Johari Penceresiyle Kendini Tanımak
Kendini tanımak, kişinin kendini gerçekleştirebilmesi için gerekli olan en önemli erdemdir. Bu erdeme sahip olmak samimiyet ve özgünlük ister. Yani kendimize dürüst davranarak ve kendimiz olmaktan utanmayarak kendimizi tanıyabiliriz. Kendini gerçekleştirmek,-Abraham Maslow’dan ilhamla- hayati ihtiyaçlarımızı karşıladıktan sonra kendimizi inşa etmektir. Hayat sadece diploma ve kariyerden ibaret değildir. Diploma ve kariyer kendini gerçekleştirme işinin sadece bir parçasını oluşturur. Kendini gerçekleştiren kişi, psikolojik sağlığı gelişmiş bireydir. Bu kişinin potansiyelini en üst düzeyde kullandığı görülür. Bir insanın potansiyelini en üst düzeye çıkarabilmesi için önce kendini tanıması gerekir.
Kendini bilmek, kendini keşfetmek, kendini aramak, kendine yolculuk, özümüzü bulmak gibi kavramlar kendini tanımak ile ilgili deyimlerdir. Kendini tanımanın çok çeşitli yolları var. Bunlar:
Kişisel alışkanlıklarımızı ve özelliklerimizi gözden geçirmek,
Değer yargılarımızı tespit etmek,
İnançlarımızın ve önyargılarımızın ne olduğunu kendimize sormak,
O anda içinde olduğumuz duygunun (öfke, hüzün, neşe) kaynağını ve neden olduğunu kendimize sormak.
Bu saydığımız maddeler tek tek üzerinde tespit gerektiren ve zaman alan uğraşılardır. Bu nedenle size kendini tanımanın hem kısa hem de sağlam bir yolunu gösterelim: Johari Penceresi. Johari penceresiyle kendini tanımak isteğindeyseniz lütfen bir adım geri çıkın ve kendinize dışardan bakın.
Kendini Tanımak Nedir?
Kendini tanımak, insanın kişisel özelliklerini, duygularını, alışkanlıklarını, değer yargılarını ve inançlarını tespit etmesi ve bunları hayatına göre düzenlemesidir. İnsanın kendini tanıması hemen olup bitecek bir süreç değildir. İnsan her yaşta, her dönemde, her ilişkide ve her işte farklı yönlerini keşfeder. Keşfetmek, var olanı bulmak, var olanın farkına varmaktır. İnsan, kendinin ne kadar farkında olursa kendini tanımak konusunda o kadar başarılı olur. Kendini tanımak, kendini gerçekleştirmek için çok önemlidir. İnsan hem kendi hem de toplum için kendini gerçekleştirir. Toplumda var olabilmenin en önemli şartı ise iletişimdir. Sosyal hayatta iletişimin en güzel şekli etkili iletişimdir. Etkili iletişim kurabilmek için insanlara saygı duymak, insanları kabul etmek, insanlara değerli olduklarını hissettirmek gerekir. Hiçbir davranışı abartmadan ve kendimize güvenerek iletişim kurmak etkili bir iletişim için gereklidir. Sosyal hayatta iletişim kurarken kendimizin ve değerlerimizin farkında olarak iletişim kurmalıyız. Bu bağlamda kendini gerçekleştirmenin toplumsal yönünü ele aldığımızda sosyal hayatta etkili iletişim için yine kendini tanımanın gerektiğini anlıyoruz. Çünkü kendimizi karşı tarafa açmak, kendimizi doğru ifade etmek zorundayız.
Kendini Tanımanın Yolları Nelerdir?
Kendini tanımak nasıl olacak? Sorunuzu duyar gibiyim. Sosyal bilim insanları, kendini tanımanın 3 yolu olduğu görüşündeler. Bu yolların her birinden sırasıyla geçmek gerekiyor. Sadece bir yolu kullanmakla kendimizi tanıyamayız. Kendini tanımanın yolları:
Kendini kavrama
Kendine saygı/güven duyma
Kendini Kavrama:
İnsanın düşündükleri, hissettikleri, inançları ve tutumlarıdır. Yani bunlar hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğunu tespit etmesidir. Kendini kavrama, kişinin sosyal hayattaki duruşuyla ilgili bir durumdur. Çünkü kişinin kendini kavramasını sağlayan aracılar nelerdir diye sorduğumuzda karşımıza 4 kaynak çıkıyor:
İnsanın diğerleri tarafından ortaya koyulan imajı
İnsanın kendisi ve diğerleri arasında yaptığı karşılaştırmalar
İnsanın kültür sayesinde öğrendikleri
İnsanın kendi düşünce ve davranışlarını değerlendirmesi
Bu kaynaklar bize kendini kavrama adına kendimize hem içerden hem de dışardan bakmamız gerektiğini gösteriyor. Bu kaynakları soruya dönüştürelim:
Sosyal hayattaki imajınız nedir? Sakin/ Gergin/ Neşeli
Çevrenizdeki insanlara kıyasla hareketli misiniz durgun musunuz?
Vazgeçemediğiniz değer yargılarınız var mı? Nelerdir?
Kendine Saygı/Güven Duyma:
Son yıllarda gözlemlediğim bir durum var. İnsanların kendine saygı duymaması. Kendine güvenden bahsetmiyorum. Kendine saygı duymaktan bahsediyorum. Kendine saygı duyma kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak öz bakım becerilerini gerçekleştirmesidir. Yetişkin birey nasıl öz bakım becerisi edinememiş diyebilirsiniz. Çocukluğunda ailesinde değer görmemiş kişiler kendine değer vermiyor. Kendine değer vermeyenler, kendine saygı duymuyor. Kendine saygı duymayanlar öz bakımını önemsemiyor.
Öz bakım becerileri, sağlıklı beslenmek, spor yapmak, düzgün giyinmek, çevremize karşı sınırlarımızı çizmek, gün içinde kendimize rahatlama alanı ve zamanı oluşturmak, iyi arkadaşlıklar kurmak olarak sıralanabilir. Öz bakımını yapmayan kişiler agresif ya da pasif-agresif kişiliğe dönüşüyor. Agresif insan çevresiyle etkili ve doğru iletişim kuramayan insandır. Pasif-agresif kişiyse çevresine tepki vermekten korktuğu için her şey normalmiş gibi davranan, kısa ve soğuk cevaplar veren, kendince sürekli söylenen insandır. Bu nedenle öz bakımını yapan insanlar kendine saygı duyanlardır. Kendine saygı duyanlar, kendilerine güvenirler. Kendine güvenen insanlar, sözlü ve sözsüz iletişimde başarılı, sosyal hayatta saygı gören insanlardır. Yani kendine saygı duymak, toplumdan da saygı görmeyi beraberinde getiriyor.
Kendinin Farkına Varmak:
İnsanın neyi, neden yaptığına dair kendisini anlayabilmesidir. Duygularının adını koyması, onları açıklayabilmesidir.
Neden hüzünlüyüm? Ben de eksik olan bir şey mi var?
Neden öfkeliyim? Yoksa güvende değil miyim?
Ne olunca hüzünleniyorum/öfkeleniyorum?
Bu hisleri yaşarken aklım ve bedenim ne diyor?
Bu tür soruları sormak o an ki hislerimizle başa çıkmak için iyi bir yöntemdir. Ayrıca kendini tanımak adına adeta bir duygu ameliyatındaymış gibi ince eleyip sık dokuyarak insanın kendinin farkında olmasını sağlar. Kişinin kendinin farkına varmasını sağlayan başka bir yöntem ise Johari Penceresi.
Johari Penceresi Nedir?
Johari Penceresi, bir ilişkide ‘’benliğin’’ paylaşımını grafikler. Joe Luft ve Harry Ingram tarafından 1955’te geliştirilen Johari Penceresi, adını Joe ve Harry isimlerinin ilk hecesinin birleşmesinden alır. Johari Penceresi, bir kişinin hem kendiyle hem de toplumdaki insanlarla olan ilişkisinde kendini açma istekliliğini ve geri bildirime ne kadar açık olduğunun grafiğini sunar.
Örneğin arkadaşımız Mehmet’le olan yakın ilişkimizi düşünelim. Benim ilişkim Mehmet’le dikey çizgi; Mehmet’le kişisel düşüncelerimi açıklamaya veya paylaşmaya ne kadar istekli olduğumsa yatay çizgiyle gösteriliyor. Mehmet’ten kendim hakkında geri bildirim almaya ne kadar açık olduğumu gösteren diğer yatay ve dikey çizgiyi de diğer çizgilerin tam karşısına çizerek bir kare oluşturuyorum. Şimdi Mehmet’le olan ilişkimin Johari Penceresini açabilirim. Bu pencere 4 alandan oluşuyor:
Açık: Hem benim hem de Mehmet’in benim hakkımda bildiği özellik, tutum, duygu ve davranışlarımdır. Yani adı üzerinde paylaşmaktan korkmadığım tüm bilgilerim ve hallerimdir.
Gizli: Kendim hakkında bildiklerim ama Mehmet’in benim hakkımda bilmedikleridir. Bilinçli olarak Mehmet’ten sakladığım yanlarımı ifade eder. Örneğin ailemin fakir olduğunu fakirlikten utandığım için Mehmet’ten saklıyorum. Fakirlikten utanmanın altında ayrıca Mehmet tarafından dışlanma ve küçümsenme korkumda var. Gizli alandakiler, kendimle barıştığımda açık alana çıkacaktır.
Kör: Mehmet’in benim hakkımda bildikleri ama benim kendi hakkımda farkında olmadığım tutum, davranış ve huylarımdır. Örneğin cimriyim ama farkında değilim. Mehmet cimriliğimin farkında. Kaygı, kıskançlık, korku gibi duygularda bu alanın içinde yer alır. Kör alanı geniş olan kişiler benmerkezci, savunmacı, eleştirilere kapalı, şüpheci ve tek taraflı iletişim kuran kişilerdir. Empatileri zayıftır. Etkili iletişimde başarısızdırlar. Etkili iletişim için kör alanın daraltılması gerekir. Bu nedenle kör alanı geniş kişiler, diğer insanlardan geri bildirim alarak kör alanlarını daraltabilirler. Bunun için eleştirilere açık olmak lazım. Bir insan kendini tanıdıkça kör alanı daralır.
Bilinmeyen: Ne benim ne de Mehmet’in benim hakkımda bilmediği yönlerim ve davranışlarımdır. Bu alan hem kendime kapalı hem de başkalarına kapalı karanlık bir alandır. Freud, bu alanın bilinçaltı olduğunu söyler. Bu alanda bastırılmış duygular, fark etmediğimiz korkular, zaaflar ya da eğitim ve özgüven eksikliği nedeniyle keşfedemediğimiz yeteneklerimiz yer alır. Bilinmeyen alanı geniş olan insanlar genelde özgüven eksikliği olan ya da tecrübesiz insanlardır.
Sağlıklı psikolojiye sahip insanların Johari Penceresinde hangi alanı daha geniş olmalı diye soracak olursanız tabi ki de açık alan deriz. Açık alan ne kadar geniş olursa o kadar sağlıklı bir psikolojik yapıda olduğumuzu gösterir. Ama açık alan %100 genişlemez. Kişi kendini ne kadar açarsa açsın yine de gizli, kör ve bilinmeyen alanları olacaktır. Kendim ve Mehmet’le olan ilişkimin Johari Penceresini çizdim, alanların ne anlama geldiğini açıkladım. Şimdi sıra Johari Penceresi testi çözüp puanımızı hesaplamakta. Hesapladığımız puanlarla da Johari Penceresi içindeki 4 alanın sınırlarını belirliyoruz. Yukarıda verdiğimiz bilgilere dayanarak kendimizi tanımaya çalışıyoruz.
Kendini gerçekleştirmek için kendimizi tanımak istedik. Öncelikle öz bakım becerilerini öğrenerek kendimize saygı duymaya başladık. Kendimize saygı duymak bize özgüven kazandırdı. Bu cesaretle kendini kavrama işine girdik. Burada kendimizi toplumdaki insanlarla karşılaştırdık. Kendimizde, yaşadığımız kültürden parçalar bulduk önce. Sonra kendi düşünce ve davranışlarımızı yorumladık. Bu yorumlama bize duygularımızı ameliyat ettirdi. Ve kendimizin farkına vardık. Kendimize hem içerden hem de dışardan bir pencere açtık. Johari Penceresinden bakarak kendimizi tanımaya çalıştık. Sorular sorduk, puanlar aldık, alanlarımızın sınırlarını çizdik. Johari Penceresini açtık. Ah bir de ne görelim:
"Beni ben de demen, ben de değilim,
Bir ben vardır ben de, benden içeru" (Yunus Emre)
Johari Penceresiyle kendini tanımak, kendini hem kendine hem de insanlara açmak(tır).
Süleyman Demirel Üniversitesi Halkla İlişkiler bölümünü, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni bitirdi. Amerika’da bulunduğu dönemde ‘’Tesol’’ ve ‘’Child Psychology’’ sertifikalarını aldı. Anaokullarında çalıştı. Türkiye’de ise çeşitli kurslarda Arapça öğreticiliği yaptı. Orta derecede İngilizce ve Arapça bilmektedir.