Türkçede Yanlış Kullanılan Sözcükler
Yanlış Kullanılan Sözcük | Doğru Kullanım | Açıklama |
---|---|---|
Naif | Nahif | Naif, saf ve deneyimsiz; nahif, ince ruhlu ve hassas anlamına gelir. |
Direk | Direkt | Direkt, dolaysız veya başka bir ifadeyle doğru anlamında kullanılmalıdır. |
Küsurat | Küsur | Küsur, aritmetik işlemlerde bölümünden kalan kısmı ifade ederken, küsurat kelimesi Türkçede kullanılmaz. |
Mütevazı | Mütevazi | Mütevazi, sade veya alçakgönüllü anlamına gelir. |
Adele | Adale | Adale, kas anlamına gelirken Adele, sanatçının adıdır. |
Afilli | Afili | Afili, gösterişli anlamındadır. |
Allerji | Alerji | Alerji, vücudun bazı maddelere karşı gösterdiği aşırı tepkidir. |
Entellektüel | Entelektüel | Entelektüel, eğitimli ve zeki anlamına gelir. |
Orjinal | Orijinal | Orijinal, başka bir şeyin tıpkısı olmayan, eşi benzeri bulunmayan anlamına gelir. |
Barsak | Bağırsak | Bağırsak, sindirim sisteminin bir parçasıdır. |
Türkçeyi çok iyi kullanıyor, konuşabiliyor ve yazabiliyor olabiliriz. Ama her insan hata yapmaz mı? Bazen doğruluğundan yüzde yüz emin olduğumuz şeylerde bile az da olsa hata payı bırakmak gerekmez mi? Türkçenin kelime hazinesini satırlara döksek sayfalar sürer.
Bu denli zengin kelime dağarcığına sahip dilimizi kullanırken bazı kelimelerin anlamlarından, yazılışlarından veya söylenişlerinden gözümüz kapalı emin olmamız zordur. Bu yüzden okul zamanlarında hocalarımız kitap okurken sözlük de getirmemizi isterlerdi.
Okuyup geçmeyelim, anlamını ve doğru kullanımını da bilelim diye. Okuyup anlamakla beraber kelimelerin uygun kullanımları da bizler için önemli. Öyleyse ilk olarak sözcükleri neden yanlış kullandığımıza bir bakalım.
Neden Sözcükleri Yanlış Kullanırız?
Bazen mesaj yazma hızımızı zorlamak için bazen ise “ne olacak ki” diye düşünerek parmaklarımızı kontrolsüz bırakırız. Çoğumuz için aceleyle yazılmış yanlış sözcükler eğer karşı taraf anlıyorsa sorun teşkil etmez. Günlük yazışmalarda sorun olmaması bunu alışkanlık haline getirdiğimizde sorun haline gelirse peki?
Bir yandan da “de ekini ayırmayı öğrense keşke” diye sızlananlarımız da var tabi. Ya da antitezini savunup bu kadar duyarlılığın gereksizliğini vurgulayan da. Sorun sadece “de” ekinde mi dersiniz? Siz hangi taraftasınız bilemiyorum, belki iki görüşe de nötr bakıp umursamayan bir kümede de olabilirsiniz.
Olaya farklı bir bakış açısı kazandırabilmeyi umut ederek yazıyorum. Bazen küçük noktaların ileride büyük getirisi olabiliyor. Örneğin emin olamayıp kontrol ettiğiniz bir ek veya imla hatası size kontrol etme alışkanlığı kazandırabilir. Kaç kere Türk Dil Kurumu'nun sitesinden kelime kontrolü yapmışsınızdır, tahminleri görelim.
Bilgisayar üzerinden yazı yazarken hatalarımızı fark etmemiz gerekmiyor. Çünkü uygulamanın kendisi size hatayı hatta hatanın ne olduğunu da söylüyor. Fakat resmi işlemlerde elimizle yazmamız gereken durumlarda bilgimizle ve kaynaklarımızla baş başayız. Yanlış, yersiz kullanılan sözcükler bütünlüğe zarar veriyor. Bazen anlamsız cümlelere sebep olurken bazen de gözümüzü rahatsız ediyor.
Anlamından ve yazımından emin olmadığımız kelimelere on saniyemizi ayırsak ve doğrusuna baksak belki dünya için küçük ama yazıyı okuyacak kişi için büyük bir fark ortaya koyabiliriz. Doğrusunu öğrenmek istiyorsak önce hatalara bakalım.
Türkçede Yaygın Olarak Yanlış Kullanılan Sözcükler
Kendimin de yaptığı ve doğrusunu bu yazıyı hazırlarken öğrendiğim ilk örneğimle başlamak istiyorum:
“Naif” misin “nahif” mi?
İnce ruhlu, hassas insanlar için kullandığımız “naif” kelimesi aslında bir yanlış yazım örneği, doğrusu “nahif bir insan” şeklindeymiş. Ama naif sözcüğümüzü de hemen raflara kaldırmıyoruz, çünkü onun da kendine özgü bir anlamı var: saf, deneyimsiz. Bundan sonra insanların karakterlerinden bahsederken bu bilgiyi de hatırlarız umarım.
“Direk”ten “direkt” dönmek mümkün mü?
Yine günlük hayatın çok içinden bir hatayla karşı karşıyayız. Doğrudan, dolaysız anlamına gelen “direkt” i biz yanlış kullanarak kelimeye adeta bir elektrik direği görevi yüklüyoruz fark etmeden. Söylerken zor olabilir ama yazarken dikkat edelim.
“Küsurat” değil sadece “küsur”
Bunu konuşma dilimizden çıkarmak için biraz zaman gerekecek. Küsurat o kadar ağzımıza yerleşmiş bir kelime ki üstelik hem “küsur” u hem de “küsurat”ı kullanıyoruz ve ikisi de kulağımıza doğru geliyor. Hadi “küsurat”lardan kurtulalım.
Sana “mütevazı” mı geliyor yoksa sana göre “mütevazi” mi duruyor?
Bir noktanın bambaşka anlamlar yüklediğini gördüğümüz iki kelimeye bakalım. Biri için alçak gönüllü demek istediğimizde “mütevazı bir kişiliğe sahip” diyebiliriz. Eğer “mütevazi bir kişiliğe sahip” ise burada “paralel” bir kişilikten bahsediyor oluruz ve bu bizi tamamen anlamsızlığa sürükleyecektir.
“Adele” hayranı mısınız “adale” hayranı mı?
“Adele”nin Türkçede bir karşılığı yok. Ünlü bir sanatçı kendisi. Bizim burada kastettiğimiz “kas” anlamındaki “adale”, karıştırılmasın.
Ünsüzleri iki kere kullanırken dikkat: “afili”, “alerji”, “entelektüel”
Başlığa doğrularını yazdık ki gözümüz alışsın. Nedendir bilinmez alışmışız, “allerji”, afilli”, “entellektüel” şeklinde yazıp söylemeye. Gereksiz harfleri çıkaralım öyleyse.
Bazen de ünlü harfleri kaçırmamak gerek: “inisiyatif”, “orijinal”
Üstünlük, öncecilik anlamlarına gelen “inisiyatif” sözcüğümüzü yazarken “insiyatif” diye kısaltanlarımız varmış, dikkat edelim. Aynı kural “orijinal” için de geçerli “orjinal” değil.
Her şeyi “tüketiyor” muyuz dersiniz?
“Bol bol C vitamini tüketin” deki tüketmek ne kadar yerinde dersiniz? Tüketmenin TDK’deki anlamı “yok etmek, bitirmek” şeklinde. C vitaminini yok etmeyi hedeflemiyorsak C vitamini içeren yiyecekleri yemeyi tercih etsek daha iyi dünya açısından.
“Barsak” da mı sindiriyoruz “bağırsak” ta mı?
Özel kurumların ders kitaplarında genelde karşılaştığımız bir kelime “barsak”. Normal insanlar “bağırsak” ta sindiriyor arkadaşlar bizden söylemesi.
“Şarzın” bitmiyor “sarjın” bitiyor!
Bu da çok yaygın ve artık bilindik örneklerden biri. Biz yine de yer vermek istedik, doğru kullanımı “şarj”.
Beni “taktir” etme “takdir” et!
Okul sonu başarılı öğrenciler karnesine bakacak olursa orada yazanın “takdir belgesi” olduğunu göreceklerdir.
Doğruluğundan Emin Olduğumuz Yanlış Sözcükler
Burada biraz bilmişlik yaptığımız kelimelere değineceğiz. “Ben doğruluğundan eminim” dediğimiz bazı kelimeler bizi yarı yolda bırakabilir, dikkat edelim.
“Yayınlanan” asılsız haberlere kanmayalım çünkü doğrusu “yayımlanan” olmalı.
TDK’ye “yayınlamak” yazarsanız boş bir sayfayla karşılaşırsınız. Kitap, dergi, gazete gibi bilgi içerikleri “yayımlanıyor” arkadaşlar.
Benim bir “ünvanım” yok ama “unvanım” var.
“Ünvan” da yine bize çok doğru gelen ama aslında manasız olan bir kelime. Doğru kullanımına dikkat edelim: “unvan”.
“Boyunuz posunuz” yerinde mi bence değil!
TDK’ye bile yazdığınızda size “boy bos” olarak bakmanızı önermeyi gerektirmiş bir durum. Birinin vücut yapısından bahsederken kullandığımız bu ikileme b ve p harfleri açısından kafamızı kurcalıyor. Doğrusunu yineleyelim: boy bos.
“Sezeryan” doğum yapılmaz “sezaryen” belki.
Karnın kesilmesiyle bebeğin alındığı bir yöntem olan “sezaryen” i yine günlük hayatımızda “sezeryan” olarak benimsediğimiz gerçeğiyle yüzleşelim.
“Motosiklet”i “motorsiklet”e tercih edenleri görelim.
Taşıtımızın motorlu olması isminin “motorsiklet” olacağı anlamına gelip yanıltmasın, doğrusu “motosiklet”.
Arama butonlarının vazgeçilmezi “dersane” miydi “dershane” mi?
Seviye tespit sınavlarının da zamanında vazgeçemediği sorulardan biri. Söylerken yutsanız da yazarken kaçırmayın diye doğru kullanımı “dershane”.
“Egzos” mu “ekzos” mu “egzoz” mu, hangisiydi acaba?
“Z”yi bastırmak zor gelmiş olabilir ama doğru kullanımının “egzoz” olduğunu bilelim.
Eşyalarınızı “gardolabınıza” mı “gardırobunuza” mı koyuyorsunuz?
Her ne kadar söylerken “gardolap” daha aşina gelse de doğru kullanalım ki dilimiz de alışsın: “gardırop”.
Sizde “haremlik selamlık” var mı bizde “harem selamlık” var da.
Bu ikilememiz de yine çok emin hissettiğimiz yerden geliyor. Kadın ve erkeğin ayrı ayrı oturması anlamına gelen sözcüklerimizin doğru kullanımı “harem selamlık”.
“Istanbul” mu dedi “İstanbul” mu?
Spikerlerde çoğu kez duyduğumuz güzel şehrimiz “Istanbul” şeklinde söylenebilir, bunda bir sorun yok. Ama yazımına gelince en doğrusu “İstanbul”.
Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği 4. sınıf öğrencisidir. Okumak, yazmak, araştırmak dışında müzikle ilgilenmeyi seviyor. Fakülte sosyal kulüplerinden birinin de kurucuları arasında.