Estonya'da Çevre Bilinci: Doğayı Koruma İçin Estonca
Estonya, doğal güzellikleri ve temiz çevresiyle tanınan, Baltık Denizi'nin kıyısında yer alan şirin bir ülkedir. Çevre bilincinin yüksek olması, bu toprakların hem insanlar hem de doğa için yaşanabilir olmasına büyük katkı sağlamaktadır. Elbette doğayı koruma bilinci, dil engellerini aşarak, herkesin kalbine dokunacak bir çabayı gerektirir. Estonya’da bu çabaların dilini anlamak için çevreye dair Estonca birkaç kelime bilmek bile fark yaratabilir.
Estonya, Baltık Denizi’nin kıyısında yer alan ve yemyeşil doğasıyla dikkat çeken bir ülkedir. Bugün burada, Estonya’daki çevre bilinci ve buna bağlı olarak Estonca dilinin doğayla kurduğu ilişki üzerine konuşurken, sizi hiçbir ön bilginiz olmadığını varsayarak, sıfırdan küçük bir dil ve kültürel yolculuğa davet etmek istiyorum. Sizinle birlikte çevreye dair Estonca kelimeler, günlük hayatta karşımıza çıkabilecek basit ifadeler ve Estonyalıların doğaya verdiği değeri yansıtan söylemler üzerinde duracağız. Aynı zamanda Estonca’daki çeşitli kelime ve deyimlerin telaffuzlarını kabaca aktarmaya gayret ederek, sizi bu dillere dair bir farkındalığa ulaştırmayı amaçlıyorum. Bu uzun anlatım boyunca, hem doğayı korumanın Estonya’da ne anlama geldiğini hem de bu konuyla bağlantılı Estonca kelimeleri öğrenmenin neden bu kadar önemli olduğunu keşfedeceğiz.
Estonya’yı düşününce, karşınızda masmavi göllerin ve yemyeşil yaban ormanlarının olduğu, tarihi dokusunu koruyan ve modern teknolojik uygulamalarıyla tanınan bir ülke görürsünüz. Ülkeyi keşfederken, insanların keskkond (okunuşu: kesk-kond, meaning “çevre”) kavramını ne kadar ciddiye aldığını fark etmemek mümkün değil. Doğayla iç içe olmayı seven Estonyalılar, keskkonnateadlik, yani çevre bilincini gündelik yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline getirmişlerdir. Burada sorumluluk, doğa ve iyilik kavramları aynı düzlemde buluşur: Kendini doğaya karşı sorumlu hisseden birey, Estonca’dan aldığı ilhamla çevreyi koruma yaklaşımını bir yaşam biçimi haline dönüştürür.
Gelin şimdi bu serüvene detaylıca bakalım. Bu metni üç ana bölüme ayıracağım: Giriş niteliğindeki ilk kısımda, Estonya’nın doğasına ve kültürel yaklaşımına dair bir çerçeve sunacağım. Ardından gelişme bölümünde, günlük hayatta kullanılabilecek Estonca kelimeler ve ifadelere derinlemesine değinecek; telaffuz önerileri ve basit örnek cümleler paylaşacağım. Son olarak sonuç bölümünde, hem Estonca öğrenmenin hem de doğayı koruma bilincine sahip olmanın ne kadar yakın ilişkide olabileceğinden bahsederek yazıyı toparlayacağım.
Lütfen bu yazıyı okurken, Estonca’daki kelimelerin size tamamen yabancı gelebileceğini unutmayın; önemli olan ilk etapta göz aşinalığı sağlamak ve Estonca seslerin nasıl çıktığına dair basit bir fikir edinmektir. Estonca’yı mükemmel bir şekilde konuşmaktan çok, günlük yaşamdaki çevreci yaklaşımı anlayıp birkaç temel kelime öğrenmek bile, ülkeye bir ziyaretinizde veya çevre konularına dair küresel söylemlerde size büyük bir artı sağlayacaktır.
Estonca Çevre Terimleri ve Günlük Kullanımları
Estonya’da günlük dilde çevreyi ve doğayı ifade etmek için pek çok kelime ve deyim bulunur. Üstelik bu kelimeler sadece barındırdığı anlam açısından değil, sahip oldukları ses özellikleriyle de dikkat çeker. Şimdi, çevre, orman, göl, deniz ve benzeri birtakım terimleri Estonca olarak aktaracağım. Okuyucunun bu kelimelere göz gezdirirken Estonca telaffuzla ilgili bir fikir edinmesi amacıyla, küçük bir parantez içinde okunuşu da belirteceğim.
1- Keskkond (okunuşu: kesk-kond): “Çevre” anlamına gelir.
2- Mets (okunuşu: mets): “Orman.” Örneğin Estonya ormanları için “Eesti mets” denilebilir.
3- Meri (okunuşu: me-ri): “Deniz.” Baltık Denizi’nden bahsederken “Läänemeri” (okunuşu: lää-ne-me-ri) ifadesini duyabilirsiniz.
4- Järv (okunuşu: yärv): “Göl.” Estonya’nın yüzlerce gölü, bu kelimeyi kullanacağınız ortamlar yaratır.
5- Roheline (okunuşu: ro-he-li-ne): “Yeşil” demektir. Eğer roheline mets ifadesini duyarsanız “yeşil orman” anlamına gelir.
6- Sinine (okunuşu: si-ni-ne): “Mavi.” Gökyüzünden bahsederken “sinine taevas” diyebilirsiniz.
7- Õhk (okunuşu: öhk): “Hava.” Estonya’da temiz “õhk” olduğunu çok kez duyabilirsiniz.
8- Loodus (okunuşu: lo-du-s): “Doğa.” Bu kelimeyi çevre temalı birçok slogan ve afişte görebilirsiniz.
9- Keskkonnateadlik (okunuşu: kesk-konna-te-ad-lik): “Çevre bilincine sahip.” Bu kavram, birçok Estonyalının ortak paydasıdır.
10- Puhas (okunuşu: pu-has): “Temiz.” Kirletilmemiş doğa veya temiz ortam vurgusu yaparken bu kelimeyi kullanabilirsiniz.
Bu on kelime, Estonya’daki doğa sohbetlerinde veya çevre bilincine dair konularda en sık karşınıza çıkacak ifadelerdendir. Elbette Estonca bu listeyle sınırlı değil; bilakis oldukça zengin ve tarihsel katmanlar barındıran bir dil. Fakat hemen her gün karşınıza çıkabilecek bu terimlerin, zihninizde bir pencere açacağını düşünüyorum.
Çevrecilik kavramının Estonca’daki yansıması ise gündelik pratiklerde kendini gösterir. Örneğin Estonyalılar çöplerini ayrıştırmak konusunda oldukça hassastır. Ayrıştırma deyince Estonca’da sorteerimine (okunuşu: sor-tee-ri-mi-ne) kelimesini kullanırlar. Siz de bir geri dönüşüm kutusu gördüğünüzde (Estonca’da “prügikast” – okunuşu: prü-gi-kast) sorteerimine yaptıklarına şahit olabilirsiniz. Bu ayrıştırma sürecinde kullanılan şu kelimelerle de karşılaşmanız olası:
Paber (okunuşu: pa-ber): “Kâğıt.”
Plast (okunuşu: plast): “Plastik.”
Metall (okunuşu: me-tall): “Metal.”
Klaas (okunuşu: klaas): “Cam.”
Biojäätmed (okunuşu: bi-o-yäät-med): “Biyolojik atıklar.”
Estonya’nın doğayla uyumu; kamp alanlarında, yürüyüş parkurlarında ve hatta sıradan bir mahalle pazarında bile hissedilebilir. Burada keşmekeş, kalabalık veya gürültü neredeyse yoktur. İnsanlar “õu” (okunuşu: öu, “avlu” veya “açık alan” anlamında) gibi kelimeleri dillerine pelesenk ederler. Bu bakımdan, doğanın içinden geçen bir millet olduklarını iddia etmek abartı olmaz.
GİRİŞ: ESTONYA DOĞASINA VE KÜLTÜRÜNE GENEL BAKIŞ
Estonya, coğrafi olarak küçük görünen fakat doğası inanılmaz çeşitlilikte olan bir ülkedir. Baltık Bölgesi’nde bulunması nedeniyle soğuk kışlar ve ılıman yazlar yaşar. Bu iklim özellikleri, topraklarında yaban hayatının çeşitlenmesine ortam hazırlar. Doğaya verilen önem, yüzyıllar boyunca şekillenen Eston kültürünün bir parçasıdır. Sadece resmi düzeyde değil, hemen her bireyin keskkond hakkında az çok bilgi sahibi olması; okullarda, toplumsal farkındalık kampanyalarında ve yerel yönetim çalıştaylarında çevreci tutumların benimsenmesine yol açmıştır.
Elbette insan faktörü de Estonya’nın çevrecilik mirasını sürekli besliyor. İnsanlar, küçük de olsa daima bir katkıda bulunmayı önemsiyorlar. Örneğin, bahar aylarında düzenlenen toplu temizlik etkinliklerine katılmak Estonyalılar için nitelikli bir eğlence sayılıyor. Göze çarpmayan çöp öbekleri, plastik atıklar ve geri dönüştürülebilir eşyalar toplu bir şekilde bertaraf edilerek, Estonya’nın o muhteşem doğasını korumak amaçlanıyor. Bu etkinliklere “Teeme Ära” (okunuşu: tee-me ä-ra; “Haydi Yapalım” anlamında) adı veriliyor. Böyle bir etkinliğe denk gelirseniz, insanların bir arada nasıl ortak bir amaç için seferber olduklarını görebilirsiniz.
Bunun dışında teknolojik açıdan gelişmiş olan Estonya, geri dönüşüm programlarını da dijital ortamlara taşımayı başarmıştır. Bazı bölgelerde e-cycling imkanları sunulmakta, evsel atık yönetimi mobil uygulamalar aracılığıyla takip edilebilmekte, hatta online bilgilendirme platformları sayesinde insanlar hangi atığın nereye bırakılması gerektiği konusunda anında bilgi edinebilmektedir. Bu pratik yöntemler, sadeliği seven Estonyalılar tarafından tercih edilmekle kalmaz, aynı zamanda zaman kazandırır ve doğaya duyulan saygıyı artırır.
GELİŞME: GÜNLÜK HAYATTA ESTONCA İFADELER VE TELAFFUZ ÖRNEKLERİ
Burada biraz daha derinlemesine inip, günlük hayatta işinize yarayabilecek Estonca çevreci ifadeler üzerinde duracağım. Kafede, sokakta veya doğa yürüyüşünde duyabileceğiniz bazı kalıpları paylaşmak istiyorum. Kolay anlaşılması için bu ifadeleri madde madde vermek faydalı olacak:
• “Kas sa sorteerid prügi?” (okunuşu: kas sa sor-tee-rid prü-gi?)
- Anlamı: “Çöpü ayrıştırıyor musun?”
- Estonya’da size böyle bir soru yöneltildiğinde garipsemeyin; ayrıştırma bir alışkanlık haline geldiği için merak edebilirler.
• “Palun hoia loodust puhtana.” (okunuşu: pa-lun ho-ya lo-du-st puh-ta-na)
- Anlamı: “Lütfen doğayı temiz tut.”
- Toplu temizlik etkinliklerinde veya orman içi gezilerde sıklıkla duyulur.
• “Kus on lähim prügi sorteerimise punkt?” (okunuşu: kus on lä-him prü-gi sor-tee-ri-mi-se punkt)
- Anlamı: “En yakın çöp ayrıştırma noktası nerede?”
- Geri dönüştürülebilir atıkları atmak istediğinizde karşınıza çıkacak faydalı bir soru.
• “Me rakendame rohelist energiat.” (okunuşu: me ra-ken-da-me ro-he-list e-ner-gi-at)
- Anlamı: “Yeşil enerji (yenilenebilir enerji) kullanıyoruz.”
- Estonya’nın birçok bölgesinde rüzgar ve güneş enerjisinden yararlanılır; bu tip ifadeyi sıkça duyarsınız.
• “Kas see on biolagunev pakk?” (okunuşu: kas se on bi-o-la-gu-nev pakk)
- Anlamı: “Bu, biyolojik olarak çözünebilen bir paket mi?”
- Marketlerde, restoranlarda ya da kafelerde sorabileceğiniz bir soru.
Estonca öğrenirken önemli noktalardan biri, kelimelerin telaffuzundaki vurgu ve ses uzunluklarına dikkat etmektir. Yarısı Latince kökenli dillerden farklı bir yapıya sahiptir. Özellikle ünlü harflerin uzunluğu ve kısa ya da çift ünsüzlerin kullanımı, Estonca’nın tınısını oluşturan temel öğelerdir. Elbette, büyük bir pratiğe ihtiyacınız yok; ancak “sinine” veya “mets” gibi temel kelimelerde sesin nasıl çıktığına dikkat etmeye başlarsanız, zamanla kulağınız Estonca’ya alışacaktır.
Şimdi de hem çevreyle ilgili hem de genel günlük iletişimde kullanabileceğiniz bazı ifadeleri ve bunların Türkçe anlamlarını paylaşmak isterim. Özellikle seyahat ettiğinizde ya da Estonca konuşan bir grupla iletişime geçmek istediğinizde bu kalıplar size yardımcı olabilir. Bunları altı çizili şekilde belirteceğim ve anlamlarını vereceğim:
1) “Tere!” (okunuşu: te-re)
- Anlamı: “Merhaba!”
- Evinizde, sokakta, restoranda, kısacası her yerde kullanabileceğiniz utangaç olmayan bir selamlama.
2) “Aitäh” (okunuşu: ay-täh)
- Anlamı: “Teşekkür ederim.”
- Harika bir kelime; doğada yardımlaşırken veya birisi size bilgi verdiğinde çokça işinize yarar.
3) “Kuidas läheb?” (okunuşu: kuy-das lä-heb)
- Anlamı: “Nasılsın?”
- Gündelik hayatta hal hatır sormak için ideal.
4) “Kas ma võin siin telkida?” (okunuşu: kas ma vı-in siin tel-ki-da)
- Anlamı: “Burada kamp yapabilir miyim?”
- Doğa yürüyüşü veya orman gezisi sevenler için önemli bir soru.
5) “Ilus ilm täna, eks?” (okunuşu: i-lus ilm tä-na eks)
- Anlamı: “Bugün hava güzel, değil mi?”
- Sıklıkla duyacağınız, küçük sohbet açmaya faydalı bir ifade.
6) “Palun ühte rohelist teed.” (okunuşu: pa-lun ühte ro-he-list te-ed)
- Anlamı: “Lütfen bir yeşil çay (vereceği) alabilir miyim?”
- Kafede, restoranda veya misafirlikte istekte bulunmak için.
7) “Ma armastan seda metsa.” (okunuşu: ma ar-mas-tan se-da mets-a)
- Anlamı: “Bu ormanı seviyorum.”
- Eston doğasına duyduğunuz hayranlığı tam olarak ifade etmek için birebir.
8) “Kas siin on prügi vastuvõtt?” (okunuşu: kas siin on prü-gi vas-tu-vött)
- Anlamı: “Burada çöp (geri dönüşüm) alımı var mı?”
- Daha özellikle atık toplama noktaları ararken sorabilirsiniz.
9) “Mul on vaja puhast vett.” (okunuşu: mul on va-ya pu-hast vett)
- Anlamı: “Temiz suya ihtiyacım var.”
- Doğa yürüyüşü veya kamp yaparken hayati olabilecek bir ifade.
10) “See on rahulik paik.” (okunuşu: se on ra-hu-lik payk)
- Anlamı: “Burası huzurlu bir yer.”
- Estonya doğası, gölleri ve ormanları için sıklıkla kullanılan bir ifade.
Estonya’da insanlar doğayı korumak için çeşitli alışkanlıklar edinmişlerdir. Örneğin yürüyüş rotalarında hiçbir zaman gelişi güzel çöp atılmaz, çünkü bu hem doğaya hem de toplumsal düzene saygısızlık olarak görülür. Ayrıca Tartu, Pärnu ve başkent Tallinn gibi şehirlerde, parkların ve ormanlık alanların korunması için sıkı kurallar uygulanır. Bu kurallarla ilgili bilgilendirmeleri, şehir panolarında veya online platformlarda görebilirsiniz. Genellikle bilgilendirme metinleri şu tarzda olabilir: “Palun ära jäta prügi siia.” (okunuşu: pa-lun ä-ra yä-ta prü-gi si-ya) anlamı “Lütfen buraya çöp bırakma” demektir.
Şimdi sırada, Estonya’nın çevreci kültüründe sıklıkla öne çıkan küçük pratikleri maddeler halinde sıralamak var. Bu maddeler, gündelik yaşamda bireylerin ne yaptığını anlamanıza yardımcı olacak. Şimdi karşınıza büyük bir liste çıkarıyorum:
Bireyler evde sorteerimine yaparlar. Yani evsel atıklarını kâğıt, plastik, cam, biyolojik atık gibi sınıflara ayırırlar.
Alışveriş yaparken plastik poşet yerine riidest kott (bez çanta) kullanmaya özen gösterirler.
Orman yürüyüşlerinde çoğunlukla etrafa zarar verecek faaliyetlerden (gürültü, ağaç kesimi, yaban hayatını rahatsız etme vb.) kaçınırlar.
Şehir merkezlerinde bile bisiklet yolu ve yaya dostu alanlar bulunur, bu yüzden autota (arabayı bırakma / arabasız yaşama) kültürü giderek yaygınlaşmaktadır.
Kamusal alanlarda sigara izmariti atmak son derece ayıplanır ve cezalandırılabilir.
Yaz aylarında plaj temizliği veya göl çevresi temizliği rutin olarak yapılır ve her yaştan insan gönüllü olarak bu etkinliklere katılır.
E-hükümet sistemleri sayesinde kamuoyuna çevreyle ilgili problemler hızlıca duyurulur ve halkın geri bildirimi alınır.
Estonyalılar doğa temalı festival ve panayırlarda, yöresel ürünleri destekleyerek yerel üreticilere katkı sunarlar.
Kentlerdeki elektrikli scooter’lar ve paylaşımlı bisiklet ağı, kısa mesafe ulaşımda tercih edilen popüler bir yöntemdir.
Öğünlerde mevsimsel gıdalar tercih edilir, sera gazı emisyonunu azaltma fikri yaygınlaşmıştır.
Her bir madde küçük görünebilir ama bir araya geldiklerinde, Estonya’nın doğa dostu kimliğinin nasıl yeşerdiğini anlamamızı sağlarlar. Tüm bunları göz önüne aldığımızda, keskkonnateadlik kavramının içinin boş olmadığını, gerçek yaşam pratiklerine dayandığını görmek mümkün.
NUMARALI LİSTE: ESTONCA ÇEVRE BİLİNCİNİ YANSITAN EYLEM ÖRNEKLERİ
Estonyalıların günlük hayatta sıklıkla yaptığı veya duyabileceğiniz bazı eylem bazlı uygulamalara bakalım. Onları anlaşılır kılmak ve yeni kelimelerle pekiştirmek için 10 maddelik bir sıralama oluşturuyorum:
1- “Puude istutamine” (okunuşu: puu-de is-tu-ta-mi-ne) – Ağaç dikme etkinlikleri.
2- “Ranna koristamine” (okunuşu: ran-na ko-ris-ta-mi-ne) – Sahil temizliği yapmak.
3- “Koos matkamine” (okunuşu: koos mat-ka-mi-ne) – Birlikte doğa yürüyüşü düzenlemek.
4- “Ühistranspordi kasutamine” (okunuşu: ü-his-trans-por-di ka-su-ta-mi-ne) – Toplu taşıma kullanımı.
5- “Taaskasutamine” (okunuşu: taas-ka-su-ta-mi-ne) – Yeniden kullanma, geri dönüştürme veya yeniden değerlendirme.
6- “E-teenuste kasutamine” (okunuşu: e-tee-nus-te ka-su-ta-mi-ne) – Çevrimiçi hizmetleri kullanarak bürokratik işlemlerde kâğıt israfını önleme.
7- “Vabatahtlik töö” (okunuşu: va-ba-taht-lik töö) – Gönüllü çalışma. Çevre temizliği ve koruma faaliyetlerinde gönüllü olmak.
8- “Näidisprojektide loomine” (okunuşu: nää-dis-pro-yek-ti-de loo-mi-ne) – Doğa dostu projeler geliştirmek.
9- “Kohalike talude toetamine” (okunuşu: ko-ha-li-ke ta-lu-de toe-ta-mi-ne) – Yerel çiftlikleri destekleme, organik ürün satın alma.
10- “Kasutatud asjade ostmine” (okunuşu: ka-su-ta-tud as-ya-de ost-mi-ne) – İkinci el ürün satın alarak tüketimi azaltma.
Bu on eylem, Estonyalıların doğayla barışık yaşam tarzlarının birer yansımasıdır. Örneğin “Puude istutamine” etkinliklerine her yaş grubundan insanlar katılır. Orman sevgisi, Estonca’da “armastus metsa vastu” şeklinde ifade edilir ki bu, ormanlara duyulan içten tutkunun bariz göstergesidir. Bu tip eylemleri kelimelerle öğrendiğinizde, Estonyalılara katılım göstermeniz çok daha kolay hale gelebilir. Ayrıca “Ranna koristamine” gibi sahil temizliği faaliyetleri, Baltık Denizi çevresinde sıklıkla düzenlenir ve büyük katılım sağlar.
SONUÇ: DOĞAYI KORUMAK VE ESTONCA ÖĞRENMEK
Estonya’nın doğaya ve çevreci tutuma verdiği değeri incelediğimizde, ülkenin küçük yüzölçümünün aksine ne denli büyük bir anlam taşıdığını fark ediyoruz. Estonyalılar için keskkond, sadece bir kelime olmaktan öte, bireysel ve toplumsal sorumlulukların başında gelir. Bu yaklaşımla büyüyen çocuklar, gelecekte de aynı çevre bilincini sürdürür ve günlük yaşama adapte eder. Ormanlarda çöp bırakmama, geri dönüşüm uygulamalarına katılma, yenilenebilir enerji kullanımını yaygınlaştırma gibi faaliyetler, sıradan bir Estonyalı için fazladan bir efor değil, doğal bir yaşam alışkanlığıdır.
Bu bağlamda, Estonca öğrenmenin sizi sadece yeni bir dil ile tanıştırmadığını, aynı zamanda sizi kalabalık Avrupa dilleri arasında nadir bilinen bir hazinenin kapısını aralamaya yönelttiğini söyleyebiliriz. Çünkü Estonca’yla birlikte, bu kelimelerin arkasına gizlenmiş felsefeyi de öğrenirsiniz: Doğaya saygı, toplumsal yardımlaşmaya yatkınlık, modern teknolojiyi sürdürülebilir bir gelecek için kullanma gibi pek çok bakış açısı dilde de kendini gösterir. Örneğin, “Mets” kelimesi sadece ormanı değil, aynı zamanda binlerce efsane, şarkı ve şiire kaynaklık eden kadim bir doğa unsurunu ifade eder. Kelimelerin ardında Estonya’nın hikâyesini, toplumun hafızasını ve kültürel mirasını görmek mümkündür.
Elbette Estonca’nın kendine özgü yapısı, İngilizce, Almanca veya Fransızca gibi dillere kıyasla biraz farklı gelebilir. Fakat korkmayın! Bu yazı boyunca paylaştığımız kelimeler, ifadeler ve basit cümleler sayesinde en azından bir farkındalık kazanmış oldunuz. Artık sinine taevas (mavi gökyüzü) dendiğinde veya keskkonnateadlik (çevre bilinci) kelimesi karşınıza çıktığında, bunların nereye denk geldiğini biliyor olacaksınız.
Şunu da belirtmekte fayda var: Dünyadaki her ülke gibi, Estonya da çevresel sorunlarla karşı karşıyadır. İklim değişikliği, okyanus kirliliği, enerji kaynaklarının yönetimi gibi küresel meseleler, ülkeler üstü bir bilinç gerektirir. Ancak Estonya, sürdürülebilir teknolojilere yaptığı yatırımlar ve toplumsal bilinç düzeyinin yüksekliği sayesinde bu sorunlarla aktif olarak mücadele eden örnek ülkelerden biri konumundadır. Gelecekte bu anlayışın daha da yaygınlaşması, kuşkusuz ki Estonya’nın örnek olduğu yeni nesil çevre dostu politikaların doğmasına vesile olacaktır.
Kim bilir, belki bir gün Estonya’ya yolunuz düşerse, bir orman yolunda yürürken “Mul on vaja puhast vett” gibi bir cümleyi söyleme ihtiyacı duyarsınız. Ya da sahil kenarındaki toplu bir temizlik etkinliğinde elinize eldivenlerinizi geçirip “Läänemeri”nin temizliği için çalışırken bulursunuz kendinizi. O sırada, bir Estonyalı yanınıza gelip size “Aitäh, et aitasid!” (Teşekkürler, yardım ettiğin için!) dediğinde, verdiği mesajı artık çok iyi anlarsınız. Ortak değerler, ortak doğa ve ortak emek, hepimizi bir araya getiren evrensel bir köprü kurar.
Bu uzun yolculukta, yeni kelimeler öğrenme, yeni bir kültüre tanıklık etme ve en önemlisi de doğaya karşı yeni bir bakış açısı kazanma fırsatı bulmuş oldunuz. Estonca’daki doğa ve çevre terimlerinin ardında yatan duygu, sadece bir dil öğrenmekten ibaret değil, aynı zamanda o dilin konuşulduğu coğrafyayı hissetmek anlamına geliyor. Estonya’nın masmavi denizleri, gür ormanları, billur gibi gölleri ve mis kokulu topraklarında gezerken, ağzınızdan çıkan her bir Estonca kelime, bulunduğunuz coğrafyayla aranızdaki bağı güçlendirecektir.
Estonya’da çevre bilincini anlamak ve Estonca kelimelerle bu kültürü yakından hissetmek; doğayı koruma yolculuğunu daha da keyifli hale getirecektir. Gelecekte herhangi bir çevre programında, uluslararası bir platformda veya dostlarla yapılacak bir sohbette, Estonca’dan birkaç laf ettiğinizde karşınızdakilerin yüzündeki şaşkınlığı ve hayranlığı görebilirsiniz. Bu, aynı zamanda söz konusu çevre olduğunda sınırların aslında çok da önemli olmadığını hissettirecektir. Çünkü doğa, hepimizin paylaştığı bir evren ve Estonya bu evrene saygı duymanın örnek bir modelini sunuyor.
Bu yazının başından beri, sizlere hem mümkün olduğunca orijinal hem de doğal bir anlatımla, Estonca’yı ve Estonya’daki çevre bilincini tanıtmak için çabaladım. Umarım günlük hayatta kullanabileceğiniz ifadeleri, doğaya olan Estonya yaklaşımını ve lisanın inceliklerini aktarırken, içten bir ton yakalayabilmişimdir. Bundan böyle çevre koruması ve Estonca söz konusu olduğunda, aklınıza yeni kelimeler, ifadeler ve yepyeni bir bakış açısı gelsin.
Bir ağaç dikmek, bir sahili temizlemek, bir deniz kuşuna yardım etmek veya bir ormana sahip çıkmak için atılacak her küçük adım, kocaman sonuçlar doğurabilir. Estonya bize gösteriyor ki, doğaya duyduğumuz sevgi, sadece çevreye yönelik bir sorumluluk değil, günlük hayatta da sıcak bir dayanışma duygusu yaratıyor. Bu nedenle, bir gün Estonca olarak “Ma hoolin loodusest” (Doğaya değer veriyorum) dediğinizde, sadece bir cümle kurmuş olmayacak, aynı zamanda bir yaşam felsefesini de dillendirmiş olacaksınız.
Unutmayın, keskkond bizim dünyamızsa, onu ifade eden kelimeler de bizi birbirimize ve doğaya bağlıyor. Estonca’da bir ifadenin veya kelimenin ardında gizlenen duyguyu keşfetmek, size hem dilde hem de hayata bakışta yeni ufuklar açabilir. Giderek kalabalıklaşan bu dünyada, doğaya saygı ve sevgi çerçevesinde bütünleşmek isteyen herkesin alabileceği pek çok ilham vardır. Özellikle Estonya gibi çevre konusunu ciddiyetle ele alan bir ülkeden öğrenilecek çok şey mevcut.
Böylece sözlerimi noktalarken, çevre bilincini koruyup kollayan, doğaya Estonca bakış açısıyla yaklaşan her bireyin, dünyanın her neresinde olursa olsun, büyük bir etki yaratabileceğine inanıyorum. Bir dahaki sefere doğayla ilgili bir etkinliğe katıldığınızda, bir orman yoluna çıktığınızda veya bir geri dönüşüm kutusu aradığınızda Estonca kelimeler aklınıza gelebilir. “Mets”, “järv”, “meri” derken belki de küçük bir zihinsel gülümseme yaşarsınız. İşte bu gülümseme, çevre dostu bir dünyanın ilk adımıdır.
Ve son olarak diyebilirim ki, hepimizin içtenlikle benimsediği bir söylem varsa, o da şudur: “Ühine jõud teeb imesid” (okunuşu: ü-hi-ne yöd teeb i-me-sid) – anlamı “Birlikte güç, mucizeler yaratır.” Estonya’da çevre bilincinin bu kadar güçlü olması, işte bu ortak eylem ve ortak dil sayesinde gerçekleşiyor. Siz de bu mucizelerden bir parçacık üstlenmek isterseniz, Estonca’dan öğrendiğiniz ufak tefek kelimeleri kalbinize konuşlandırarak başlayabilirsiniz. Çünkü doğayla konuşmak için aynı dili konuşmaya gerek yok; ama yine de birkaç kelime bilmek, o sevgi bağını pekiştirir.
Estonca ve Letonca Eğitmeni Annika Pärn, dillerin inceliklerini ve kültürel zenginliklerini aktaran bir blog yazarıdır. Etkili öğretim metodlarıyla öğrencilerine ve okurlarına ilham verir ve dil öğrenmeyi kolaylaştıran bilgiler paylaşır. Annika, her iki Baltık dilinin öğrenimi konusunda değerli bilgiler ve pratik ipuçları sunar.