değişen koşullara uyum sağlamak yerine statükoyu korumaya çalışır. Konfor alanından çıkmak istemez. Alışkanlıklarıyla savaşır ama yenik düşer. Sonunda da onlara alışır.
Konfor alanı bir diğer adıyla güvenli alan, insanlar için ne hata yaparsa yapsın kabul gördüğü yuvası gibidir. Konfor alanı anne kucağıdır. Yanında kaldığın sürece güvendesindir lakin gelişemezsin. İnsanlar da genellikle bu iki seçenek arasından gelişmeyi değil güvende olmayı seçer. Çünkü değişiklikten korkar.
Değişim insanların güvenlik duygularını tehdit eder. Her değişiklik biraz belirsizlik içerir. İyi anlatılmamış, içeriği yeterince aydınlatılmamış değişiklikler insanlarda korku yaratır. Bilgisizliğin yarattığı meçhul gelecek imajı değişime olan direnci artırır. Bu nedenledir ki değişiklik söz konusu olduğunda genellikle direnilir.
Güvenli Alanı Terk Etmek
Aslında hepimiz biliyoruz ki yaşam güvenli alandan çıkınca başlar. Nefes aldığımızı anca o zaman hissederiz. Değişim, piknik yapmaya gittiğin bir ormanda yürüyüşe çıkmak gibidir. Çayını yudumladığın ağaç dibinden yavaşça uzaklaşırsın. Rüzgarın akışına bırakırsın kendini. Yaprakların, çalılıkların arasından geçersin.
İçin kıpır kıpırken duyduğun bir sesle irkilirsin, korkarsın ama yoluna devam edersin. Yaşadığın o adrenalin hoşuna gider. Çünkü hazırlıksızsındır. İşte bu hazırlıksız olma hali görünmeyen taraflarıyla yüzleştirir insanı. Sadece o zaman hayatın içinde olduğunu hissedersin.
Güvenli alanımızdan çıktığımızda bilmediğimiz, kendimize itiraf edemediğimiz gizli yönlerimizi, yeteneklerimizi keşfederiz. Yeni keşiflerimiz değişikliğin bir parçasıdır. Bu yolda ilerlemek için de görme biçimlerimizi değiştirmeliyiz. Siyaha bakınca siyah görmek yerine beyaza boyanacak bir alan görmeyi seçebiliriz. Bu bakış açısı ise bize umut satar.
Değişim ve Kültür
Hayatımızda yaptığımız değişiklikler daha mutlu bir hayatın anahtarıdır. Bu anahtarı kapı deliğine uydurmak için ise değişikliği kucaklamayı öğrenmemiz gerekir. Bu öğrenimi yaşamaksa zincirlerimizi kırdığımızın bir resmidir.
Artık alışkanlıklarımızın esiri değilizdir. Bu esaretten kurtulmak için değişimden korkan herkes bu sürecin bir parçası olmalıdır. Böylelikle değişimi kabullenme oranı artar, endişe oranı azalır. Şanslıyız ki değişikliğe direncin en az olduğu ülkelerden biriyiz. Çünkü değişime olan bakış açımızı sadece bireysel farklılıklarımız belirlemez, içinde bulunduğumuz toplumun kültürü de belirler.
Bazı toplumlar değişikliğe açıkken bazıları kapalı olur. Batı toplumlarının çoğunda bunu yönetmek zorken Türkiye’de kolaydır. Çünkü kültür itibariyle her koşula ayak uydurabilen insanlarız. Kültürümüz itibariyle genlerimizde var olan bu yapıyı lehimize kullanıp doğru yönetmek bizim elimizde. Bu yönetime olanak sağlayalım ki hayatımızda başarılı olalım.
Dirensek de konfor alanımızı terk etmeyi reddetsek de değişim hayatımızın değişmez bir parçasıdır. Sürekli ve kaçınılmazdır. Kaçarı olmayan bir sondan sonsuza dek hiçbirimiz kaçamayız. Bunun yerine kendi değişimimizi yaratmakla uğraşmalıyız. Değişikliklerin uzun vadedeki sonuçlarına odaklanmalıyız. Konfor alanımızı geride bırakmadığımız sürece yol alamayız. Geçmişin arabalarıyla hiçbir yere gidemeyiz. Sizce de zamana teslim olma vaktimiz gelmedi mi?
YAZAR: ÖZGE AKMAN
İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.