Toplumsal Cinsiyet Nedir?
Konu | Açıklama | Önemli Notlar |
---|---|---|
Toplumsal Cinsiyet | Biyolojik cinsiyetten farklı olarak toplum tarafından inşa edilen kimlik anlayışıdır. | Toplum içerisinde değişikliğe uğrayan ve bireyin sosyal rollerini şekillendiren bir kavramdır. |
Biyolojik Cinsiyet | Bireyin üreme sistemi anatomisine bağlı olarak erkeklik ve kadınlık gibi doğal cinsiyet farklılıklarını ele alır. | Toplumsal cinsiyet biyolojik cinsiyetten farklıdır. |
Toplumsal Cinsiyet Rolleri | Toplumun, kadın ve erkeklere yüklediği roller ve beklentilere verilen isimdir. | Zaman içinde değişebilir ve çeşitlilik gösterebilir. |
Cinsiyet Eşitsizliği | Kadın ve erkeklerin maruz kaldığı eşit olmayan tutum ve davranışlara verilen isimdir. | Önüne geçilmesi gereken önemli bir sorun olarak görülüyor. |
Cam Tavan Sendromu | Özellikle kadınların iş yaşamında kendi potansiyelinin önündeki engeli aşamaması durumudur. | Erkek bireylerde de görülme ihtimali vardır ve temel nedeni cinsiyet eşitsizliği sorunudur. |
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği | Kadın ve erkek bireylerin toplum içerisinde eşit haklara sahip olma durumunu ifade eder. | Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların erkeklerle aynı olma durumu değil, eşit hak ve imkanları talep etmesidir. |
Toplumsal Cinsiyette Kalıplaşmış Yargılar | Toplumun belirlediği role ve beklentilere yönelik kalıplaşmış yargılarını ifade eder. | Bu yargılar, bireyin toplum içerisindeki yerini ve eşitsizliği belirleyebilir. |
Fırsat Eşitsizliği | Toplumsal cinsiyet rol ve beklentileri sebebi ile bireylerin eşit fırsatlara sahip olamaması durumudur. | Özellikle eğitim ve iş yaşamında görülür. |
Toplumsallaşma Süreci | Bireyin, toplum içerisinde kendine verilen roller ve beklentilere uyum sağlama sürecidir. | Bireyler genellikle bu süreç boyunca sosyal beklentileri öğrenir ve benimser. |
Ataerkil Toplum | Erkek egemenliğinin hakim olduğu ve kadınların ikincil konumda olduğu toplum yapısıdır. | Bu tip toplumlarda cinsiyet eşitsizliği daha belirgindir ve toplumsal cinsiyet rolleri daha katıdır. |
Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetten farklı olarak toplum tarafından inşa edilen, sosyal ve kültürel değerlerle şekillenen toplumsal bir kimlik anlayışıdır. Toplum içerisine yerleşen ve değişikliğe uğrayan bu kavram, ilk kez 1955 yılında ortaya atılmıştır. Bu kavramla birlikte toplum içerisinde birey, birçok rol ve beklentilerin içerisinde yer almıştır.
Kadın ve erkeklerin sahip oldukları cinsiyetin dışında oluşan bu beklentiler, toplumda kalıplaşmış yargıları da beraberinde getirmiştir. Birey doğduğu andan itibaren, biyolojik cinsiyeti ekseninde oluşan bu kalıplaşmış yargılarla birlikte, kendisine atfedilen toplumsal rollere uyum sağlamıştır.
Kız ve erkek çocukları doğduğu andan itibaren cinsiyet eşitsizliği yaratan birçok durumla karşı karşıya kalmış, kıyafet renginin seçiminden oyuncak seçimine kadar birçok farklılıkları benimsemiştir.
Çocuk bu kalıplaşmış yargıları ilk olarak ailede öğrenmekle birlikte eğitim yaşamında, iş yaşamında, medyada, yani toplumun olduğu her yerde zihnine yerleştirmiştir. Bu rol ve beklentilerin dışında hareket eden bireyler de çevresi tarafından dışlanmış, ötekileşmiştir.
Toplumsal Cinsiyet ve Biyolojik Cinsiyet Arasındaki Fark
Cinsiyet kavramı, kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıkları ifade eder. Biyolojik cinsiyet, bireyin üreme sistemi anatomisine bağlı olarak, erkeklik ve kadınlık gibi doğal cinsiyet farklılıklarını ele alır. Toplumsal cinsiyet kavramı ise kadın ve erkeğin, içinde yer aldığı toplumun ve kültürün onlara yükledikleri rol ve beklentilere verilen isimdir. Toplumdaki eşitsiz kaynaklara da ışık tutan toplumsal cinsiyet, eşitlik alanında gelişme göstermiştir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği bu anlamda, sosyal ilişkilerde her durumda ortaya çıkan, hiyerarşik ilişki biçiminin sonlandırılması ve toplumsal farklılıkların azaltılması yönünde ele alınan bir kavramdır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların erkeklerle aynı olma durumu değil, onlara verilen hakların kendisine verilmesini talep etmektedir.
Toplumsal Cinsiyet Rolleri
Toplumsallaşma sürecinde kadın ve erkeğin toplum içerisinde edindiği rolleri ifade eden bu kavram, zamanla değişen rollerle birlikte çeşitlilik kazanabilir.
Geçmiş zamanlardan bu yana kadın ve erkeğin toplum tarafından belirlenmiş rolleri olduğunu ve bu beklentiler çerçevesinde farklılıklara da uyum sağladıklarını söylemek mümkün. Özellikle ataerkil toplumlarda kadına yüklenen roller, cinsiyet eşitsizliğinin de altını çizmektedir.
Geleneksel yaşamdan bu yana kadınların ev içi rollerini benimsemesi, erkeğe bağımlı olması ve bu sebeple ekonomik gücü elinde barındırmaması, ev dışı alanlardaki rollerinin oldukça az olması, güçsüz, duygusal gibi özellikleri daha çok barındırması gibi birçok toplumsal yargıların içinde bu rolleri üstlenmeye mecbur bırakılmıştır.
Erkek bireylerin ise dışarıyla olan bağımlılığın daha fazla olması, ev içerisindeki rollerin daha az olmasını ve ekonomik gücü elinde barındırması düşüncesini de beraberinde getirmiştir. Toplum içerisinde oluşmuş tüm bu roller, tarihsel süreç içerisinde sürekli değişikliğe uğramasının yanında, kadın ve erkek bireyleri eşitsiz bir duruma getirmiştir.
Cinsiyet Eşitsizliği ve Cam Tavan Sendromu
Cinsiyet eşitsizliği, kadın ve erkeklerin maruz kaldığı eşit olmayan tutum ve davranışlara verilen isimdir. Cinsiyet eşitsizliği, tüm toplumlarda geçmiş zamandan beri farklı türlerde yer almış ve özellikle kadını ikincil bir konuma koymuş olması yönünden, önüne geçilmesi gereken bir sorun olarak görülmüştür.
Özellikle kız ve erkek çocukların küçük yaşta maruz kaldıkları bu ayrımcılık, fırsat eşitsizliğini de beraberinde getirmiştir. Geçmiş zamanlardan bu yana, kız çocukların halen eğitim olanaklarından mahrum kalması, eğitim araç gereçlerinden yararlanamaması durumu da ciddi bir eşitsizlik durumu yaratmıştır.
Kadın ve erkek bireylerin toplumun beklentileri çerçevesinde kendilerine verilen rollere uyum sağlama sürecinde yaşadıkları duygusal çöküntü, birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmiştir. Özellikle kadınların söz sahibi olamadıkları kimi durumlarda yaşanan olumsuzluklar, bireyin ruh sağlığını da etkilemiştir. İş yaşamında kadınların karşılaştıkları bu durum, cam tavan sendromu olarak da ifade edilir.
Cam tavan sendromu, özellikle kadınların iş yaşamında söz sahibi olamaması, özgüven eksikliğiyle birlikte kendi potansiyelinin önündeki engele karşı çıkamaması durumudur. Bunun ortaya çıkmasının arkasında yatan nedene baktığımızda, iş yaşamında kadın bireylerin daha az yer alması ve erkek egemenliğinin yaygın olmasıyla birlikte iş yaşamında yükselmenin bir engel oluşturduğu varsayılmasıdır. Bu durum kadınların dışında erkek bireylerde de görülmesi oldukça muhtemeldir. Tüm dünyada yaşanan bu durumun en temel nedeni elbette ki cinsiyet eşitsizliği sorunudur.
Toplumsal Cinsiyette Kalıplaşmış Yargılar
Toplum tarafından belirlenmiş rol ve beklentilerin dile yansıdığı ve oraya yerleştiği yargılar, toplumsal kalıp yargıları olarak adlandırılır. Toplumun kadın ve erkekten beklediği davranışları kapsayan bu kalıp yargıları, toplumsal yaşamın her çatısı altında yer edinmiştir.
Değer yargıları ve kültürel birikimle şekillenen toplumsal kalıp yargıları, her gün belki çok defa karşılaşılan ancak farkına dahi varılmayan bir durumda yer alır. Örneğin, erkek çocukların ağlamasını yanlış karşılayan ve bunu o kişiye yansıtan toplumun, insana özgü olan bu duyguyu belirli bir cinsiyete dayandırması, bilinen en genel toplumsal yargıdır. Aynı şekilde kadınların eve geç saatte gelmesinin yanlış olduğunu vurgulayan toplumsal yargılar da son derece yaygındır.
Eşitsizlik durumların iş yaşamında ve meslek seçiminde de oldukça yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Teknik işleri erkeklerin daha çok tercih etmesi ve kadınların bu konuda yetersiz olarak algılanması durumu da bilinen bir toplumsal kalıp yargısıdır. İş seçiminin kadın işi- erkek işi gibi bir ayrıma dayanması, kadınların çocuk bakımı gibi çeşitli nedenlerle daha esnek işlerde çalışması ya da işten çıkarılması da onları dezavantajlı bir konuma sürüklemiştir. Bu anlayış biçimi, meslek seçiminde de sıklıkla göze çarpmaktadır. Bu ve buna benzer toplumsal kalıp yargıları, büyük bir eşitsizlik durumunu da beraberinde getirmektedir.
Toplumsal Cinsiyet Nedir?
Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetten farklı olarak toplum tarafından inşa edilen, sosyal ve kültürel değerlerle şekillenen toplumsal bir kimlik anlayışıdır. Toplum içerisine yerleşen ve değişikliğe uğrayan bu kavram, ilk kez 1955 yılında ortaya atılmıştır.
Cinsiyet Eşitsizliği Nedir?
Cinsiyet eşitsizliği, kadın ve erkeklerin maruz kaldığı eşit olmayan tutum ve davranışlara verilen isimdir. Özellikle kız ve erkek çocukların küçük yaşta maruz kaldıkları bu ayrımcılık, fırsat eşitsizliğini de beraberinde getirmiştir.
Cam Tavan Sendromu Nedir?
Cam tavan sendromu, özellikle kadınların iş yaşamında söz sahibi olamaması, özgüven eksikliğiyle birlikte kendi potansiyelinin önündeki engele karşı çıkamaması durumudur. Tüm dünyada yaşanan bu durumun en temel nedeni elbette ki cinsiyet eşitsizliği sorunudur.
Yazar: İrem Nasır
İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.