Usta Yazar Anton Çehov Bugün Doğdu
Etkinlik | Tarih | Ayrıntılar |
---|---|---|
Doğum Tarihi | 29 Ocak 1860 | Taganrog, Rusya'da doğdu. Ailesinin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. |
Cerrah Olmaya Karar Verme | 1879 | Cerrah olmak için I. S. Sechenov Moskova Devlet Tıp Üniversitesi'ne girdi. |
Profesyonel Yazar Olma | 1886 | Cerrahlığı bırakıp tam zamanlı yazar oldu. Suvorin’in gazetesinde yazılar yazmaya başladı. |
Puşkin Ödülü Kazanma | 1888 | ‘Alacakaranlıkta’ adlı kısa öyküsüyle 'yüksek artistlik değere sahip en iyi edebi ürün' dalında ödül aldı. |
Baba Kaybı ve Yalta'ya Taşınma | 1898 | Babasını kaybettikten sonra Yalta'ya taşındı ve orada bir ev inşa etti. |
Evlilik | 25 Mayıs 1901 | Oyuncu Olga Knipper ile evlendi. |
Hastalığının Ağırlaşması | Mayıs 1904 | Hastalığı ölümcül boyutlara ulaştı. |
Ölüm | 15 Temmuz 1904 | 44 yaşında ölüyorum' diyerek hayatını kaybetti. Badenweiler, Almanya'da öldü. |
Mezar Yeri | Temmuz 1904 | Naaşı Moskova'ya taşındı ve Novodeviçi Mezarlığı’nda babasının yanına defnedildi. |
Eserlerin Yayınlanması | Cerrahlık dönemi ve sonrası | TiBBi eğitimine devam ederken ve sonrasında birçok eser yayınladı. |
Tarihte bugün doğan Rus yazar Anton Çehov, Rus edebiyatının öncü isimlerinden biridir. Kısa öyküleri ve yazdığı oyunlarıyla dünya klasikleri arasında kendine yer edinen usta yazar Anton Çehov’un asıl mesleği cerrahlıktır. Ancak yazma aşkı ağır basan Çehov, mesleğinden vazgeçerek tiyatro ve edebiyat dünyasında yankı bulan pek çok eserle adından söz ettirmiştir.
Dünya klasikleri yazarlarından Anton Pavloviç Çehov, tarihte bugün 29 Ocak 1860 tarihinde Rusya’nın güneyindeki liman şehri Taganrog’da, Büyük St. Anthony bayramında altı çocuklu ailenin üçüncü çocuğu olarak doğdu. Anton Çehov’un babası Pavel Yegorovich Çehov, günümüzde Ukrayna’nın Poltava Oblastı yakınlarındaki Vilkhovatka köyünde doğup büyüyen biriydi. Babası, köyde bakkal işletirdi. Ayrıca Anton Çehov’un babası ticaretten çok din ile haşır neşirdi. Din konusundaki baskıları yüzünden Anton Çehov bir dönem kilisede koroya katılarak ilahiler söyledi.
Annesi Yevgeniya, Rusya’da kumaş tüccarlığı yapan babasıyla yaptığı yolculuklarını çocuklara hikâye olarak anlatan biriydi. Bu yüzden Anton Çehov, “Bizim yeteneklerimiz babamızdan ama ruhumuz annemizden” demiştir. Çehov, Taganrog’daki Yunan Okulu ve Taganrog Gymnasium’da eğitim aldı. Ancak Taganrog Gymnasium’da aldığı Eski Yunanca dersinden geçemediği için 15 yaşındayken sınıfta kaldı.
1876 yılında Anton Çehov’un babası yeni bir ev için yaptığı harcamalarla birlikte bir müteahhitin onu dolandırması yüzünden dolayı iflas ederek borçlarından dolayı hapse girmemek için iki büyük oğlunun yanına Moskova’ya kaçmak zorunda kaldı. O sıralar büyük bir çöküntü içerisindelerdi. Anton Çehov, ailesine sahip çıkmak için ailesinin mallarını sattı fakat eğitimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. 1879 yılında okulunu bitirdikten sonra Moskova’ya gitti ve I. S. Sechenov Moskova Devlet Tıp Üniversitesi’ne girdi. 1884 yılında tüberküloza yakalandı ve 1886 yılında ise nöbet geçirmeye başladı.
1898 yılında babasını kaybetmesinin üzerine Yalta’nın eteklerinde bir arsa alarak ev yapmış ve ailesiyle birlikte yaşamaya başlamıştı. A. Çehov, 25 Mayıs 1901 tarihinde eşi Olga Knipper ile evlendi. Yalta’da yaşayan Olga oyuncuydu ve oyunculuğa devam etmek için Anton Çehov ile birlikte Moskova’ya yerleşti. Takvim 1904 yılının Mayıs ayını gösterirken Anton Çehov’un hastalığı ölümcül boyutlara ulaşmıştı. Ama iki aylık ömrü kaldığından habersizdi. 15 Temmuz 1904 tarihinde Almanya’nın Badenweiler şehrinde eşi Olga’ya “Ich Sterbe (ölüyorum)” diyerek 44 yaşında iken son nefesini verdi. Daha sonra Anton Çehov’un naaşı demiryolu ile Moskova’ya taşındı ve Novodeviçi Mezarlığı’nda babasının yanına defnedildi. O, dünya klasiklerinin yazarlarından biriydi ve yaşamı boyunca birçok esere imza attı.
Dünya Klasikleri Yazarlarından Anton Çehov İlk Karalamaları
Anton Çehov, babasının Moskova’ya gitmesi üzerine bütün ailenin sorumluluğunu üstlendi. Sorumluluk onun üstünde olduğu için aileyi geçindirmesi gereken kişi o idi. Aynı zamanda bir yandan da okuması gerekiyordu. Bu yüzden ailesine bakmak ve harç ücretlerini ödemek için “Antoşa Çehonte” ve “Dalaksız Adam” takma isimleriyle kısa komik skeçler yazdı. Yazdıkları zamanla beğenildi ve Çehov hicivli tarihçi olarak ünlendi.
1886’nın ilk zamanlarında Alexey Suvorin’in sahibi olduğu St. Petersburg’daki Novoye Vremya gazetesinde yazar olarak çalışmaya başladı. O zamanlarda alacağı ücret de oldukça iyiydi ve Suvorin ile yakın arkadaş olmuşlardı. Gün geçtikçe Çehov’un edebiyatı da Rus halkı tarafından beğeniliyordu. 1888 senesinde Grigoroviç’in sayesinde “Alacakaranlıkta” adlı kısa öyküsüyle “yüksek artistlik değere sahip en iyi edebi ürün” dalında Puşkin Ödülü’nü aldı. Bu ödül onun edebi kimliğini öne çıkaran bir faktördü.
Anton Pavloviç Çehov’un Edebi Hayatı
1879 yılında liseyi bitirdikten sonra Anton Pavloviç Çehov, birçok dergiye abisinin yardımları sayesinde çok sayıda yazılar yazmaya başladı. Edebiyata derinden bağlıydı. Hatta kendisi de bu durumu şu şekilde ifade ederdi: “Hekimlik yasal karım, edebiyat ise metresim.” Üniversite döneminde yazdığı bu yazıları ise “Melbourne’nin Masalları” isimli kitabında bir araya getirdi. Tıp fakültesini bitirdikten sonra cerrah olarak çalışmaya başladı. Ancak edebiyata olan tutkusunun devam etmesi üzerine cerrahlık yaptığı sırada “Kaçak” ve “Cansız Ceset” adında iki tane kitap yayımladı.
Cerrah olmak onu çok yoruyordu ve edebiyatla ilgilenmeye zamanı kalmıyordu. Artık bir seçim yapması gerekti ve o seçimini edebiyattan yana kullandı. 1886 yılında Suvorin’in gazetesinde yazılar yazarken aynı zamanda “Alacakaranlıkta” eseriyle birlikte “Masum Sözler” eserini de yayımladı. Tabii ki her ne kadar cerrahlıktan ayrılsa da 1892 yılında salgın hastalıkların yayılması üzerine insanlara yardım etti. 1800’lü yılların sonlarında “Melihova” daki bir çiftlikte hayatını sürdürmeye başladı. Çiftlik hayatı yaşarken aynı zamanda edebiyatının zirvesindeydi Anton Çehov. 1894 yılında tüberküloz teşhisi konulduktan sonra Kırım’ın Yalta şehrine göç etti. Yalta’da Rus tiyatrosuyla ilgilenmeye başladı ve “Martı” oyunuyla Rus tiyatrosundaki gücünü herkese gösterdi. Yalta’ya taşındıktan sonra Lev Tolstoy ve Maksim Gorki ile tanıştı ve onlarla dost oldu.
Anton Çehov’un Tiyatro Oyunları
Anton Çehov’un yazdığı çok sayıda tiyatro eserlerinden günümüze sadece 1878 yılında ortaya çıkardığı “Platanov” kalmıştır. Mali Tiyatro’nun beğenmediği bu eser aslında içerisinde uzun diyalogların bulunduğu bir romandır. 1884 senesinde “Na Bolşoy Doroge”, 1886’da “O Vrede Tabaka” tiyatro dalında yazdığı eserlerdendir. Daha sonra 1887 yılında yazdığı “İvanov” ve “Orman Cini”, 1889 yılında kaleme aldığı melodram ve romantizmin ön planda olduğu “Leşi” adlı eserler Vanya Dayı’nın ortaya çıkmasında öncü olmuştur. Yine 1887 yılında “Kuğunun Şarkısı”, 1888’de “Lebedinaya Pesniya”, “Bir Evlenme Teklifi”, “Medved” ve “Predlozheniye”, 1889 yılında “Leşi”, “Tatyana Repina”, “TheWood Demon” ile birlikte “Svadba”, 1891 yılında kaleme aldığı “Yubiley” diğer tiyatro eserlerindendir.
Orman Cini adını verdiği eserinin beklediği başarıya ulaşamaması sebebiyle Anton Çehov bir dönem tiyatrodan uzak kalmayı tercih etti. Bu dönemde ayrıca “Altıncı Koğuş” adında bir öykü yazmıştır. Daha sonra “Martı” adlı eserinin ikinci kez sahnelenmesi üzerine tiyatroya tekrar geri döndü.
Anton Çehov, tiyatro eserleriyle birlikte giderek ünlenmeye başladı ve ününü 1898 yılında Moskova Sanat Tiyatrosu’nda oynanan psikolojik-lirik tarzındaki “Martı” eseriyle kazandı. Çehov’a göre bu eseri bir komedya idi. Şöhrete kavuşmasından bir sene sonra yaşama uzaklık ile yaşamdaki ayrıcalığı ön plana çıkardığı “Vanya Dayı” adlı eserini yazdı. Bu eseri tiyatroda çok beğenilen bir eserdi. 1900 senesinde modern hayatın aslında ne kadar bunaltıcı olduğunu ve insanların istekleriyle birlikte arzularını konu olarak aldığı “Tri Sestri” yi dram tarzında yazdı ve ortaya çıkardı. 1903 yılında yazdığı “Visyovy Sad” adlı eseriyle de soyluluğun çöküşü ve yaşam değerleri ile kuşakların değerleri arasındaki tezatlığı ön plana çıkardı.
Anton Çehov’un Türkçe Olarak Yayımlanan Eserleri
Rus edebiyatının çığır açan ve dünya klasiklerinin sevilen yazarı Anton Çehov, tiyatroya bağlı olmasının yanı sıra edebiyatın en önemli simgelerindendi. Bu yüzden Anton Çehov’a ait eserlerden bazıları ülkemizde de okunmak üzere Türkçeye çevrildi. Bu eserler hangileri diyecek olursak;
Besleme (1994)
Korkulu Gece (1995)
Seçme Öyküler (1997)
Kara Keşiş (1999)
Toplu Eserler (2000)
Bütün Oyunları (2000)
Marangozun Köpeği Kaştanka (2001)
Martı (2001)
Vanya Dayı (2001)
Vişne Bahçesi (2001)
Üç Kız Kardeş (2001)
Teklif (2001)
Jübile (2001)
Düğün (2001)
Bir Taşralının Öyküsü (2002)
Bütün Oyunları (2 Cilt, 2002)
Bütün Öyküleri (8 Cilt, 2002)
Asma Katlı Ev (2003)
Hikâyeler (2005)
Tarihte bugün doğan dünya klasikleri yazarlarından Anton Çehov, 19. Ve 20. Yüzyılda başarılara ulaşarak dünya edebiyatına çok sayıda eser bırakarak bu dünyadan göçmüştür. Ayrıca hala Anton Çehov, dünyaca eserleri en çok oynanan yazarlardan biri olarak kabul edilmektedir.
İstanbul İşletme Enstitüsünde içerik editörü olarak görev almaktadır. Kişisel gelişim ve eğitimlerle ilgili içerik hazırlıyor.