Erteleme Hastalığı Nedir?
Erteleme Hastalığı Kavramı | Erteleme Hastalığı Türleri | Erteleme Hastalığını Anlamanın Yolları |
---|---|---|
Zamanı doğru kullanamama durumudur, genellikle işleri yapma süresini sonraya ertelemek şeklinde ortaya çıkar. | İş hayatındaki rutin işlerin yürütülmesini ertelemek, karar verici durumda kalındığında ertelemek, akademik alanda ertelemek, kompulsif erteleme şeklinde sayılabilir. | Erteleme davranışında bulunup bulunmadığını, ne sıklıkla ertelendiğini, hangi konularda daha sık ertelendiğini, erteleme sebebiyle uğranılan maddi/manevi kayıpların bulunup bulunmadığını belirlemek. |
Erteleme hastalığı, tembellik, aylaklık, savsaklama gibi kavramlarla karıştırılmamalıdır. | Mükemmeliyetçilik davranışına sahip olan kişilerde de erteleme hastalığına rastlanabilir. | Eğer bir planlama yapılmışsa ancak bu plana uyulmamışsa veya planlama yapılmamışsa bu durum erteleme hastalığının işareti olabilir. |
Erteleme hastalığı, zamanı doğru yönetme becerisine sahip olmayı içerir. | Günlük rutin işlerin, akademik işlerin veya karar verme süreçlerinin ertelenmesi erteleme hastalığı türleridir. | Ertelemeyi adeta bir alışkanlık haline getirmiş olanlar bu hastalığa yakalanmış olabilir. |
Erteleme hastalığı, yaş ilerledikçe alışkanlık haline gelebilen ve kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyen bir durumdur. | İnsanlar erteleme hastalığını, ödev yapmak, işleri tamamlamak, karar vermek gibi çeşitli alanlarda ve durumlarda yaşayabilirler. | Bir işin veya görevin zamanında yapılmaması, sürekli olarak sonraya ertelenmesi ve sonuç olarak pişmanlık ve vicdan azabı hissetme bu hastalığın belirtisi olabilir. |
Erteleme hastalığı, hayatı kolaylaştıran teknolojik ve sosyo-ekonomik gelişmelere rağmen, zamanı doğru kullanmama eğilimidir. | Erteleme hastalığı, işlerin yürütülmesinde, akademik başarıda ve karar verme durumlarında kendini gösterir. | Sürekli olarak mükemmel zamanı beklemek ve doğru zamanda yapılması gereken işlerin ertelenmesi erteleme hastalığının belirtisidir. |
Erteleme hastalığı kavramı; ilk duyulduğunda çoğunlukla yadırganmakla birlikte içeriği ve ifade ettiği kavramsal bütünlük açısından son derece geniş bir kitleye hitap ettiği sonrasında anlaşılabilmektedir. Öncelikle "Erteleme Hastalığı" ifadesini tanımlamakla başlamak yerinde olacaktır. Erteleme; kelime anlamı olarak Türk Dil Kurumu tarafından : Sonraya bırakmak, tehir etmek şeklinde tanımlanmaktadır.
Erteleme Hastalığı Nedir?
Günümüz modern toplumunda sık karşılaşılan bir durumdur ancak ifade edilişinde farklılıklar bulunmaktadır. Her türlü teknolojik ve sosyo-ekonomik gelişmenin artmasına, hayatı kolaylaştırmasına rağmen, zamanı doğru kullanamamaktan ileri gelen bir davranış şeklidir. Erteleme davranışı, gerek günlük yapılan rutin işlerin idaresinde, gerek akademik anlamda başarıya olan etkisinde ve gerekse iş hayatına olan etkisi açısından çok ciddiye alınması gereken bir konudur. Daha küçük yaşlardan itibaren hemen hemen herkesin , yapılması gereken işlerini sorumluluklarını, görevlerini ertelediği sonraki yıllarda yaş ilerledikçe de bu alışkanlıktan vazgeçilemediği bilinmektedir. Önceleri küçük bir çocukken ödevlerin ertelenmesiyle başlanan süreç, daha sonraları akademik kariyer ve iş hayatı başladığında da devam etmektedir.
Ancak ertelemenin başka ve üzerinde durulması gereken asıl boyutu şu şekildedir: Bu davranış eğiliminde olan kişileri tanımaya çalışırken ilk bakışta oluşan "Tembellik " algısı aslında doğru değildir. Hatta erteleme hastalığı ile benzer olmakla birlikte farklı olan bazı kavramlarla da karıştırılabilmektedir. Örnek vermek gerekirse; savsaklama, aylaklık, rahatlık, üşengeçlik sayılabilir. Bu sayılan davranışların ortak özelliği sonraya bırakma zamanında yapması gerekenleri yapmama olarak görülse de aslında erteleme hastalığından farkları bulunmaktadır. Bir umursamazlık ve boşverme ve rahatlık hali söz konusudur.
Erteleme davranışının türlerinden kısaca bahsetmek gerekirse;
Ertelemeyi, iş hayatındaki rutin işlerin yürütülmesinde,
Karar verici durumunda kalındığında,
Akademik alanda,
Kompulsif erteleme şeklinde sayabiliriz.
Erteleme Hastalığına Yakalandığınızı Nasıl Anlarsınız?
Görüldüğü üzere hayatımızın neredeyse hemen hemen her safhasında bir şekilde bu davranışla karşılaşıyor, belki de hayatın tamamında ertelemeyi adeta bir alışkanlık haline getirmiş bulunuyoruz. Çok bilinen bir yaklaşım vardır; bir sorunu çözebilmek için öncelikle o sorunu kabul etmek ve kabule geçip sonrasında çözüm yolları aramak gerekir diye. Evet bu sorun için de aynı şeyi söylemek mümkündür. Kendi kendinize öncelikle şunu sormalısınız:
Erteleme davranışında bulunuyor muyum? Bunu hangi sıklıkla yapıyorum? Hangi konularda daha sık ertelemeye başvuruyorum? Sonrasında pişmanlık ve vicdan azabı çektiğim durumlarla karşılaşıyor muyum? Erteleme davranışı sebebiyle uğradığım maddi/manevi kayıplar bulunuyor mu? Soruların birçoğunun tanıdık gelmesi süregelen ve belki de içinden çıkılamaz hale gelen durumları hatırlatmasından kaynaklanmaktadır. İlk adım olarak böyle bir sorunun varlığını, bilinçli bir şekilde kendi kendine fark etme ve kabul etme olarak atılabilir. Aslında en zor ve belki de atılması en zaman alan adım bu, harekete geçebilmek kurtulmayı istemek. İster akademik ister rutin işlerde erteleme olsun, hepsinin ortak noktası doğru zamanda yapılması gereken işleri yapmamaktır, bu da etkili ve doğru bir zaman yönetimi planına sahip olmamak veya yapılan planlara riayet edilmediğini göstermektedir. Eğer herhangi bir planlamaya sahip değilse kişi sadece günü kurtarmak olarak tabir edilen şekilde işlerini yürütmeyi adet haline getirmektedir ta ki, büyük bir sorunla karşılaşılana değin.
Ya da bir planlama yapılmasına rağmen bir türlü buna uyulmaması veya uygulamaması durumu görülmektedir. İkinci durumda, yani plan ve zaman yönetimi kavramlarının bilincinde olan kişilerin bir kısmında da "mükemmelliyetçilik" davranışına sahip oldukları bilinmektedir. Aslında kulağa oldukça tuhaf geliyor bu iki kavramın yan yana gelmesi ve iç içe olması: erteleme ve mükemmeliyetçilik... Erteleyen kişi, neden mükemmeli arasın ya da mükemmel olan kişi neden ertelesin, şeklinde sorular akla gelmektedir. Mükemmeliyetçi insanlar genellikle, yaptıkları her işte en iyiyi en mükemmeli, en kusursuzu, en doğru zamanı ararlar ve genellikle de o "en doğru an" kolay kolay gelmemektedir. İş yerinde bitirilmesi gereken bir raporu hazırlamaya başlamak için kendisini hazır hissetmesi en iyi sonucu alabilmek için en doğru zamanı bulmayı istemektedir. Sürekli olarak yarına, daha sonraki günlere öteleyerek anlık olarak kendisini rahatlatma yoluna giderek, erteleyerek en iyi sonucu daha sonra alacağı şeklindeki telkinlerle kaygıyı azaltma yoluna gitmektedir. Gerçekten de o an için bu geçici bir rahatlık sağlasa da uzun vadede oldukça zararlı sonuçlara neden olmaktadır.
Başlamak için mükemmel zamanı aramak/beklemek doğru bir davranış şekli değildir. Doğru olan, yapılması gereken şey; hızlıca karar verip hemen başlamak ve ilerledikçe elinden gelenin en iyisini yaparak, en iyi sonucu almaya çalışmaktır. Belli bir zaman sonra zaten ertelemeden, bu şekilde davranılmaya başlandığında artık alışkanlık haline gelecek sanılanın aksine bunun zor bir şey olmadığı asıl zorluğun erteledikten sonraki sürecin verdiği huzursuzluk ve sonrasındaki baskı olduğu çok geçmeden fark edilecektir. İleri düzeyde mükkemmeliyetçi, obsesif kompulsif bozukluk (okb) sahibi olan kişilerin ise kendi kendisine başa çıkmadığı durumlarda muhakkak profesyonel destek alması gerekmekte, vazgeçmeden kararlı bir şekilde sonuç almaya yönelik kararlılıkta olunması gerekmektedir.
Erteleme Hastalığı Çeşitleri Neler?
Ertelemenin de kendi içerisinde çeşitli gruplara ayrıldığını söyleyebiliriz.
Akademik Erteleme
Rutin İşlerde Erteleme
Karar Vermeyi Erteleme
Kompulsif Erteleme şeklinde sayılabilmektedir.
Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta erteleme davranışında bulunan kişilerin genellikle mükemmelliği arama çabasıdır. Çünkü eğer bir işi hazırlanması gereken bir raporu veya amirinin istediği bir analiz çalışmasını yapması gereken kişi eğer erteleme hastalığına sahipse bu işleri mümkün olduğunca teslim tarihine yakın hatta son gününde tamamlamakta bazen de tamamlanmadan son gün gelip çatmakta ve kişi oldukça sıkıntılı bir durumda kalmaktadır. Yapacağı işi öylesine eksiksiz yapmak istemektedir ki doğru zamanı hep sonraya bıraktığında bunu mükemmelliği yakalayabileceğine inanmaktadır. Aksi halde yani; alelade ya da olması gerektiği kadarıyla bir işi tamamlamak kendisine yetmeyecektir.
Ne yazık ki o "Doğru zaman" hiç gelmeyebilir ve bir kısır döngüye de dönebilir. Kişi, o anda sonraya bırakmanın vermiş olduğu anlık haz ve rahatlamayı tercih etmekte, içinde bulunduğu baskıyı öteleyerek sorundan kendince bahanelerle kurtulmaktadır. Bu davranışların oluşmasında kişinin yaşadığı sosyal ve ekonomik durumu kadar çevresel ve ailesel faktörler etkili olabilmektedir. Zor ve baskı altında geçen çocukluk ve gençlik dönemleri, ekonomik kısıtlanmalar yaşanan hastalıklar, kayıplar kişideki fizyolojik ve psikolojik yıkımlara neden olmakta sonuç itibariyle güvensizlik, öz benlik kaygısı, atalet, öğrenilmiş çaresizlik denilen adeta mağlubiyeti baştan kabul ediş gibi olumsuz kavramlar, devamında kendisini doğru ifade edememe gibi sonuçlarla kendini göstermektedir.
Erteleme davranışının zaman yönetimiyle de kuşkusuz ki bir ilgisi bulunmaktadır. Doğru yapılan planlamalar ve bu planlamalara gösterilen, uyum kişileri stres ve baskı altında görevlerini yerine getirmekten kurtarmakta ve sonraya bırakmanın anlık huzuruna kapılmayı önlemesine neden olmaktadır. Oldukça geniş bir çerçevede incelenmesi gereken bir kavram olan erteleme davranışı, hem iş hayatındaki yaşanan güvensiz ortamdan hem kişilerin yaşadığı psikolojik rahatsızlıklardan oldukça fazla beslenmektedir.
Erteleme Hastalığı Tedavisi Nedir?
Peki günümüzün acımasız ve yıpratıcı iş hayatında bu kadar baskı ve stres altında nasıl erteleme hastalığına kapılmadan günlük yapılması gereken rutin işleri bundan kaynaklı olumlu olarak sosyal hayata da sirayet eden olumlu etkiyi nasıl başaracağız? Öncelikle etkili ve doğru bir yönetimi planlaması yapmak doğru olacaktır. Zaman yönetiminin de kendi arasında bazı türleri bulunmaktadır:
Özel zaman yönetimi
Yönetsel zaman yönetimi
Örgütsel zaman yönetimi şeklinde sıralanabilir.
Kişinin kendisine uygun uygulanabilir kolay ve pratik planlamalar yapması ve günü gününe bunlara uymaya çalışması, yapılması gereken en önemli işleri en önce bitirmek, belirli bir tarihe bağlı olan görevlerin son teslim/son günü gelmeden tamamlanması zamanı doğru kullanmaya alışmaya başlayana kadar işe yarayacak yöntemler olarak sayılabilmektedir. Elbette ki sadece kişinin kendi uyguladığı yöntemler tek başına da yeterli olmamaktadır. Örneğin işini sevmeyen zorla yapmak durumunda olan, mecbur olduğu için çalışmak durumunda olan ve diğer kişisel sebeplerle o işi yapmak durumunda olanlar memnuniyetsizlik yaşadıklarından ertelemeye-ötelemeye daha eğilimli olabilmektedir.
Doğru işe doğru personel seçimi ve yerleştirilmesi de yapılan işin adeta bir "Yük" olarak görülmesine engel olmaktadır. Aşağıdaki şekilde de iş tatmini ve kişi işi uyumu görülmektedir. Yaşanan iş tatmini ne kadar yüksek ise, kişiye kariyer ve tatmin olarak örgüte de örgütsel başarı olarak geri dönmektedir.
Erteleme Davranışından Kurtulabilmek İçin Neler Yapılabilir?
Hangi önlemler alınabilir? Profesyonel iş hayatındaki erteleme, akademik - okul hayatındaki erteleme, rutin işlerde/günlük işlerde karşılaşılan erteleme... Şeklinde sınıflandırılabilen erteleme hastalığından kurtulmak için yapılabilecek uygulamalar ve bazı öneriler şu şekilde olabilir:
Bu davranışı yaptığının bilincinde olmak, fark etmek ve bırakmayı istemek.
Zaman yönetimi kavramına daha da çok önem verilmeli, etkili bir şekilde zamanı kullanmaya çalışılmalı. Eğer belirli bir zaman çizelgesi kullanılmıyorsa işleyişine uygun bir çizelge oluşturulmalı ve buna kesinlikle uyulmalıdır. Zamanı verimli bir şekilde kullanmanın önemi büyük olup eğer eski alışkanlıklar zihinde sürekli hatırlanıyor ise yeni alışkanlıklar kazanmak için daha önce yapılanların tersi şekilde davranışlarda bulunmak gerekmektedir. Örneğin, teslim edilecek bir ödev, iş yerinde yapılacak bir sunum, ya da istenmediği için sürekli ertelenen ziyaret edilmesi gereken bir akraba,, Önceden kendi kendine verilen rahatlatıcı telkin; "Nasıl olsa daha vakit var, 10 günüm var daha, bir daha ki hafta ziyarete giderim" şeklinde idi. Ama bundan sonraki doğru telkinler şöyle olmalı:" Hazır vakit varken şimdi yapıp bitirsem iyi olur, daha sonra da yapsam aynı şeyi yapmış olacağım doğru zaman şu an, bu akşam ziyaret edeyim ve bitsin." şeklindedir. Önemli olan zamanı doğru kullanarak, boşa vakit harcamadan yapılması gereken işleri yapmak, planlı programlı hareket etmek bunu da zorlanmadan yük olarak görmeden yapabilmektir. Öyle ki bir müddet sonra bunun vermiş olduğu rahatlık ve konforu kişi kaybetmek istemeyecek hayatını zorlaştıran durumlarda kalma ihtimali de kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Bu aşamadaki kilit nokta; zamanı programlamak ve buna uygun hareket etmektir.
Başlangıç ve bitiş tarihi koymak, bir diğer yapılabilecek uygulamalardandır. Yapılması/tamamlanması gereken bir görev ve iş varsa bunun hangi tarihler arasında tamamlanması teslim edilmesi gerektiğine dair kesin ve net bir tarih belirlenmesi yararlı olacaktır. Çünkü muallakta kalan ve açıkça belirlenmeyen söze ve yazıya dökülmeyen iş ve akademik konularında sıkıntılı durumlarla karşılaşılması söz konusudur. Ayın 19'una kadar şu işimi bitirmem gerekiyor şeklindeki kesin bir açıklama hem belirleyici hem de doğru bir yaklaşım olacaktır. Kişiye hem uyarı ve bilgi vermekte hem de zihinsel ve bilinçaltına mesaj vererek buna uygun hareket etmeye yönlendirecek davranışlarda bulunulmasını sağlayacaktır.
Yeni bir davranış öğrenim süreci aşamaları düşünüldüğünde zor gibi görünse de sanılanın aksine öğrenilip değiştirilecek bir davranış olduğu görülecektir. "İşleri yerine getirmede başlangıçlar şekillendiğinde, seçilen durumsa artların mental bir resminin, dikkat ve algılara odaklanarak yüksek seviyede etkin hale geldiğine, böylece faaliyetlerin başlangıcına engel olan şeylerin üstesinden gelindiğine inanılır."
İşleri parçalara bölerek bitirmeye çalışmak da uygulanabilecek bir diğer yöntemdir. Çok büyük bir işi imkan var ise daha küçük parçalara ayırarak yapmaya başlamak ve ilerledikçe parçaları birleştirerek tamamlamak hem kişinin üzerindeki baskıyı azaltmakta hem de hata yapma riskini azaltmada yardımcı olmaktadır. Gözümüzde çok büyüttüğümüz asla bitmez asla beceremem gibi ön yargılarda bulunduğumuz işler için bu yöntemi kullandığımızda hem zamandan kazanmak konusunda hem de stres ve korkuyu azaltmada faydalı olacaktır.
anlık keyif / haz duygusu yerine kalıcı uzun süreli huzur ve keyif tercih edilmelidir. birçoğumuz gün içerisinde karşılaştığımız sorunlarda ve yapmamız gereken işlerde aciliyet oluştuğu durumlarda yahut keyfi olarak , erteleme eğiliminde olmaktayız. sanki o an yapılmayan işi daha sonra bir başkası yapacak böyle bir durum söz konusu değil elbette. yapılan şey sadece, stresi ve korkuyu daha da artıracak erteleme davranışında bulunmaktır. o an için bir huzur ve rahatlama sağlasa da kısa bir süre sonra zihinde sorular ve olumsuz düşünceler artmakta, kötü senaryolar üretilmekte başarısızlık korkusu günden güne çoğalmaktadır. sonucunda da pişmanlık ve kaygı bozukluğuna değin varabilecek sorunlara yol açmaktadır. sorumluluğu kendine güvenle almak, bir anlık hazzı değil sonrasında yaşanacak huzur ve rahatlamayı düşünmek ve odağı buna çevirmek en önemlisidir.
Ertelemeciliğin döngüsü de aşağıdaki şekildeki gibidir. Stres ve etkisi görülmektedir.
Spor yapmak sağlıklı beslenmeye dikkat etmek yeni davranışı öğrenmede ve rahatlamada yardımcı olmaktadır.. Hemen hemen tüm psikolojik rahatsızlıklarda en başta önerilen şeylerden olan sağlıklı beslenme ve spor bedenen ve ruhen iyileşmeye yardımcı ve çok etkilidir. Spordan kastedilen aslında ağır vücudu yoran zorlayıcı spordan ziyade rahatlamaya yardımcı ve kolay uygulanabilen tarzda sporlardır. Örneğin açık havada yapılan yürüyüş bile oldukça faydalı olacaktır. Sağlıklı beslenme de psikolojik olarak iyi hissetmeye yardımcıdır zira ağır yağ ve şeker içeren yiyecekler hem fiziksel hem de ruhsal rahatsızlıklara neden olmakta bu yapılan birçok araştırma da ortaya konulmaktadır. Doğru davranışlarda bulunmak için doğru beslenme ve hareket önemlidir.
Günlük yapılan rutin ve basit işleri ertelemekten vazgeçerek başlamak. Hepimiz, her gün yapılan basit ama kolay işleri de erteleme eğilimindeyiz. Eğer erteleme hastalığından bir şekilde kurtulmak isteniyorsa belki de buradan başlanabilir. Rutin yapılan bir işi zamanında yapmak ertelememek. Mesela ödenmesi gereken bir fatura ya da uzun zamandır ertelenen ama alınması gereken bir eşya olabilir. Faturaları öderken hep son güne bırakmak oldukça yaygın bir eğilim, son gününe gelmeden ödemek bir başlangıç olabilir. Basit ama bunu yaptıktan sonra belki de diğer işler de aynı davranışı sürdürmek istenecektir. Yapılıp bitirilen ve kaygısı biten bir işin rahatlığı paha biçilemez.
İstanbul İşletme Enstitü blog bölümünde içerik üretmektedir. Teknolojinin hayatımıza ve iş hayatımıza olan etkileri hakkında birçok konuda yazılar yazmaktadır.