Beyin Temelli Öğrenme
Konu Başlığı | Açıklama | Örnek/İlave Bilgi |
---|---|---|
Beyin Temelli Öğrenme | Öğrenmenin beynin işleyiş kurallarına göre organize edilmesi gerekliliğini savunan öğrenme yaklaşımı. | Bu tedavi yöntemi, beyinin nasıl çalıştığını bilmeyi, öğrenme sürecini iyileştirmek için karmaşık beyin fonksiyonlarını kullanmayı amaçlar. |
Beyin Yapısının Değişimi | Her yeni öğrenme sonunda var olan beyin yapısının da yeni sinaps bağları oluştuğu için değiştiği düşünülmektedir. | Beyin yapısı her yeni bilgi ile birlikte yeniden şekillenir. |
Anlamlı ve Kalıcı Öğrenme | Beyin temelli öğrenme, bilginin ezberlenmesini istemez bunun yerine anlamlı ve kalıcı şekilde öğrenme sağlanması için çalışır. | Öğrencilere sadece bilgi vermek yerine, bu bilgiyi anlamlı bir şekilde öğrenmeleri ve uygulamaları hedeflenir. |
Düşünmeyi Düşünme | Beyin temelli öğrenme, düşünme sürecini kendi içinde ele alır ve bu süreç üzerinde durur. | Öğrencilerin düşünme biçimlerini analiz etmek ve bu süreçte beynin nasıl işlediğini görmek. |
Düşünmeyi Öğrenme | Bu öğretim yaklaşımı, öğrencilere düşünme sürecinin nasıl yapılandırıldığını ve uygulandığını öğrenmeyi amaçlamaktadır. | Öğrenciler, düşünme süreçleri hakkında farkındalık kazanarak, nasıl düşüneceklerini ve problem çözme tekniklerini öğrenirler. |
Duygusal Faktörler | Duygusal faktörler öğrenme sürecinde önemli bir rol oynar, pozitif duygusal ortam öğrenme için uygundur. | Duygusal reaksiyonlar ve durumlar, öğrenmeye etkisi büyük olan bir faktördür. |
Fizyolojik Faktörler | Beslenme, uyku, stres ve ilaç kullanımı gibi fizyolojik faktörlerin öğrenme sürecini etkilediği düşünülmektedir. | Yeterli uyku ve dengeli beslenme, beyin fonksiyonlarını ve dolayısıyla öğrenme sürecini olumlu yönde etkiler. |
Beynin Çalışma Prensibi | Beyin temelli öğrenme, beynin çalışma prensibi ile öğrenme arasındaki ilişki üzerinde durur. | Beynin gelişimi ve işleyişi, öğrenme stilleri ve yöntemleri konusunda bilgi sağlar. |
Bütünsellik | Beyin bütün ve parçaları eşzamanlı olarak algılar. | Bu, daha karmaşık ve bütünsel düşünce biçimlerini destekler. |
Öğrenme İlkesi | Beyin temelli öğrenmenin, öğretimde kullanılmasında yol gösterici olan 12 ilkesi bulunur. | Beyin temelli öğrenme ilkelerinin düzgün bir şekilde uygulanması, etkili ve kalıcı öğrenme sağlar. |
İnsan beyni ve potansiyeli, onu diğer canlılardan ayıracak bir yetkinlik ve sevk gücüne sahiptir. Beyin; zekanın, duyguların, bilincin, algının, doğrudan ve dolaylı öğrenmelerin merkezi kabul edilir. Bu merkez, adeta tüm insan davranışların doğuş noktasıdır.
Öğrenme Nedir?
Öğrenmenin biyokimyasal bir olay olduğunu kabul eden bu kuram, her yeni öğrenme sonunda var olan beyin yapısının da yeni sinaps bağları oluştuğu için değiştiğini düşünmektedir. Hiç kuşkusuz insan beyni, müthiş ve gizemli bir potansiyele sahiptir. Halen bilim insanları beynin gizemini merak etmekte ve çözmeye çalışmaktadır. Albert Einstein öldüğünde, doktorların beynini incelemek istemesinin bir nedeni de bu bilinmeze duyulan müthiş meraktır.
Beynin nasıl çalıştığının tam olarak saptanabilmesi, tüm öğrenme yöntemleri için önemlidir. Ancak beyin temelli öğrenme için bir odak noktasıdır. Çünkü beyin temelli öğrenme, beynin çalışma gizemi çözülürse daha üst düzey öğrenmeler gerçekleşebileceğini savunur. Elbette ki beynin nasıl çalıştığı üzerine yıllardır çalışmalar hummalı şekilde devam ediyor ve birtakım verilere ulaşılmış durumda. Lakin günümüzde bile bu konuda, tüm karanlıklar aydınlatılmış değil. Peki, beynin nasıl çalıştığını anlamak neden bu kadar önemli? Çünkü sadece bu şekilde, beynin daha verimli kullanılabileceği ve öğrenme seviyesinin maksimum düzeye çıkarılabileceği öngörülüyor. Bu sebeple beyin temelli öğrenme, öğrencilere beynin nasıl işlediğini öğretme, onlara zihinsel gücünü fark ettirme noktasında ısrarcı olmaktadır.
Beyin Temelli Öğrenme Nedir?
Beyin temelli öğrenme üzerine araştırma yaptığınızda karşınıza Donald Hebb ve Renata – Goeffrey Caine çıkacaktır. Ama Donald Hebb, birçok kaynakta nöro-fizyolojik kuramın yani beyin temelli öğrenmenin kurucusu olarak kabul edilmektedir. İkibinli yılların başlarında ise Renata ve Goeffrey Caine tarafından derinlemesine ele alınan bu kuram etkili öğrenme üzerine yol gösterici olmuş ve adından sıklıkla bahsettirmeyi başarmıştır. Beyin temelli öğrenme; nöro-bilimin öğrenme ile ilişkilendirilmesiyle geliştirilen bir kuramdır. Bilginin ezberlenmesini istemez bunun yerine anlamlı ve kalıcı şekilde öğrenme sağlanması için çalışır. Bu kuram özellikle; beynin çalışma prensibi ile öğrenme arasındaki ilişki üzerinde durur. Birçok öğrenme kuramında olduğu gibi bu yaklaşımda da öğrenmenin nasıl gerçekleştiği ve hangi şartlar altında daha verimli bir öğrenme sağlanabileceği araştırılmaktadır.
Beyin temelli öğrenmenin üzerinde durduğu kilit noktalara baktığımızda: düşünmeyi düşünme, düşünmeyi öğrenme olguları karşımıza çıkar. Beyin temelli öğrenme, öğrencilerin bireysel özelliklerini dikkate alır. Çevresel, duygusal, psikolojik faktörlerin öğrenme süreci üzerindeki etkilerini sapamaya çalışır. Bu olumlu ve olumsuz etkiler ışığında öğrenme ortamının nasıl daha verimli hale getirilebileceği konusunda eğitimciler için yol gösterici bir rol de üstlenir. Sinirbilim, psikoloji ve eğitim alanındaki çalışmaların sonuçlarını kendisine ilke olarak alan bir yaklaşım olduğunu da söyleyebiliriz. Tanım olarak beğendiğim ve bence beyin temelli öğrenmeyi özetleyen bir alıntıyı da sizlerle paylaşmak istiyorum: “Beyin Temelli Öğrenme: Anlamlı öğrenme için beynin işleyiş kurallarının kabul edilmesi ve zihindeki bu kurallara göre öğretimin organize edilmesi gerektiğini savunan öğrenme şeklidir.” (Caine ve Caine, 1990).
Beyin Temelli Öğrenmenin İlkeleri
Beyin temelli öğrenme, eğitim alanında, son zamanlarda adını fazlaca duymaya başladığımız öğrenen merkezli yaklaşımlardan biridir. Ayrıca beyin temelli öğrenmenin, öğretimde kullanılmasında yol gösterici olarak görülen on iki ilkesi de bulunur. Farklı kaynaklardan erişerek sentezlediğim beyin temelli öğrenme ilkeleri şu şekilde:
Beyin paralel bir işlemci gibi faaliyet gösterir. Yani aynı anda birden fazla, farklı işlem yapabilir.
Öğrenme fizyolojiyle yakından ilgilidir. Öğrenme fizyolojik değil biyokimyasal bir olgu kabul edilir ancak uyuma, beslenme gibi fizyolojiyi kontrol eden durumlardan da etkilenmektedir. Bu nedenle stres, ilaç kullanımı, beslenme, uyku vb. faktörlerin öğrenmeyi etkileyeceğinin göz önünde tutulmasını önemser.
Anlamı oluşturma ve araştırma ya da bir başka ifadeyle anlam arayışı, doğuştan gelir. Bu sebeple beyin, kendine gelen uyaranlara sürekli anlam yükleme arayışındadır. Ancak bu şekilde yaşadığı çevre ile uyum yakalayabilir. Bu yüzden BTÖ, öğrencilerin anlamlandırma sürecini içsel olarak gerçekleştirebileceği keşfetmeye uygun ortamlar düzenlenmesi gerektiğini savunur.
Örüntü oluşturmada beklentiler, ilgiler, tutumlar kadar duyguların da önemli bir yeri vardır. Çünkü duygular sayesinde olumlu duygusal ortam yaratılabilir. Bu ortam ise öğrenme için pozitif etki yaratarak öğrenmenin kalıcılığına katkı sağlar. Bu nedenle beyin temelli öğrenme, örüntülemenin büyük oranda duyguların desteği ile sağlandığını savunur ve örüntülerin de öznelliğine vurgu yapar.
Beyin, bütün ve parçaları eşzamanlı işleme alır. Beynin sol bölümünün bütüncü olduğu ve sözel, mantıksal, ayrıntıcı, matematiksel tarzda çalıştığı saptanmıştır. Sağ tarafın ise parçacı olduğu ve görsel uzlamsal, yaratıcı, hayalci, sezgisel alanlarda faaliyet gösterdiği kabul edilir. Sağ ve sol bölüm birlikte çalışır. Bu nedenle BTÖ, daha çok duyuya hitap eden öğretim yöntemleri kullanılarak öğrenim seviyesinin yükseltilebilir olduğu üzerinde durur.
Öğrenme hem odaklanmış dikkati, hem de çevresel algıyı içerir. Buna göre öğrenme için sunulan bilgi yanında içinde bulunulan ortamda öğrenmeyi etkiler. Ortam buna göre düzenlenerek hem çevresel algının hem odaklanış dikkatin bir arada olması sağlanmalıdır.
Dikkate alınan uyarıcılarla birlikte dikkate alınmayanlar da beyine yansıtılır. Öğrenme sonunda, edinilen toplam bilginin; bilinçli olarak alınandan fazla olduğu ortaya çıkarılmıştır. Yani sadece aktif katılımla değil gizil olarak da öğrenme gerçekleşir.
Öğrenme hem bilinçli hem de bilinç dışı bir süreci barındırır. Farkına varmadan öğrenilen bilgiler gecikmeli olarak ortaya çıksalar bile karar belirleyicidirler.
En az iki tür bellek varlığından bahsedilebilir. Uzamsal Bellek: Kodlamaların, örgütlemelerin, örüntülerin oluşturulduğu yerdir. Mekanik Bellek: Genellikle ezber öğrenmelerin oluşturulduğu yer kabul edilir.
Olgu ve beceriler uzamsal bellekte bulunur, organize olur. Yaparak ve yaşayarak öğrenme sayesinde öğrenmenin kalıcılığını artırarak hatırlanmasını kolaylaştırır.
Öğrenmenin teşvikle arttığı, tehditle azaldığı görülmüştür. Bu nedenle özellikle içsel güdülenme önemlidir. Öğrenmenin zengin uyarıcılara yer verilmiş bir çevrede gerçekleştirilmesi gerekliliğini savunur.
Her beyin tektir ve özeldir. Hiçbir beyin diğeri ile aynı değildir. İnsan beynindeki sosyallik, öğrenme, dikkat ve diğer zihinsel işlevlerle ilgili olarak patolojik olmayan saptamalar mevcuttur. Bu çeşitlilik de her beyni özel kılmaktadır.
Beyin Temelli Öğrenmenin Eğitime Yansıması
Beyin temelli öğrenme yöntemine, eğitimde giderek artan bir eğilim oluşmuştur. Çünkü öğrenmeyi maksimum seviyeye çıkarmayı amaç edinmiştir. Üstelik uygun şekilde okullara uyarlandığında geleneksel eğitimden çok daha iyi sonuçlar alındığı yapılan çalışmalarda görülmüştür. Peki, beyin temelli öğrenme nasıl uygulanabilir? İnternette bulduğum bilgilere göre bu önerileri şöyle bir çerçevede özetleyebiliriz: Öncelikle beynin bir çalışma prensibi olduğu bilinmeli ve bu prensipler kabul edilmelidir. Geleneksel sınıf ortamı düzenleri terk edilmeli yerine çocukların aktif olabileceği sınıf ortamları tasarlanmalıdır.
Aynı şekilde sadece sınıf değil okul düzeni de bu yönde değişime girmeli ve bu konuda iyileştirmeler yapılmalıdır. Çoklu zeka kuramı ilkelerini dikkate alan ve zengin uyaranlar barındıran öğrenme ortamları yaratılmalıdır. Okulların, öğrenciyi etkileyen fizyolojik - psikolojik konfor durumuna dikkat edilmelidir. Öğrencilerin duygusal bağ kurma aşamasında, öğrendikleri bilgilerle olumlu bağlar kurması sağlanmalıdır. Teknoloji sayesinde uygulama aşamasında kolaylıklar da söz konusu olduğundan teknoloji kullanımı göz ardı edilmemelidir. Beyin temelli öğrenme ile birlikte ele alınan on iki ilke dikkate alınarak öğrenmeyi destekleyici uygulamalara yer verilmelidir. Yazının sonunda ise sizler için internetten derlediğim ve beyin temelli öğrenmenin önemine vurgu yapan faydalarından bahsetmek istiyorum.
Beyin Temelli Öğrenmenin Eğitime Faydaları
Okul öncesi ve ilköğretimde çocuklar için zengin bir öğrenme çevresi oluşturulmasını sağlar.
Teklik, biriciklik ilkesi sayesinde bireysel farklılıklara dikkat edilmesini sağlar.
Değerlendirme aşamalarında anında dönüt ve düzeltmeye yer verilmesi, yanlış snaps oluşumların önüne geçilmesini sağlar.
Bireylere öz değerlendirme becerisi kazanmaları konusunda yardımcı olur.
Duygular örüntüleme noktasında önemli kabul edildiği için duyguların açıklanması noktasında bireyleri cesaretlendirecek ortamlar yaratılmasına katkı sağlar.
Bireyin fizyolojik durumunun beyni ve öğrenmeyi etkileyebilme durumu dikkate alındığı için bireyin ilgi, ihtiyaç ve tutumlarının fark edilmesini sağlar.
Beyin ve beden birlikteliğini ön planda tuttuğu için yaparak yaşayarak öğrenme ile öğrenmenin daha kalıcı olmasını sağlar.
1989 Aralık doğumdur. İskenderun/ Hataylıdır. Konya Necmettin Erbakan üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Öğretmenliği (BÖTE) bölümünden mezun olmuştur. 2019 yılında Anadolu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne başlamıştır, halen devam etmektedir. Yüz yüze İş güvenliği, online olarak içerik editörlüğü eğitimleri almıştır. Dijital İllüstratör çizimleri yapmakta ve yazar olarak çalışmaktadır.