Antarktika Kıtası 28 Ocak 1820’de Keşfedildi
İçinde tek bir ülke dahi bulunmayan, güney yarımkürenin en güney noktasında yer alan Antarktika Kıtası, keşfedilişinin üzerinden neredeyse iki asır geçmiş olmasına rağmen hala gizemini koruyor. İlk kez 28 Ocak 1820'de Rus İmparatorluk Donanması'ndan Fabian Gottlieb von Bellingshausen ve Mikhail Petrovich Lazarev öncülüğündeki ekip tarafından keşfedilen bu buzlarla kaplı kıta, soğuk çöl olarak da anılıyor. Çünkü dünyanın en soğuk ve en kurak bölgesi olarak biliniyor.
Keşif Tarihi | Özgün İsim ve Fonksiyon | Önemli Özellikler |
---|---|---|
28 Ocak 1820 | Fabian Gottlieb von Bellingshausen ve Mikhail Petrovich Lazarev | Rus İmparatorluk Donanması'ndan |
1773 Yılı | Kaptan James Cook | Güney Kutup Dairesi'ni 3 kez geçti |
1820 yılı | Edward Bransfield, Nathaniel Palmer | Kraliyet Donanması ve Amerikalı denizciden |
1840 Yılı | Amerika Birleşik Devletleri Donanması | Wilkes topraklarına ulaştı |
1928 Yılı | Sir George Hubert Wilkins ve Carl Ben Eielson | Kıta üzerindeki ilk uçuşu yaptılar |
1900'ler | Avrupalı ve Amerikalı Keşifler | Farklı noktalarda keşif çalışmaları yaptılar |
1956-1958 | Uluslararası Jeofizik Yılı | Derin keşif araştırmaları yapıldı |
2004 Yılı | Kanadalı ve Amerikan Araştırmacılar | Antarkika'da su altı yanardağını keşfettiler |
M.Ö. 600-300 | Yunan Filozoflar | Dünyanın simetri ve denge üzerine düşünceler oluşturdular |
15. yüzyıl | Avrupalı Kaşifler | Afrika Kıtası boyunca ilerleyip Ümit Burnu etrafında yeni rotalar keşfettiler |
Antarktika'nın Keşfine Giden Yol
Antarktika'nın keşif serüveni aslında M.Ö. 600-300 yılları arasında Yunan filozofların dünyanın denge ve simetri üzerine olan düşüncelerine dayanıyor. Kuzey Kutbu'nun en uç noktasında yer alan toprakların, güney kutbunda da olması gerektiği fikri, insanoğlunun güneyin en uç noktasına olan merakını tetiklemiş. Hele ki o dönemde dünyayı tam anlamıyla keşfetmemiş insanlık için bu düşünce oldukça heyecan vericiydi.
15- yüzyılda Avrupalı kaşifler, Afrika kıtası boyunca ilerleyip Ümit Burnu etrafında yeni rotalar keşfettiklerinde, dünyanın güneydeki son noktasına geldiklerini düşünmüşlerdi. Ancak Antarktika keşif tarihi ve önemi, bundan çok daha derinlere dayanıyor. 1773 yılında Kaptan James Cook, farklı enlem ve boylamlarda üç kez Güney Kutup Dairesi'ni geçtiğinde bu düşünce son bulmuştu. Cook, bugünkü Antarktika kıyılarına sadece 121 km yaklaşabilmişti. Ancak buz engeli nedeniyle daha fazla ilerleyememiş ve bu bölgenin ötesinde yeni bir kara parçası olmadığını belirtmişti.
1820'lere kadar bu bölgenin ötesinde yeni bir arayış gerçekleşmedi. Ta ki tarihte bugün, 28 Ocak 1820'de Rus İmparatorluk Donanması'ndan Fabian Gottlieb von Bellingshausen ve Mikhail Petrovich Lazarev, Antarktika kıtasını ilk görenler olarak tarihe geçene kadar. Bu keşif, dünyanın en güneyinde yer alan bu buzlarla kaplı kara parçasının varlığını tüm dünyaya duyurdu.
Keşfin Ardındaki İrade ve Macera Tutkusu
Antarktika'nın keşfi, sadece bir tesadüf veya şans değildi. Bu, insanlığın bilinmeyene olan merakı ve keşfetme arzusunun bir sonucuydu. Düşünsenize, o dönemlerde teknoloji bugünkü kadar gelişmiş değildi. Soğuk, fırtınalı ve buzullarla kaplı denizlerde aylarca seyahat etmek cesaret istiyordu. Bu cesur denizciler, zorlu koşullara rağmen bilinmeyene doğru yelken açtılar.
Ben çocukken, dedemin denizcilik hikayelerini dinlemeyi çok severdim. Özellikle denizin enginliği ve keşfedilmeyi bekleyen yerlerin hayali beni hep büyülerdi. Antarktika'nın keşif hikayesi de bana o eski günleri hatırlatır. İnsanlığın sınırlarını zorlama isteği, yeni yerler keşfetme arzusu gerçekten büyüleyici.
Antarktika'nın Dikkat Çekici Özellikleri
Antarktika, sıradan bir kıta değil. Onu diğerlerinden ayıran pek çok özelliği var:
1- Yüzölçümü bakımından dünyanın beşinci büyük kıtasıdır. Yaklaşık 14 milyon km²lik alanıyla Asya, Afrika, Kuzey Amerika ve Güney Amerika'nın ardından gelir.
2- Dünyanın en soğuk yeri olup, minimum sıcaklık -93.2°C'dir. Bu rekor sıcaklık, 21 Temmuz 1983 tarihinde Vostok İstasyonu'nda ölçülmüştür.
3- Aynı zamanda dünyanın en kurak yeridir. Çünkü Antarktika'da 2 milyon yıldır yağmur yağmamıştır.
4- Antarktika'da sürüngenlere rastlanmaz. Bu, kıtanın soğuk iklimi ve yaşam koşulları nedeniyle sürüngenlerin burada yaşayamamasından kaynaklanır.
5- Kıtadaki buz tabakasının kalınlığı ortalama 2.133 metredir. Bu buz kütlesi, dünyadaki buzların %90'ını ve tatlı suyun ise %70'ini oluşturur.
Düşünsenize, dünya üzerindeki tatlı suyun büyük bir kısmı bu kıtada! Eğer Antarktika'daki tüm buzlar erirse, deniz seviyesinin 60 metre yükseleceği tahmin ediliyor. Bu da sahil bölgelerindeki birçok şehrin sular altında kalması demek.
14 milyon km²'lik yüzölçümüyle Asya, Afrika, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’nın ardından gelen en büyük beşinci kıtadır.
Dünyanın en soğuk yeri olup sıcaklık minimum sıcaklık -93.2°C’dir. Dünya üzerinde en soğuk sıcaklık olan bu sıcaklık 21 Temmuz 1983 tarihinde Vostok İstasyonu’nda ölçülmüştür.
Antarktika’da 2 milyon yıldır yağmur yağmadığından aynı zamanda dünyanın en kurak yeridir.
Antarktika’da sürüngenler yaşamamaktadır.
Antarktika’nın zirve noktası 4892 metre yükseklikteki Vinson Dağı’dır. Aynı zamanda anakarada ve çevresindeki adalarda çok sayıda dağ bulunur. 2004 yılında Antarktika’da Kanadalı ve Amerikan araştırmacılar tarafından bir su altı yanardağı keşfedilmiştir.
Antarktika, %98’i buzla kaplı kıtadır. Antarktika’daki buz tabakasının kalınlığı 2 bin 133 metredir. Bu buz kütlesi dünyadaki buzların %90’ını ve tatlı suyun ise %70’ini oluşturur. Buz tabakası dünyadaki deniz seviyesini 60 metre yükseltecek büyüklüktedir.
Antarktika kıtasında ulaşılması imkânsız görülen buz kalınlığı 4 bin 335 metredir. Bu buzullar 24 milyon kilometre küp hacme sahip olması ile yeryüzündeki tüm buzların yüzde 92’sini oluşturur.
Kuzey kutbunda 400’e yakın çiçek türü bulunsa da Antarktika’nın tamamı buz ile kaplandığından bitki yoktur. Çünkü dondurucu soğuklar, toprak kalitesinin kötü olması, nem ve güneşin yetersizliği bitki oluşmasını ve büyümesini engeller.
Antarktika’daki bitki çeşitliliği dağılımı düşük olduğundan florasında biryofitler bulunur.
Antarktika kıtası kıyılarında ve denizin açıklarında 35 tür penguen; martı, kuş, 12 tür balina ve 200 tür balık gibi hayvanlar yaşar.
Antarktika’da günümüze kadar kırılan buz parçası 11 bin kilometre kare büyüklüğündedir.
Antarktika kıtasında zaman zaman saatte 320 km hıza varan kar fırtınaları meydana gelmektedir.
Antarktika’daki “Kanlı Şelale”, suya karışan demir oksitten oluşmuştur.
Kıtanın sadece %1 oranındaki bir alanda buz oluşumu yoktur.
Antarktika'daki Yaşam ve Doğa
Antarktika, zorlu koşullarına rağmen bazı canlı türlerine ev sahipliği yapıyor:
Penguenler: Kıta ve çevresinde 35 tür penguen yaşar.
Deniz kuşları ve martılar
Balinalar: 12 farklı tür balina, Antarktika sularında görülür.
Balık türleri: Yaklaşık 200 tür balık, soğuk sularda yaşamını sürdürür.
Bunun yanı sıra, Antarktika'da Kanlı Şelale adı verilen ilginç bir doğal oluşum bulunur. Bu şelalenin rengi, suya karışan demir oksitten kaynaklanır ve gerçekten görülmeye değerdir.
Bilim ve Antarktika
Antarktika keşif tarihi ve önemi, sadece coğrafi keşiflerle sınırlı değil. Kıta, aynı zamanda bilimsel araştırmalar için büyük bir potansiyele sahip. 1959 yılında imzalanan antlaşma gereğince, kıtada sadece bilimsel çalışmalar yapılmasına izin veriliyor. Bu nedenle Antarktika, "Bilim ve Barış Kıtası" olarak da anılıyor.
Bilimsel Araştırmalar ve Türkiye'nin Katkısı
Günümüzde 53 ülkenin taraf olduğu antlaşma sonrasında, kıta üzerinde 30 ülkenin 101 adet bilim üssü bulunuyor. Ülkemiz de bu çalışmalara son yıllarda aktif olarak katılmaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen 3. Ulusal Antarktika Bilim Seferi ile Türkiye, Horseshoe Adası'nda geçici bir bilimsel araştırma kampı kurdu.
Türk bilim insanları, Antarktika'dan getirdikleri numuneler üzerinde çalışarak tarımda kullanılan zararlı kimyasalları etkisiz hale getiren bir bakteri türü keşfettiler. Bu, tarım sektörü için oldukça önemli bir buluş. Ayrıca, ülkemiz kıtada kalıcı bir üs kurarak, danışman ülke seviyesine yükselmeyi hedefliyor.
Antarktika'da Yapılan Diğer Bilimsel Çalışmalar
Antarktika'da yapılan bilimsel çalışmaların bazıları şunlardır:
Jeolojik Araştırmalar: Kıtanın yapısı, yer altı zenginlikleri ve maden rezervleri üzerine çalışmalar.
İklim Değişikliği: Buzul hareketleri ve erimelerinin küresel iklim üzerindeki etkileri.
Astrofizik ve Uzay Bilimleri: Kıtada yer alan teleskoplar ve gözlem evleri sayesinde uzay gözlemleri yapılmaktadır.
Biyolojik Çalışmalar: Zorlu koşullarda hayatta kalabilen mikroorganizmaların incelenmesi.
Antarktika'nın keşfi ve önemi, sadece coğrafi değil, aynı zamanda bilimsel anlamda da insanlık için büyük bir değere sahip.
Antarktika'nın Geleceği ve Küresel Önemi
Antarktika, küresel ekosistem ve iklim değişikliği çalışmaları için kritik bir öneme sahip. Kıtada yapılan araştırmalar, dünya genelindeki iklim modellerinin ve geleceğe yönelik tahminlerin daha doğru yapılmasına yardımcı oluyor.
Örneğin, Antarktika'daki buzulların erime hızı, deniz seviyelerinin gelecekte nasıl değişeceğine dair önemli veriler sunuyor. Bu da kıyı şehirlerinin ve adaların geleceği için hayati önem taşıyor.
Küresel Isınma ve Antarktika
Son yıllarda küresel ısınmanın etkileri, Antarktika'da daha belirgin hale geldi. Buzulların erime hızı artmış, bazı bölgelerde buz tabakaları incelmiştir. Bu durum, sadece bölgesel değil, küresel bir sorundur.
Deniz seviyelerinin yükselmesi
İklim dengesizlikleri
Ekosistemlerin zarar görmesi
Bu gibi etkiler, tüm dünyayı etkilemektedir. Bu nedenle, Antarktika'da yapılan araştırmalar ve alınan önlemler büyük bir önem taşımaktadır.
Antarktika'yı Ziyaret Etmek
Antarktika, turistik bir destinasyon olmasa da, son yıllarda macera tutkunu turistlerin ilgisini çekmektedir. Tabii ki, buraya gitmek öyle kolay değil. Özel turlar ve izinler gerekiyor.
Geçtiğimiz yıl, bir arkadaşım bu özel turlardan birine katıldı. Döndüğünde anlattıkları gerçekten büyüleyiciydi. Buzulların arasında penguenlerle dolu kıyılar, sonsuz beyazlık ve sessizlik... Anlattıkça ben de hayran kaldım.
Ancak, turizmin burada kontrollü olması gerekiyor. Çünkü Antarktika'nın ekosistemi çok hassas ve insan etkisine karşı korunmalı.
Sonuç Olarak
Antarktika, insanlığın keşfetme arzusunun en güzel örneklerinden biri. Antarktika keşif tarihi ve önemi, sadece geçmişte değil, bugün ve gelecekte de bizim için büyük bir değere sahip. Bu kıta, hem bilimsel araştırmalar hem de doğal güzellikleriyle dünyanın en özel yerlerinden biri.
Unutmayalım ki, Antarktika'yı korumak, aslında kendi geleceğimizi korumak demek. Bu nedenle, bilinçli olmak ve bu eşsiz kıtaya sahip çıkmak hepimizin görevi.
Kaynaklar
Dalrymple, G. B. (2004). Ancient Earth, Ancient Skies: The Age of Earth and Its Cosmic Surroundings. Stanford University Press.
Fogg, G. E. (1992). A History of Antarctic Science. Cambridge University Press.
Pyne, S. J. (1986). The Ice: A Journey to Antarctica. University of Iowa Press.
Roberts, B. (2008). Terra Incognita: Travels in Antarctica. Vintage Books.
Walton, D. W. H. (Ed.). (2013). Antarctic Science: Global Issues. Cambridge University Press.
İstanbul İşletme Enstitüsünde içerik editörü olarak görev almaktadır. Kişisel gelişim ve eğitimlerle ilgili içerik hazırlıyor.