Annelerin Okuması Gereken 18 Kitap
Annelik Kavramları | Açıklama | Etkileri |
---|---|---|
Yoğun Annelik | Evlat sahibi olup onu yetiştirmeyi bir proje gibi gören anne anlayışı | Anne ve çocuk üzerinde büyük olumsuz etkiler oluşturabilir |
Süper Anne Sendromu | Mükemmel bir anne olma beklentisi ve baskısı | Anneler kendilerini zorunlu hisseder, stres ve depresyon geliştirebilir |
Annenin Kendi Kendisi Olması | Kişisel farklılıklar gözeterek kendimiz olmak ve mutlu olmak | Kendi potansiyelinin en iyisine ulaşma |
Çocuk Yetiştirme | Çocuğun hayata olumlu ya da olumsuz tüm yönleriyle adapte olması | Çocukların duyarlı ve sağlıklı bireyler olarak büyümesi |
Çocukla Beraber Büyümek | Annenin çocuğuyla birlikte tecrübe kazanması ve büyümesi | Çocuğun gelişim sürecinde daha empatik ve anlayışlı olunabilmesi |
Annenin Kendini İhmal Etmesi | Yoğun annelik yüzünden kendine zaman ayıramamak | Kendini yetersiz hissetme ve değersizlik |
Sosyal Medya Etkisi | Annenin başarı standartlarının etkileşim platformlarındaki normlarla belirlenmesi | En iyi anne olma baskısı ve kaygılarını arttırabilir |
Çocukluk Hastalıkları | Aşırı koruyucu ve müdahaleci annelik sonucu çocuklarda görülen rahatsızlıklar | Kaygı bozukluğu, depresyon, içe kapanma, sosyal hayata katılamama |
Bireysel Yaşama Geçiş | Çocukların ailesinden ayrılarak kendi yaşamlarına geçişi | Adaptasyon problemi yaşama |
Çocukların Gelişimine Yardım | Bebek dünyaya getiren ve onu büyüten annelere yönelik güvenilir kaynaklar | Daha bilinçli ve etkili bir ebeveyn olma |
Anneliği bir “can”dan sorumlu olma ve onu çok sevme hali olarak tanımlayabiliriz. Annenin sorumlu olduğu kendi dünyaya getirdiği bir can da, seçtiği başka bir can da olabilir. Annelik duygusu, bir kadına mucizenin nasıl bir şey olduğunun en gerçek tarifini hissettiren cennetten çıkma bir duygu. Aslında çocuk doğurmuş olsun ya da olmasın, bir canlının yaşaması, büyümesi, korunması, sevilmesi ya da iyileşmesi için emeğini, sabrını, zamanını ve sevgisini veren herkes bir anne sayılır.
Annelik biraz da çocuğuyla birlikte büyümektir, zaman zaman da hata yapmaktır. Yaptığı hataları onarma, hayata olumlu ya da olumsuz tüm yönleriyle adapte olma tarzıyla çocuğuna örnek olmaktır. Anneliği, bir çocuğu büyütürken hissedilen mutluluk, kaygı, heyecan, üzüntü, umut, endişe, sorumluluk gibi olumlu ya da olumsuz çok fazla duygunun bazen artarak bazen de azalarak eşlik ettiği şahane bir karışım olarak ta tanımlayabiliriz. Bileşeninde barındırdığı en yoğun duygu ise koşulsuz sevgidir.Aslında şahane olan bu karışımı yani anneliği adeta kendinden vazgeçip çocuğuna adanmış olma hâli olarak betimleyen ve literatüre “yoğun annelik” olarak geçen bir tanım daha var.
Nedir Bu Yoğun Annelik?
Yoğun annelik (intensive mothering), evlat sahibi olup onu yetiştirmeyi bir proje gibi gören anne anlayışı olarak tanımlanıyor. Mükemmel bir annenin oldukça detaylı bir plan dâhilinde çocuğunu mükemmel şekilde yetiştirmeyi hedeflemesini anlatan “yoğun annelik” kavramı son yıllarda literatürde yerini aldı. Bu annelik tipi, gereğinden fazla korumacı ve müdahaleci bir anne yaklaşımı barındırıyor. Çocuğun kendisini tanıyıp kendisi gibi olmasına izin vermeyen, çocuğu önceden çizilmiş bir şablona oturtmayı amaçlayan bu annelik tipi hem anne hem de çocuk üzerinde büyük olumsuz etkiler bırakıyor.
Çocuklarda kaygı bozukluğu, depresyon, içe kapanma, sosyal hayata katılamama gibi davranış sorunlarına yol açabiliyor. Bu şekilde yetişen çocuklar vakti geldiğinde sağlıklı bir şekilde ebeveynlerinden ayrılarak bireysel yaşama geçme konusunda adaptasyon problemi yaşayabiliyor.
Anneler için ise kendisini ihmal etmesi, aile ilişkilerindeki dengelerin bozulması, bazen eşiyle ilişkisinin bozulması, stres, depresyon, yetersizlik ve değersizlik hissi yaşaması gibi olumsuzluklara neden olabiliyor. Kendisine ayırdığı vakti çocuğundan çaldığı vakit olarak değerlendiren anne, bunun yarattığı suçluluk duygusuyla farkına varmadan kendisinden uzaklaşmaya başlıyor. Daha da kötüsü iyi bir anne olamadığını düşünüyor.
Süper Anne Sendromu
Şüphesiz ki her anne çocuğu için en iyisini yapmayı, ona en iyi geleceği hazırlamayı ve en iyi anne olmayı arzu eder. Öyle bir dönemin insanlarıyız ki, anne olmak tecrübe ettikçe öğrenilen içgüdüsel bir eylem olmaktan uzaklaştı. Mükemmel bir anne olunması gerektiğinin dikte edildiği bir görev haline geldi. Sosyal medyada, etkileşim platformlarında annelik konusunda da her işin en mükemmeli, en doğrusu sergilenmeye başlandı. En çok izlenen, en çok beğenilen, en çok okunan olmak kaygısıyla yapılan bu işler gerçekten annelerin iyiliği ve onların işlerini kolaylaştırmak için mi yapılıyor?
Sosyal medyada konuşlanmış çeşitli “anne” oluşumları ve yazılan türlü çeşit kitaplar hamilelikten çocuk gelişimine, sağlıktan eğitime kadar çocuğun hayatına dair her alanda anneliğin standartlarını oluşturmaya başladı. Tüm bunlar elbette kötü niyetle yapılmıyor. Ancak ev, aile, iş, özel yaşam arasında denge kurmakla mükellef olan anneler kendilerini “süper anne” olmak zorunda hissetmeye başlıyor.
Kaygı dozu arttıkça kendilerini eleştirmeye, aslında hiçbir konuda mükemmel olamadıklarını fark ettikçe kendilerini yetersiz hissetmeye başlıyorlar. İstemsizce zerk edilen “mükemmeliyetçilik” illeti, anneleri mutsuz, kaygılı ve sonuçta depresyona açık bir hale getirmeye başlıyor. Oysa mutsuz, endişe dolu ve kendisiyle barışık olmayan biri nasıl iyi bir anne olabilir ki!
En İyi Anne, Mutlu Annedir
Böylesine duygularla bezeli, mucizevi, sevgi temelli bir kavramı standartlara oturtmak, en iyisinin, en doğrusunun nasıl olması gerektiğine dair tarifler vermek aslında mümkün değildir. Hepimiz farklıyız. Ailemiz, genlerimiz, alt yapımız, içinde yetiştiğimiz kültür, yeteneklerimiz, zaaflarımız, düşünme tarzımız, umutlarımız ve mutluluk sebeplerimiz gibi bizi tanımlayan çok fazla temelimiz ya da özelliğimiz var. Her birey farklı elementlerin farklı kombinasyonlarından oluşmuşken mükemmel olmayı dayatmak annelere haksızlık etmekle eşdeğerdir. Bunun yerine kişisel farklılıklarımızı gözeterek kendimizi tanımaya ve mutlu insan olmaya çalışmak kendi potansiyelimizin en iyisi olmanın da başlangıcı olacaktır.
Kendisinin en iyisi olmaya çalışan anneler için bebek dünyaya getirmenin ve onu büyütmenin zorlu yollarında danışılabilecek güvenilir kaynaklar da var. Kendisi X Kuşağı ya da Y kuşağı mensubu iken Z kuşağı olarak adlandırılan dönemde doğmuş bir çocuğu büyütmek, onu anlamak, onunla doğru iletişimi kurabilmek zaman zaman yardım almayı gerektirebilir. Vakti geldiğinde birçok alternatif arasından kendi yolunu seçebilmesi, özgürce düşünüp kendisini var edebilmesi için gerekli ortam ve imkânların çocuklara nasıl sunulması gerektiği de başka bir yardım konusu olacaktır. Kuşaklar arası ilişkileri bilimsel açıdan inceleyen, sağlıklı iletişim kurma ve çağın getirdiği zorluklarla baş edebilecek nesiller yetiştirmeye ve çocuk gelişimine dair pek çok konuda nitelikli tavsiyeler veren, yöntemler gösteren ya da tecrübeleri aktaran rehber kitapların 18’i sizler için listelendi.
Annelerin Mutlaka Okuması Gereken Kitaplar
Korkma, İyi Bir Annesin
Zaman zaman kendinden şüpheye düşerek kendi içinde acaba iyi bir anne miyim, yeterli bir anne miyim sorgulaması yaşayanlar için şifa olacak bir kitap. Eğitimci yazar Doç.Dr.Saniye Bencik Kangal bu kitabında çocuk gelişimi konusunu roman türüne uyarlayarak farklı bir tarz denemiş. Bilimsel araştırmaların da ışığında çocuk gelişiminde beş yaşına kadar geçen sürede annelerin karşılaştığı durumlara gelenekselden farklı yaklaşımlar getiriyor. Okuyan annelerin “yalnız değilsiniz” ve “annelik bir yarış değildir” mesajını alacağı bu başucu kitabı rahatlatıcı bir ilaç olmayı başarıyor.
Beni Ödülle Cezalandırma
Gazeteci yazar Dr. Özgür Bolat kitabında, yaygın olan kanının aksine ödül vererek çocuğu sorumluluklarını yerine getirmeye teşvik etmenin mümkün olmadığını savunuyor. Karne hediyesi vermenin öğrenmeyi değersizleştirdiğini, çocuğu kolaycılığa sürüklediğini, sadece sürdürülemeyen kısa zamanlı bir motivasyon sağladığını anlatıyor. Çocuğun yaratıcılığını ve performansını geliştirebilmesi, değerler eğitimini alması, sorumluluk kazandırma konularında ilerleme sağlayabilmesi için onun iç motivasyonunu artırmanın ve onu mutlu bir insan olarak yetiştirmenin en doğru yol olduğunu vurguluyor. Beni Ödülle Cezalandırma, çocuk yetiştirme konusunda farklı bir bakış açısı sağlayan etkili bir kitap.
Ana Baba ve Çocuk
Çocuk Gelişimi Uzmanı Prof. Dr. Haluk Yavuzer bu kitabında çocuk eğitimi konusunda aile bireylerinin ve aile içindeki tutumların çocuklara etkisine değiniyor. Tembellik, söz dinlememe, yaramazlık yapma gibi pedagojik kaynaklı sorunlara nasıl yaklaşılması gerektiğini geleneksel yöntemlerden farklı bir yaklaşımla anlatıyor. Pasif dinleme ve aktif dinleme gibi iletişim becerilerini geliştirmek, okul başarısızlığı sorunlarına etkili şekilde müdahale etmek gibi konularda bilimsel dayanaklı çözüm önerileri sunuyor.
Masal Terapi
Judith Malika Liberman bu kitabında farklı kültürlerden 54 masala yer vermiş. Ancak bu kez masallar büyükler için yazılmış. Yazar okuyucuyu, ruhu sıkıldığında, yolunu kaybettiğini hissettiğinde kitabı rastgele açıp önüne çıkan masalı okumaya davet ediyor. Masal Terapi, kuyucunun içindeki çocukla yeniden temas edip iyileştirici gücüne sahip çıkmasını istiyor. Bunalan, bir çıkış kapısı arayan anneler için keyifli, nefes aldırıcı, farklı bir kitap.
Çocuğunuza Sınır Koyma
Bir aile terapisti ve eğitim psikoloğu olan yazar Robert J. Mackenzie kitapta, çocuklar yanlış davranışlarda bulunduğunda onlara nasıl net ve etkili sınırlar koyulması gerektiğine dair önemli ipuçları veriyor. Aile içinde güç savaşları yaşanmadan nasıl huzurla yaşanabileceğine dair etkili yöntemler anlatıyor. Çocukların her zaman genişletmeye çalıştığı ve annelerin baş etmekte zorlandığı sınırlar ve özgürlük alanı konusunun kavgasız gürültüsüz bir yaklaşımla nasıl kontrol altında tutulabileceğine dair örnekler veriyor. Bu kitapta çocukları çok serbest bırakmakla “diktatör anne” olmak arasında sağlıklı bir noktada durabilmenin harika yollarını keşfetmeyi sağlıyor.
Yetişin Çocuklar: Bebeklikten Ergenliğe Çocuk Yetiştirme Kılavuzu
New York Üniversitesinde akademik hayatını sürdüren Prof.Dr. Selçuk Şirin bir röportajında bu kitabın yazılma hikayesinden bahsederken yıllardır kurguladığı içeriğini gerçek ebeveyn olunca tamamen güncellediğini anlatıyor. Gerçek yaşam ile teorinin her zaman paralel gitmediğinden dem vuran yazar, ebeveyn olduğunda tüm teorik bilgilerini temize çektiğini ve gerçek yaşamda işe yaradığını görmediği hiçbir şeye kitabında yer vermediğini söylüyor. Kitabında, çocukların onlara ebeveynlerinin satın aldığı kıymetli oyuncak ya da eşyaları değil, onlarla geçirilen güzel zamanları hatırladıklarını anlatıyor.
Çocuk yetiştirme işinin sadece annenin omuzlarında bir görev olmadığını, baba başta olmak üzere tüm diğer aile bireylerinin sorumluluklarının olduğunun altını çiziyor. Çocukların zihinsel gelişimleri için de yararlı tavsiyeler veren kıymetli bir kaynak olarak listede yerini alıyor. Yazarın aynı paralelde ergenlik dönemi için yazılmış “Yetişin Gençler Ergenlikten Yetişkinliğe Geçiş Kılavuzu” isimli bir kitabı daha var.
Başarıya Götüren Aile
Doğan Cüceloğlu, çocuğu sınav döneminde olan ebeveynlere yönelik destek olarak hazırladığı bu kitabında, yaşam başarısının gerçekten ne olduğunu ailelere sorgulatmayı başarıyor. Hem çocukların hem de annelerin zorlu sınav dönemlerini en az hasarla ve en verimli şekilde geçirebilmeleri için dikkat edilmesi gerekenleri yazarak başarıya giden yolu aydınlatıyor.
Duygusal Zekâsı Yüksek Çocuklar Yetiştirmek
Matematik profesörü olan yazar John Gottman bu kitabında çocukları duygusal yönden besleyebilmenin önemine değiniyor. Aile içindeki iletişimde empati, anlayış, duyguları tanıma, kendini ifade etme gibi hususlara önem vererek yani duygu koçluğu yaparak duygusal zekâsı gelişmiş bireyler yetiştirmenin mümkün olabileceğini anlatıyor. Başarılı anne olmanın gizli ya da karmaşık formüllerinin olmadığını, sevgi, yakınlık ve empati sayesinde anlamlı ve sağlıklı bir iletişime sahip ailevi ilişkilerin kurulabileceğine değiniyor.
Toplantıdan Doğuma Çalışan Annenin Rehberi
Aynı zamanda avukat olan yazar Lale Alp kitabında, annelik yolculuğunun henüz başında olan kadınlar için iş yaşamından annelik yaşamına geçilen o keskin virajlı yollarında yaşanan değişimleri gülümseme yaratarak anlatmayı deniyor. Bebeklerin banyo, beslenme, uyku gibi rutinlerinin düzenlemesine kolaylık sağlayacak bilgiler vererek annelerin ilk heyecanlarına ortak olmayı başarıyor.
Keşke Anne Babam da Okusaydı Dediğiniz Kitap
İngiliz psikoterapist ve yazar Philippa Perry kitabını okuyucuya hem kendisini yetiştiren ebeveynlerini değerlendirme fırsatı veren hem de kendi ebeveynlik biçimini sorgulatan bir yaklaşımla kalem almış. Kısaca, çocuğunuza davranış şeklinizin size de ebeveynlerden aktarıldığını, aynı şekilde çocuğunuzla kurduğunuz iletişimin de küçükken kodlandığınız şekilde olduğunu vurguluyor. Amaç yargılamak ya da suçlamaktan ziyade üzerinde düşünerek yapılan hatalardan kısa zamanda dönebilmek. Bunun da kişinin kendisini tanıyarak, kendisiyle yüzleşerek nesilden nesle aktarılan hatalı hareketler silsilesini bozarak yapılabileceğine işaret ediyor. Duygularla yüzleşmenin önemini, çocuklara nasıl yaklaşılması ve nasıl bağ kurulması gerektiğini farklı bir bakış açışıyla anlatıyor.
Otuz Milyon Kelime
Chicago Üniversitesinde pediatri profesörü ve beyin cerrahı olan yazar Dana L. Suskind, bu kitabında 0-3 yaş arasındaki çocukların üzerinde yaptığı araştırmalar sonucu elde ettiği verileri kayda geçiyor. Profesörün araştırma sonuçlarına göre, maddi durumu ortalamanın üzerinde olan ailelerde yetişen ve 4 yaşına gelen çocuklar, düşük gelir seviyesine sahip ailelerin çocuklarına göre 30 milyon daha fazla kelime işitmiş oluyor. Yani, eğitim seviyesi yüksek (maddi durumu daha iyi olan kesim) ailelerde aile içi iletişim daha güçlü. Bu da çocuğun anlama, kavrama ve eğitim hayatında başarılı olma kabiliyetlerini doğrudan etkiliyor. Bireylerin zekâ seviyelerinin sabit olmadığını, özellikle hayatının ilk 5 yılında aldığı eğitim, ailesindeki iletişimin kalitesi sayesinde çocuğun beyninin ve yeteneklerinin gelişmesinin mümkün olduğunu akademik bir dille anlatıyor.
200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi
Gazeteci yazar Ömer Kurt editörlüğünde oluşturulan kitabın “200 Adımda Ergenlik Rehberi” adında başka bir versiyonu daha var. 200 Adımda Çocuk Yetiştirme Rehberi, Prof. Dr. Haluk Yavuzer, Prof. Dr. Üstün Dökmen ve Dr.Ender Saraç gibi alanlarında uzman kişilerin 0-6 yaş çocukları yetiştirme konularında ailelerin kafasını meşgul eden “Emzik gerçekten zararlı mı?” “Evcil hayvanı öldüğünde çocuğa nasıl davranılmalı?” “Nasıl etkili anne baba olunur?” gibi sorulara cevap verdiği bir başvuru rehberi olarak hazırlanmış.
Annelik Sanatı
Pedagog yazar Adem Güneş bu kitabında annelerin kendisini tanıyarak annelik yapmalarına engel olan dış ya da iç etkenlerin farkında olmaları gerektiğine dikkat çekiyor. Kendisi kadar çocuğunu da iyi tanıması gereken annenin çocuk yetiştirme konusunda başkalarının ne diyeceğine fazla kıymet vererek hata yapacağını anlatıyor. Çocukların dönemlerine göre geçirdikleri gelişim evrelerini de anlatan yazar çocuk eğitiminde dikkat edilmesi gereken noktaları bir pedagogun bakış açısıyla değerlendirmeye sunuyor.
İletişim Çatışmaları ve Empati Sanatta ve Günlük Yaşamda
akademisyen, psikolog ve yazar prof.dr.üstün dökmen kitabında aile içinde yaşanan iletişim sorunlarına, toplumuzda değişime uğrayan sözlü ve sözsüz iletişim biçimlerine değiniyor. i̇letişimin aile içinde nasıl hatalı bir şekilde pasif saldırı aracı kullanıldığına, biriktirilen ve ertelenen duyguların iletişimde yol açacağı zararlara, kendini gerçekleştirmenin önemine vurgu yaparak iletişim konularında yaşanan sorunlara farkındalık getirmeyi amaçlıyor. empati kavramı, bireyselleşmek, çocuklara öğüt vermek ile sağlıklı iletişim kurmak arasındaki dengeyi bulmak gibi hassas konularda bilimsel olsa da anlaşılır ve akıcı bir dille önemli bilgiler veriyor.
7/24 Annelik
Çocuk psikoloğu olan yazar Erdoğan Çalak, evlilik, aile kurma, anne baba olma, sevmek ve sevgi dolu bir çocuk yetiştirmek konularında toplumca derinliğin, duygu yoğunluğunun azaldığından ve değerlerin mekanikleşmeye başladığından şikâyet ediyor. Toplumumuzun sadece bilgi ve beceri anlamında değil, ruhen ve psikolojik olarak da gelişmiş, derin, sağlıklı bireylere ihtiyaç duyduğunu hatırlatıyor. Bu anlamda aile bireylerini analiz ediyor ve okuyucuyu da kendi ailelerinde bu analizi yapmaya davet ediyor.
Çocuğunuz Sizden Ne Bekliyor
Pediatri uzmanı Dr.Şule Yazgan ile eşi çocuk ve erişkin psikiyatrisi Prof.Dr.Yankı Yazgan kendi hastalarının merak ettiklerinden yola çıkarak çocukların beslenme, büyüme, gelişmesi ve aile olma konularına ilişkin 250 maddelik bir soru-cevap rehberi hazırlamış. Doktorların ve hastaların deneyimlerinden beslendiği için doyurucu ve gerçekçi bilgilerin yer aldığı kitapta çocukların gelişim basamaklarına dair birçok konuda açıklama bulmak mümkün olabiliyor.
Ergenlik: Sıkıntılı Yıllar
Çocuk ve ergen psikoloğu yazar Sara Villanueva çocuk gelişiminde belki de anneleri en çok zorlayan ve yoran ergenlik dönemi için aydınlatıcı, iç rahatlatıcı bir kaynak kitap hazırlamış. Ergen-ebeveyn çatışmalarını keyifle ve hasarsız atlatabilmek için ergenleri anlama, onlarla tuzaksız ilişkiler kurabilme, onların duygusal ve sosyal yönlerden sağlıklı, güçlü, sorumluluk sahibi ve bilinçli bireyler haline gelebilmelerine rehberlik etme konularında tavsiyelerde bulunuyor.
Süper Çocuk mu, Mutlu Çocuk mu? Z Kuşağı Anne Babaları İçin Taktik ve Stratejiler
Ebeveynlik uzmanı Lisa Sugarman ile aile terapisti Debra Fox Gansenberg tarafından kaleme alınan kitapta süper anne olma sendromuna kapılarak kendisine ve çocuğuna hata yapma lüksü tanımayan ebeveynlerin yaşadıkları mizahi bir dille anlatılıyor. Kitapta her bölümün sonunda klinik bakış açısıyla bazı stratejiler öneriliyor. Çocukların mükemmeliyetçi yaklaşımdan uzaklaşıp hatalarını da kabul ettiklerinde gerçek potansiyellerini açığa çıkarabileceklerine dikkat çekiliyor. Oyunu “mutlu çocuk”tan yana kullanmak isteyen annelere önerilir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Psikoloji bölümünden sonra Ege Üniversitesi'nde Sosyal Psikoloji bölümünden de mezun olmuştur. Sonrasında Marmara Üniversitesi'nde Sosyal Psikoloji bölümünü bitirmiştir.