İşletmelerde Yönetim Yaklaşımları
Organizasyonların ve yönetim yaklaşımlarının zaman içerisindeki evrimini düşündüğümde, aklıma ilk olarak üniversitedeki işletme derslerim geliyor. O dönemlerde teorik bilgilerin yanı sıra, hocamızın gerçek hayattan örneklerle konuyu zenginleştirmesi beni oldukça etkilemişti. Özellikle 1990 sonrası işletme yönetim yaklaşımları üzerine yapılan tartışmalar, bana işletme dünyasının ne denli dinamizm içerdiğini göstermişti.
Yönetim Dönemi | Yaklaşımlar | Özellikler |
---|---|---|
Klasik Dönem (1880) | Bilimsel Yaklaşım, Yönetim Süreci Yaklaşımı, Bürokrasi Yaklaşımı | Rasyonel kurallar, merkezi kararlar, otorite odaklı |
Neo-Klasik Dönem | Davranışsal Yaklaşım | Kapalı sistem, ihmal edilen insan unsur |
Modern Dönem (1950) | Sistem ve Durumsallık Yaklaşımı | Açık sistem, çevre ile etkileşim, örgütün organik yapıda olması |
Post Modern Dönem (1990) | Bilgi çağı yaklaşımları | Şebeke tipi, küçük ve yalın, sözlü iletişime önem veren örgütler |
Günümüz | Total Kalite Yönetimi, Dış Kaynaklardan Yararlanma, Küçülme vd. | Esnek ve proaktif yapılar, hızlı karar mekanizmaları, yetki ve sorumluk denkliği |
İş Bölümü ve Uzmanlaşma, Bölümlere Ayırma, Kademe Sayısı | Çekirdek yeteneklere yönelme, iş bölümlerinin azaltılması | |
Hiyerarşik Yapı, Emir Komuta Birliği, Kontrol Alanı | Dar kontrol alanı, basık yapılara yönelme | |
Yetki Devri, Yetki ve Sorumluk Denkliği | Ast kademelerin karar sürecine dahil edilmesi, hızlı karar alma yetisi | |
Amaç Birliği | Kurumsal amaçların vizyon ve misyon ile ifade edilmesi | |
Formalleşme ve Merkezileşme | Formal yapının kurumsal modele dönüşümü, merkeziyetçilikten uzaklaşma |
Yönetim Yaklaşımlarının Tarihsel Gelişimi
Klasik Dönem: Sanayi Devriminin Gölgeleri
Klasik yönetim yaklaşımları, 1880'lerden itibaren sanayi devriminin etkisiyle şekillenmeye başladı. Bu dönemde fabrikalar büyüyor, üretim hattı genişliyor ve yönetim ihtiyaçları artıyordu. Hatırlıyorum da, büyükbabam bana dedesinin bir fabrikada çalıştığını ve işçilerin birer makine parçası gibi görüldüğünü anlatırdı.
Klasik dönemin en önemli yaklaşımları şunlardır:
1- Bilimsel Yönetim Yaklaşımı (Frederick Winslow Taylor): İş süreçlerinin bilimsel yöntemlerle optimize edilmesini savunur.
2- Yönetim Süreci Yaklaşımı (Henri Fayol): Yönetimin evrensel ilkeleri olduğunu ve bu ilkelerin her organizasyonda uygulanabileceğini önerir.
3- Bürokrasi Yaklaşımı (Max Weber): Katı kurallar ve hiyerarşik yapı üzerinde duran bir yönetim biçimidir.
Bu dönemde örgütler, kapalı sistemler olarak görülür ve insan faktörü genellikle ihmal edilirdi. İşçiler, sadece verilen talimatları uygulayan bireyler olarak kabul edilirdi. Büyükbabamın anlattığı üzere, bir işçinin fikir beyan etmesi neredeyse imkânsızdı.
Neo-Klasik Dönem: İnsana Dönüş
Zamanla, işçi verimliliğinin sadece mekanik süreçlerle değil, insan faktörünün de göz önüne alınmasıyla artırılabileceği anlaşıldı. Davranışsal Yaklaşım, bu dönemde önem kazandı. İnsan ihtiyaçları, motivasyon teorileri ve grup dinamikleri üzerine çalışmalar yapıldı. Hatırlıyorum da, üniversitede bir projede ekip arkadaşlarımla birlikte çalışırken, herkesin farklı yeteneklerini ortaya koyarak daha iyi bir sonuç elde etmiştik. Bu da bize insan faktörünün ne kadar önemli olduğunu gösterdi.
Modern Dönem: Açık Sistemler ve Esneklik
1950'lerden itibaren, işletmelerin çevreleriyle etkileşim halinde olduğu ve açık sistemler olarak ele alınması gerektiği fikri ortaya çıktı. Sistem Yaklaşımı ve Durumsallık Yaklaşımı, bu dönemin temelini oluşturur. İşletmelerin içinde bulundukları duruma göre yapılandırılması gerektiği savunuldu.
Bu dönemde örgütler:
Organik yapılar benimsemeye başladı.
Merkezi olmayan karar alma mekanizmaları geliştirildi.
Takım çalışması ve çalışanların güçlendirilmesi ön plana çıktı.
Bir arkadaşımın ailesinin sahip olduğu işletmede, karar alma süreçlerine çalışanların da dahil edildiğini ve bunun işletmenin başarısına büyük katkı sağladığını gözlemlemiştim.
Post-Modern Dönem: Bilgi Çağı ve Çeşitlilik
1990 sonrası işletme yönetim yaklaşımları, bilgi çağının etkisiyle şekillendi. Post-modern örgüt yapıları, çeşitliliği savunan ve çok yönlü bakış açısına sahip olmayı gündeme getirdi. İşletmeler, şebeke tipi, küçülmüş, yalın ve esnek yapılara dönüştü.
Çekirdek Yetenek (Core Competence),
Dış Kaynaklardan Yararlanma (Outsourcing),
kıyaslama (benchmarking),
Küçülme (Downsizing),
Kademe Azaltma (Delayering),
Değişim mühendisliği (Süreç Yenileme),
Matriks Örgüt yapısı,
Proje Yönetimidir.
Bu dönemin özellikleri:
Uzmanlaşmış ve konusuna odaklanmış örgütler.
Kazan-kazan felsefesini benimseyen yaklaşımlar.
Açık iletişim ve örgütsel bağlılığa önem veren yapılar.
Dış kaynaklardan yararlanma (Outsourcing) ve çekirdek yeteneklere odaklanma.
Kıyaslama (Benchmarking) ve sürekli iyileştirme süreçleri.
Bir dönem çalıştığım teknoloji şirketinde, proje bazlı ekiplerle çalışıyor ve farklı uzmanlık alanlarına sahip insanlarla sürekli etkileşim halinde oluyorduk. Bu, bana post-modern yönetim yaklaşımlarının pratikteki yansımalarını görme fırsatı verdi.
Günümüz Yönetim Yaklaşımları ve Uygulamaları
Modern dünyada işletmeler, hızlı değişimlere ayak uydurmak zorunda. Bu nedenle, birçok farklı yönetim yaklaşımı ve uygulaması geliştirildi:
Çekirdek Yetenek (Core Competence): İşletmelerin temel yeteneklerine odaklanması.
Dış Kaynaklardan Yararlanma (Outsourcing): Ana faaliyet dışındaki işlerin dışarıdan temin edilmesi.
Hiyerarşik Yapı, Emir Komuta Birliği ve Kontrol Alanı
Hiyerarşik yapının ve ara kademelerin fazlalığı karar alma mekanizmasını geciktirdiği ve kontrol alanını genişlettiği için daha dar alanda kontrole yönelik bir kayma ve matris tipi yapılanma içinde iletişimin daha kolay yürütüldüğü basık yapılara doğru gidilmektedir.
Yetki Devri, Yetki ve Sorumluk Denkliği :
Kıyaslama (Benchmarking): Sektördeki en iyi uygulamaların takip edilmesi.
Küçülme (Downsizing): Daha verimli bir yapı için iş gücünün azaltılması.
Kademe Azaltma (Delayering): Hiyerarşik kademelerin azaltılarak daha hızlı karar alma süreçlerinin oluşturulması.
Değişim Mühendisliği (Reengineering): İş süreçlerinin yeniden tasarlanması.
Matriks Örgüt Yapısı: Çalışanların birden fazla yöneticiye rapor verdiği esnek yapılar.
Proje Yönetimi: Belirli hedeflere ulaşmak için kaynakların etkin kullanımı.
Bu yaklaşımların birçoğunu kariyerim boyunca deneyimleme fırsatı buldum. Özellikle proje yönetimi konusunda edindiğim tecrübeler, bana işletmelerin ne denli karmaşık süreçleri yönetmek zorunda olduğunu gösterdi.
Klasik Yönetim İlkelerinin Günümüzdeki Yansımaları
Her ne kadar yeni yaklaşımlar geliştirilmiş olsa da, klasik yönetim ilkeleri hala önemini koruyor. Bu ilkeler, örgüt yapısını belirleyen temel unsurlar olarak kabul edilir:
İş Bölümü ve Uzmanlaşma
Bölümlere Ayırma
Emir Komuta Birliği
Hiyerarşik Yapı
Kontrol Alanı
Yetki ve Sorumluluk Denkliği
Amaç Birliği
Kaynaklar:
Naktiyok, A., 2004, ‘‘İç Girişimcilik’’ , Beta Yayıncılık, İstanbul.
Robbins ve Judge, 2012, Maasie, 1987, Bransel, 1993 , Englewood Cliffs : Prentice- Hall, Inc, s.11,
Yetki Devri
Formalizasyon
Merkezileşme
Kademe Sayısı
Günümüz Yaklaşımıyla Bu İlkelere Bakış
İş Bölümü ve Uzmanlaşma, Bölümlere Ayırma ve Kademe Sayısı
Küreselleşen dünyada, örgütler kademeleri azaltmak ve daha yalın olmak istiyorlar. Bunun için:
İş bölümleri en aza indirgeniyor.
Dış kaynaklardan yararlanılıyor.
Çözüm ortaklarıyla çalışılıyor.
Çekirdek yeteneklere odaklanılıyor.
Geçmişte çalıştığım bir şirket, bu yöntemlerle hem maliyetlerini düşürdü hem de verimliliğini artırdı.
Hiyerarşik Yapı, Emir Komuta Birliği ve Kontrol Alanı
Karar alma mekanizmalarının hızlandırılması için:
Hiyerarşik yapılar basitleştiriliyor.
Matris tipi yapılanmalar tercih ediliyor.
İletişim kanalları genişletiliyor.
Bir projede, doğrudan üst düzey yöneticilerle iletişim kurabilmek, karar alma süreçlerimizi büyük ölçüde hızlandırmıştı.
Yetki Devri ve Yetki-Sorumluluk Denkliği
Günümüzde:
Ast kademelere yetki devri yapılıyor.
Çalışanların karar alma süreçlerine dahil olması teşvik ediliyor.
Yetki ve sorumluluklar dengeli bir şekilde dağıtılıyor.
Bu yaklaşım, çalışanların motivasyonunu ve iş tatminini arttırıyor.
Amaç Birliği
Örgütler:
Kurumsal amaçları şeffaf bir şekilde belirliyor.
Vizyon ve misyon tanımlamalarıyla herkesin aynı hedefe odaklanmasını sağlıyor.
Ana amaca hizmet etmeyen faaliyetleri dış kaynaklardan temin ediyor.
Bu sayede, herkesin aynı ortak hedef doğrultusunda çalışması sağlanıyor.
Formalizasyon ve Merkezileşme
Esneklik ve hızlı hareket kabiliyeti kazanmak için:
Formal yapılar daha doğal modellere dönüştürülüyor.
Merkezileşmeden uzaklaşılıyor.
Çalışanların inisiyatif alması teşvik ediliyor.
Bir arkadaşımın çalıştığı start-up şirketinde, bu yaklaşımın ne kadar etkili olduğunu gördüm. Çalışanlar, fikirlerini özgürce ifade edebiliyor ve hızlıca hayata geçirebiliyordu.
Sonuç: Değişen Dünyada Değişmeyen İhtiyaçlar
Örgüt yapısı, özellikle dinamik özelliklere sahip işletmeler için hayati öneme sahiptir. Yeni çağın örgüt yapısının tasarımında dikkate alınması gereken hususlar, yukarıda ifade edilen organizasyon ilkeleri ışığında değerlendirilmeli. Kurumsal başarıyı daha iyi şartlara taşıyabilmek ve bunu sürekli hale getirerek bir değer yaratmak için, modern yönetim yaklaşımlarından istifade edilmelidir.
Kendi deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki, işletmelerin değişime açık olması ve insan faktörünü ön planda tutması, başarıya giden yolda en önemli etkenlerden biridir. Çağdaş işletme yönetimi uygulamaları, bunu mümkün kılıyor.
Kaynaklar
Naktiyok, A. (2004). İç Girişimcilik. Beta Yayıncılık: İstanbul.
Robbins, S.P. & Judge, T.A. (2012). Organizational Behavior. Pearson Education.
Maas, J. (1987). The Cultural Context of Organizations. Oxford University Press.
Bransel, T. (1993). Modern Management Techniques. McGraw-Hill.
Özet Olarak
Yönetim yaklaşımları, tarihsel süreçte sürekli evrim geçirmiştir.
Klasik, modern ve post-modern dönemler, her biri kendi içinde farklı özellikler taşır.
1990 sonrası işletme yönetim yaklaşımları, bilgi çağının etkisiyle şekillenmiştir.
İnsan faktörü, günümüz işletmelerinde en önemli unsurlardan biridir.
Esneklik, hız ve inovasyon, modern işletmelerin vazgeçilmezleridir.
Organizasyon ilkeleri, günümüzde de önemini korur ancak yeni yaklaşımlarla desteklenmelidir.
Not: Bu metin, işletme yönetimi ve örgüt yapıları üzerine kişisel deneyimler ve genel bilgi birikimi ışığında hazırlanmıştır.
Spor Yönetimi Uzmanı olan Serdar Samur, Türk spor yönetimi ve kültürünün gelişmesine katkı sağlamak maksadıyla, Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nde Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Futbol Yönetimine ışık tutacak çok sayıda ulusal ve uluslararası makaleler yanında 5 kitabı bulunmaktadır.