Tercümanların Kullanabileceği İngilizce Kelimeler
Kelime | Anlamı | Kullanım Alanı |
---|---|---|
Advocate | Savunucu | Genel |
Brevity | Kısalık, Özlülük | Toplantılar |
Comprehensive | Kapsamlı | Akademik Metinler |
Diligence | Titizlik | Genel |
Elucidate | Aydınlatmak, açıklamak | Akademik, Bilimsel ve Hukuki Metinler |
A1 English | Temel Seviye İngilizce | Eğitim |
B1 English | Orta Seviye İngilizce | Eğitim |
C1 English | İleri Seviye İngilizce | Eğitim |
Zero English | Sıfırdan İngilizce | Eğitim |
Translation | Çeviri | Genel |
Tercümanlar olarak, genellikle karşılaştığımız dil engeli, işimizi zorlaştıran bazen de işimizi renklendiren bir durumdur. İngilizce, evrensel bir dil olması dolayısıyla, hemen hemen her alanda karşımıza çıkıyor. Bu yüzden tercümanlar olarak İngilizce kelime hazinemizi geliştirmek ve dilimizi daha akıcı kullanabilmek adına sürekli çalışmamız gerekiyor.
İşte bu noktada, İngilizce'de sıklıkla kullanılan bazı kelimeleri ve anlamlarını sizin için derledik. Bu bilgilerin hem yeni başlayan tercümanlar için faydalı olacağını hem de deneyimli tercümanların kelime dağarcığını tazelemesine yardımcı olacağını umuyoruz.
Tercümanların İngilizce Çalışmalarına Yararlı Olacak Kelimeler
Öncelikle dilimizdeki genel kelimelerden bazılarına göz atalım:
"Advocate" (Savunucu): Bir kişi, grup veya kavramın çıkarlarını unterstütmek için harekete geçen kişi anlamına gelir.
Brevity (Kısalık, Özlülük): Bir konuşma ya da yazının kısa ve öz olması durumudur. Toplantılarda sıkça kullanılan bir terimdir.
Comprehensive (Kapsamlı): Bir şeye ait bütün detayları içeren, geniş kapsamlı anlamına gelir. Bu kelime genellikle akademik metinlerde geçer.
Diligence (Titizlik): Çalışmalarında özen gösteren, dikkatli ve istikrarlı insanları betimler.
Elucidate (Aydınlatmak, açıklamak): Bilinmeyen veya anlaşılmayan bir şeyi açıklama anlamına gelir. Genellikle akademik, bilimsel ve hukuki metinlerde kullanılır.
Bu tür kelimeler çevirmenlerin her alanda karşılaşabileceği genel kelimelerdendir. Bu nedenle bu kelimelere aşina olup, çevirilerinde doğru ve yerinde kullanmaları gerekmektedir.
Tabii ki tercümanların kullanabileceği İngilizce kelimeler sadece bu kadarla sınırlı değildir. Dil sürekli değişiyor ve gelişiyor. Bu dinamik yapıyı takip edebilmek ve başarılı çeviriler yapabilmek bir tercümanın en önemli görevlerindendir. Tercümanlar, mesleğin gerektirdiği gibi, dilin inceliklerini ve karmaşıklığını anlamalı ve yaptıkları çevirilerde bunları doğru bir şekilde yansıtmalıdır.
Sonuç olarak, İngilizce öğrenirken, yalnızca dil bilgisini değil, aynı zamanda kullanılan kelimelerin anlamlarını ve kullanım alanlarını da öğrenmek gerekir. Kendi alanlarına özgü özgün kelime dağarcığını genişletme yoluyla, tercümanlar sadece dil yeteneklerini değil, aynı zamanda çeviri yeteneklerini de geliştirebilirler.
Başarılı bir tercüman olmak, sadece kelimeleri bir dilden diğerine çevirmekten çok daha fazlasını gerektirir. Bu, aynı zamanda, dilin hem anlamını hem de ruhunu doğru bir şekilde aktarabilme yeteneği gerektirir.
Bu yazıda sunulan bilgilerin, sizin gibi tercümanların İngilizce dil becerilerini geliştirmekte yardımcı olmasını umarız. Her ne kadar belirsizlik ve patlak verme durumlarında ihtiyati olmak kolay olmasa da, tercümanlar olarak özgünlük ve özenle ürettiğimiz özgün içeriklerle bu durumları başarılı bir şekilde yönetebiliriz.
Unutmayın, bir tercümanın kelimelerle olan ilişkisi, yalnızca kelimelerin anlamlarıyla ilgili değildir; aynı zamanda kelimeler air oldukları düşünce ve duyguları da içerir. İyi çeviriler!
Pazarlık
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I have a proposition for you.
Amara: What kind of proposition is it?
Annika: I am hoping that we can negotiate a business deal.
Amara: That sounds interesting. What type of deal did you have in mind?
Annika: I own a small business and I am looking for someone to help me with marketing and promotion. I am hoping that you can join forces with me to help make the business successful.
Amara: That is quite a big undertaking. What kind of compensation are you offering?
Annika: I am willing to pay you a competitive salary, with additional incentives based on performance.
Amara: That sounds reasonable. What other benefits do you offer?
Annika: We can provide you with health insurance and a retirement plan. We also offer a generous vacation policy and the opportunity to work flexible hours.
Amara: That sounds great! What else should I know before we move forward with negotiations?
Annika: We are looking for someone who is creative and innovative and who can bring new ideas to the table. We also expect our employees to be motivated and reliable, and to have a strong work ethic.
Amara: That all sounds good to me. When would you like to begin negotiations?
Annika: We can start as soon as you are available. We can meet to discuss the details, and then move forward from there.
Amara: Perfect. I am available whenever you are ready. Let`s get started!
Türkçe: Annika: Hey Amara, sana bir teklifim var.
Amara: Ne tür bir teklif?
Annika: Bir iş anlaşması yapabileceğimizi umuyorum.
Amara: Kulağa ilginç geliyor. Aklında ne tür bir anlaşma var?
Annika: Küçük bir işletmem var ve pazarlama ve tanıtım konusunda bana yardımcı olacak birini arıyorum. İşletmenin başarılı olmasına yardımcı olmak için benimle güçlerinizi birleştirebileceğinizi umuyorum.
Amara: Bu oldukça büyük bir girişim. Ne tür bir ücret teklif ediyorsunuz?
Annika: Size performansa dayalı ek teşviklerle birlikte rekabetçi bir maaş ödemeye hazırım.
Amara: Kulağa makul geliyor. Başka ne gibi avantajlar sunuyorsunuz?
Annika: Size sağlık sigortası ve emeklilik planı sağlayabiliriz. Ayrıca cömert bir tatil politikası ve esnek saatlerde çalışma fırsatı sunuyoruz.
Amara: Kulağa harika geliyor! Görüşmelere başlamadan önce bilmem gereken başka neler var?
Annika: Yaratıcı ve yenilikçi olan ve masaya yeni fikirler getirebilecek birini arıyoruz. Ayrıca çalışanlarımızın motive ve güvenilir olmalarını ve güçlü bir iş ahlakına sahip olmalarını bekliyoruz.
Amara: Hepsi kulağa hoş geliyor. Görüşmelere ne zaman başlamak istersiniz?
Annika: Siz müsait olur olmaz başlayabiliriz. Ayrıntıları görüşmek için buluşabiliriz ve sonra oradan ilerleyebiliriz.
Amara: Mükemmel. Siz hazır olduğunuzda ben de hazırım. Haydi başlayalım!
İstek
Örnek Diyalog: Annika: Hi Amara, I need a favor from you.
Amara: Sure, what is it?
Annika: I need your help to solicit donations for a charity event that our office is hosting. It`s very important to us and I think you`d be great at it.
Amara: I`m honored you think so, but I`m not sure what I can do.
Annika: Well, you can reach out to businesses, organizations, and individuals. We need to raise funds to support a great cause and your help would be much appreciated.
Amara: Alright, I`m in. What do you need me to do?
Annika: You can start by creating a list of potential donors. Research who has donated to similar events in the past and reach out to them. Also, look into local businesses and organizations that might be interested in supporting our event.
Amara: Anything else?
Annika: Yes, you can also reach out to your own personal contacts. Friends, family, and colleagues who may be willing to make a donation. We need all the help we can get!
Amara: Of course, I`m happy to do my part. I`ll get started right away.
Annika: That`s great! Let me know if you need any help or have any questions. We need to get the word out as much as possible by the time of the event.
Amara: No problem. I`ll keep you updated and let you know if I need anything.
Annika: Perfect. Thanks again for your help. We really appreciate it.
Türkçe: Annika: Merhaba Amara, senden bir iyilik isteyeceğim.
Amara: Tabii, nedir?
Annika: Ofisimizin ev sahipliği yapacağı bir hayır etkinliği için bağış toplamak üzere yardımına ihtiyacım var. Bu bizim için çok önemli ve bu işte harika olacağını düşünüyorum.
Amara: Böyle düşünmeniz beni onurlandırdı ama ne yapabileceğimden emin değilim.
Annika: İşletmelere, kuruluşlara ve bireylere ulaşabilirsin. Büyük bir amacı desteklemek için fon toplamamız gerekiyor ve yardımınız çok takdir edilecektir.
Tamam, ben varım. Ne yapmamı istiyorsunuz?
Annika: Potansiyel bağışçıların bir listesini oluşturarak işe başlayabilirsiniz. Geçmişte benzer etkinliklere kimlerin bağış yaptığını araştırın ve onlara ulaşın. Ayrıca, etkinliğimizi desteklemekle ilgilenebilecek yerel işletmeleri ve kuruluşları araştırın.
Amara: Başka bir şey var mı?
Annika: Evet, kendi kişisel bağlantılarınıza da ulaşabilirsiniz. Bağış yapmak isteyebilecek arkadaşlarınız, aileniz ve iş arkadaşlarınız. Alabileceğimiz her türlü yardıma ihtiyacımız var!
Amara: Elbette, üzerime düşeni yapmaktan mutluluk duyarım. Hemen başlayacağım.
Annika: Bu harika! Yardıma ihtiyacınız olursa veya herhangi bir sorunuz olursa bana haber verin. Etkinlik zamanına kadar mümkün olduğunca çok kişiye ulaşmamız gerekiyor.
Sorun değil. Sizi bilgilendirmeye devam edeceğim ve bir şeye ihtiyacım olursa size haber vereceğim.
Annika: Mükemmel. Yardımlarınız için tekrar teşekkürler. Gerçekten minnettarız.
Tahkim
Örnek Diyalog: Annika: Hey, Amara, I need your help.
Amara: Sure, what`s up?
Annika: I`m having an issue with my landlord and I was wondering if you could help me arbitrate the situation.
Amara: Why do you need me to arbitrate?
Annika: Well, he`s not responding to any of my emails or phone calls and I`m not sure what to do. I need someone to help me mediate the situation.
Amara: Okay, I can help you, but first let me get some more information. What exactly is the problem?
Annika: Well, I`m unhappy with the condition of the apartment I`m renting and I want him to fix some of the issues that are present. He`s not responding to any of my requests, so I`m not sure what to do.
Amara: Alright, I think I understand the situation. Let me see if I can get in touch with him and try to get him to agree to some sort of resolution.
Annika: That would be great. I just want to make sure that he understands my concerns and is willing to take action to fix the problem.
Amara: I can definitely try to help you out. Do you have any specific requests you want me to make to your landlord?
Annika: Yes, I`d like him to repair the plumbing and replace the carpet in the living room. I`d also like him to repaint the walls and replace the light fixtures in the kitchen.
Amara: Okay, I`ll make sure to include those in my request. I`ll do my best to try to get your landlord to agree to all of your requests.
Annika: Thank you so much. I really appreciate your help in this situation.
Türkçe: Annika: Hey, Amara, yardımına ihtiyacım var.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Ev sahibimle bir sorun yaşıyorum ve durumu tahkim etmemde bana yardımcı olup olamayacağını merak ediyordum.
Amara: Tahkim için neden bana ihtiyacın var?
Annika: E-postalarıma ya da telefonlarıma yanıt vermiyor ve ne yapacağımı bilemiyorum. Arabuluculuk yapmama yardım edecek birine ihtiyacım var.
Amara: Tamam, size yardımcı olabilirim ama önce biraz daha bilgi alayım. Sorun tam olarak nedir?
Annika: Kiraladığım dairenin durumundan memnun değilim ve mevcut bazı sorunları düzeltmesini istiyorum. Taleplerimin hiçbirine yanıt vermiyor, bu yüzden ne yapmam gerektiğinden emin değilim.
Amara: Pekala, sanırım durumu anladım. Bakalım onunla temasa geçebilecek miyim ve bir tür çözüme razı olmasını sağlamaya çalışacak mıyım?
Annika: Bu harika olur. Sadece endişelerimi anladığından ve sorunu çözmek için harekete geçmeye istekli olduğundan emin olmak istiyorum.
Amara: Size kesinlikle yardımcı olmaya çalışabilirim. Ev sahibinize iletmemi istediğiniz özel bir talebiniz var mı?
Annika: Evet, su tesisatını tamir etmesini ve oturma odasındaki halıyı değiştirmesini istiyorum. Ayrıca duvarları yeniden boyamasını ve mutfaktaki aydınlatma armatürlerini değiştirmesini istiyorum.
Amara: Tamam, bunları da talebime ekleyeceğimden emin olabilirsiniz. Ev sahibinizin tüm taleplerinizi kabul etmesi için elimden geleni yapacağım.
Annika: Çok teşekkür ederim. Bu durumdaki yardımınız için gerçekten minnettarım.
Onaylamak
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, can I talk to you for a moment?
Amara: Sure, what’s up?
Annika: I’m in the process of getting certified to teach Pilates classes. I’m really excited about it, but I have a few questions.
Amara: What kind of questions?
Annika: Well, I was wondering if you had ever done any certifying before.
Amara: Yes, I have. A few years ago, I got certified to teach yoga. It was a great experience and I learned a lot.
Annika: That’s great! Do you have any advice for me as I go through the certification process?
Amara: Absolutely. One of the most important things is to stay organized. Make sure you’re tracking all the documents you need to submit and the forms you need to fill out. Also, make sure you’re aware of all the deadlines.
Annika: That’s a great tip. What about the actual certification process? How long did it take for you to get certified?
Amara: It took me about six months to get certified. During that time, I had to take classes, take a written exam, and complete a certification project.
Annika: Wow, that’s a lot of work! Do you have any other tips that could help me get through the process?
Amara: Sure. One thing that really helped me was to break the process down into smaller tasks. That way, it was easier to stay motivated and track my progress. Also, don’t be afraid to ask for help if you need it.
Annika: That’s great advice. Thanks so much for talking to me about this.
Amara: No problem. Good luck with the certification process!
Türkçe: Annika: Hey Amara, seninle biraz konuşabilir miyim?
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Pilates dersleri vermek için sertifika alma sürecindeyim. Bu konuda gerçekten heyecanlıyım ama birkaç sorum var.
Amara: Ne tür sorular?
Annika: Peki, daha önce herhangi bir sertifikasyon yapıp yapmadığınızı merak ediyordum.
Amara: Evet, öyle. Birkaç yıl önce yoga öğretmek için sertifika aldım. Harika bir deneyimdi ve çok şey öğrendim.
Annika: Bu harika! Sertifikasyon sürecinden geçerken benim için herhangi bir tavsiyeniz var mı?
Amara: Kesinlikle. En önemli şeylerden biri düzenli olmaktır. Göndermeniz gereken tüm belgeleri ve doldurmanız gereken formları takip ettiğinizden emin olun. Ayrıca, tüm son tarihlerin farkında olduğunuzdan emin olun.
Annika: Bu harika bir ipucu. Peki ya gerçek sertifikasyon süreci? Sertifika almanız ne kadar sürdü?
Amara: Sertifika almam yaklaşık altı ay sürdü. Bu süre zarfında derslere girmem, yazılı bir sınava girmem ve bir sertifika projesini tamamlamam gerekti.
Annika: Vay canına, bu çok iş demek! Süreci atlatmama yardımcı olabilecek başka ipuçlarınız var mı?
Amara: Elbette. Bana gerçekten yardımcı olan bir şey, süreci daha küçük görevlere bölmek oldu. Bu şekilde motivasyonumu korumak ve ilerlememi takip etmek daha kolay oldu. Ayrıca, ihtiyacınız olduğunda yardım istemekten çekinmeyin.
Annika: Bu harika bir tavsiye. Bu konuda benimle konuştuğunuz için çok teşekkürler.
Amara: Sorun değil. Sertifikasyon sürecinde iyi şanslar!
Onur
Örnek Diyalog: Annika: Hi Amara, how are you doing?
Amara: Hi Annika, I`m doing well. How about you?
Annika: I`m doing great. Listen, I wanted to talk to you about something.
Amara: Sure, what`s up?
Annika: I wanted to talk to you about honor. It`s something that has been on my mind lately, and I wanted to get your opinion on it.
Amara: Sure, I`d be happy to share my thoughts. What would you like to know?
Annika: Well, what does honor mean to you?
Amara: To me, honor is about doing the right thing, even when it`s hard. It`s about having the courage to stand up for what is right and to not back down, even in the face of adversity.
Annika: That`s a great definition. It`s something that I think is really important, and it`s something that I want to try to embody in my everyday life.
Amara: That`s really admirable. It`s not always easy to do the right thing, but when you do, it`s always worth it. It`s an important part of living an honorable life.
Annika: Absolutely. I`m going to try my best to live a life of honor and integrity. I`m going to do my best to make the right decisions, even when it`s difficult.
Amara: That`s a great goal to strive for. I`m sure you`ll be successful in your endeavors.
Annika: Thanks, Amara. I appreciate your support and your insight.
Amara: Anytime. Let me know if you need anything else.
Annika: Will do! Take care.
Amara: You too. Bye.
Türkçe: Annika: Merhaba Amara, nasılsın?
Merhaba Annika, ben iyiyim. Sen nasılsın?
Harikayım. Dinle, seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Seninle onur hakkında konuşmak istiyorum. Son zamanlarda aklımı kurcalayan bir konu ve bu konudaki fikrinizi almak istedim.
Amara: Elbette, düşüncelerimi paylaşmaktan mutluluk duyarım. Ne bilmek istersiniz?
Annika: Peki, onur sizin için ne anlama geliyor?
Amara: Bana göre onur, zor olsa bile doğru olanı yapmaktır. Doğru olan için ayağa kalkma ve zorluklar karşısında bile geri adım atmama cesaretine sahip olmakla ilgilidir.
Annika: Bu harika bir tanım. Gerçekten önemli olduğunu düşündüğüm ve günlük hayatımda somutlaştırmaya çalıştığım bir şey.
Amara: Bu gerçekten takdire şayan. Doğru olanı yapmak her zaman kolay değildir, ancak yaptığınızda her zaman buna değer. Onurlu bir hayat yaşamanın önemli bir parçasıdır.
Annika: Kesinlikle. Onurlu ve dürüst bir hayat yaşamak için elimden geleni yapacağım. Zor olsa bile doğru kararlar vermek için elimden geleni yapacağım.
Amara: Bu çabalamak için harika bir hedef. Çabalarınızda başarılı olacağınızdan eminim.
Annika: Teşekkürler, Amara. Desteğiniz ve anlayışınız için minnettarım.
Amara: Her zaman. Başka bir şeye ihtiyacınız olursa haber verin.
Annika: Yapacağım! Kendine iyi bak.
Sen de. Hoşça kal.
İnscribe
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I`m so glad I found you here. I have something I wanted to give you.
Amara: Oh wow, what is it?
Annika: It`s a bracelet with a special inscription. I wanted to give it to you as a reminder of how much I`ve appreciated your friendship.
Amara: That`s so sweet of you! What does the inscription say?
Annika: Well, it says `Friendship knows no bounds.` I thought it was the perfect way to express how much you mean to me.
Amara: That`s so beautiful. I love it!
Annika: I`m glad you like it. I thought it was the perfect way to express the bond we share.
Amara: Absolutely. I`ll treasure it forever.
Annika: I`m so happy you appreciate it.
Amara: What made you decide to have it inscribed?
Annika: Well, I wanted something that would last long after we`re gone. I thought having it inscribed would make it more special and meaningful.
Amara: I totally understand. That`s so thoughtful of you.
Annika: I`m glad you like it. I wanted to give you something that you could treasure and always remember me by.
Amara: Thank you so much. This will be a reminder of our friendship for a long time.
Türkçe: Annika: Hey Amara, seni burada bulduğuma çok sevindim. Sana vermek istediğim bir şey var.
Amara: Vay canına, nedir bu?
Annika: Üzerinde özel bir yazı olan bir bileklik. Arkadaşlığınıza ne kadar değer verdiğimi hatırlatması için size vermek istedim.
Amara: Çok tatlısın! Yazıda ne yazıyor?
Annika: `Dostluk sınır tanımaz` yazıyor. Benim için ne kadar önemli olduğunu ifade etmenin mükemmel bir yolu olduğunu düşündüm.
Amara: Bu çok güzel. Bayıldım!
Annika: Beğendiğine sevindim. Paylaştığımız bağı ifade etmenin mükemmel bir yolu olduğunu düşündüm.
Amara: Kesinlikle. Sonsuza kadar saklayacağım.
Annika: Takdir etmene çok sevindim.
Amara: Bunu yazdırmaya karar vermenize ne sebep oldu?
Annika: Biz öldükten sonra da kalıcı olacak bir şey istedim. Üzerine yazı yazdırmanın onu daha özel ve anlamlı kılacağını düşündüm.
Tamamen anlıyorum. Çok düşüncelisin.
Annika: Beğendiğine sevindim. Sana değer verebileceğin ve beni her zaman hatırlayabileceğin bir şey vermek istedim.
Amara: Çok teşekkür ederim. Bu, arkadaşlığımızı uzun süre hatırlatacak.
Devam ettirmek
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard the news?
Amara: No, what news?
Annika: They’ve decided to start a new program to perpetuate our learning and development!
Amara: Wow, that’s amazing! What’s the program about?
Annika: Well, it’s all about creating a continuous learning environment for everyone in the organization. The idea is to keep the learning going, even after the formal learning has ended.
Amara: That’s really great! How will it work?
Annika: Well, there will be a series of activities and initiatives that will be put in place to promote learning and development. The program will also be focusing on fostering collaboration and knowledge sharing among the employees.
Amara: That sounds really cool. What kind of activities and initiatives?
Annika: Well, there will be a variety of activities such as workshops and seminars, online courses, virtual mentoring, and social learning. There will also be initiatives such as peer-to-peer knowledge sharing and team-building activities.
Amara: That’s a great way to keep learning and development going. What do you think the impact of this program will be?
Annika: I think this program will help us to stay competitive in the market and to remain up to date with the latest trends and technologies. It will also help to perpetuate our learning and development, so that we can continue to grow and develop as professionals.
Amara: That’s really great! I’m looking forward to seeing how this program works out.
Annika: Me too! I think this is a great initiative that will help us to stay ahead of the game.
Türkçe: Annika: Hey Amara, haberleri duydun mu?
Amara: Hayır, ne haberi?
Annika: Öğrenimimizi ve gelişimimizi sürekli kılmak için yeni bir program başlatmaya karar vermişler!
Amara: Vay canına, bu harika! Program ne hakkında?
Annika: Bu program tamamen organizasyondaki herkes için sürekli bir öğrenme ortamı yaratmakla ilgili. Buradaki fikir, resmi öğrenme sona erdikten sonra bile öğrenmeyi devam ettirmek.
Amara: Bu gerçekten harika! Nasıl işleyecek?
Annika: Öğrenmeyi ve gelişimi teşvik etmek için bir dizi faaliyet ve girişim hayata geçirilecek. Program ayrıca çalışanlar arasında işbirliği ve bilgi paylaşımını teşvik etmeye odaklanacak.
Amara: Kulağa gerçekten harika geliyor. Ne tür faaliyetler ve girişimler olacak?
Annika: Atölye çalışmaları ve seminerler, çevrimiçi kurslar, sanal mentorluk ve sosyal öğrenme gibi çeşitli faaliyetler olacak. Ayrıca eşler arası bilgi paylaşımı ve ekip kurma faaliyetleri gibi girişimler de olacak.
Amara: Öğrenmeyi ve gelişimi devam ettirmek için harika bir yol. Sizce bu programın etkisi ne olacak?
Annika: Bence bu program piyasada rekabetçi kalmamıza ve en son trendler ve teknolojilerle güncel kalmamıza yardımcı olacak. Ayrıca öğrenme ve gelişimimizi sürekli kılmaya yardımcı olacak, böylece profesyoneller olarak büyümeye ve gelişmeye devam edebileceğiz.
Amara: Bu gerçekten harika! Bu programın nasıl işleyeceğini görmek için sabırsızlanıyorum.
Annika: Ben de öyle! Bence bu, oyunun bir adım önünde olmamıza yardımcı olacak harika bir girişim.
Ofset
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara! I’m so glad you could make it.
Amara: Hi Annika! Of course, I wouldn’t miss it for the world. So what is it you wanted to talk about?
Annika: I wanted to talk to you about offsetting our carbon emissions.
Amara: Oh wow, that’s a really important topic. What did you have in mind?
Annika: Well, I was thinking we could plant some trees to help offset the carbon emissions our company is producing.
Amara: That’s a great idea! I think it would be really beneficial for the environment. What kind of trees did you have in mind?
Annika: I was thinking we could plant some evergreen trees, like pines or spruces. Those are both hearty species that could thrive in our local environment.
Amara: That sounds great! How many trees do you think we should plant?
Annika: Well, I did some research and it looks like with our current carbon emissions, we would need to plant about 500 trees to offset them.
Amara: Okay, that makes sense. I think that’s a great idea. So what’s the next step?
Annika: I think we should start by finding a suitable piece of land to plant the trees. We can reach out to local conservation organizations to see if they have any recommendations.
Amara: Sounds like a plan. I’ll get in touch with some of my contacts and see what we can find.
Annika: Perfect! Once we find the right land, we can start planting the trees and start offsetting our carbon emissions.
Türkçe: Hey Amara! Gelebilmene çok sevindim.
Amara: Merhaba Annika! Elbette, bunu hayatta kaçırmazdım. Peki ne hakkında konuşmak istiyorsun?
Annika: Sizinle karbon emisyonlarımızın dengelenmesi hakkında konuşmak istiyorum.
Amara: Vay canına, bu gerçekten önemli bir konu. Aklınızda ne vardı?
Annika: Şirketimizin ürettiği karbon emisyonlarını dengelemeye yardımcı olmak için birkaç ağaç dikebileceğimizi düşünüyordum.
Amara: Bu harika bir fikir! Çevre için gerçekten faydalı olacağını düşünüyorum. Aklınızda ne tür ağaçlar var?
Annika: Çam ya da ladin gibi yaprak dökmeyen ağaçlar dikebileceğimizi düşünüyordum. Bunların ikisi de yerel çevremizde gelişebilecek dayanıklı türler.
Amara: Kulağa harika geliyor! Sence kaç ağaç dikmeliyiz?
Annika: Biraz araştırma yaptım ve mevcut karbon salınımımızla bunları dengelemek için yaklaşık 500 ağaç dikmemiz gerekecek gibi görünüyor.
Amara: Tamam, bu mantıklı. Bence bu harika bir fikir. Peki bir sonraki adım ne?
Annika: Bence ağaçları dikmek için uygun bir arazi parçası bularak işe başlamalıyız. Herhangi bir önerileri olup olmadığını görmek için yerel koruma kuruluşlarına ulaşabiliriz.
Kulağa bir plan gibi geliyor. Bazı bağlantılarımla temasa geçip ne bulabileceğimize bakacağım.
Annika: Mükemmel! Doğru araziyi bulduğumuzda ağaçları dikmeye ve karbon emisyonlarımızı dengelemeye başlayabiliriz.
Çözmek
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, do you have a minute? I need to talk to you about something.
Amara: Sure, what’s up?
Annika: Well, I’m having some issues with one of my coworkers. We haven’t been getting along lately, and I think it’s impacting our work.
Amara: That doesn’t sound good. What kind of issues are you having?
Annika: We just don’t see eye to eye on a lot of things. We’re always disagreeing and it’s creating a lot of tension.
Amara: I see. It’s understandable that it can be difficult to work with someone you don’t get along with, but you have to find a way to resolve the issue.
Annika: I know, but I’m not sure how to do that.
Amara: Well, the first step is to talk to them. Explain how you’re feeling and why you’re having a hard time. See if you can come to some kind of compromise or resolution.
Annika: That’s a good idea. I think I’ll try it.
Amara: Good. Communication is key. It might be uncomfortable at first, but it’s the only way to resolve the issue and move forward.
Annika: Yeah, I know. I’ll give it a shot.
Amara: That’s the spirit. Let me know how it goes.
Annika: Will do. Thanks for the advice.
Amara: Anytime. Good luck.
Türkçe: Annika: Hey Amara, bir dakikan var mı? Seninle bir şey konuşmam lazım.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Şey, iş arkadaşlarımdan biriyle bazı sorunlar yaşıyorum. Son zamanlarda pek anlaşamıyoruz ve sanırım bu işimizi etkiliyor.
Amara: Bu kulağa iyi gelmiyor. Ne tür sorunlar yaşıyorsunuz?
Annika: Pek çok konuda aynı fikirde değiliz. Her zaman aynı fikirde değiliz ve bu da çok fazla gerginlik yaratıyor.
Amara: Anlıyorum. Anlaşamadığınız biriyle çalışmanın zor olması anlaşılabilir bir durum, ancak sorunu çözmenin bir yolunu bulmalısınız.
Annika: Biliyorum ama bunu nasıl yapacağımdan emin değilim.
Amara: İlk adım onlarla konuşmaktır. Nasıl hissettiğinizi ve neden zor zamanlar geçirdiğinizi açıklayın. Bir tür uzlaşmaya veya çözüme varıp varamayacağınıza bakın.
Annika: Bu iyi bir fikir. Sanırım deneyeceğim.
Güzel. İletişim çok önemlidir. İlk başta rahatsız edici olabilir ama sorunu çözmenin ve ilerlemenin tek yolu budur.
Annika: Evet, biliyorum. Bir deneyeceğim.
Amara: İşte ruh bu. Nasıl gittiğini bana haber ver.
Annika: Yapacağım. Tavsiye için teşekkürler.
Amara: Her zaman. İyi şanslar.
Yasaklamak
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard about the new law that the government has passed?
Amara: No, what`s it about?
Annika: It`s about prohibiting the use of single-use plastics.
Amara: Wow, that`s great!
Annika: I know, it`s definitely a step in the right direction. It`s a great way to reduce our environmental impact.
Amara: Absolutely! Do you know what types of plastics are prohibited?
Annika: Yes, they`re prohibiting the use of plastic straws, plastic bags, plastic cutlery, and plastic cups.
Amara: That`s a lot of plastics. This is a really significant move by the government.
Annika: I agree! We should all do our part to reduce our consumption of these plastics and find more sustainable alternatives.
Amara: Definitely. I`m planning to look into some eco-friendly alternatives like reusable straws and cloth bags. What about you?
Annika: I`m going to start using reusable containers and utensils to bring my lunch to work. And I`m also planning to switch to paper bags for grocery shopping instead of plastic bags.
Amara: That`s a great idea. I`m sure the environment will benefit from this new law and our efforts.
Annika: Absolutely! We should spread the word about this new law and encourage others to join us in this effort.
Amara: Agreed. Let`s do our part to help the environment and make sure everyone is aware of the new law prohibiting the use of single-use plastics.
Türkçe: Annika: Hey Amara, hükümetin çıkardığı yeni yasayı duydun mu?
Amara: Hayır, ne hakkında?
Annika: Tek kullanımlık plastiklerin kullanımının yasaklanmasıyla ilgili.
Amara: Vay canına, bu harika!
Annika: Biliyorum, bu kesinlikle doğru yönde atılmış bir adım. Çevresel etkimizi azaltmak için harika bir yol.
Amara: Kesinlikle! Ne tür plastiklerin yasak olduğunu biliyor musunuz?
Annika: Evet, plastik pipet, plastik poşet, plastik çatal-bıçak ve plastik bardak kullanımını yasaklıyorlar.
Amara: Çok fazla plastik var. Bu, hükümet tarafından yapılan gerçekten önemli bir hamle.
Annika: Katılıyorum! Bu plastiklerin tüketimini azaltmak ve daha sürdürülebilir alternatifler bulmak için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız.
Amara: Kesinlikle. Yeniden kullanılabilir pipetler ve bez çantalar gibi bazı çevre dostu alternatifleri araştırmayı planlıyorum. Peki ya siz?
Annika: Öğle yemeğimi işe götürmek için yeniden kullanılabilir kaplar ve mutfak eşyaları kullanmaya başlayacağım. Ayrıca market alışverişlerimde plastik poşet yerine kağıt poşet kullanmayı planlıyorum.
Amara: Bu harika bir fikir. Eminim çevre bu yeni yasadan ve çabalarımızdan faydalanacaktır.
Annika: Kesinlikle! Bu yeni yasayı herkese duyurmalı ve başkalarını da bu çabada bize katılmaya teşvik etmeliyiz.
Amara: Katılıyorum. Çevreye yardımcı olmak için üzerimize düşeni yapalım ve herkesin tek kullanımlık plastiklerin kullanımını yasaklayan yeni yasadan haberdar olduğundan emin olalım.
Simüle Et
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I have an idea for a project.
Amara: Oh, what’s that?
Annika: I was thinking we could build a computer program to simulate complex environmental systems.
Amara: That sounds like a cool project. What kind of environmental systems are you thinking of?
Annika: We could start with something like a forest fire. We could use the simulation to see how different variables affect the spread of the fire over time.
Amara: That sounds like an interesting project. What do you need me to do?
Annika: I`m looking for someone to help with the programming aspect. We need to create a program that can take into account the different variables and predict how the fire will spread.
Amara: That sounds like a big task. But I think I can handle it.
Annika: Great! We can start by looking at existing models and see how we can use them as a basis for our own program.
Amara: That sounds like a good approach. What kind of data are we going to use for the simulation?
Annika: We`ll need to collect data on the environment, the temperature, and the wind speed. We`ll also need to take into account the topography of the area. That data will be used to create a realistic model of the fire`s spread.
Amara: Okay, that makes sense. So, how do you plan to test the simulation?
Annika: We can compare the results of the simulation to actual fire spread data. That way, we can see how accurate our model is and make adjustments as needed.
Amara: That sounds like a good plan. I`m excited to get started!
Annika: Me too! Let`s get to work and see what we can create.
Türkçe: Annika: Hey Amara, bir proje için bir fikrim var.
Amara: Oh, neymiş o?
Annika: Karmaşık çevresel sistemleri simüle etmek için bir bilgisayar programı yapabileceğimizi düşünüyordum.
Amara: Kulağa hoş bir proje gibi geliyor. Ne tür çevresel sistemler düşünüyorsun?
Annika: Orman yangını gibi bir şeyle başlayabiliriz. Simülasyonu, farklı değişkenlerin yangının zaman içinde yayılmasını nasıl etkilediğini görmek için kullanabiliriz.
Amara: İlginç bir projeye benziyor. Ne yapmamı istiyorsunuz?
Annika: Programlama konusunda yardımcı olacak birini arıyorum. Farklı değişkenleri dikkate alabilecek ve yangının nasıl yayılacağını tahmin edebilecek bir program oluşturmamız gerekiyor.
Amara: Bu büyük bir görev gibi görünüyor. Ama sanırım üstesinden gelebilirim.
Annika: Harika! Mevcut modellere bakarak başlayabilir ve bunları kendi programımız için nasıl bir temel olarak kullanabileceğimizi görebiliriz.
Amara: Kulağa iyi bir yaklaşım gibi geliyor. Simülasyon için ne tür veriler kullanacağız?
Annika: Çevre, sıcaklık ve rüzgar hızı hakkında veri toplamamız gerekecek. Ayrıca bölgenin topografyasını da dikkate almamız gerekecek. Bu veriler yangının yayılmasının gerçekçi bir modelini oluşturmak için kullanılacak.
Amara: Tamam, bu mantıklı. Peki, simülasyonu nasıl test etmeyi planlıyorsunuz?
Annika: Simülasyonun sonuçlarını gerçek yangın yayılma verileriyle karşılaştırabiliriz. Bu şekilde modelimizin ne kadar doğru olduğunu görebilir ve gerektiğinde ayarlamalar yapabiliriz.
Amara: Kulağa iyi bir plan gibi geliyor. Başlamak için heyecanlıyım!
Annika: Ben de! Hadi işe koyulalım ve neler yaratabileceğimizi görelim.
Tanıklık edin
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, did you hear that the judge is asking for witnesses to testify?
Amara: Yeah, I heard. He`s trying to build a case against the defendant.
Annika: I`m thinking of testifying. I saw what happened and I want to make sure justice is served.
Amara: That`s really brave of you. Are you sure you want to do this? It`s a lot of responsibility to take on.
Annika: I`m sure. I feel like it`s my duty to make sure the truth is heard. It`s the least I can do.
Amara: If you`re sure, then I`m behind you 100%.
Annika: Thanks. I`m a bit nervous, though.
Amara: That`s understandable. It`s not easy testifying in court. But I know you can do it.
Annika: I hope so. I just want to make sure I get the facts right. I don`t want to mess up.
Amara: You won`t. Just take a deep breath and prepare yourself. You know what happened better than anyone else.
Annika: You`re right. I`m going to practice my testimony a few times before the day of the trial.
Amara: Good idea. You should also make sure you look the part. Wear a nice shirt and dress pants. It`ll help you feel more confident.
Annika: That`s a great suggestion. I`m going to take your advice and get ready. I`m sure I can do this.
Amara: Of course you can. I`m proud of you for stepping up and testifying.
Türkçe: Annika: Hey Amara, yargıcın tanıkların ifade vermesini istediğini duydun mu?
Amara: Evet, duydum. Sanığa karşı bir dava oluşturmaya çalışıyor.
İfade vermeyi düşünüyorum. Olanları gördüm ve adaletin yerini bulmasını sağlamak istiyorum.
Çok cesursun. Bunu yapmak istediğine emin misin? Üstlenilecek çok fazla sorumluluk var.
Eminim. Gerçeğin duyulmasını sağlamak benim görevimmiş gibi hissediyorum. En azından bunu yapabilirim.
Amara: Eğer eminsen, o zaman %100 arkandayım.
Teşekkürler. Yine de biraz gerginim.
Amara: Bu anlaşılabilir bir durum. Mahkemede tanıklık etmek kolay değil. Ama bunu yapabileceğinizi biliyorum.
Umarım öyledir. Sadece gerçekleri doğru anladığımdan emin olmak istiyorum. Her şeyi berbat etmek istemiyorum.
Yapmayacaksın. Sadece derin bir nefes al ve kendini hazırla. Ne olduğunu herkesten daha iyi biliyorsun.
Annika: Haklısın. Duruşma gününden önce birkaç kez ifade alıştırması yapacağım.
İyi fikir. Ayrıca rolüne uygun göründüğünden de emin olmalısın. Güzel bir gömlek ve elbise pantolonu giy. Kendini daha güvende hissetmene yardımcı olacaktır.
Annika: Bu harika bir öneri. Tavsiyene uyacağım ve hazırlanacağım. Bunu yapabileceğime eminim.
Amara: Elbette yapabilirsin. Öne çıkıp ifade verdiğin için seninle gurur duyuyorum.
Yalvarmak
Örnek Diyalog: Annika: Amara, I need your help.
Amara: What is it?
Annika: I need you to help me with a problem I`m having.
Amara: Sure, what`s wrong?
Annika: I`m trying to get a loan to start a business, but I`m not having any luck.
Amara: What do you need me to do?
Annika: I need you to supplicate to the bank on my behalf.
Amara: That`s a big request. What makes you think they`ll listen to me?
Annika: I think they`ll be more likely to take me seriously if I have somebody else vouching for me. I know you have a good relationship with the bank, and I`m hoping you can use that to convince them to give me the loan.
Amara: I can try, but I can`t promise anything.
Annika: I understand. I`m just hoping that you can help me get my foot in the door.
Amara: Alright, I`ll see what I can do. I`ll contact the bank and see if I can arrange a meeting.
Annika: Thank you so much. I really appreciate it.
Amara: Don`t worry about it. I`m happy to help.
Türkçe: Annika: Amara, yardımına ihtiyacım var.
Amara: Ne oldu?
Annika: Yaşadığım bir sorunla ilgili yardımına ihtiyacım var.
Amara: Elbette, sorun nedir?
Annika: Bir iş kurmak için kredi almaya çalışıyorum ama hiç şansım yok.
Amara: Ne yapmamı istiyorsun?
Annika: Benim adıma bankaya yalvarmanı istiyorum.
Amara: Bu büyük bir istek. Beni dinleyeceklerini nereden biliyorsun?
Annika: Bana kefil olacak başka biri olursa beni ciddiye alma ihtimalleri daha yüksek olur. Banka ile iyi bir ilişkiniz olduğunu biliyorum ve bunu kullanarak onları bana kredi vermeye ikna edebileceğinizi umuyorum.
Amara: Deneyebilirim ama hiçbir şey için söz veremem.
Annika: Anlıyorum. Sadece kapıdan içeri adım atmama yardım edebileceğinizi umuyorum.
Amara: Pekala, ne yapabileceğime bakacağım. Bankayla irtibata geçip bir toplantı ayarlamaya çalışacağım.
Annika: Çok teşekkür ederim. Gerçekten minnettarım.
Amara: Endişelenmeyin. Yardım etmekten mutluluk duyarım.
Tercüme et
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara!
Amara: Hey Annika! What’s up?
Annika: I was wondering if you could help me with something. I need to translate something from Spanish to English.
Amara: Sure, let me take a look at it. What is it?
Annika: It’s a letter that my mom wrote me in Spanish. I want to be able to read it but I’m not very good at Spanish.
Amara: Alright, let me take a look.
Annika: Here you go.
Amara: It says “Hola mi hija, te espero con ansias para que vengas a casa. Me hace muy feliz saber que pronto estarás aquí. Te quiero mucho. Con cariño, Mamá”.
Annika: Wow, that’s really sweet. Can you translate it for me?
Amara: Sure. It translates to “Hello my daughter, I am eagerly awaiting for you to come home. It makes me very happy to know that you will be here soon. I love you very much. With love, Mom”.
Annika: That’s so sweet! Thank you so much for translating it for me.
Amara: You’re welcome. Anytime you need help with translation, just let me know.
Türkçe: Annika: Hey Amara!
Hey Annika! N`aber?
Annika: Acaba bana bir konuda yardım edebilir misin? İspanyolca`dan İngilizce`ye bir şey çevirmem gerekiyor.
Amara: Tabii, bir bakayım. Neymiş o?
Annika: Annemin bana İspanyolca yazdığı bir mektup. Okuyabilmek istiyorum ama İspanyolcam pek iyi değil.
Amara: Pekala, bir bakayım.
Al bakalım.
Amara: Diyor ki `Hola mi hija, te espero con ansias para que vengas a casa. Yakında burada olacağını bilmek beni çok mutlu ediyor. Seni çok seviyorum. Con cariño, Mamá`.
Annika: Vay canına, bu gerçekten çok tatlı. Benim için tercüme edebilir misin?
Amara: Tabii, `Merhaba kızım, eve gelmeni sabırsızlıkla bekliyorum. Yakında burada olacağını bilmek beni çok mutlu ediyor. Seni çok seviyorum. Sevgilerimle, anne`.
Annika: Bu çok tatlı! Benim için çevirdiğin için çok teşekkür ederim.
Amara: Rica ederim. Çeviri konusunda yardıma ihtiyacınız olduğunda bana haber verin.
Vouch
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, do you think you could vouch for me?
Amara: What do you mean, exactly?
Annika: I`m trying to get a loan from the bank and I need someone to vouch for me.
Amara: Oh, I see. What is the loan for?
Annika: I`m looking to buy a new car.
Amara: I see. Well, I`m not sure if I can vouch for you, Annika. I don`t really have any financial history with the bank, so I`m not sure they would accept my vouch.
Annika: That`s okay. I understand.
Amara: However, I can do something else that may help. I can write a letter of recommendation for you explaining why I think you are a responsible borrower and are a good candidate for a loan.
Annika: That would be great! That would really help me out.
Amara: Sure, no problem. I`ll get it written up and send it off to the bank as soon as I can.
Annika: Thanks so much, Amara. I really appreciate it!
Amara: You`re welcome. I hope it helps!
Türkçe: Annika: Hey Amara, sence bana kefil olabilir misin?
Amara: Tam olarak ne demek istiyorsun?
Annika: Bankadan kredi almaya çalışıyorum ve bana kefil olacak birine ihtiyacım var.
Amara: Oh, anlıyorum. Kredi ne için?
Annika: Yeni bir araba almak istiyorum.
Amara: Anlıyorum. Sana kefil olabilir miyim emin değilim, Annika. Banka ile herhangi bir finansal geçmişim yok, bu yüzden kefilliğimi kabul edeceklerinden emin değilim.
Annika: Sorun değil. Anlıyorum.
Amara: Ancak, yardımcı olabilecek başka bir şey yapabilirim. Sizin için neden sorumlu bir borçlu olduğunuzu ve kredi için iyi bir aday olduğunuzu düşündüğümü açıklayan bir tavsiye mektubu yazabilirim.
Annika: Bu harika olur! Bu bana gerçekten yardımcı olur.
Amara: Elbette, sorun değil. En kısa zamanda yazıp bankaya göndereceğim.
Annika: Çok teşekkürler, Amara. Gerçekten minnettarım!
Amara: Rica ederim. Umarım yardımcı olur!
Tarafsız
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I wanted to talk to you about something.
Amara: Sure, what’s up?
Annika: I was thinking about how we can make sure our group project is fair. We’ve already decided on the tasks that need to be done, but I want to make sure each of us is doing our fair share.
Amara: I agree. We should all be working equally hard and taking on tasks that are appropriate for our skillsets.
Annika: Absolutely. I was thinking that we should appoint a third person to oversee our project. Someone who can be impartial and ensure that each of us is doing our part.
Amara: I think that’s a great idea. Who do you suggest?
Annika: Well, I think Professor Anderson would be the perfect choice. He’s knowledgeable about our project and he’s impartial. Plus, he’s a great motivator and could help us stay on track.
Amara: That does sound like a good idea. Let’s go talk to him and see if he’s available.
Annika: Great idea. I think we should go now.
Amara: Alright, let’s go.
Türkçe: Annika: Hey Amara, seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Grup projemizin adil olduğundan nasıl emin olabileceğimizi düşünüyordum. Yapılması gereken görevlere zaten karar verdik, ancak her birimizin kendi payına düşeni yaptığından emin olmak istiyorum.
Amara: Katılıyorum. Hepimiz eşit derecede sıkı çalışmalı ve becerilerimize uygun görevleri üstlenmeliyiz.
Annika: Kesinlikle. Projemizi denetlemesi için üçüncü bir kişi atamamız gerektiğini düşünüyordum. Tarafsız olabilecek ve her birimizin üzerine düşeni yaptığından emin olacak biri.
Amara: Bence bu harika bir fikir. Kimi önerirsin?
Annika: Bence Profesör Anderson mükemmel bir seçim olur. Projemiz hakkında bilgili ve tarafsız. Ayrıca, harika bir motivasyon kaynağı ve yolumuza devam etmemize yardımcı olabilir.
Kulağa iyi bir fikir gibi geliyor. Gidip onunla konuşalım ve müsait olup olmadığına bakalım.
Annika: Harika bir fikir. Bence artık gitmeliyiz.
Pekala, gidelim.
Araya gir
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, do you have a minute?
Amara: Of course, what’s up?
Annika: Well, I’m not sure if you’re aware of the situation, but my brother is being deployed overseas in a couple of weeks and I’m really worried about him.
Amara: That’s a tough situation. What do you need help with?
Annika: I know it’s a long shot, but I was wondering if there’s any way you could intercede and help him stay here.
Amara: Hmm. I’m not sure what I can do, but I’ll certainly do my best. Do you know anyone in the military who can help?
Annika: I’ve asked around, but I haven’t had any luck so far.
Amara: Alright, let me see what I can do. I’ll talk to some people and try to find someone who has the power to intercede.
Annika: That would be amazing. Thank you so much, Amara, I really appreciate it.
Amara: Don’t worry about it. I’m sure we’ll find a way to help him. I’ll let you know as soon as I know anything.
Türkçe: Annika: Hey Amara, bir dakikan var mı?
Amara: Tabii ki, ne oldu?
Annika: Durumun farkında mısınız bilmiyorum ama kardeşim birkaç hafta içinde denizaşırı bir göreve gönderilecek ve ben onun için gerçekten endişeleniyorum.
Amara: Bu zor bir durum. Ne konuda yardıma ihtiyacın var?
Annika: Uzak bir ihtimal olduğunu biliyorum ama acaba araya girip onun burada kalmasına yardımcı olabilir misiniz?
Amara: Hmm. Ne yapabileceğimden emin değilim ama kesinlikle elimden geleni yapacağım. Orduda yardım edebilecek birini tanıyor musun?
Annika: Etrafa sordum ama şimdiye kadar hiç şansım olmadı.
Amara: Pekala, ne yapabileceğime bir bakayım. Birkaç kişiyle konuşup araya girebilecek güce sahip birini bulmaya çalışacağım.
Annika: Bu harika olurdu. Çok teşekkür ederim Amara, gerçekten minnettarım.
Amara: Bunun için endişelenme. Ona yardım etmenin bir yolunu bulacağımıza eminim. Bir şey öğrenir öğrenmez sana haber veririm.
Zorunluluk
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I`m really excited about the project we`re working on. I think it`s going to be a huge success.
Amara: Me too! I`m glad we decided to collaborate on it. We have a lot of ideas, but we need to make sure we obligate ourselves to finish it.
Annika: Absolutely. We need to make sure we stay focused and put in the time and effort it will take to make this project a success.
Amara: Yes, we need to make sure we don`t get distracted by other projects or tasks. It`s important to obligate ourselves to this project, so we can truly see it through to completion.
Annika: Right. And we both have a lot of knowledge and skills that we can bring to the table, so it`s important that we use those skills to make this project a success.
Amara: Agreed. Let`s make a plan for how we will divide up the tasks and obligate ourselves to completing each task by a certain date. That way, we can make sure we don`t fall behind and miss our deadline.
Annika: That`s a great idea. We can use a project management tool to help us stay organized and track our progress.
Amara: Perfect. We can also set reminders for ourselves, so that we don`t forget to obligate ourselves to completing certain tasks.
Annika: Yes, that way we can make sure we don`t get too comfortable with our progress and keep ourselves on track.
Amara: Absolutely. Let`s take the time to plan out our project and obligate ourselves to the completion of it. That way, we can make sure it`s a success.
Türkçe: Annika: Hey Amara, üzerinde çalıştığımız proje için gerçekten çok heyecanlıyım. Bence büyük bir başarı olacak.
Amara: Ben de! Bu konuda işbirliği yapmaya karar verdiğimiz için mutluyum. Pek çok fikrimiz var, ancak bunu bitirmek için kendimizi zorunlu tuttuğumuzdan emin olmamız gerekiyor.
Annika: Kesinlikle. Odaklandığımızdan ve bu projeyi başarıya ulaştırmak için gereken zaman ve çabayı gösterdiğimizden emin olmalıyız.
Amara: Evet, başka projeler veya görevlerle dikkatimizin dağılmadığından emin olmamız gerekir. Kendimizi bu projeye adamak önemlidir, böylece gerçekten tamamlanmasını sağlayabiliriz.
Annika: Doğru. İkimiz de masaya getirebileceğimiz pek çok bilgi ve beceriye sahibiz, dolayısıyla bu projeyi başarıya ulaştırmak için bu becerilerimizi kullanmamız önemli.
Amara: Anlaştık. Görevleri nasıl böleceğimize dair bir plan yapalım ve her bir görevi belirli bir tarihe kadar tamamlamak için kendimizi zorunlu tutalım. Bu şekilde, geride kalmadığımızdan ve teslim tarihimizi kaçırmadığımızdan emin olabiliriz.
Annika: Bu harika bir fikir. Düzenli kalmamıza ve ilerlememizi takip etmemize yardımcı olması için bir proje yönetim aracı kullanabiliriz.
Amara: Mükemmel. Kendimiz için hatırlatıcılar da ayarlayabiliriz, böylece kendimizi belirli görevleri tamamlamaya mecbur bırakmayı unutmayız.
Annika: Evet, bu şekilde ilerlememiz konusunda çok rahat olmadığımızdan emin olabilir ve kendimizi yolda tutabiliriz.
Amara: Kesinlikle. Projemizi planlamak için zaman ayıralım ve tamamlanması için kendimizi zorunlu tutalım. Bu şekilde başarılı olduğundan emin olabiliriz.
Dilekçe
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard about the petition going around?
Amara: A petition? No, I haven`t. What`s it about?
Annika: It`s to help protect the environment. People are asking the government to pass legislation that would ban single-use plastics.
Amara: That`s a great idea! I`m definitely signing it.
Annika: Me too. We should tell all of our friends and family about it too.
Amara: Absolutely. The more people who sign, the more pressure the government will feel to do something about it.
Annika: Yeah, and it doesn`t take much effort to sign. All you have to do is fill out a quick form online.
Amara: That`s great. How do we find the petition?
Annika: I think it`s on the website for a local environmental organization. I`ll send you the link.
Amara: Perfect. I`ll sign it right away.
Annika: Me too. Let`s try to spread the word as much as possible.
Amara: Definitely. We should also post about it on social media and ask our followers to sign too.
Annika: Great idea! Let`s get started right away.
Türkçe: Annika: Hey Amara, ortalıkta dolaşan dilekçeyi duydun mu?
Dilekçe mi? Hayır, vermedim. Ne hakkında?
Annika: Çevreyi korumaya yardımcı olmak için. İnsanlar hükümetten tek kullanımlık plastikleri yasaklayacak bir yasa çıkarmasını istiyor.
Amara: Bu harika bir fikir! Kesinlikle imzalayacağım.
Annika: Ben de öyle. Tüm arkadaşlarımıza ve ailemize de bundan bahsetmeliyiz.
Amara: Kesinlikle. Ne kadar çok insan imzalarsa, hükümet bu konuda bir şeyler yapmak için o kadar çok baskı hissedecektir.
Annika: Evet ve imzalamak için fazla çaba sarf etmenize gerek yok. Tek yapmanız gereken çevrimiçi olarak hızlı bir form doldurmak.
Amara: Bu harika. Dilekçeyi nasıl bulacağız?
Annika: Sanırım yerel bir çevre örgütünün web sitesinde var. Sana linki gönderirim.
Mükemmel. Hemen imzalayacağım.
Annika: Ben de öyle. Bu haberi mümkün olduğunca yaymaya çalışalım.
Amara: Kesinlikle. Sosyal medyada da bu konuda paylaşımlar yapmalı ve takipçilerimizden de imza atmalarını istemeliyiz.
Annika: Harika bir fikir! Hemen başlayalım.
Yaptırım
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, did you hear about the new sanctions the government is imposing?
Amara: Yeah, I heard about it. It`s really crazy, isn`t it?
Annika: It sure is. I can`t believe they`re going to impose economic sanctions on foreign countries.
Amara: I know, it`s really scary. Who knows what the consequences could be?
Annika: I know, it could really destabilize the global economy.
Amara: Exactly. And it could cause a lot of hardship for people in those countries.
Annika: Yeah, and it`s not like the government is actually doing anything to help the people.
Amara: Exactly. They`re just punishing the people instead of providing any real solutions.
Annika: Yeah, it`s really messed up. I don`t understand why they`re doing this.
Amara: I think it`s all part of their political agenda. They`re trying to send a message to other countries and make sure they stay in line.
Annika: That`s horrible. It`s like they don`t care about the people at all.
Amara: Yeah, but what can we do? We can`t really do anything to stop them from imposing the sanctions.
Annika: I know, but I think we should at least spread awareness about the situation and try to let more people know about it. Maybe if more people know about it, then there might be some kind of pushback against the government.
Amara: That`s a good idea. We should definitely do that.
Türkçe: Annika: Hey Amara, hükümetin uyguladığı yeni yaptırımları duydun mu?
Amara: Evet, duydum. Gerçekten çılgınca, değil mi?
Kesinlikle öyle. Yabancı ülkelere ekonomik yaptırımlar uygulayacaklarına inanamıyorum.
Amara: Biliyorum, gerçekten korkutucu. Sonuçlarının ne olacağını kim bilebilir?
Annika: Biliyorum, küresel ekonomiyi gerçekten istikrarsızlaştırabilir.
Amara: Kesinlikle. Ve bu, o ülkelerdeki insanlar için çok büyük zorluklara neden olabilir.
Annika: Evet ve hükümet aslında insanlara yardım etmek için bir şey yapmıyor gibi.
Amara: Aynen öyle. Gerçek çözümler sunmak yerine insanları cezalandırıyorlar.
Annika: Evet, bu gerçekten berbat. Bunu neden yaptıklarını anlamıyorum.
Amara: Bence tüm bunlar siyasi gündemlerinin bir parçası. Diğer ülkelere bir mesaj göndermeye ve hizada kalmalarını sağlamaya çalışıyorlar.
Bu korkunç. Sanki insanları hiç umursamıyorlar.
Amara: Evet, ama ne yapabiliriz? Yaptırımları uygulamalarını engellemek için gerçekten bir şey yapamayız.
Annika: Biliyorum, ama bence en azından durumla ilgili farkındalığı yaymalı ve daha fazla insanın bundan haberdar olmasını sağlamalıyız. Belki daha fazla insan bunu bilirse, o zaman hükümete karşı bir tür geri itme olabilir.
Amara: Bu iyi bir fikir. Bunu kesinlikle yapmalıyız.
Mahkeme Celbi
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard the news?
Amara: No, what’s going on?
Annika: They’ve issued a subpoena to the company we work for.
Amara: A subpoena? What does that mean?
Annika: It means that our company has been asked to provide documents or testimony for a legal proceeding. It’s not something to take lightly.
Amara: Who issued the subpoena?
Annika: It was issued by a court. The company has to comply with the subpoena or else they could face serious consequences.
Amara: What kind of documents do they need?
Annika: It varies from case to case, but usually it’s documents related to the company’s operations. This could include financial statements, emails, and contracts.
Amara: Wow, that’s intense. What do we need to do?
Annika: We need to make sure we comply with the subpoena and provide all the documents they’ve requested. We need to make sure we do it in a timely manner or else the court could take action against us.
Amara: I understand. Is there anything else we should do?
Annika: Yes, we should also make sure that all our employees are aware of the subpoena and that they understand the importance of complying with it. We should also make sure that the documents we provide are accurate and complete.
Türkçe: Annika: Hey Amara, haberleri duydun mu?
Amara: Hayır, neler oluyor?
Annika: Çalıştığımız şirkete mahkeme celbi göndermişler.
Amara: Mahkeme celbi mi? Bu ne anlama geliyor?
Annika: Bu, şirketimizden yasal bir işlem için belge veya ifade vermesinin istendiği anlamına geliyor. Bu hafife alınacak bir şey değil.
Amara: Mahkeme celbini kim verdi?
Annika: Mahkeme tarafından verildi. Şirket mahkeme celbine uymak zorunda, aksi takdirde ciddi sonuçlarla karşılaşabilirler.
Amara: Ne tür belgelere ihtiyaç duyuyorlar?
Annika: Davadan davaya değişir, ancak genellikle şirketin faaliyetleriyle ilgili belgelerdir. Buna mali tablolar, e-postalar ve sözleşmeler dahil olabilir.
Amara: Vay canına, bu çok yoğun. Ne yapmamız gerekiyor?
Annika: Mahkeme celbine uyduğumuzdan ve talep ettikleri tüm belgeleri sağladığımızdan emin olmalıyız. Bunu zamanında yaptığımızdan emin olmalıyız, aksi takdirde mahkeme bize karşı harekete geçebilir.
Amara: Anlıyorum. Yapmamız gereken başka bir şey var mı?
Annika: Evet, ayrıca tüm çalışanlarımızın mahkeme celbinden haberdar olduğundan ve buna uymanın önemini anladıklarından emin olmalıyız. Ayrıca sunduğumuz belgelerin doğru ve eksiksiz olduğundan emin olmalıyız.
Doğrulama
Örnek Diyalog: Annika: Hey, Amara. How are you?
Amara: I`m doing great. What brings you here?
Annika: I need your help. I`m trying to verify some information and I need your expertise.
Amara: Sure, what is it?
Annika: I`m trying to verify the accuracy of some data I`ve been collecting for my research project. I`m not sure if I`m getting accurate results.
Amara: That sounds complex. Can you tell me more?
Annika: Sure. I`m trying to analyze data from a survey I administered. I`m trying to cross-reference the results with other data points to see if I`m getting an accurate picture.
Amara: Okay, I can definitely help you with that. What sort of data points are you looking at?
Annika: Well, I`m looking at survey responses and matching them up with demographic information, income levels, and other relevant data points.
Amara: Alright, that makes sense. What sort of verification process are you using?
Annika: I`m using a combination of manual and automated validation techniques. I`m manually double-checking the data points in the survey responses and then using an automated program to make sure the data points match up with the demographic information.
Amara: That sounds like a good plan. Let me know if you need any help with the automated process.
Annika: Thanks, I appreciate it. I`ll definitely keep you in mind if I need any help.
Türkçe: Selam, Amara. Nasılsın?
Amara: Çok iyiyim. Seni buraya getiren nedir?
Annika: Yardımına ihtiyacım var. Bazı bilgileri doğrulamaya çalışıyorum ve senin uzmanlığına ihtiyacım var.
Amara: Elbette, nedir?
Annika: Araştırma projem için topladığım bazı verilerin doğruluğunu teyit etmeye çalışıyorum. Doğru sonuçlar alıp almadığımdan emin değilim.
Amara: Kulağa karmaşık geliyor. Bana biraz daha anlatabilir misin?
Annika: Elbette. Uyguladığım bir anketten elde ettiğim verileri analiz etmeye çalışıyorum. Doğru bir resim elde edip etmediğimi görmek için sonuçları diğer veri noktalarıyla çapraz referanslamaya çalışıyorum.
Amara: Tamam, bu konuda size kesinlikle yardımcı olabilirim. Ne tür veri noktalarına bakıyorsunuz?
Annika: Anket yanıtlarına bakıyorum ve bunları demografik bilgiler, gelir düzeyleri ve diğer ilgili veri noktalarıyla eşleştiriyorum.
Amara: Pekala, bu mantıklı. Ne tür bir doğrulama süreci kullanıyorsunuz?
Annika: Manuel ve otomatik doğrulama tekniklerinin bir kombinasyonunu kullanıyorum. Anket yanıtlarındaki veri noktalarını manuel olarak iki kez kontrol ediyorum ve ardından veri noktalarının demografik bilgilerle eşleştiğinden emin olmak için otomatik bir program kullanıyorum.
Amara: Kulağa iyi bir plan gibi geliyor. Otomatik süreçle ilgili herhangi bir yardıma ihtiyacınız olursa bana haber verin.
Annika: Teşekkürler, minnettarım. Yardıma ihtiyacım olursa sizi kesinlikle aklımda tutacağım.
Açıklayın
Örnek Diyalog: Annika: I`m having a bit of trouble understanding how this process works. Can you help me out and elucidate it?
Amara: Sure, I`d be happy to. Let me break it down for you. The process starts with you submitting your application. After that, a review panel will look it over and decide if you are eligible to receive the benefits.
Annika: Okay, but how do they determine if I`m eligible?
Amara: Well, they`ll look at your income and other financial information. They`ll also check to see if you meet any other criteria that are necessary for the program.
Annika: That makes sense. What happens after the review panel has decided if I`m eligible?
Amara: Once they`ve made their decision, they`ll either approve or deny your application. If they approve it, then you`ll receive the benefits. If they deny it, then you`ll have to reapply with more information or look into other options.
Annika: Got it. So, do I have to reapply every year or is it a one-time application?
Amara: That depends on the program. Some programs require you to reapply every year and others may only require you to reapply once a certain number of years have passed. It all depends on the specific program you`re applying for.
Türkçe: Annika: Bu sürecin nasıl işlediğini anlamakta biraz zorlanıyorum. Bana yardımcı olabilir ve açıklayabilir misiniz?
Amara: Elbette, memnuniyetle. Sizin için açıklayayım. Süreç, başvurunuzu göndermenizle başlar. Bundan sonra, bir inceleme paneli başvurunuzu inceleyecek ve yardım almaya uygun olup olmadığınıza karar verecektir.
Annika: Tamam ama uygun olup olmadığıma nasıl karar veriyorlar?
Amara: Gelirinize ve diğer mali bilgilerinize bakacaklar. Ayrıca program için gerekli olan diğer kriterleri karşılayıp karşılamadığınızı da kontrol edecekler.
Annika: Bu mantıklı. İnceleme paneli uygun olup olmadığıma karar verdikten sonra ne olacak?
Amara: Kararlarını verdikten sonra başvurunuzu ya onaylarlar ya da reddederler. Eğer onaylarlarsa, yardımları alırsınız. Reddedilirse, daha fazla bilgi ile yeniden başvurmanız veya başka seçeneklere bakmanız gerekecektir.
Annika: Anladım. Peki, her yıl yeniden mi başvurmam gerekiyor yoksa tek seferlik bir başvuru mu?
Amara: Bu programa göre değişir. Bazı programlar her yıl yeniden başvurmanızı gerektirirken, diğerleri yalnızca belirli sayıda yıl geçtikten sonra yeniden başvurmanızı gerektirebilir. Her şey başvurduğunuz programa göre değişir.
Evince
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard about this new product called Evince?
Amara: No, what is Evince?
Annika: Evince is a tool that gives you insight into your customer data. It helps you better understand customer behavior and preferences.
Amara: Oh wow, that sounds really interesting. How does it work?
Annika: Well, it has a bunch of features that allow you to track customer behavior and preferences, analyze customer feedback and sentiment, and even create personalized experiences for your customers.
Amara: That sounds really helpful. Do you think it would be beneficial for our business?
Annika: Absolutely! Evince can help us better understand our customers and tailor our services and products to meet their needs. It would also allow us to provide a better customer experience and increase customer satisfaction.
Amara: That sounds great. I think we should definitely give Evince a try. Do you know how much it costs?
Annika: Yes, the pricing is pretty reasonable. Depending on the features and functionality you want, it should cost between $50 and $100 per month.
Amara: That’s not too bad. Let’s give it a try and see how it works for us.
Türkçe: Annika: Hey Amara, Evince adlı bu yeni ürünü duydun mu?
Amara: Hayır, Evince nedir?
Annika: Evince, müşteri verileriniz hakkında size fikir veren bir araçtır. Müşteri davranışlarını ve tercihlerini daha iyi anlamanıza yardımcı olur.
Amara: Vay canına, kulağa gerçekten ilginç geliyor. Nasıl çalışıyor?
Annika: Müşteri davranışlarını ve tercihlerini izlemenize, müşteri geri bildirimlerini ve duyarlılığını analiz etmenize ve hatta müşterileriniz için kişiselleştirilmiş deneyimler oluşturmanıza olanak tanıyan bir dizi özelliğe sahiptir.
Amara: Kulağa gerçekten çok yararlı geliyor. İşimiz için faydalı olacağını düşünüyor musunuz?
Annika: Kesinlikle! Evince, müşterilerimizi daha iyi anlamamıza ve hizmet ve ürünlerimizi onların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde uyarlamamıza yardımcı olabilir. Ayrıca daha iyi bir müşteri deneyimi sunmamıza ve müşteri memnuniyetini artırmamıza da olanak sağlayacaktır.
Kulağa harika geliyor. Bence Evince`i kesinlikle denemeliyiz. Fiyatı ne kadar biliyor musun?
Annika: Evet, fiyatlandırma oldukça makul. İstediğiniz özelliklere ve işlevselliğe bağlı olarak, aylık 50 ila 100 ABD doları arasında olmalıdır.
O kadar da kötü değil. Bir deneyelim ve bizim için nasıl çalıştığını görelim.
Döşeyin
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, how are you doing?
Amara: Pretty good, I just finished moving into my new place and I`m starting to get settled.
Annika: That`s great! How`s it look?
Amara: It`s nice, but I still need to furnish it. I`m so overwhelmed with all the options out there.
Annika: That can be daunting. What kind of style are you going for?
Amara: I want something modern and sleek but also cozy and comfortable.
Annika: Hmm, why don`t you try looking at some IKEA pieces? They have a lot of great options that are both modern and cozy.
Amara: That`s a great idea! I think I`ll check out their website and see what I can find.
Annika: Definitely. They have a wide selection that won`t break the bank either.
Amara: That`s definitely a plus. Do you think I should buy everything online or go to the store?
Annika: That`s up to you. IKEA has a great online selection, but you can also see things in person at the store.
Amara: Yeah, that`s true. I think I`ll go to the store to get a better idea of how the pieces look and feel.
Annika: That`s a good plan. Let me know how it goes!
Türkçe: Annika: Hey Amara, nasılsın?
Amara: Oldukça iyi, yeni evime taşınmayı yeni bitirdim ve yerleşmeye başlıyorum.
Annika: Bu harika! Nasıl görünüyor?
Amara: Güzel ama yine de döşemem gerekiyor. Dışarıdaki tüm seçeneklerden çok bunaldım.
Annika: Bu göz korkutucu olabilir. Ne tür bir tarz istiyorsunuz?
Amara: Modern ve şık ama aynı zamanda rahat ve konforlu bir şey istiyorum.
Annika: Hmm, neden bazı IKEA parçalarına bakmayı denemiyorsunuz? Hem modern hem de rahat olan pek çok harika seçenekleri var.
Amara: Bu harika bir fikir! Sanırım web sitelerini kontrol edip ne bulabileceğime bakacağım.
Annika: Kesinlikle. Çok geniş bir yelpazeye sahipler ve çok da pahalı değiller.
Amara: Bu kesinlikle bir artı. Sizce her şeyi internetten mi almalıyım yoksa mağazaya mı gitmeliyim?
Annika: Bu size kalmış. IKEA`nın harika bir çevrimiçi seçkisi var, ancak eşyaları mağazada şahsen de görebilirsiniz.
Amara: Evet, bu doğru. Sanırım parçaların nasıl göründüğü ve hissettirdiği hakkında daha iyi bir fikir edinmek için mağazaya gideceğim.
Annika: Bu iyi bir plan. Nasıl gittiğini bana haber ver!
Garanti
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I wanted to talk to you about something.
Amara: Sure, what is it?
Annika: Well, I`m thinking about signing up for a course at the local college, but I`m not sure if it`s worth the money. I was wondering if you had any advice.
Amara: Absolutely! I think it`s a great idea. What kind of course is it?
Annika: It`s a business course.
Amara: Ah, that`s great. My suggestion would be to look for a course that offers some kind of guarantee. Make sure that if you don`t learn anything or you don`t like the class, you can get a refund or something like that.
Annika: That`s a good idea. I`ll definitely look into that.
Amara: You should also look at the reviews of other students who have taken the course. That way you can get an idea of what to expect and if it`s really worth the money.
Annika: That makes sense. I`ll do some research and see if I can find any good reviews.
Amara: When you make your final decision, make sure you get it in writing. This way, if something goes wrong, you have proof that you asked for the guarantee.
Annika: That`s a good idea. I`ll definitely make sure to do that. Thanks for the advice!
Türkçe: Annika: Hey Amara, seninle bir şey hakkında konuşmak istiyorum.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Yerel bir üniversitede bir kursa yazılmayı düşünüyorum ama verdiğim paraya değip değmeyeceğinden emin değilim. Tavsiyeniz var mı diye merak ediyordum.
Amara: Kesinlikle! Bence bu harika bir fikir. Ne tür bir kurs bu?
Annika: Bu bir iş kursu.
Amara: Ah, bu harika. Benim önerim, bir tür garanti sunan bir kurs aramanız olacaktır. Bir şey öğrenmezseniz ya da dersi sevmezseniz, para iadesi ya da buna benzer bir şey alabileceğinizden emin olun.
Annika: Bu iyi bir fikir. Bunu kesinlikle araştıracağım.
Amara: Kursa katılan diğer öğrencilerin yorumlarına da bakmalısınız. Bu şekilde ne beklemeniz gerektiği ve gerçekten paraya değip değmeyeceği konusunda bir fikir edinebilirsiniz.
Annika: Bu mantıklı. Biraz araştırma yapacağım ve iyi yorumlar bulabilecek miyim bakacağım.
Amara: Nihai kararınızı verdiğinizde, bunu yazılı olarak aldığınızdan emin olun. Bu şekilde, bir şeyler ters giderse, garanti istediğinize dair kanıtınız olur.
Annika: Bu iyi bir fikir. Bunu kesinlikle yapacağım. Tavsiyeniz için teşekkürler!
İhlal
Örnek Diyalog: Annika: Amara, did you hear about the new patent law that was passed recently?
Amara: No, what`s that?
Annika: It`s a law that requires companies to make sure they don`t infringe upon the intellectual property rights of others when they create products.
Amara: That sounds important. What would happen if a company did break the law?
Annika: Well, they could face a hefty fine or even have to stop selling their product altogether. It`s very serious stuff.
Amara: Wow, that`s intense. How can companies make sure they don`t infringe on someone else`s intellectual property?
Annika: It`s important to research extensively and make sure that any ideas you use are completely original. If you use any materials from other sources, you need to get permission from the original creator.
Amara: So it sounds like companies have to be very careful and make sure they don`t infringe on someone else`s rights.
Annika: Exactly. It`s important to respect the intellectual property of others and make sure you`re not taking credit for something that you don`t own. It`s essential to stay aware of the laws in place to protect intellectual property.
Türkçe: Annika: Amara, geçtiğimiz günlerde kabul edilen yeni patent yasasını duydun mu?
Hayır, o ne?
Annika: Bu, şirketlerin ürün yaratırken başkalarının fikri mülkiyet haklarını ihlal etmediklerinden emin olmalarını gerektiren bir yasadır.
Amara: Kulağa önemli geliyor. Bir şirket yasaları çiğnerse ne olur?
Annika: Ağır bir para cezasıyla karşı karşıya kalabilirler, hatta ürünlerini satmayı tamamen durdurmak zorunda kalabilirler. Bu çok ciddi bir şey.
Amara: Vay canına, bu çok yoğun. Şirketler başkasının fikri mülkiyetini ihlal etmediklerinden nasıl emin olabilirler?
Annika: Kapsamlı araştırma yapmak ve kullandığınız fikirlerin tamamen orijinal olduğundan emin olmak önemlidir. Başka kaynaklardan herhangi bir materyal kullanırsanız, orijinal yaratıcıdan izin almanız gerekir.
Amara: Yani şirketlerin çok dikkatli olmaları ve başkalarının haklarını ihlal etmediklerinden emin olmaları gerekiyor gibi görünüyor.
Annika: Kesinlikle. Başkalarının fikri mülkiyetine saygı duymak ve sahip olmadığınız bir şey için kredi almadığınızdan emin olmak önemlidir. Fikri mülkiyeti korumak için yürürlükte olan yasaların farkında olmak çok önemlidir.
Arabuluculuk
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, can I talk to you for a minute?
Amara: Sure, what`s up?
Annika: I was hoping you could help me mediate a situation between me and my brother.
Amara: Of course, I`d be happy to help. What`s the issue?
Annika: Well, my brother and I have been arguing a lot lately and I was hoping you could help us find a way to resolve the conflict.
Amara: Absolutely. Let`s start by talking through the situation so I can get a better understanding of what`s going on. What was the argument about?
Annika: We were arguing about our parents. My brother thinks they are too strict and I think they are being fair.
Amara: Okay, it seems like this is a disagreement based on different perspectives. I can see why it can be difficult to come to an agreement. Let me ask you this, what do you think the best outcome of this situation would be?
Annika: I would like to come to a compromise where both of us can feel heard and respected.
Amara: That`s a great goal to work towards. I think the best way to accomplish this is to talk about what each of you wants out of the situation and then find a way to meet in the middle. How does that sound?
Annika: That sounds like a great plan.
Amara: Alright, let`s start by talking about what your brother wants out of the situation. What do you think he is looking for?
Annika: He wants our parents to be less strict and to give him more freedom.
Amara: And what do you want out of the situation?
Annika: I want our parents to be fair and to understand both of our perspectives.
Amara: Great, now that we know what we both want, let`s see if we can find a way to meet in the middle. For example, could you suggest a compromise that might make both of you happy?
Annika: Yeah, I think we could ask our parents to be a bit more flexible with their rules, but also remain firm in their expectations.
Amara: That sounds like a great compromise. Now, let`s talk about how to communicate this to your parents.
Annika: I think it would be a good idea to sit down with them and explain our situation.
Amara: That`s a great idea. Having both of you present is a good way to show your parents that you are both invested in finding a solution.
Annika: Alright, I think I`m ready to mediate this situation with my brother and our parents.
Amara: Great! I`m sure you two can come to a compromise that will make everyone happy. I`m here if you need anything else.
Türkçe: Annika: Hey Amara, seninle bir dakika konuşabilir miyim?
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Kardeşimle aramdaki bir konuda bana yardım edebileceğini umuyordum.
Amara: Elbette, seve seve yardım ederim. Sorun nedir?
Annika: Şey, kardeşim ve ben son zamanlarda çok tartışıyoruz ve anlaşmazlığı çözmek için bir yol bulmamıza yardım edebileceğini umuyordum.
Amara: Kesinlikle. Neler olup bittiğini daha iyi anlayabilmem için durumu konuşarak başlayalım. Tartışma ne hakkındaydı?
Annika: Ebeveynlerimiz hakkında tartışıyorduk. Kardeşim onların çok katı olduğunu düşünüyor, ben ise adil olduklarını düşünüyorum.
Amara: Tamam, bu farklı bakış açılarına dayanan bir anlaşmazlık gibi görünüyor. Bir anlaşmaya varmanın neden zor olabileceğini anlayabiliyorum. Size şunu sorayım, sizce bu durumun en iyi sonucu ne olur?
Annika: İkimizin de duyulduğumuzu ve saygı gördüğümüzü hissedebileceğimiz bir uzlaşmaya varmak istiyorum.
Amara: Bu, üzerinde çalışmak için harika bir hedef. Bence bunu başarmanın en iyi yolu, her birinizin durumdan ne istediğini konuşmak ve sonra ortada buluşmanın bir yolunu bulmaktır. Kulağa nasıl geliyor?
Annika: Kulağa harika bir plan gibi geliyor.
Amara: Pekala, kardeşinizin bu durumdan ne istediği hakkında konuşarak başlayalım. Sizce ne arıyor?
Annika: Ailelerimizin daha az katı olmasını ve ona daha fazla özgürlük vermesini istiyor.
Amara: Peki bu durumdan ne çıkarmak istiyorsun?
Annika: Ailelerimizin adil olmasını ve her ikimizin de bakış açısını anlamasını istiyorum.
Amara: Harika, artık ikimizin de ne istediğini bildiğimize göre, bakalım ortada buluşmanın bir yolunu bulabilecek miyiz? Örneğin, her ikinizi de mutlu edebilecek bir uzlaşma önerebilir misiniz?
Annika: Evet, bence ebeveynlerimizden kurallar konusunda biraz daha esnek olmalarını isteyebiliriz, ancak beklentilerinde de katı kalabilirler.
Amara: Kulağa harika bir uzlaşma gibi geliyor. Şimdi, bunu ailenize nasıl ileteceğiniz hakkında konuşalım.
Annika: Onlarla oturup durumumuzu açıklamanın iyi bir fikir olacağını düşünüyorum.
Amara: Bu harika bir fikir. İkinizin de hazır bulunması, ebeveynlerinize ikinizin de bir çözüm bulmaya yatırım yaptığınızı göstermenin iyi bir yoludur.
Annika: Pekala, sanırım kardeşim ve ailemizle bu duruma aracılık etmeye hazırım.
Harika! Eminim ikiniz herkesi mutlu edecek bir uzlaşmaya varabilirsiniz. Başka bir şeye ihtiyacın olursa ben buradayım.
Noter tasdikli
Örnek Diyalog: Annika: Hi Amara, I`m glad we could meet.
Amara: Hi Annika, nice to meet you. What can I do for you?
Annika: Well, I need some help getting some documents notarized. Do you know of any notaries in the area?
Amara: Sure, I happen to know of one just a few blocks away. I can give you their address and you can go there to get your documents notarized.
Annika: Great, that would be very helpful. What do I need to bring with me?
Amara: You`ll need to bring your documents and any other proof of identification you may have. The notary should also ask you to sign the documents in front of them.
Annika: Okay, thank you.
Amara: No problem. Is there anything else I can help you with?
Annika: No that`s all, thank you.
Amara: You`re welcome. Have a good day.
Türkçe: Annika: Merhaba Amara, tanışabildiğimize sevindim.
Amara: Merhaba Annika, tanıştığımıza memnun oldum. Senin için ne yapabilirim?
Bazı belgeleri notere onaylatmak için yardıma ihtiyacım var. Bu bölgede bildiğiniz bir noter var mı?
Amara: Elbette, sadece birkaç blok ötede bir tane biliyorum. Size adreslerini verebilirim ve belgelerinizi notere onaylatmak için oraya gidebilirsiniz.
Annika: Harika, bu çok yardımcı olur. Yanımda ne getirmem gerekiyor?
Amara: Belgelerinizi ve sahip olabileceğiniz diğer kimlik kanıtlarını getirmeniz gerekecektir. Noter ayrıca sizden belgeleri önlerinde imzalamanızı istemelidir.
Annika: Tamam, teşekkür ederim.
Amara: Sorun değil. Yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
Annika: Hayır, hepsi bu kadar, teşekkür ederim.
Amara: Rica ederim. İyi günler dilerim.
İtiraz edin
Örnek Diyalog: Annika: Amara, I need to remonstrate with you.
Amara: About what?
Annika: Your recent behavior. You`ve been acting out of line lately and it`s beginning to affect the team.
Amara: How so?
Annika: You haven`t been showing up to meetings on time, you`ve been consistently late to practice, and you`re not putting in the same effort as the rest of the team.
Amara: I understand that I haven`t been meeting expectations recently, but I`m doing the best I can.
Annika: That may be true, but that`s not enough. We all have to work together to make this team successful, and if you`re not up to the task, then we have to find someone else who can help.
Amara: I understand. I`ll try to do better.
Annika: I`m glad to hear it. We all need to pull our weight, and that includes you.
Amara: I`m sorry for letting the team down. I`ll do better in the future.
Annika: Apology accepted. Just remember that we all need to put in our best effort if we`re going to succeed.
Amara: I will. I`ll do my part and more.
Annika: That`s the spirit. I know you can do it.
Türkçe: Annika: Amara, seninle tartışmam gerek.
Amara: Ne hakkında?
Annika: Son zamanlardaki davranışların. Son zamanlarda çizginin dışında davranıyorsun ve bu da takımı etkilemeye başladı.
Amara: Nasıl yani?
Annika: Toplantılara zamanında gelmiyorsun, antrenmanlara sürekli geç kalıyorsun ve takımın geri kalanıyla aynı çabayı göstermiyorsun.
Amara: Son zamanlarda beklentileri karşılayamadığımın farkındayım ama elimden geleni yapıyorum.
Annika: Bu doğru olabilir ama bu yeterli değil. Bu takımı başarılı kılmak için hepimiz birlikte çalışmalıyız ve eğer sen bu göreve uygun değilsen, o zaman yardım edebilecek başka birini bulmalıyız.
Amara: Anlıyorum. Daha iyisini yapmaya çalışacağım.
Annika: Bunu duyduğuma sevindim. Hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız ve buna sen de dahilsin.
Amara: Takımı hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim. Gelecekte daha iyisini yapacağım.
Annika: Özrün kabul edildi. Başarılı olmak istiyorsak hepimizin elinden gelenin en iyisini yapması gerektiğini unutma.
Yapacağım. Üzerime düşeni ve daha fazlasını yapacağım.
Annika: İşte ruh bu. Bunu yapabileceğini biliyorum.
Seyirci
Örnek Diyalog: Annika: Hey, Amara! What are you up to this weekend?
Amara: Hey Annika! I`m going to be spectating a football game.
Annika: That sounds awesome! Is it like a professional game or a college game?
Amara: It`s a professional game. I got tickets to watch my favorite team play.
Annika: That`s so cool! I`m jealous. What have you been doing to prepare for the game?
Amara: Well, I`ve been trying to study up on all the players and the stats so I can really understand what`s going on during the game.
Annika: That`s a great idea! You must be so excited.
Amara: I am! It`s going to be such a great experience. I`m looking forward to it.
Annika: I`m sure you`re going to have a great time. Are you going alone or are you going with some friends?
Amara: I`m going with some friends. We`re all big fans of the team, so it should be a lot of fun.
Annika: That`s awesome! I`m sure you`ll have a blast.
Amara: I`m sure I will. I`m really looking forward to it.
Türkçe: Hey, Amara! Bu hafta sonu ne yapıyorsun?
Hey Annika! Bir futbol maçını izleyeceğim.
Annika: Kulağa harika geliyor! Profesyonel bir oyun gibi mi yoksa üniversite oyunu gibi mi?
Bu profesyonel bir oyun. Tuttuğum takımın maçını izlemek için bilet aldım.
Annika: Bu çok havalı! Çok kıskandım. Maça hazırlanmak için ne yapıyorsun?
Amara: Oyun sırasında neler olup bittiğini gerçekten anlayabilmek için tüm oyuncular ve istatistikler hakkında bilgi edinmeye çalışıyorum.
Annika: Bu harika bir fikir! Çok heyecanlı olmalısın.
Öyleyim! Harika bir deneyim olacak. Dört gözle bekliyorum.
Annika: Eminim harika vakit geçireceksin. Yalnız mı gidiyorsun yoksa arkadaşlarınla mı?
Amara: Birkaç arkadaşımla gidiyorum. Hepimiz takımın büyük hayranlarıyız, bu yüzden çok eğlenceli olacak.
Annika: Bu harika! Çok eğleneceğinize eminim.
Amara: Eminim yapacağım. Gerçekten dört gözle bekliyorum.
Transact
Örnek Diyalog: Annika: Hi Amara, how are you?
Amara: I`m doing great, how about you?
Annika: I`m doing great too. I wanted to talk to you about something.
Amara: What is it?
Annika: I`m thinking about starting a business and I was wondering if you`d be interested in helping me out.
Amara: Sure, what kind of business?
Annika: I`m thinking about starting a digital marketing agency. We would help companies with their online marketing strategies, website design and development, and content creation.
Amara: That sounds like a great idea. What do you need from me?
Annika: I need you to be a co-founder and help me with strategizing, planning, and executing the business. I`m also looking for someone to help me with financial transactions, such as accounting and taxes.
Amara: I think I could help with that. What else would I be responsible for?
Annika: You would also be responsible for helping me manage the day-to-day operations, such as hiring and managing staff, as well as managing customer relationships.
Amara: That sounds like a lot of work. Are you sure you can handle it?
Annika: Don`t worry, I`m sure I can handle it. I`m confident that together we can make this a successful venture.
Amara: Alright, I`m in. Let`s do this!
Türkçe: Annika: Merhaba Amara, nasılsın?
Amara: Ben harikayım, ya sen?
Ben de çok iyiyim. Seninle bir şey konuşmak istiyordum.
Ne oldu?
Annika: Bir iş kurmayı düşünüyorum ve bana yardım etmek isteyip istemeyeceğinizi merak ediyordum.
Amara: Tabii, ne tür bir iş?
Annika: Bir dijital pazarlama ajansı kurmayı düşünüyorum. Şirketlere online pazarlama stratejileri, web sitesi tasarımı ve geliştirme ve içerik oluşturma konularında yardımcı olacağız.
Amara: Kulağa harika bir fikir gibi geliyor. Benden ne istiyorsun?
Annika: Kurucu ortak olmana ve strateji oluşturma, planlama ve işi yürütme konularında bana yardımcı olmana ihtiyacım var. Ayrıca muhasebe ve vergi gibi finansal işlemlerde bana yardımcı olacak birini arıyorum.
Amara: Sanırım bu konuda yardımcı olabilirim. Başka neyden sorumlu olabilirim ki?
Annika: Ayrıca personel alımı ve yönetimi ile müşteri ilişkilerini yönetmek gibi günlük operasyonları yönetmemde bana yardımcı olmaktan da sorumlu olacaksın.
Amara: Bu çok fazla iş gibi geliyor. Üstesinden gelebileceğine emin misin?
Annika: Merak etmeyin, eminim üstesinden gelebilirim. Birlikte bunu başarılı bir girişim haline getirebileceğimize eminim.
Tamam, ben varım. Hadi yapalım şu işi!
Feragat
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara! I`ve been thinking, what do you say we waive the rent this month?
Amara: What? Waive the rent? Why?
Annika: Yeah, I know things have been tough lately with the pandemic, and I just thought it might be a nice gesture to help out.
Amara: That`s really generous of you. But aren`t you worried about not having the rent money?
Annika: Yeah, but I think it`s worth it, considering the circumstances. And I don`t think it`d be a huge financial burden, at least not this month.
Amara: Well, if you`re sure. That would be great.
Annika: Alright, I`ll let the landlord know. I`m sure he`ll be ok with it.
Amara: Thank you so much. You`re really saving us this month.
Annika: No problem. I`m just glad I can help out.
Türkçe: Hey Amara! Düşünüyordum da, bu ay kiradan feragat etmeye ne dersin?
Ne? Kiradan feragat etmek mi? Neden?
Annika: Evet, son zamanlarda pandemi nedeniyle işlerin zor olduğunu biliyorum ve yardım etmenin hoş bir jest olabileceğini düşündüm.
Amara: Gerçekten çok cömertsin. Ama kira paran olmadığı için endişelenmiyor musun?
Annika: Evet, ama şartlar düşünüldüğünde buna değeceğini düşünüyorum. Ve bunun büyük bir mali yük olacağını sanmıyorum, en azından bu ay için.
Eğer eminsen. Bu harika olur.
Annika: Tamam, ev sahibine haber veririm. Eminim onun için sorun olmayacaktır.
Çok teşekkür ederim. Bu ay bizi gerçekten kurtardın.
Sorun değil. Yardım edebildiğime sevindim.
Tanık
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I heard you were a witness to a crime the other day?
Amara: Yeah, it was pretty scary. I was walking down the street when I saw two people arguing. I was about to walk away, but then one of them pulled out a weapon. I froze in shock, and before I knew it, the police had showed up and arrested the guy with the weapon.
Annika: Wow, that must have been terrifying! Did you have to give a statement at the police station?
Amara: Yeah, I did. I was so scared I almost couldn`t speak. But I eventually managed to explain what I saw to the officer.
Annika: That`s brave of you. Did you find out what happened to the guy who was arrested?
Amara: I`m not sure. I heard he was charged with assault, so he`s probably still in jail.
Annika: That`s a relief. I`m glad you were able to provide an important witness statement.
Amara: Yeah, it was definitely a strange experience. But I`m glad I could help.
Türkçe: Annika: Hey Amara, geçen gün bir suça tanık olduğunu duydum?
Amara: Evet, oldukça korkutucuydu. Sokakta yürürken iki kişinin tartıştığını gördüm. Tam uzaklaşacaktım ki içlerinden biri silahını çekti. Şok içinde donakaldım ve ne olduğunu anlamadan polis geldi ve silahlı adamı tutukladı.
Annika: Vay canına, bu korkunç olmalı! Karakolda ifade vermek zorunda kaldınız mı?
Evet, yaptım. O kadar korkmuştum ki neredeyse konuşamıyordum. Ama sonunda memura gördüklerimi anlatmayı başardım.
Annika: Çok cesursun. Tutuklanan adama ne olduğunu öğrendin mi?
Emin değilim. Saldırıyla suçlandığını duydum, muhtemelen hala hapistedir.
Annika: Bu rahatlatıcı. Önemli bir tanık ifadesi verebilmenize sevindim.
Amara: Evet, kesinlikle garip bir deneyimdi. Ama yardım edebildiğime sevindim.
Üstlenmek
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I need your help.
Amara: Sure, what’s up?
Annika: I’m thinking about starting a small business. I want to make it profitable and successful, but I’m not sure where to begin.
Amara: That sounds like a great idea! I’m glad you’re taking the initiative. What do you need help with?
Annika: Well, I’m not sure what tasks I should undertake to get it up and running.
Amara: Okay, let’s start with the basics. First, you’ll need to decide on the type of business you want to run. After that, you’ll need to register your business, create a business plan, and find ways to finance it.
Annika: That sounds like a lot of work.
Amara: It is, but it’s not impossible. Once you have those steps taken care of, you can move on to the next steps, such as creating a website, marketing your business, and finding customers.
Annika: That makes sense. I think I can handle all of that.
Amara: You can also look into getting a business license and establishing a professional relationship with vendors and suppliers.
Annika: Okay, I’ll look into that.
Amara: Also, consider building a network of contacts who can help you get the word out about your business.
Annika: That’s a good idea. I’ll start doing some research and see what I can learn.
Amara: Perfect. I’m here to help if you need it.
Annika: Thanks, Amara. I really appreciate it.
Türkçe: Annika: Hey Amara, yardımına ihtiyacım var.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Küçük bir işletme kurmayı düşünüyorum. Kârlı ve başarılı olmasını istiyorum ama nereden başlayacağımdan emin değilim.
Amara: Kulağa harika bir fikir gibi geliyor! İnisiyatif almanıza sevindim. Hangi konuda yardıma ihtiyacınız var?
Annika: Çalışır hale getirmek için hangi görevleri üstlenmem gerektiğinden emin değilim.
Amara: Tamam, temel bilgilerle başlayalım. Öncelikle, yürütmek istediğiniz iş türüne karar vermeniz gerekecek. Bundan sonra, işinizi kaydettirmeniz, bir iş planı oluşturmanız ve finanse etmenin yollarını bulmanız gerekecek.
Annika: Kulağa çok iş gibi geliyor.
Amara: Öyle ama imkansız değil. Bu adımları hallettikten sonra, bir web sitesi oluşturmak, işinizi pazarlamak ve müşteri bulmak gibi sonraki adımlara geçebilirsiniz.
Bu mantıklı. Sanırım bunların hepsiyle başa çıkabilirim.
Amara: Bir işletme ruhsatı almayı ve satıcı ve tedarikçilerle profesyonel bir ilişki kurmayı da düşünebilirsiniz.
Annika: Tamam, bunu araştıracağım.
Amara: Ayrıca, işinizi duyurmanıza yardımcı olabilecek bir iletişim ağı oluşturmayı da düşünün.
Annika: Bu iyi bir fikir. Biraz araştırma yapmaya başlayacağım ve neler öğrenebileceğime bakacağım.
Mükemmel. İhtiyacın olursa yardım etmek için buradayım.
Annika: Teşekkürler, Amara. Gerçekten minnettarım.
Yorumlamak
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you ever heard of interpretive dance?
Amara: No, I haven’t. What is it?
Annika: It’s a type of dance that is used to tell a story or express emotions. It’s all about interpreting the movements and finding meaning in them.
Amara: That sounds interesting. How do you do it?
Annika: Well, it all depends on the choreographer. They’ll come up with a story or idea and then create a series of movements to express it. So, when you watch the dance, you’re interpreting the story or message that the choreographer is trying to convey.
Amara: It sounds like it takes a lot of creativity and imagination.
Annika: It definitely does. It’s not just about learning the steps, but really understanding the story behind them and interpreting the movements in a way that brings the story to life.
Amara: I can see why it’s so popular. What kind of music do you usually dance to?
Annika: It really depends on the choreographer and the type of story they’re telling. Sometimes it’s classical music, but it can also be jazz, hip-hop, or even folk music. Anything really, as long as it fits the story and helps to interpret the movements.
Amara: That sounds like a lot of fun. I think I’d like to give it a try.
Annika: Great! You should definitely give it a go. It’s a great way to express yourself and explore different stories and emotions.
Türkçe: Annika: Hey Amara, hiç yorumlayıcı dans diye bir şey duydun mu?
Hayır, görmedim. Ne oldu?
Annika: Bir hikaye anlatmak veya duyguları ifade etmek için kullanılan bir dans türüdür. Her şey hareketleri yorumlamak ve onlarda bir anlam bulmakla ilgilidir.
Amara: Kulağa ilginç geliyor. Bunu nasıl yapıyorsunuz?
Annika: Her şey koreografa bağlı. Bir hikaye ya da fikir bulurlar ve sonra bunu ifade etmek için bir dizi hareket yaratırlar. Yani dansı izlediğinizde, koreografın aktarmaya çalıştığı hikayeyi veya mesajı yorumluyorsunuz.
Amara: Kulağa çok fazla yaratıcılık ve hayal gücü gerektiriyor gibi geliyor.
Annika: Kesinlikle öyle. Bu sadece adımları öğrenmekle ilgili değil, arkasındaki hikayeyi gerçekten anlamak ve hareketleri hikayeyi hayata geçirecek şekilde yorumlamakla ilgili.
Amara: Neden bu kadar popüler olduğunu anlayabiliyorum. Genelde ne tür müziklerle dans edersiniz?
Annika: Bu gerçekten koreografa ve anlattıkları hikayenin türüne bağlı. Bazen klasik müzik oluyor ama caz, hip-hop ve hatta halk müziği de olabiliyor. Hikayeye uyduğu ve hareketleri yorumlamaya yardımcı olduğu sürece her şey olabilir.
Amara: Kulağa çok eğlenceli geliyor. Sanırım denemek istiyorum.
Annika: Harika! Kesinlikle denemelisiniz. Kendinizi ifade etmenin ve farklı hikayeler ile duyguları keşfetmenin harika bir yolu.
Çekimser
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I have a question for you.
Amara: Sure, what is it?
Annika: Have you ever abstained from something?
Amara: Yes, I have. Why do you ask?
Annika: I`m trying to decide if I should abstain from something, and I wanted to get your advice.
Amara: What is it that you`re thinking of abstaining from?
Annika: I don`t know if I should take a class that I`m interested in. It would involve a lot of extra work and I`m not sure if I can handle it.
Amara: Well, it sounds like you have a tough decision to make. What do you think would be the best course of action for you?
Annika: I`m not sure. I want to take the class, but I`m worried about the amount of work involved.
Amara: That`s understandable. It`s important to consider your priorities and what you think you can realistically handle. If you feel like you can take on the extra work, then I would say go for it. But if you feel like it`s too much, then you should abstain from it.
Annika: That`s a good point. I think I need to take some time to think it over and decide what`s best for me.
Amara: Absolutely. It`s important to consider all of your options and make sure you`re doing what`s best for you. Whatever you decide, I`m here to support you.
Türkçe: Annika: Hey Amara, sana bir sorum var.
Amara: Elbette, nedir?
Annika: Hiç bir şeyden uzak durdun mu?
Amara: Evet, yaptım. Neden soruyorsun?
Annika: Bir şeyden uzak durup durmamam gerektiğine karar vermeye çalışıyorum ve senin tavsiyeni almak istedim.
Amara: Neyden uzak durmayı düşünüyorsun?
Annika: İlgilendiğim bir dersi alıp almamam gerektiğini bilmiyorum. Çok fazla ekstra çalışma gerektirecek ve bunun üstesinden gelebileceğimden emin değilim.
Amara: Görünüşe göre vermen gereken zor bir karar var. Sizin için en iyi hareket tarzının ne olacağını düşünüyorsunuz?
Annika: Emin değilim. Dersi almak istiyorum ama bu işin ne kadar zor olacağı konusunda endişeliyim.
Amara: Bu anlaşılabilir bir durum. Önceliklerinizi ve gerçekçi olarak nelerin üstesinden gelebileceğinizi düşünmeniz önemlidir. Eğer fazladan iş yapabileceğinizi düşünüyorsanız, o zaman devam edin derim. Ancak çok fazla olduğunu düşünüyorsanız, o zaman bundan kaçınmalısınız.
Annika: Bu iyi bir nokta. Sanırım biraz düşünmem ve benim için en iyisinin ne olduğuna karar vermem gerekiyor.
Amara: Kesinlikle. Tüm seçeneklerinizi göz önünde bulundurmanız ve sizin için en iyi olanı yaptığınızdan emin olmanız önemlidir. Neye karar verirseniz verin, ben sizi desteklemek için buradayım.
Avukat
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I need some advice.
Amara: Sure, what`s up?
Annika: I`m feeling really overwhelmed and stressed out at work. I`m afraid that if I don`t take a break soon, I`m going to burn out.
Amara: That sounds really tough. Have you talked to your boss about it?
Annika: I can`t talk to my boss about it. I don`t want to come off as lazy or unproductive.
Amara: I understand. But you have to look out for yourself too. You need to take care of yourself and make sure that you`re in a healthy and safe environment. Have you considered advocating for yourself and your needs?
Annika: I`m not sure how to do that. What do you mean?
Amara: Advocate for yourself by standing up for your rights and speaking up when you need to. You can start by being honest with your boss about how you`re feeling. Make sure that you`re taking breaks, and that your workload is manageable.
Annika: That sounds like a great idea, but I`m not sure how to go about it.
Amara: It`s normal to feel a bit intimidated, especially if you`re not used to advocating for yourself. But you don`t have to do it alone. You can talk to someone you trust, like a mentor or a colleague. They can help you figure out how to approach the situation and what to say.
Annika: That`s a great idea. I think I`m going to give it a try.
Amara: That`s wonderful! I`m sure you`ll do great. It takes a lot of courage to stand up for yourself. Remember to be honest and speak from your heart, and you`re sure to succeed.
Türkçe: Annika: Hey Amara, biraz tavsiyeye ihtiyacım var.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: İş yerinde gerçekten bunalmış ve stresli hissediyorum. Yakında ara vermezsem tükeneceğimden korkuyorum.
Amara: Kulağa gerçekten zor geliyor. Patronunuzla bu konu hakkında konuştunuz mu?
Annika: Patronumla bu konuda konuşamam. Tembel ya da verimsiz biri gibi görünmek istemiyorum.
Amara: Anlıyorum. Ama kendinize de dikkat etmelisiniz. Kendinize dikkat etmeniz ve sağlıklı ve güvenli bir ortamda olduğunuzdan emin olmanız gerekir. Kendinizi ve ihtiyaçlarınızı savunmayı düşündünüz mü?
Annika: Bunu nasıl yapacağımdan emin değilim. Ne demek istiyorsunuz?
Amara: Haklarınızı savunarak ve ihtiyaç duyduğunuzda sesinizi yükselterek kendinizi savunun. Nasıl hissettiğiniz konusunda patronunuza karşı dürüst olmakla başlayabilirsiniz. Mola verdiğinizden ve iş yükünüzün yönetilebilir olduğundan emin olun.
Annika: Kulağa harika bir fikir gibi geliyor ama nasıl yapacağımdan emin değilim.
Amara: Biraz gözünüzün korkması normal, özellikle de kendinizi savunmaya alışık değilseniz. Ancak bunu tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Bir akıl hocası veya iş arkadaşı gibi güvendiğiniz biriyle konuşabilirsiniz. Bu kişiler, duruma nasıl yaklaşacağınızı ve ne söyleyeceğinizi bulmanıza yardımcı olabilir.
Annika: Bu harika bir fikir. Sanırım bunu deneyeceğim.
Amara: Bu harika! Eminim çok başarılı olacaksın. Kendini savunmak büyük cesaret ister. Dürüst olmayı ve içinizden geldiği gibi konuşmayı unutmayın, başarılı olacağınızdan emin olabilirsiniz.
Yatıştırmak
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I`m really sorry for what I said to you earlier.
Amara: What? You don`t need to apologize. I`m the one who was being unreasonable.
Annika: No, I was wrong. I should have been more understanding and less judgmental. I hope you can forgive me.
Amara: Of course I forgive you. We all make mistakes.
Annika: I know, but I still feel really bad about it. I want to make it up to you somehow.
Amara: You don`t need to do anything. I`m not mad at you.
Annika: I know, but I still want to do something to show you how sorry I am. Is there anything I can do to appease you?
Amara: Well, I`m a little hungry. How about you buy me lunch?
Annika: Sure, that sounds like a great idea. I`d be happy to buy you lunch. Where do you want to go?
Amara: How about that new Italian place down the street?
Annika: Sure, let`s go there. I`m sure they have something that will appease your hunger.
Türkçe: Annika: Hey Amara, sana daha önce söylediklerim için gerçekten özür dilerim.
Ne? Özür dilemene gerek yok. Mantıksız davranan bendim.
Annika: Hayır, yanılmışım. Daha anlayışlı ve daha az yargılayıcı olmalıydım. Umarım beni affedebilirsin.
Amara: Elbette seni affediyorum. Hepimiz hata yaparız.
Annika: Biliyorum ama yine de kendimi çok kötü hissediyorum. Bunu bir şekilde telafi etmek istiyorum.
Bir şey yapmana gerek yok. Sana kızgın değilim.
Annika: Biliyorum ama yine de ne kadar üzgün olduğumu göstermek için bir şeyler yapmak istiyorum. Seni yatıştırmak için yapabileceğim bir şey var mı?
Ben biraz açım. Bana yemek ısmarlamaya ne dersin?
Annika: Tabii, kulağa harika bir fikir gibi geliyor. Sana öğle yemeği ısmarlamaktan mutluluk duyarım. Nereye gitmek istersiniz?
Sokağın aşağısındaki yeni İtalyan restoranına ne dersin?
Annika: Tabii, oraya gidelim. Eminim açlığını yatıştıracak bir şeyler vardır.
Rıza
Örnek Diyalog: Annika: Hey, Amara! I was wondering if I could get your consent on something?
Amara: Sure, what is it?
Annika: Well, I wanted to start a business, and I wanted to know if you would be willing to be a partner in it?
Amara: Wow, that sounds like a big undertaking. What kind of business were you thinking of starting?
Annika: I was thinking of starting an online store. We could sell clothing, accessories, and other items.
Amara: That sounds like a great idea. What else do you need from me?
Annika: I need your consent to help me with the business. I will do the majority of the work, but I need you to be a partner in it. You will have certain responsibilities, like helping me manage the finances and make sure we`re on track to reach our goals.
Amara: That sounds like a lot of responsibility. Are you sure you can handle it?
Annika: Absolutely. I have a lot of experience in this kind of thing, and I`m confident I can handle it. So, what do you say? Will you give me your consent to start this business together?
Amara: Yes, I will. I`m excited to be a part of this and to see what we can accomplish together.
Türkçe: Hey, Amara! Bir konuda iznini alabilir miyim acaba?
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Bir iş kurmak istiyorum ve senin de ortak olmak isteyip istemeyeceğini öğrenmek istiyorum.
Amara: Vay canına, bu büyük bir girişim gibi görünüyor. Ne tür bir iş kurmayı düşünüyordunuz?
Annika: Bir online mağaza açmayı düşünüyordum. Kıyafet, aksesuar ve diğer ürünleri satabiliriz.
Amara: Kulağa harika bir fikir gibi geliyor. Benden başka ne istiyorsun?
Annika: İş konusunda bana yardım etmen için rızana ihtiyacım var. İşin büyük kısmını ben yapacağım ama senin de ortak olmana ihtiyacım var. Mali durumu yönetmeme yardımcı olmak ve hedeflerimize ulaşma yolunda ilerlediğimizden emin olmak gibi belirli sorumlulukların olacak.
Amara: Kulağa çok fazla sorumluluk gibi geliyor. Üstesinden gelebileceğine emin misin?
Annika: Kesinlikle. Bu tür şeylerde çok deneyimim var ve üstesinden gelebileceğime eminim. Peki, ne diyorsun? Bu işe birlikte başlamak için bana izin verir misin?
Amara: Evet, yapacağım. Bunun bir parçası olmaktan ve birlikte neler başarabileceğimizi görmekten heyecan duyuyorum.
Konveyör
Örnek Diyalog: Annika: Hi Amara, how are you?
Amara: I`m doing well, Annika. How about you?
Annika: I`m doing great. I wanted to talk to you about something.
Amara: Sure, what is it?
Annika: I`m trying to convey a message to someone, but I`m not sure how to do it. Do you have any ideas?
Amara: Well, what kind of message are you trying to convey?
Annika: It`s a personal message. I want to convey my feelings for this person.
Amara: That`s a tricky one. How close are you to this person?
Annika: We`re very close. We`ve been friends for a long time.
Amara: In that case, I think you should just be honest. Tell them exactly how you feel, without beating around the bush. That way, you can make sure that your message is conveyed clearly and accurately.
Annika: That`s a great idea. I`m going to go ahead and do that. Thank you so much for your help, Amara.
Amara: Sure, any time. Good luck!
Türkçe: Annika: Merhaba Amara, nasılsın?
Ben iyiyim, Annika. Sen nasılsın?
Çok iyiyim. Seninle bir şey konuşmak istiyordum.
Amara: Tabii, ne oldu?
Annika: Birine bir mesaj iletmeye çalışıyorum ama bunu nasıl yapacağımdan emin değilim. Senin bir fikrin var mı?
Amara: Peki, ne tür bir mesaj iletmeye çalışıyorsunuz?
Annika: Bu kişisel bir mesaj. Bu kişiye olan duygularımı iletmek istiyorum.
Amara: Bu zor bir soru. Bu kişiye ne kadar yakınsın?
Annika: Biz çok yakınız. Uzun zamandır arkadaşız.
Amara: Bu durumda, bence dürüst olmalısın. Lafı dolandırmadan onlara tam olarak nasıl hissettiğinizi söyleyin. Bu şekilde, mesajınızın net ve doğru bir şekilde iletildiğinden emin olabilirsiniz.
Annika: Bu harika bir fikir. Devam edeceğim ve bunu yapacağım. Yardımın için çok teşekkür ederim, Amara.
Amara: Elbette, ne zaman istersen. İyi şanslar!
Antlaşma
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, have you heard about the new covenant that has been forming?
Amara: No, can you tell me about it?
Annika: Sure! It`s basically a formal agreement between two or more parties that outlines obligations and expectations from each other. It can be used in a variety of different contexts.
Amara: Interesting. What kind of contexts are we talking about?
Annika: Well, covenants can be used in business relationships, leases, contracts, and even religious ceremonies. It`s really just a way to make sure that everyone is on the same page when it comes to expectations.
Amara: That makes sense. What kind of expectations are we talking about?
Annika: It really depends. It could be anything from financial obligations to contractual terms. It`s really just a way of clarifying what each party is expected to do.
Amara: That sounds like a good idea. Do you think it will be successful?
Annika: I think so. It`s a great way to make sure everyone is in agreement and that everyone is held accountable for their actions. As long as everyone involved understands what the covenant entails, I think it could be successful.
Türkçe: Annika: Hey Amara, oluşmakta olan yeni antlaşmadan haberin var mı?
Amara: Hayır, bana anlatabilir misin?
Annika: Elbette! Temel olarak iki veya daha fazla taraf arasında yapılan ve birbirlerinden yükümlülüklerini ve beklentilerini ana hatlarıyla belirleyen resmi bir anlaşmadır. Çeşitli farklı bağlamlarda kullanılabilir.
Amara: İlginç. Ne tür bağlamlardan bahsediyoruz?
Annika: Antlaşmalar iş ilişkilerinde, kiralamalarda, sözleşmelerde ve hatta dini törenlerde kullanılabilir. Beklentiler söz konusu olduğunda herkesin aynı sayfada olduğundan emin olmanın bir yoludur.
Amara: Bu mantıklı. Ne tür beklentilerden bahsediyoruz?
Annika: Bu gerçekten değişir. Mali yükümlülüklerden sözleşme şartlarına kadar her şey olabilir. Aslında her iki tarafın da ne yapmasının beklendiğini açıklığa kavuşturmanın bir yoludur.
Amara: Kulağa iyi bir fikir gibi geliyor. Başarılı olacağını düşünüyor musunuz?
Annika: Bence de öyle. Herkesin hemfikir olduğundan ve herkesin eylemlerinden sorumlu tutulacağından emin olmak için harika bir yol. İlgili herkes sözleşmenin ne anlama geldiğini anladığı sürece başarılı olabileceğini düşünüyorum.
İfade vermek
Örnek Diyalog: Annika: So, Amara, it looks like you`re going to be deposed in the upcoming legal proceedings.
Amara: Yeah, I guess I am. It`s a bit intimidating, to be honest.
Annika: Don`t worry, you`ll be fine. Deposition is just like a one-on-one interview with an attorney. They usually just ask you questions about the case, and your answers will be recorded by a court reporter.
Amara: I see. But what if I don`t know the answer to the questions they ask?
Annika: That`s okay. You can always say that you don`t know, or that you need to research the answer before providing an answer. You don`t want to guess, because it could have legal implications.
Amara: Alright. I guess I`m just a bit nervous about the whole thing.
Annika: That`s normal. The important thing to remember is to be honest. Don`t give any false information, and make sure to be consistent with your answers.
Amara: Alright. I`ll do my best.
Annika: Great. And if you ever need any help, just let me know. I`m here for you.
Türkçe: Annika: Amara, görünüşe göre önümüzdeki yasal süreçlerde ifaden alınacak.
Amara: Evet, sanırım öyleyim. Dürüst olmak gerekirse biraz göz korkutucu.
Annika: Endişelenme, iyi olacaksın. İfade alma tıpkı bir avukatla bire bir görüşme gibidir. Genellikle size sadece dava hakkında sorular sorarlar ve cevaplarınız bir mahkeme muhabiri tarafından kaydedilir.
Amara: Anlıyorum. Ama ya sordukları soruların cevabını bilmiyorsam?
Annika: Sorun değil. Her zaman bilmediğinizi veya bir cevap vermeden önce cevabı araştırmanız gerektiğini söyleyebilirsiniz. Tahmin etmek istemezsiniz, çünkü bunun yasal sonuçları olabilir.
Pekala. Sanırım bu konuda biraz gerginim.
Annika: Bu normal. Unutulmaması gereken önemli şey dürüst olmaktır. Yanlış bilgi vermeyin ve cevaplarınızda tutarlı olduğunuzdan emin olun.
Tamam. Elimden geleni yapacağım.
Annika: Harika. Yardıma ihtiyacın olursa bana haber ver. Ben senin için buradayım.
Yaygınlaştırmak
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, I wanted to ask you something.
Amara: Sure, what is it?
Annika: Do you know how to disseminate information?
Amara: Yeah, I do. You mean to spread it around?
Annika: Yes, exactly. I need to share some information with a lot of people quickly and I`m not sure of the best way to do it.
Amara: Well, there are a few ways you could do it. You could post it on social media, send out emails, or make an announcement on the news.
Annika: Hmm, that`s a good idea. I think I`ll post it on social media. That way I can make sure it reaches a lot of people quickly.
Amara: Good plan. Just make sure to include a link to the source of the information or else people won`t know it`s reliable.
Annika: Yeah, I hadn`t thought of that. I`ll make sure to include it. Thanks for the advice.
Amara: No problem. Let me know if you need any more help.
Türkçe: Annika: Hey Amara, sana bir şey sormak istiyorum.
Amara: Tabii, nedir?
Annika: Bilginin nasıl yayılacağını biliyor musun?
Amara: Evet, biliyorum. Etrafa yaymayı mı kastediyorsun?
Annika: Evet, kesinlikle. Bazı bilgileri çok sayıda insanla hızlı bir şekilde paylaşmam gerekiyor ve bunu yapmanın en iyi yolundan emin değilim.
Amara: Bunu yapmanın birkaç yolu var. Sosyal medyada yayınlayabilir, e-posta gönderebilir veya haberlerde bir duyuru yapabilirsiniz.
Annika: Hmm, bu iyi bir fikir. Sanırım sosyal medyada yayınlayacağım. Bu şekilde çok sayıda insana hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlayabilirim.
Amara: İyi plan. Sadece bilginin kaynağına bir bağlantı eklediğinizden emin olun, aksi takdirde insanlar bunun güvenilir olduğunu bilemezler.
Annika: Evet, bunu düşünmemiştim. Eklediğimden emin olacağım. Tavsiyeniz için teşekkürler.
Amara: Sorun değil. Daha fazla yardıma ihtiyacınız olursa bana haber verin.
Belge
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, did you get a chance to look over the document I sent you?
Amara: Oh yeah, I did. It looks really good.
Annika: That`s great to hear. I worked really hard to make sure that it was comprehensive.
Amara: It definitely is. I have a few questions about a few sections, though.
Annika: Sure, what do you want to know?
Amara: Well, I was looking at the section on market analysis and I was wondering what your sources were.
Annika: I used a combination of primary and secondary research. I interviewed some industry experts and conducted an online survey. I also used some publicly available data from industry reports.
Amara: That sounds great. I had a few concerns about the section on pricing and how it could impact our competitiveness in the market.
Annika: We need to be mindful of what our competitors are doing in terms of pricing, but I believe that our product has some unique features that could make it more attractive than the competition. We should also consider offering discounts or promotions to attract customers.
Amara: That`s a good idea. I think we should add that to the document.
Annika: Absolutely. I`ll make sure to add that in the next version of the document.
Türkçe: Annika: Hey Amara, sana gönderdiğim belgeye bakma fırsatın oldu mu?
Amara: Evet, yaptım. Gerçekten iyi görünüyor.
Annika: Bunu duymak harika. Kapsamlı olduğundan emin olmak için gerçekten çok çalıştım.
Amara: Kesinlikle öyle. Yine de birkaç bölüm hakkında birkaç sorum var.
Annika: Tabii, ne bilmek istiyorsun?
Amara: Pazar analizi bölümüne bakıyordum ve kaynaklarınızın ne olduğunu merak ediyordum.
Annika: Birincil ve ikincil araştırmayı bir arada kullandım. Bazı sektör uzmanlarıyla görüştüm ve çevrimiçi bir anket yaptım. Ayrıca sektör raporlarından kamuya açık bazı verileri de kullandım.
Amara: Kulağa harika geliyor. Fiyatlandırma bölümü ve bunun pazardaki rekabet gücümüzü nasıl etkileyebileceği konusunda birkaç endişem vardı.
Annika: Rakiplerimizin fiyatlandırma konusunda ne yaptıklarına dikkat etmemiz gerekiyor, ancak ürünümüzün onu rakiplerinden daha cazip kılabilecek bazı benzersiz özelliklere sahip olduğuna inanıyorum. Müşterileri çekmek için indirim veya promosyonlar sunmayı da düşünmeliyiz.
Amara: Bu iyi bir fikir. Bence bunu belgeye eklemeliyiz.
Annika: Kesinlikle. Belgenin bir sonraki versiyonuna bunu eklediğimden emin olacağım.
Exhort
Örnek Diyalog: Annika: Hey Amara, how are you doing?
Amara: Hey Annika, I`m doing alright. What`s up?
Annika: Well, I wanted to talk to you about something that I think is really important and I wanted to exhort you to consider it.
Amara: Okay, what is it?
Annika: Well, I want to talk to you about the importance of pursuing your goals and dreams. You know, life is short and it`s important to go after what you want.
Amara: Yeah, I know. But it`s also easier said than done.
Annika: That may be true, but if you don`t try, then you`ll never know. Even if you don`t succeed, at least you can say that you tried. I think it`s important to take risks and to push yourself to be the best version of yourself.
Amara: I understand what you`re saying, and I appreciate your advice. I just don`t know if I`m ready to take that leap yet.
Annika: I understand. But I just want to exhort you to consider it. I know that you have so much potential and I think you should really give it a shot. You owe it to yourself to at least try.
Amara: You`re right. I`ll think about it.
Annika: That`s all I ask. I know that you can do it. Just believe in yourself and don`t be afraid to take risks.
Amara: Thanks Annika. You`re always so encouraging and supportive.
Annika: Anytime. I`m always here for you.
Türkçe: Annika: Hey Amara, nasılsın?
Hey Annika, ben iyiyim. Ne var ne yok?
Annika: Sizinle gerçekten önemli olduğunu düşündüğüm bir konu hakkında konuşmak ve sizi bu konuyu düşünmeye teşvik etmek istiyorum.
Amara: Tamam, ne oldu?
Annika: Sizinle hedeflerinizin ve hayallerinizin peşinden gitmenin önemi hakkında konuşmak istiyorum. Bilirsiniz, hayat kısadır ve istediğiniz şeyin peşinden gitmek önemlidir.
Amara: Evet, biliyorum. Ama söylemesi yapmaktan daha kolay.
Annika: Bu doğru olabilir ama denemezseniz asla bilemezsiniz. Başarılı olamasanız bile en azından denediğinizi söyleyebilirsiniz. Bence risk almak ve kendinizin en iyi versiyonu olmak için kendinizi zorlamak önemli.
Amara: Söylediklerinizi anlıyorum ve tavsiyelerinizi takdir ediyorum. Sadece henüz bu adımı atmaya hazır olup olmadığımı bilmiyorum.
Annika: Anlıyorum. Ama sadece bunu düşünmen için seni teşvik etmek istiyorum. Çok büyük bir potansiyelin olduğunu biliyorum ve bence gerçekten bir şans vermelisin. En azından denemeyi kendine borçlusun.
Amara: Haklısın. Bunu düşüneceğim.
Tek istediğim bu. Bunu yapabileceğini biliyorum. Sadece kendine inan ve risk almaktan korkma.
Teşekkürler Annika. Her zaman çok cesaretlendirici ve destekleyicisin.
Annika: Ne zaman istersen. Her zaman yanındayım.
Sonuç olarak İngilizce dilindeki bu geniş ve karmaşık kelime dağarcığına sahip olmak, tercümanların dil yeteneklerini yükseltmekte ve daha verimli, etkili çeviriler yapabilmelerine yardımcı olmaktadır. İngilizce dil becerilerinizi artırmak ve daha iyi bir tercüman olmak için İngilizce kurslarımızı incelemenizi öneriyoruz
İster temel seviyede bir eğitim almak isteyin a1 ingilizce, ister orta seviye bir kurs arıyorsanız b1 ingilizce veya dil yeteneklerinizi artırmak ve ileri seviyede İngilizce konuşabilmek hedefiniz ise c1 ingilizce, sizin için uygun bir eğitim bulunduğuna eminiz. "Sıfırdan İngilizce" kurslarımızı denemek de dil yeteneklerinizi daha verimli bir şekilde ilerletmeniz için mükemmel bir fırsat sağlar.
Unutmayın, bir tercüman olmak sadece belirli bir dili konuşabilmekten daha fazlasını gerektirir, aynı zamanda bu dili anlamak ve doğru bir şekilde yorumlayabilmek de oldukça önemlidir. Kendinizi bu zorlu ve tatmin edici göreve adayarak kişisel ve profesyonel düzeyde büyük ilerlemeler kaydedebilirsiniz. Başarılar dileriz ve güzel çeviriler!
Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketim Bilimleri Bölümü mezunuyum. Blog yazarlığı ve insan kaynakları yönetimi sertifikalarım var. İngilizce dilinde yüksek lisans derecem var ve 3 yıl ABD'de yaşadım.