AnasayfaBlogSağlığın Uluslararası Hukuki Yaklaşımı
İşletme

Sağlığın Uluslararası Hukuki Yaklaşımı

26 Temmuz 2021
İki tıbbi simgenin, bir stetoskop ve bir kalbin yakın çekim görüntüsü gösterilmektedir. Stetoskop gümüş renginde ve çeşitli bileşenlere sahipken, kalp kırmızının canlı bir tonunda ve içinden geçen beyaz bir çizgiye sahip. Arka planda, mavi beyaz bir hap ve beyaz çizgileri olan mavi bir altıgen gibi başka tıbbi eşyalar da bulunmaktadır. Altıgenin içinde mavi sıvıyla dolu bir beher de var. Stetoskop ve kalp çerçevenin büyük kısmını kaplıyor ve resmin odağı açıkça bu iki öğe üzerinde. Resmin detayı, stetoskobun karmaşık parçalarının yanı sıra kalbin detaylarının da görülebileceği şekildedir.
KonuAçıklamaÖnem
Sağlığın TanımıSağlık, evrensel bir tanıma ulaşamamıştır.Temel bir insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.
Eski YaklaşımYüzyılın ilk çeyreğinde sağlık kavramının hastalık kavramının gerisinde kaldığı görülmüştür.Sağlık korunmasının önemini daha iyi anlamamızı sağlar.
Sağlığın KorunmasıSağlığın korunmasında ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da sorumluluk almalıdır.Toplumun tüm kesimlerinin sağlığına katkıda bulunması gerektiği vurgulanmaktadır.
Sağlığın İnsan Hakkı OlmasıSağlık, bir insan hakkıdır.Her bireyin sağlık hizmetlerine erişim hakkı vardır.
Sağlığın Topluma EtkisiSağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleridir.Toplumun genel sağlık seviyesi, toplumun genel yaşam kalitesini etkiler.
Sağlığın Kamusal Güçlere EtkisiSağlık, kamusal güçlerin faaliyet alanıdır.Devletlerin sağlığı koruma ve geliştirme politikaları, toplumun genel sağlık seviyesini yükselterek toplumu güçlendirir.

21. yüzyılın ilk çeyreğinde hastalık kavramının, sağlık kavramının gerisinde kaldığı görülmekte, sağlığın korunması ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da sorumluluğun pay edilmesi söz konusu olmaktadır. Sağlığın bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır. Sağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleri ve kamusal güçlerin faaliyet alanı olarak gösterilmektedir. Sağlık bugüne kadar tam bir evrensel tanıma ulaşamamıştır, fakat temel insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.

Sağlığa İlişkin Temel Yaklaşımlar Nasıldır?

Sağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleri ve kamusal güçlerin faaliyet alanı olarak gösterilmektedir. Sağlık bugüne kadar tam bir evrensel tanıma ulaşamamıştır, fakat temel insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir.

Hastalık ve sağlık kavramlarının tanımlamalarının yapılması, insanlığın çok eski dönemlerden günümüzün globalleşen dünyasına gerçekleştiği yolculukta çeşitli aşamalardan geçmiştir. Sağlığın diğer tanımlarında tıbbi modelin kullanılması günümüz itibariyle yetersiz kalmakla beraber çeşitli endişelere neden olabilmektedir. Sağlığı, tıbbileştirmeyi yadsımadan daha holistik bakış açısı ile ele alan “sosyalleştirilmiş” modeller, sağlığın yükseltilmesi faaliyetlerinin temellerini yapmaktadır. Bununla beraber 21. yüzyılın ilk çeyreğinde hastalık kavramının, sağlık kavramının gerisinde kaldığı görülmekte, sağlığın korunması ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıda sorumluluğun pay edilmesi söz konusu olmaktadır. Sağlığın bir insan hakkı olduğu unutulmamalıdır.

Sağlığın İnsan Hakkı Olarak Tanınması Nasıldır?

İnsanoğlunun en temel hakkı olan sağlık, diğer insan haklarının yapılabilmesi için bir ihtiyaçtır. Barınma, beslenme, çalışma, yaşama, öğrenim, işkenceye ve ırk ayırımına uğramama, bilgi edinme, özel yaşama saygı, toplanma ve gösteri yürüşü hakları gibi hak ve özgürlerin gerçekleşmesi gibi bütün haklar sağlık hakkı ile yakından ilgilidir ve doğrudan ona bağlıdır. 1948 yılında çıkarılan İnsan Hakları Evrensel Bildirinin ilgili 3. maddesinde “Yaşamak, kişi güvenliği ve özgürlük herkesin hakkıdır.” ifadesine yer vermektedir. Bireye doğuştan gelen bu yaşam hakkı ile beraber sağlık hakkına da sahip olacağını belirtebiliriz. İlgili bildirinin 25. Maddesinde “Herkesin, gerek ailesi ve gerekse kendisi için mesken, giyim, yiyecek, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetlerde dahil olmak üzere sağlığını aynı zamanda refahını gerçekleştirecek uygun bir hayat düzeyine ve hastalık, sakatlık, işsizlik, dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından isteği dışında mahrum bırakacak diğer durumlarda güvenliğe hakkı bulunmaktadır.” şeklinde yer verilmiştir.



"Sağlık hakkı" sosyal, kültürel ve ekonomik hakların olduğu ikinci kuşak insan hakları arasında yer almaktadır. İlgili kuşaktaki haklar birinci kuşaktan ayrı olarak “bireylerin tek başına yapmaları mümkün olmayan haklardan olup devletin pozitif bir edimde bulunarak, hakkın yapılmasına aktif olarak katılma gerekliliği kapsamında siyasal ve medeni haklardan ayrılır.

Ekonomik, kültürel ve toplumsal haklar uluslararası sözleşmenin 12. maddesinin ilgili 1. fıkrasında: “Bahsi geçen sözleşmeye taraf devletler, herkesin ulaşabilir en yüksek ruhsal ve bedensel sağlık standartlarından faydalanma hakkını tanır.” yaklaşımı ile sağlık hakkının bir tanımlaması gerçekleştirilmiş ve sağlığın korunması hakkına herhangi bir sınırlama getirilmemiştir. Aynı maddenin ikinci 2. Fıkrasında ise “ilgili sözleşmeye taraf olan devletler nezdinde" bu hakkın tam olarak yapılmak üzere gerçekleştirilecek girişimler;



  • Çocuk ölümlerinin ve ölü doğum oranlarının indirgenmesi ve çocuğun sağlıklı büyümesi kapsamında önemlerin alınması

  • Endüstri ve çevre sağlığının her kapsamda iyileştirilmesi

  • Yöresel ve salgın hastalıklarla, mesleki ve öteki hastalıkların engellenmesi, denetlenmesi ve sağıltımı

  • "Herhangi bir hastalık halinde herkese tıbbi bakım ve hizmet sağlayacak koşulların oluşturulması için ihtiyaç duyulan şartları içerir.” ifadelerine yer verilerek insanın sağlıklı bir hayatı devam ettirebilmesi adına, sağlığı yükseltme faaliyetleri için taraf olan ülkelerin sorumluluklarını belirtmiştir.



Türkiye’de Sağlığın Hukuki Dayanağı Nasıldır?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini eklenen ve Avrupa Konseyi Ülkelerinde yapılmakta olan ve 1961 yılında çıkarılan Avrupa Sosyal Şartı’nın 11. maddesine göre; sağlığın korunması hakkının tam olarak kullanılmasını sağlamak üzere Akit Taraflar, ya kamusal ya da doğrudan doğruya veya özel örgütlerle iş beraberliği kapsamında diğer tedbirlerin yanısıra:

  • Sağlığın bozulmasına neden olacak sebepleri olabildiğince ortadan kaldırmak;

  • Sağlık konularında bireysel bireysel sorumluluğu teşvik etmek ve sağlığı geliştirmek üzere eğitim ve danışmanlık kolaylıklarını sağlamak;

  • Başta salgın olmak üzere bölgesel ve diğer hastalıklar ile kazaların olabildiğince önüne geçmek; adına planlanmış uygun olabilecek tedbirler almayı taahhüt etmek gibi sağlığın geliştirilmesi ve korunması kamu ve özel sektörün beraber korunması gerektiği düşünülmüştür.

Türkiye Cumhuriyetinin Akit olduğu ve yukarıda yer alan uluslararası sözleşmelerle beraber, TC 1982 yılında çıkarılmış olunan Anayasasının 17. Maddesin de yer alan “Her kişi yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” bir diğer önemli bir madde ise 56. Maddedir. Bu madde kapsamında herkes dengeli ve sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi korumak ve geliştirmek aynı zamanda kirlenmesini önlemek vatandaşların ve devletin ödevi olarak belirtilmiştir. Bu açıdan sağlık bir anayasal korunma olarak ifade edilmektedir. Bununla beraber yine bu metinlerde, ikinci kuşak bir hak olması sebebiyle sağlığın korunmasını ve geliştirmesinin ayrıca devletin yükümlülüğü altında olduğu açıklanmıştır.

Yukarıda yer alan ilgili değerlendirmeler ışığında sağlık; uluslararası sözleşmeler ve belgelerle, anayasal metinlerle temel insan hakkı olarak ifade edilmiştir. Kişinin sağlık hakkının, yaşanılan ülkenin sosyo-ekonomik yapısına bağımlı olduğu dikkate alınmalıdır.

İnsan Hakları Evrensel Bildiresi Yaklaşımı Nasıldır?

1948 yılında çıkarılan İnsan Hakları Evrensel Bildirinin ilgili 3. maddesinde “Yaşamak, kişi güvenliği ve özgürlük herkesin hakkıdır.” ifadesine yer vermektedir. Bireye doğuştan gelen bu yaşam hakkı ile beraber sağlık hakkına da sahip olacağını belirtebiliriz. İlgili bildirinin 25. Maddesinde “ Herkesin, gerek ailesi ve gerekse kendisi için mesken, giyim, yiyecek, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetlerde dahil olmak üzere sağlığını aynı zamanda refahını gerçekleştirecek uygun bir hayat düzeyine ve hastalık, sakatlık, işsizlik, dulluk, ihtiyarlık ya da geçim olanaklarından isteği dışında mahrum bırakacak diğer durumlarda güvenliğe hakkı bulunmaktadır” şeklinde yer verilmiştir.

Devletlerin Sağlığa Yaklaşımları Nasıldır?

Çocuk ölümlerinin ve ölü doğum oranlarının indirgenmesi ve çocuğun sağlıklı büyümesi kapsamında önemlerin alınması. Endüstri ve çevre sağlığının her kapsamda iyileştirilmesi. Yöresel ve salgın hastalıklarla, mesleki ve öteki hastalıkların engellenmesi, denetlenmesi ve sağıltımı. Herhangi bir hastalık halinde herkese tıbbi bakım ve hizmet sağlayacak koşulların oluşturulması için ihtiyaç duyulan şartları içerir” ifadelerine yer verilerek insanın sağlıklı bir hayatı devam ettirebilmesi adına, sağlığı yükseltme faaliyetleri için taraf olan ülkelerin sorumluluklarını belirtmiştir.

Avrupa Sosyal Şartının Yaklaşımı Nasıldır?

Sağlığın bozulmasına neden olacak sebepleri olabildiğince ortadan kaldırmak. Sağlık konularında bireysel bireysel sorumluluğu teşvik etmek ve sağlığı geliştirmek üzere eğitim ve danışmanlık kolaylıklarını sağlamak. Başta salgın olmak üzere bölgesel ve diğer hastalıklar ile kazaların olabildiğince önüne geçmek; adına planlanmış uygun olabilecek tedbirler almayı taahhüt etmek” gibi sağlığın geliştirilmesi ve korunması kamu ve özel sektörün beraber korunması gerektiği düşünülmüştür.

Sağlığın Tanımı, Sağlık, evrensel bir tanıma ulaşamamıştır, Temel bir insan hakkı olması sebebi ile demokrasilerin ortak ve vazgeçilmez değeridir, Eski Yaklaşım, Yüzyılın ilk çeyreğinde sağlık kavramının hastalık kavramının gerisinde kaldığı görülmüştür, Sağlık korunmasının önemini daha iyi anlamamızı sağlar, Sağlığın Korunması, Sağlığın korunmasında ve daha da geliştirilmesinde devletle beraber özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da sorumluluk almalıdır, Toplumun tüm kesimlerinin sağlığına katkıda bulunması gerektiği vurgulanmaktadır, Sağlığın İnsan Hakkı Olması, Sağlık, bir insan hakkıdır, Her bireyin sağlık hizmetlerine erişim hakkı vardır, Sağlığın Topluma Etkisi, Sağlık, toplumu meydana getiren bireylerin en önemli gündem maddeleridir, Toplumun genel sağlık seviyesi, toplumun genel yaşam kalitesini etkiler, Sağlığın Kamusal Güçlere Etkisi, Sağlık, kamusal güçlerin faaliyet alanıdır, Devletlerin sağlığı koruma ve geliştirme politikaları, toplumun genel sağlık seviyesini yükselterek toplumu güçlendirir
Sağlığın Uluslararası Hukuki Yaklaşımı Sağlıkla ilgili temel yaklaşımlar Sağlığın hukuki dayanağı Türkiye'de sağlığın hukuki dayanağı sağlık yaklaşımları
Özel dikim siyah takım elbiseli yakışıklı bir adam gri bir arka planın önünde kendinden emin bir şekilde duruyor. Kısa, koyu renk saçları ve hafif bir sakalı var ve gözleri uzaklara bakıyor. Duruşu rahat, elleri rahatça ceplerinde ve dudaklarında hafif bir gülümseme var. Zarif ve sofistike görünüyor ve hayatın sunacağı her şeyi üstlenmeye hazır. Beyaz gömleği ve siyah kravatıyla kıyafetini tamamlıyor ve görünümüne sofistike bir hava katıyor.
Nevzat Yüksel
Blog Yazarı

Sağlık Yönetimi bölümünde öğretim görevlisi. Sağlık hukuku, Türk sağlık sistemi ve sağlık kuruluşlarında teknoloji yönetimi alanında dersler vermektedir. Birçok uluslararası dergi, kitap ve bildirilerde yazı ve bölümleri vardır.

Benzer Yazılar
Doğru ve faydalı bilgiler sağlama konusunda kararlı olan uzman ekibimizle blogumuzu her zaman yeni makaleler ve videolarla güncelliyoruz. Güvenilir tavsiyeler ve bilgilendirici içerikler arıyorsanız, blog sayfamıza mutlaka göz atın.