Sosyal Medya Müzesini Gördünüz mü?
Müze İsmi | Konsept | Farklılığı |
---|---|---|
Türkiye'nin İlk Sosyal Medya Müzesi | İnteraktif Sanat ve Deneyim | Ziyaretçilerin fotoğraf çekmesine ve eserlerle interaktif olmasına izin veren bir müze konsepti |
Louvre Museum | Klasik ve Modern Sanat | Ziyaretçilerin eserlerin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşmalarına izin verir |
The Museum of Modern Art (MOMA) | Modern Sanat | Ziyaretçilerin eserlerin fotoğraflarını çekip sosyal medyada paylaşmalarına izin verir |
Pop Art Akımı | Andy Warhol ve '15 Dakikalık Ünlülük' | Ünlü olmanın sadece yetenek, güzellik veya şansa dayalı olmadığını, sosyal medyanın da bir faktör olduğunu öngören bir sanat akımı |
Sosyal Medya | Kişisel ve Toplumsal Deneyimlerin Sanal Sergisi | Herkesin kendi 'müzesini' oluşturabileceği, kişisel deneyimlerini ve görüşlerini paylaşabileceği bir platform |
Fotoğraf Paylaşımları | Kişisel Deneyimlerin Görsel Sunumu | Tek bir fotoğrafın milyonlarca kullanıcıya ulaşabildiği, sosyal medya etkisinin gücü |
Ünlü Olmak | Sosyal Medya Sayesinde Kolaylaşan Ünlülük | Artık yetenekli, dahi, çok güzel veya yakışıklı olmanızdan daha çok, sosyal medya becerinize bağlı bir durum |
Sosyal Medya Müzesinin Gücü | Ziyaretçilerin Kendi Eserleri Olması | Ziyaretçinin bizzat kendisi, sergilenecek bir 'eser' haline geliyor. |
Kültür ve Sanat Anlayışının Değişimi | Sosyal Medya'nın Etkisi | Sosyal medyanın, kültür ve sanat anlayışına yön veren bir güce dönüşmesi |
Beğeni ve Takipçi Arttırma | Sanal Popülarite | Sosyal medya kullanıcılarının, 'beğenilme' ve 'takipçi kazanma' arzusunun, sanal bir popülarite yarattığı |
Müze deyince hemen hemen hepimizin aklına soğuk, resmi, eserlere karşı son derece dikkatli olunması gereken ve çoğunlukla fotoğraf çekmenin yasak olduğu yerler gelir. Zira müzede sergilenen eserler, kültürel ve entelektüel nitelikteki sanat eserleridir.
Türkiye'nin ilk interaktif sanat, deneyim ve sosyal medya müzesi bu algının çok dışında. Burada deneyimlemek ve fotoğraf çekmek serbest çünkü eserler ziyaretçilerin ta kendisi. Ancak buraya müzeden ziyade sosyal medya deneyim mekanı demek daha doğru olabilir. Sosyal medya hayatımızın bu kadar içindeyken, ister istemez kültür ve sanat anlayışına da etki ettiği bir gerçek.
Dünyaca ünlü müzeler ve sanat galerileri de artık bu konuda daha esnek. Eserlerin ziyaretçiler tarafından fotoğraflanmasına ve sosyal medya hesaplarında paylaşılmasına olanak sağlar şekilde kürasyon yapmaya başladılar. Paris'teki Louvre Museum ve New York'daki The Museum of Modern Art (MOMA) buna örnek gösterilebilir. Elbette bir müzeden paylaşılan selfie, o müze ile ilgili yazılan bir yazıdan daha fazla ilgi çeker. Sosyal medyanın gücü ve etkisi çoğu kural ve alışkanlığı da bu bağlamda etkilemiş görünüyor.
Genci yaşlısı herkesin bugün en az birkaç tane sosyal medya hesabı var. Bu durumun en önemli nedenlerinden bir tanesi şüphesiz ki beğenilme arzusu. Pop Art akımının dahi adamı Andy Warhol, "In the future everybody will be world famous for fifteen minutes" yani "bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak" demiş. 1960'lı yıllarda geleceği hayal ederken bunu nasıl öngördü dersiniz? Üstelik o yıllarda ünlü olmak hiç kolay değil; gerçekten yetenekli, çok güzel ve yakışıklı veya şanslı olmak gerekiyordu.
Oysa günümüzde ünlü olmak parmakların ucunda ve çok daha kolay. Sosyal medya hesabından paylaşılan bir fotoğrafın milyonlarca kullanıcıya ulaşması zor değil. Yetenekli, dahi, çok güzel veya yakışıklı olmanız da gerekmiyor.
Bulunulan her ortamda en fazla beğeni alacak fotoğrafları çekme arzusu hemen hemen her kullanıcı için öncelik olmuş durumda.
Hal böyleyken sosyal medya kullanıcıları farklı deneyimler yaşayabilecekleri mekan arayışına giriyor. Rengarenk odalarda birbirinden farklı eğlenceli konseptler, ışık oyunları, dev aksesuarlar, top havuzları ve daha pek çok seçenek ile sosyal medya müzelerine olan ilgi gün geçtikçe çoğalıyor.
Sosyal medya müzeleri sanattan ziyade ziyaretçilerine eğlence deneyiminin kapılarını açıyor. Dünyanın herhangi bir yerindeki bu türden hizmet veren sosyal medya müzesinde, içeriye girdiğiniz andan itibaren kendinizi Tim Burton elinden çıkma bir animasyon filminin platosunda zannedebilirsiniz. Her oda farklı bir deneyim yaşamanıza olanak sağlıyor. Böyle bir mekanda hem eğlenmemek hem de içerik üretememek çok zor. Sosyal medya hesabınızda paylaşacağınız birbirinden tarz konsept fotoğrafları da cabası.
Sosyal Medya Müzesi Nerede?
Sosyal medya müzeleri ülkemizde yeni popüler olsa da birkaç yıl evvel dünyaya Amerika'dan yayılan Pop-Up müzeleri bu akıma öncü oldu. Ülkemizde bu alandaki eksikliği giderme amacıyla, Türkiye'nin ilk interaktif sanat deneyim ve sosyal medya müzesi konseptli Happy Hour, 2019 yılında İstanbul Galata'da ve yakın zamanda da İzmir Ege Perla'da açıldı.
İstanbul'da 500 metre karelik alana sahip eğlence konseptli odaları üç katta faaliyet gösteriyor. Her oda ziyaretçisine farklı dünyalar deneyimlemeyi sunuyor. Yaklaşık olarak 25 tane farklı konseptte oda mevcut. Açıldığı günden itibaren yoğun bir ilgiyle karşılaşan Happy Hour, şimdiden sosyal medyada binlerce takipçiye ve erişime ulaşmış görünüyor.
Aynı mekanlardan sıkılan sosyal medya kullanıcıları bu deneyimden oldukça memnun. Farklı konsept yaratmakta zorluk çeken online içerik üreticileri, yeteneklerini sergilemek için sıraya girmiş dersek yanılmış olmayız. Peki böyle bir deneyimi yaşamadan önce nelere ihtiyacınız olduğunu biliyor musunuz?
Sosyal Medya Müzesine Giderken Bunları Unutmayın
Sosyal medya müzesinde her odada farklı bir konsept heyecanı ve deneyimi yaşayabileceğinizden bahsetmiştim. Eğer sonradan pişman olmak istemiyor istemiyorsanız, aşağıda yer alan maddelere mutlaka göz atmalısınız:
Gitmeden önce sosyal medya hesabından odaların konseptine bakmanız üreteceğiniz içerikler için önceden fikir edinmenize yardımcı olur.
Yanınızda konseptlere göre size eşlik edecek küçük aksesuarlar ve eşyalar götürebilirsiniz.
Böyle bir ortam için yedek kıyafet götürme fikri oldukça akıllıca olurdu ancak kıyafet değişimi için henüz giysi kabinleri bulunmuyor.
Varsa profesyonel fotoğraf makinenizi mutlaka yanınıza alın.
Tüm bu deneyimi tek başınıza gerçekleştiremeyeceğiniz için fotoğraf çekmekten hoşlanan yakın bir arkadaşınızı da ikna etmeniz elzem.
En az iki kişi ile oldukça eğlenceli fotoğraflar çekebileceğiniz gibi, kalabalık arkadaş grubunuzla da eğlencenin dozunu arttırabilirsiniz.
Sosyal Medya Müzesi Ziyaret Notları
Happy Hour Pazartesi günleri hariç haftanın her günü 12:00 - 20:00 saatleri arasında ziyaretçi kabul ediyor.
0-4 yaş arasındaki çocuklardan ücret talep edilmiyor.
Biletleri internet üzerinden veya girişte satın alabiliyorsunuz.
Müzeye girdiğiniz andan itibaren 2 saat süreniz var, bu süre içerisinde istediğiniz kadar fotoğraf çekme şansınız bulunuyor.
Eğer kalabalıkta rahat edemem diyorsanız gitmek için daha sakin saatleri tercih edebilirsiniz. Online bilet alırken istediğiniz gün ve saat için tercih yapma hakkınız oluyor.
Özel etkinlik ve projeler için taleplere ılımlı bir yaklaşım söz konusu.
Siz de Sosyal Medya Müzesi Açabilirsiniz
Happy Hour'un genç kurucusu Kaan Dönmez, Amerika'da okuduğu üniversiteden mezun olduktan sonra yurtdışında büyük bir teknoloji firmasında çalışmaya başlıyor. Burada deneyimlediği bir tecrübeden yola çıkarak, Happy Hour'u açmaya karar veriyor.
Şimdilik Türkiye'de iki şehirde hizmet veren sosyal medya müzelerinin, farklı şehirlerde de şube ve franchise olarak açılması hedefleniyor. Şubeler için 350 metrekareden itibaren alanların uygun olduğu belirtiliyor. Franchise almak isteyen vizyoner girişimcilerin 150 - 200 bin TL arasında değişen isim hakkı bedelini gözden çıkarması gerekiyor. Bir şubenin aylık ciro hedefi ise 150 bin TL olarak belirlenmiş.
Sosyal Medya Müzeleri Uzun Soluklu İşler Mi?
Nasıl ki bu tarz işler insanların sanat anlayışlarını etkiliyorsa, sanat deneyimi anlayışını da etkiliyor. Sanat deneyimindeki sert kurallar artık esniyor ve ziyaretçilerin deneyimlerini daha keyifli hale getirmek amaçlanıyor. Müzelerde çekilen fotoğrafların paylaşılması olmazsa olmaz içerik deneyimlerinden sayılıyor. Bu tür yerler dış mekanları içerik üretmek için yetersiz bulan kişilere değişebilen konseptleriyle tatmin edici imkanlar sunuyor.
Şurası bir gerçek ki, sosyal medya hayatımızın merkezinde kalmaya epey devam edecek. Bu sebeple bu alanda yapılacak her türlü yatırımın olumlu geri dönüşü yatırımcısını sevindirecek nitelikte olacaktır.
Dünyada Sosyal Medyanın Müzelere ve Sanata Olan Katkısı Nasıl?
Sosyal medyada yer alan içeriklerin müze ve galerilere olan etkisinden bahsetmek gerekirse, son yıllarda Amerika, Avrupa ve Uzak Doğu'da bulunan üç boyutlu ve enstalasyon (yerleştirme sanatı) sergileri sadece birkaç ayda yıllık ziyaretçi sayısına çoktan ulaştı bile. Bu türden sergiler ziyaretçilerin her zaman yüksek yoğunlukta talep gösterdiği sergiler oluyor. Sosyal medyada paylaşılan bir fotoğraf, pek çok kişiyi aynı deneyimi yaşama konusunda heveslendiriyor.
Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak mı bilinmez ama sosyal medyanın önalan etkisiyle sosyal medya müzelerinin hızla artıp, alternatiflerinin çoğalacağı su götürmez bir gerçek.
Henüz öğrenciyken Facebook'un ilk yıllarında film eleştirileri yaptığı sinema kulübü kurdu ve yönetti. Çektiği fotoğraflara yazılar yazdı, yazılara fotoğraflar çekti. 15 yıl telekomünikasyon sektöründe görev aldı. Kurumsal iş hayatı, işyerinin kapanması sebebiyle sona erdi. Yazıya olan tutkusunu ilerletmeye karar verdi.