Sağlık Yönetimi ve Tarihsel Gelişimi
Dönem | Hasta bakım yapısı | Önemli Notlar |
---|---|---|
Antik Çağ | Büyük toprak sahibi ailelerin sağlamış oldukları revirler ve klinik kaplıcalar. | Bazı hastalıkların tedavi yerleri genellikle sıcak su kaynaklarının yanı başında olurdu. |
Eski Yunan ve Roma | Asklepios adına kurulan tapınaklarda tedavi hizmetleri sağlanırdı. | Tedavi süreçleri rüyalar üzerinden analiz edilir ve tapınak rahipleri tarafından belirlenirdi. |
Fransa - MS 651 | İlk hastane yapılanması, Paris kilisesi kontrolünde. | Fransa'nın burjuvası bulaşıcı hastalıkları kontrol altına alarak fakir ve düşkün hastaları bir araya topladı. |
İslam Kültürü | Ekonomik varlıkları İslam inancının vakıfları aracılığıyla oluşturulan şifahaneler. | İslam inanca göre temizliği emreden hususlar nedeniyle şifahaneler başarılı olmuştur. |
Fransa - Haçlı Seferleri sonrası | Fransa kralı IX Louis, gördüğü sağlık hizmetleri veren kurumlara benzer hastaneler yaptırdı. | Hastane olarak gösterilen sağlık kurumlarının bilimselleşmesi amaçlandı ve İbni Sina'nın eserleri Fransızcaya tercüme edildi. |
Fransa - 16. Yüzyıl | İbni Sina'nın eserleri Fransa’da tıp kitapları arasında yer aldı. | Tıbbi ve sağlık hizmetleri bilgileri Endülüslerin aracılığıyla Avrupa, Anadolu topraklarına ve Çin'e götürüldü. |
Çağdaş Dönem | Çağdaş hastaneler ve sağlık kurumları. | Hastanelerde teknolojik gelişmeler ve tıbbi ilerlemeler ışığında hasta bakımı gerçekleştirilir. |
Hastaneler nasıl ortaya çıkmıştır? Yönetim ilkeleri açısından sağlık yönetimi değerlendirildiğinde sağlık hizmeti üreten kurumların yönetimi olduğu açıklanabilir.
Çok eski dönemlerde (antik çağda) hastane kavramı tam olarak söz edilememekteydi. Bunun yerinde yerleşim yerinde sözü geçen ve ekonomik varlığı yerinde olan büyük toprak sahibi ailelerin sağlamış oldukları revire benzer, düşkünleri ve hastaları ağırladıkları, hatta karınlarını doyurdukları mekanlar olarak bilinmektedir. Burada tedavi görmüş ve bu tedavilerin aşamalarını bilen kişilerden bazıları görevlendirilirdi. İhtiyacı olmayan kişiler yani hali vakti yerinde olan ve kendi ileri olan kişiler böyle yerleri pek fazla istemezlerdi. Fakat toplum geneli itibariyle ihtiyacı olmayan kişilerin sayısı oldukça azdı.
Bunun dışında bazı hastalıkların tedavi edildiği ve kaplıca hizmetinin sunulduğu klinik kaplıcaları vardı. Bu dönemde yapılan savaşlar sırasında travmaların önüne geçmek için oluşturulmuş olunan basit revirler söz konusu olmuştur. Çok tanrılı ve antik dönemlerde hastalıklara tanrıların cezalandırılması olarak görülür ve hastalar pek fazla sevilmezdi. Özellikle bu dönemde bulaşıcı hastalıklar yüzünden bütün toplum hastalanıp ölebilirdi.
Roma ve Eski Yunan tıp tanrısı olarak bilinen Asklepios adına inşa edilmiş bazı tedavi hizmeti gerçekleştiren kurumlarda vardı. İlgili tapınaklar doğada genellikle sıcak su kaynaklarının yanı başında yer alırdı. Hastalara bu tapınaklara gelerek banyo yapar, oruç tutar bunun akabinde uyurlardı. Uyandıklarında ise görmüş oldukları rüyalarını tapınak da görevli olan kişilere söyleyerek uygun bir tedavi programı oluşturulurdu. Bu tedavi programlarının sonrasında ise şayet bir iyileşme durumu söz konusu olması halinde iyileşen kişilerin belgeleri oluşturularak görülebilecek yerlere asılırdı. Buradaki amaç ise kurumun olumlu imaj görüntüsünü oluşturmaktı. Tedavi planı sonucunda iyileşemeyen hastalar ise tapınağın tanrısına ve rahiplerine inanmadıklarını söylerdi.
Bu devirlerde polis olarak bilinen Yunanistan’da ve bazı adalarında küçük devletler bulunurdu. Polis kavramı yönetime katılan vatandaş gruplarını dikkate alındığında üç farklı boyutu bulunur. Bunlar;
Yer anlamında şehir ve onun toprakları
Ağırlıklı olarak başka devletlerle ilişkileri olan ve şehirlerden meydan gelen devletler
Sosyal olarak belli hakları olan vatandaş toplulukları şeklinde gösterilebilir.
Yukarıda yer alan ve yalnızca şehirlerden meydana gelen bu yapıların kendileri ait bir tedavi klinikleri olması halinde bu yere poliklinik adı verilirdi. Günümüzde yer alan poliklinik kavramı kökeni buradan gelmektedir. Ayrıca bu dönemde mısırlılar ise tapınakları hastane niyetin de kullanmış ve hastaları burada tedavi etmişlerdir.
İlk Hastane Ne Zaman Kurulmuştur?
Hastane olarak yapılan ilk yapı Fransa’da M.S 651 yılında Paris kilise kontrolünde kurulmuştur. Günümüzde halen hastane olarak kullanılan bu yapı “Tanrının Misafirhanesi” olarak adlandırılan I’Hotel-Dieu ismi verilmiştir. Çağımızda kullanılan hastane kavramı temeli buraya dayanmakta ve hatta etimolojik olarak misafir edilen yer anlamına gelmektedir. Daha sonraları Paris’in burjuvaları, eşrafları ve aristokratları bir araya gelerek yoksulluktan kaynaklanan bulaşıcı hastalıkları kontrol altın alabilmek için tüm düşkün ve fakir hastaları bir araya toplamayı amaçlamışlardı. Burada öncelik bu kişileri toplamak birinci amaçtı. İkinci amaç ise bunların tedavi edilmeleriydi. Fransa’nın Paris şehrinde halen kullanılan bu hastane merhamet (I’ Hopital de la Charite) adını almış ve fiili olarak faaliyet göstermektedir.
İslam kültürünün medeniyete katkılarından dolayı düşküne, zayıfa, fakire hizmet sağlayan ve ekonomik varlıkları İslam inancının vakıfları aracılığıyla oluşturulan küçük, büyük ve orta büyüklükte şifa hane denilebilecek hastaneler kurulmaya başlanmıştır. İslam inancında temizliği emreden hususlar nedeniyle şifahaneler başarılı olmuşlardır.
Fransa kralı IX Louis haçlı seferlerinden döndükten sonra gitmiş olduğu yerlerde gördüğü sağlık hizmetlerini veren kurumlara benzer hastaneler yaptırmıştır. Hatta tıp alanlarında yer alan kaynakların Fransızcaya tercüme yapılmasını istemiş ve hastane olarak gösterilen sağlık kurumlarının bilimselleşmesini amaçlamıştır. Buna verilebilecek en iyi örnek ise İbni Sina tarafından Arapça yazılan “Tıbbın Kanunları” eserinin Fransızcaya tercüme edilmesi gösterilebilir.
Bu dönemde bilim dili Arapça olmasından dolayı İbni Sina’nın eserleri Arapça olarak yazılmış fakat bir Türk hekimi olarak tıp bilimindeki yerini almıştır. Bu kıymetli bilim insanının yazmış olduğu eserler 16. yüzyıla kadara Fransa’da tıp kitapları arasındaki yerini almıştır. Çok daha sonraları tıbbi ve sağlık hizmetleri bilgileri Endülüslerin aracılığıyla Avrupa, Anadolu topraklarına ve Çine götürülmüş, bu değerli öğretiler tüm dünyaya yayılması sağlanmıştır.
Medeniyetler bir bütündür ve karanlıkları aydınlatan bir lamba gibidir. Sağlık sorunlarına çözüm bulma arayışı insanlığın doğuşuyla beraber ortaya çıkmış ve halen günümüzde sağlık kurumlarına olan ihtiyaçlar artarak devam etmektedir.
Eski Hastanelerde Kimler Tedavi Edilirdi?
Tarihi süreçte hekim genellikler kendi evinde hasta bakan veya eczane hizmetleri sağlandıktan sonra eczanelerde hizmet vermeye çalışan şifacılar olarak bilinmiştir. Bir çok hekim eski dönemlerde toprak sahiplerinin veya yönetim görevinde bulunan kişilerin himayelerinde kalmış ve çalışmalarına burada devam etmişlerdir. Hekimler bu sayede hem kiliselerin ve sarayların kütüphanelerinden faydalanmış hem de korunmuşlardır.
Ülkemizdekiler ise şifahaneler veya darüşşifalar olmuş olup genellikle kimsesiz, muhtaç hastalara hizmet sağlayan hastaneler olarak hizmet vermişlerdir. Darüşşifa hastaneleri padişahlar veya kızları, hanımları tarafından yaptırılan muhtaç sahibi olan kimselere sağlanan sağlık hizmetlerinin verildiği sağlık kurumları olarak bilinmektedir. Bu sağlık hizmetinden faydalanmak isteyen ihtiyaç sahipleri görevli olan kişiler tarafından içeri alınır, gerek görülmesi halinde hamamda yıkanır ve hastane kıyafeti giydirilirdi. Şayet yakınları varsa hastanın eşyaları yakınına teslim edilir yok ise kayıt katipleri tarafından kayıt altına alınırdır. Darüşşifalara gelen ihtiyaç sahibi hastalar ayakta ve yataklı tedavi hizmeti verilirdi.
Başka ülkelerde de durum bundan farklı değildi. Örneğin Fransa da sağlık hizmetleri kimsesiz olan kişilere genelde kiliselerin kontrolünde olan ağırlıklı olarak kimsesiz hastalar hizmet sağlayan kurumlar tarafından sağlanırdı. Kişiler adına yapılan bağışlar sayesinde hekimlik görevini yerine getirmeye çalışan rahipler tarafından sağlanıyordu. Tarihte 11. yüzyılda Kudüs’teki bir kiliseye yakın bir inanç örgütü tarafından hasta olan hacıların tedavileri için bir hastane bulunmaktaydı. Yine 14. yüzyılda Rodos adasında kiliseler tarafından kurulan savaşta yararlanan ve hastalanan kişilerin tedavilerinin yapıldığı hastaneler de vardı.
Bu dönemde hastaneler daha çok dini inançların kimlik yapısına sahip ve kendi bünyesinde hem tedavi hem de sosyal bütünlüğü gerçekleştirmeye çalışan kurumlardı. Bu kurumlarda kanunu vicdani yükümlülükler korunmakla beraber sosyal yardımlaşma esasları dikkate alınarak büyük miktarda gelirler vakfedilirdi.
Değişen ve gelişen teknoloji, toplumun yapısı beraberinde sağlık hizmetlerine olan ulaşımı da zamanla değiştirmiştir. Örneğin ihtiyaç sahipleri hastaneye yatırırken imkanı olan kişilere ise doktor evlerine giderek gerekli kontrolleri sağladıktan sonra ihtiyaç duyulması halinde ileri tetkik aşamalarını için hizmet verirdi. Sürecin bu şekilde değişken olmasına bağlı olarak günümüzde emek ve teknolojinin oldukça yoğun kullanılması hastaneler ve sağlık kurumlarına gerek duyulmuştur. Bu hizmetlerin organizasyonu söz konusu olması halinde ise sağlık yöneticilerine olan ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.
Sağlık Yönetimi bölümünde öğretim görevlisi. Sağlık hukuku, Türk sağlık sistemi ve sağlık kuruluşlarında teknoloji yönetimi alanında dersler vermektedir. Birçok uluslararası dergi, kitap ve bildirilerde yazı ve bölümleri vardır.