Tarımın Gelişmesi İle Sağlığımız Azalıyor Mu?
Dönem | Yaşam Biçimi | Etkileri |
---|---|---|
Göçebelik | Avcılık ve Toplayıcılık | Besin çeşitliliği sınırlı, sağlık riskleri doğal koşullara bağlı |
Yerleşik Hayata Geçiş | Tarım | Besin çeşitliliği artıyor, mevsimlere bağımlı beslenme oluşmaya başlıyor |
Tarımın İlk Dönemleri | Sadece Beslenme Amaçlı Tarım | Sınırlı türde bitkisel besin, hayvansal besinlerin azalması |
Tarımın Geliştiği Dönemler | Giyim ve Barınma İçin Tarım | Bitkisel çeşitlilik artıyor, beslenme çeşitleniyor |
Modern Tarım | Endüstriyel Tarım | Besin çeşitliliği artıyor ancak besin değeri azalıyor, tarıma dayalı sağlık sorunları ortaya çıkıyor |
Gelecekteki Tarım | Sürdürülebilir ve Doğa Dostu Tarım | Besin çeşitliliği ve besin değeri korunuyor, tarıma dayalı sağlık sorunları azalıyor |
Gelişmekte Olan Ülkelerde Tarım | Tradiyonal Tarım | Besin çeşitliliği sınırlı, toprak erozyonu ve su kıtlığı riskleri artıyor |
Gelişmiş Ülkelerde Tarım | Teknoloji Tabanlı Tarım | Besin çeşitliliği ve verimlilik artıyor, insan sağlığı için potansiyel riskler |
Mevsimlere Bağlı Tarım | Stok Yönetimli Tarım | Mevsimlere bağlı beslenme değişimleri, besin çeşitliliği |
Gelecek Tarım Teknolojileri | Dijital ve Robotik Tarım | Verimlilik ve kalite artışı, iş gücü maliyetlerinde azalma, sürdürülebilirlik |
Göçebelikten yerleşik hayata geçişin sembolüdür tarım. İnsanların avcılık toplayıcılıkla yaşamlarını idame ettirdikleri dönemlerden sonra beslenecekleri bitkileri kendilerinin yetiştirme girişiminde bulunma süreçleri uzunca bir zaman almıştır. İlk zamanlar yalnızca beslenme amaçlı yapılan tarım daha sonraları giyinme barınma gibi ihtiyaçlar için de yapılmaya başlanmıştır. Bu da bitkisel çeşitliliğin yıllar geçtikçe daha da artmasına yol açmıştır.
Bunun yanında hayvancılığın da zaman içinde hem mevcudu hem de çeşitliliği büyük oranda artmıştır. Tarım ve hayvancılık birbirinden ayrılamaz bir bütündür. Diğer bir tabirle mutualist yaşayan 2 canlı gibi her iki sektör de birbirinden fayda sağlar.
Yerleşik hayata geçişle gelişimini sürdüren tarım ve Hayvancılık Sektörü sosyal yaşam alanlarının genişlemesine ve bunun sonucunda şehirlerin ve devletlerin oluşmasına önayak olmuştur. Yıllar içinde hızla artan nüfusu doyurmak da insanları üretim konusunda daha profesyonel davranmaya itmiştir. Buğday yetiştiriciliği ile konuyu açabiliriz. Olgunlaşan buğdayını hasat eden üreticinin, ne çıkarsa yeterlidir mantığı yerini birim alandan daha fazla ürün alma bilincine bırakmıştır. Aynı şekilde günde 5 litre süt veren inek artan ihtiyaca karşılık daha fazla süt verebilen ineklerin yetiştirilmesi için çalışmaların başlamasını sağlamıştır.
1970’li yıllardan bu güne dünya nüfusu 2 kat artarak 8 milyara, aynı şekilde ülkemizin nüfusu da 35 milyondan 82 milyon seviyesine ulaşmıştır. Ülkemiz Nüfusunun gelecek 10 yıl sonrasında 10 milyon artış göstereceği tahmin edilmektedir. Bu kadar nüfusun beslenebilmesi için tarımda kalite ve ürün miktarının artışına yönelik sürekli çalışmalar yapılmaktadır. Birçok ilimizde araştırma ve geliştirme enstitüleri bulunmaktadır. Her biri besin zincirimizde yer alan farklı kültürel bitki veya hayvanlar üzerinde çalışmalar yapmaktadırlar. Bunun sonucunda ülkemizin iklimine ve toprağına uygun daha kaliteli ve daha fazla ürün verebilen yeni çeşitlerin ortaya çıkması sağlanmaktadır.
Zaman içinde taleplere paralel olarak gelişen tarım sektörü birçok eleştiriye de maruz kalmaktadır. Bitkisel üretimde kullanılan tohumdan gübre ve tarım ilaçlarına kadar hepsine karşı olan kişi ya da gruplar bulunmaktadır. Ülkemizde de aktif olarak özellikle sosyal medya kanalıyla konu hakkında yerli yersiz, mesnetsiz paylaşımlarda bulunulmaktadır. Eleştirel paylaşımların birçoğu doğru gibi görünse de aslında eksik verilen bilgiden dolayı bu durum ortaya çıkmaktadır. Tarımsal ilaçların ve gübrelerin insan sağlığına birçok olumsuz etkileri vardır, bu konuda hemfikiriz. Doğru ama eksik bilgidir. Konu üzerinde sürekli çalışmalar yapılmaktadır. Tarımda kullanılan her ilacın her ürün için farklı farklı kullanım dozu ve bitki bünyesinden atılması için gereken, her bitkinin bünyesine göre farklılık gösteren bekleme süresi bulunmaktadır. Örneğin erik ağacında iç kurduna karşı ilaçlama yapıldığında kullanılan tarım ilacına göre 15 gün bekleme süresi bulunmakta ise bu 15 günlük süre içerisinde ağacın meyvesini tüketmek demek tarım ilacını da beraberinde mideye indirmek demektir.
Bitkilerde de hayvanlardaki gibi dolaşım sistemi bulunmaktadır. Belirtilen bekleme süresi zarfında ilaç bitki bünyesinden atılacaktır. Tarımsal ilaçlar konusunda en önemli husus ilacın bitkiye kullanım ruhsatının olup olmamasıdır. Aynı insan ve hayvan sağlığında kullanılan ilaçlar gibi tarımsal ilaçlarda da etken madde üzerinden kullanım tavsiyelerinde bulunulmaktadır. Nasıl ki köpeğimize verilen ağrı kesiciyi biz kullanamıyorsak bitkilerde de aynı durum söz konusudur. Her ilacın her bitkiye kullanım ruhsatı yoktur. Peki, biz bu bilgilere nereden nasıl ulaşabiliriz? Bu konuda Tarım ve Orman Bakanlığına ait bitki koruma ürünlerinin ruhsat, kullanım dozu bekleme süresi vs. birçok bilgiyi sağlayan sitesine https://bku.tarim.gov.tr adresinden ulaşılabilir.
Aynı şekilde hibrit veya ıslah edilerek verim ve kalitesi artırılmış tohumlardan üretilen beslenmemizde önemli yere sahip kültür bitkilerine, karşı olan birçok insan bulunmaktadır. Yerli tohum kullanılması, bitki zararlı ve hastalıklarıyla mücadelenin zirai ilaç kullanmadan bitkisel adını verdikleri birkaç uyduruk formülle yapılması, gübrelemenin hayvan gübresiyle ihtiyaç duyulan bütün elementleri barındırdığı garantisi verilerek yapılması gibi sığ bilgilerle insanların kafası bulandırılmaktadır. Kısacası bilen bilmeyen, evindeki saksıya 2 kök domates dikmiş kişi bile uzman edasıyla tavsiyeler yağdırmaktadır. Uzmanı olmayan kişilerin ne tavsiyeleri ne de galeyana getirici açıklamaları dikkate alınmamalıdır. Yerli tohumdan alınan verim ancak üreticinin karnını doyurur. Zirai ilaç ve suni gübre kullanılmadan yapılmak istenen üretimle ya hiç ürün alamazsınız ya da diğer örnekteki gibi üreten ancak karnını doyurabilir. Hızla artan nüfusun beslenebilmesi için her imkândan bilinçli şekilde yaralanarak kaliteli ve oldukça fazla miktarda üretime ihtiyaç vardır.
İlaçlama ve gübreleme kati suretle bilinçli yapılmalıdır. Bitkisel üretim yapan üreticilerimizin bilerek veya bilmeyerek ruhsatsız ve fazla dozda ilaç kullanması, ilaç uygulaması yaptıktan sonra bekleme süresini geçirmeden hemen hasat edip piyasaya mal göndermesi, çok fazla gübre kullanması vs. şeklinde birçok hatalı davranışı vatana ihanetle eşdeğerdir. İnsan sağlığıyla oynamanın affı yoktur, olamaz. Bu konuda ilgili birimlerin eğitimleri ve hatalı durumlarda cezai işlemleri bulunsa da en büyük kontrol mekanizması üreticinin kendi vicdanıdır.
Konuk Yazar: Yılmaz GÜNEY - Ziraat Mühendisi
İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.