En Güzel İngilizce Atasözleri ve Anlamları
İngilizce Atasözü | Türkçe Çevirisi | Anlamı |
---|---|---|
People who live in grass houses should not throw stones. | Camdan evlerde yaşayanlar başkalarına taş atmamalılar. | Kendisi mükemmel olmayan kişiler başka kişileri durumlarına göre yargılamamalıdır. |
You can lead a horse to water, but you can’t make him drink. | Atı suya götürebilirsin, ama ona suyu içiremezsin. | İnsanların bir işi yapmaları için onlara yol göstermek mümkündür. Ancak o işi yapmak ya da yapmamak insanların kendi inisiyatifindedir. Bir işi yapması için kimse zorlanamaz. |
A bird in the hand is worth two in the bush. | Eldeki bir kuş çalıdaki iki kuştan daha değerlidir. | İnsanın elindekinin değerini bilmesi gerekir. Az da olsa sahip olunan şey her zaman sahip olunmayan ya da sahip olunamayacak olan şeyden daha değerlidir. Çünkü elindekinin kıymetini bilmeyen kişi daha fazlasına sahip olamaz. |
Don't judge a man until you've walked in his boots. | Bir kişinin botlarıyla yürümeden onu yargılama. | Bir kişiyi yargılamadan önce kendini onun yerine koymak gerekir. Çünkü o kişinin şartlarını bilmeden yaptığının nedenlerini anlamak olası değildir. Böyle durumlarda ise bir kişiyi doğru şekilde değerlendirebilmek mümkün olmaz. |
Actions speak louder than words. | Hareketler kelimelerden daha sesli konuşur. | Bir şeyin yapılacağının söylenmesi çok da önemli değildir. Çünkü söylenen şey gerçekleştirilmediğinde bir değeri kalmaz. Verilen sözlerin davranışlarla yerine getirilmesi çok daha etkili ve değerlidir. |
One man's trash is another man's treasure. | Bir kişinin çöpü başka bir kişinin hazinesidir. | Neyin değerli olup neyin değersiz olduğuna ilişkin düşünceler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bir şey sadece bir kişi ona değersiz dediği için değersiz olmaz. A’nın değersiz gördüğü B için çok farklı anlamlar taşıyor olabilir ve farklı değerlendirilebilir. |
You can’t make an omelet without breaking a few eggs. | Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın. | Hayatta hiçbir başarıya kolay yoldan ulaşılamaz. Başarıya giden yolda her zaman sıkıntılı durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu zorluklar karşısında kimi zaman kayıplar yaşansa da sonuca ulaşabilmek için yaşanan kayıpları önemsememek gerekir. |
The grass is always greener on the other side. | Herkes, başkalarının durumunu kendi durumundan daha iyi görür. | İnsanlar genellikle başkalarının durumunu, kendi durumlarından daha iyi veya daha çekici olarak görme eğilimindedirler. Bu, insanların genellikle sahip olmadıkları şeylere özlem duymaları ve sahip olduklarının kıymetini bilmemeleri durumunu ifade eder. |
Every cloud has a silver lining. | Her karanlık gecenin bir aydınlık sabahı vardır. | Hayatın en zor dönemlerinde bile umut etmek, olumlu düşünmek ve çözüm aramak önemlidir. Çünkü her ne kadar durum kötü görünse de, genellikle bir çözüm veya olumlu bir yön bulunabilir. |
The apple doesn't fall far from the tree. | Elma, ağacın dibine düşer. | Çocuklar genellikle ebeveynlerine benzer özellikler, alışkanlıklar veya tutumlar sergilerler. Donald o yüzden bir kişinin karakterinin veya davranışının, genellikle ailesinin karakteri veya davranışlarına benzer olacağını ifade eder. |
İngilizce, farklı milletlerden anadilleri farklı olan insanların konuştuğu ilk küresel ortak dil olarak tanımlanır. Uluslararası diplomasi alanlarında yardımcı dil olarak kullanılan en önemli dildir. Dünya insanlarının nerede olursa olsun birbirleri ile iletişim kurabilmesini sağlayan ortak bir kültür ögesi haline gelmiştir.
İngilizce, dünya üzerinde ana dil ve ikinci dil olarak toplam 1,8 milyar insan tarafından konuşularak en popüler dillerden biri olmuştur. Durum böyle olunca İngilizce için, dünya dili ve iletişim dili gibi tanımlamalar yapılmaktadır. Bu kadar çok kullanılan bir dili öğrenmek de insanların küresel anlamda yer edinebilmeleri ve kendilerini geliştirebilmeleri için önemlidir. Bu nedenle ana dili farklı olan pek çok ülkede ikinci bir yabancı dil olarak İngilizce öğretilmektedir.
Bir dili tam manasıyla öğrenebilmenin yolu, o dilin tüm kullanım alanlarına hâkim olmaktan geçer. Dillere anlam katan ve kültürel taşıyıcılığını da kuvvetlendiren en önemli nokta, o dile ait olan atasözleri ve deyimler olmaktadır. Bu sözler hem bir dilin geçmişten gelen birikimini yansıtırken hem de günlük hayattaki farklı durumlar karşısında incelikli belirtmeler yapmaktadır. İngilizce atasözleri ve İngilizce deyimler de böyle bir özellik taşımaktadır.
İngilizce Deyimler ve Atasözleri
İngilizce atasözleri ve belirli durumlar için kullanılan İngilizce deyimler bu dilin önemli parçalarıdır. Bu atasözü ve deyimler, dili kullanan kültürlerin yaşamlarını nasıl sürdürdüklerine ve geçmişlerinden çıkardıkları derslere göre şekillenmektedir. Yaşamın daha iyi sürdürülebilmesi için nasihat anlamı taşımaktadır. Türkçe olarak atasözleri denilen sözler, İngilizce ’de proverbs olarak adlandırılır. Proverbs aynı zamanda bir kültürü de yansıtmaktadır. Bu sözleri öğrenmek de o kültüre daha fazla hâkim olarak dilin öğrenilmesini ve kullanılmasını kolaylaştırmaktadır.
İngilizce atasözleri ve deyimleri günlük konuşma dilinde çokça kullanıldığından hem anlamayı hem de konuşmayı geliştirmek için önemlidir. Yazımızın devamında İngilizce deyimler ve atasözleri ile ilgili örneklere yer vereceğiz. Bunların Türkçe çevirilerini ve anlamlarını ekleyeceğiz. Böylece İngilizce atasözleri incelenirken zaten gerekli olan anlamlarını da aktarmış olacağız. Aynı yöntemi İngilizce deyimler için de tekrarlayacağız.
İngilizce Atasözü Örnekleri ve Anlamları
Kültürün canlı bir parçası olan her bir dilin kendine özgü olan ve çoğunlukla nasihat anlamı taşıyan atasözleri vardır. İngilizce atasözleri de bu bağlamda değerlendirilebilecek önemli sözlerdir. Bu atasözlerinden en sık kullanılanları ve güzel anlamlar içerenleri örneklendirelim.
People who live in grass houses should not throw stones.
Türkçe Karşılığı: Camdan evlerde yaşayanlar başkalarına taş atmamalılar.
Anlamı: Kendisi mükemmel olmayan kişiler başka kişileri durumlarına göre yargılamamalıdır.
You can lead a horse to water, but you can’t make him drink.
Türkçe Karşılığı: Atı suya götürebilirsin, ama ona suyu içiremezsin.
Anlamı: İnsanların bir işi yapmaları için onlara yol göstermek mümkündür. Ancak o işi yapmak ya da yapmamak insanların kendi inisiyatifindedir. Bir işi yapması için kimse zorlanamaz.
A bird in the hand is worth two in the bush.
Türkçe Karşılığı: Eldeki bir kuş çalıdaki iki kuştan daha değerlidir.
Anlamı: İnsanın elindekinin değerini bilmesi gerekir. Az da olsa sahip olunan şey her zaman sahip olunmayan ya da sahip olunamayacak olan şeyden daha değerlidir. Çünkü elindekinin kıymetini bilmeyen kişi daha fazlasına sahip olamaz.
Don't judge a man until you've walked in his boots.
Türkçe Karşılığı: Bir kişinin botlarıyla yürümeden onu yargılama.
Anlamı: Bir kişiyi yargılamadan önce kendini onun yerine koymak gerekir. Çünkü o kişinin şartlarını bilmeden yaptığının nedenlerini anlamak olası değildir. Böyle durumlarda ise bir kişiyi doğru şekilde değerlendirebilmek mümkün olmaz.
Actions speak louder than words.
Türkçe Karşılığı: Hareketler kelimelerden daha sesli konuşur.
Anlamı: Bir şeyin yapılacağının söylenmesi çok da önemli değildir. Çünkü söylenen şey gerçekleştirilmediğinde bir değeri kalmaz. Verilen sözlerin davranışlarla yerine getirilmesi çok daha etkili ve değerlidir.
One man's trash is another man's treasure.
Türkçe Karşılığı: Bir kişinin çöpü başka bir kişinin hazinesidir.
Anlamı: Neyin değerli olup neyin değersiz olduğuna ilişkin düşünceler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bir şey sadece bir kişi ona değersiz dediği için değersiz olmaz. A’nın değersiz gördüğü B için çok farklı anlamlar taşıyor olabilir ve farklı değerlendirilebilir.
You can’t make an omelet without breaking a few eggs.
Türkçe Karşılığı: Birkaç yumurta kırmadan omlet yapamazsın.
Anlamı: Hayatta hiçbir başarıya kolay yoldan ulaşılamaz. Başarıya giden yolda her zaman sıkıntılı durumlarla karşılaşılmaktadır. Bu zorluklar karşısında kimi zaman kayıplar yaşansa da sonuca ulaşabilmek için yaşanan kayıpları önemsememek gerekir.
The grass is always greener on the other side of the hill.
Türkçe Karşılığı: Tepenin diğer tarafındaki çim her zaman daha yeşildir.
Anlamı: İnsanlar sahip olmadıkları şeyleri her zaman daha ilgi çekici bulurlar ve elde etmek isterler. Ancak ona sahip olduktan sonra yükledikleri anlam azalır. Böylece sahip olamadıkları farklı şeyleri daha güzel bulmaya başlarlar.
A little knowledge is a dangerous thing.
Türkçe Karşılığı: Az bilgi tehlikeli şeydir.
Anlamı: Bir konu hakkında bilgisi kısıtlı olan bir kişinin o konu hakkında yorum yapması yanlıştır. Tam anlamıyla bilinmeyen bir konudaki yönlendirmeler başka kişiler için tehlikeli durumlara yol açabilir.
Hope for the best, but prepare for the worst.
Türkçe Karşılığı: En iyiyi umut et ama en kötüsü için hazırlan.
Anlamı: İnsan her zaman en iyi durumlar için umutlu olmalıdır. Ancak hayatın her günü iyi durumda geçmez. Bu nedenle umut ederken kötü durumlar için hazırlanmak ihmal edilmemelidir.
İngilizce Deyim Örnekleri ve Anlamları
İngilizce deyimler konuşma dilinde sıklıkla kullanılan sözlerdir. Bu nedenle İngilizce dizilerde, filmlerde ve televizyon şovlarında bu deyimlere sürekli olarak rastlamak mümkündür. İngilizce öğrenebileceğiniz en iyi Netflix dizileri ile aşağıdaki deyimlere dikkat edebilirsiniz.
Under the weather.
Anlamı: Havanın altında olmak. Kendini iyi hissetmemek ve hasta olmaya başladığını hissetmek anlamlarında kullanılır.
Pull someone’s leg.
Anlamı: Birinin bacağını çekmek. Birisi ile dalga geçildiğinde ve onu kandırdığında kullanılan deyimdir. Genellikle şaka amacı belirtilerek kişinin alınmaması sağlanır.
Once in a blue moon.
Anlamı: Mavi ay çıktığında. Çok sık görülmeyen durumlarla karşılaşıldığında o durumun nadirliğini belirtmek için kullanılır.
See eye to eye.
Anlamı: Göz göze görmek. Bir konuda başka biriyle aynı görüşte olduğunu belirtmek için kullanılır. Aynı gözden bakabilmek anlamı taşır.
By the skin of your teeth.
Anlamı: Dişinin derisi ile. Bir durumun kıl payı gerçekleştiğini ifade etmek için kullanılır. Zar zor atlatılan ve ince bir çizgide olan olayları anlatır.
Keep your chin up.
Anlamı: Çeneni dik tut. Karşılaşılan zorlu durumlar karşısında metanetli davranılması gerektiğini ifade eden deyimdir. Sıkıntılı durumda bulunan kişilere söylenir.
A piece of cake.
Anlamı: Bir kek dilimi. Yapılması çok kolay olan şeyler karşısında kullanılan deyimdir. Durumun veya meydan okumanın kolaylığını ifade eder.
Compare apples and oranges.
Anlamı: Elma ile portakalı karşılaştırmak. Birbirinden farklı olan iki durumun birlikte değerlendirilmemesi gerektiğini ifade eder.
İngilizce dilinde kullanılan atasözü ve deyimlerin bizce en güzel olanlarını örnekler halinde vermeye çalıştık. Eğer siz de atasözü ve deyimlerin daha fazlasını merak ediyorsanız, detaylı bilgiler içeren kaynaklardan öğrenmenizi gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca, Enstitü bünyesinde yer alan online eğitimler içerisinden ingilizce seviyenize karşılık gelecek, başlangıç seviyesinden üst seviyelere kadar olan ingilizce eğitimi seçiminizi yaparak aynı zamanda İngilizce konuşma anlamında da kendinizi geliştirebilirsiniz.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldum. Eğitimime devam ederken, bir televizyon kanalında canlı yayın kameramanı olarak görev yaptım. Çeşitli kısa film projelerinde farklı görevlerde bulundum. Enstitü’den aldığım online içerik editörlüğü eğitiminden sonra yazarlık yapmaya başladım.