AnasayfaBlogİşyerinin Vazgeçilmezi Kahve
İş Hayatı

İşyerinin Vazgeçilmezi Kahve

19 Haziran 2019
Kahve köpüğünün üzerinde yaprak şeklinde bir tasarım bulunan beyaz seramik bir kahve kupası çerçevenin ortasına yerleştirilmiştir. Kupa görüntünün ana odağıdır ve yaprak tasarımı kupanın sağ tarafında daha ayrıntılıdır. Resmin sağ tarafındaki arka planda bir kruvasan, sol tarafındaki arka planda ise bir klavye belli belirsiz görünüyor. Yaprak tasarımı kahverengi ve beyazın tonlarından oluşuyor ve beyaz kupaya karşı öne çıkıyor. Kupanın sol tarafında bir cep telefonu, sağ tarafında ise beyaz bir kupanın yakın çekimi yer alıyor. Kupa, dumanı tüten bir fincan kahve ile doludur ve köpük üzerindeki yaprak tasarımı güzel ve karmaşık bir latte sanatı oluşturur.
Kahvenin TarihiKahvenin Ortaya ÇıkışıEfsaneler ve Rivayetler
M.S. 570'li yıllarda, Arap Yarımadası'nda ortaya çıktığı düşünülen kahve, Mekke ve Medine aracılığıyla tüm İslam ülkelerine yayılmıştır. Batı ülkelerindeki tarihi ise 300 yıllıktır.Kahvenin ilk içeni hakında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, en yaygın inanış Hz. Süleyman olduğudur. Onun Cebrail'in buyruğunda Yemen'den gelen kahve çekirdeklerini kavurup içecek yaptığı ve bunun hastaları iyileştirdiği söylenir.Kahve hakkında birçok efsane ve rivayet bulunmaktadır. Yemen'de yaşayan çoban Khaldi'nin kendi ve keçilerinin canlılık buldukları bir meyve yediklerinde bu meyvenin kahve olduğu, Şâzelî tarikatından Ali bin Ömer eş-Şâzelî'nin sürgün edildiği çölde rastladığı bu meyveden içecek yaparak hayatta kaldığı ve hatta cüzzamlıları iyileştirdiği rivayet edilir.
Batı ülkelerindeki serüveni 300 yıllık maziye sahiptir ve 'Yemen Dilberi' lakabını alır.Hz. Süleyman'ın kahve çekirdeklerinden hazırladığı içecek ile hastalara şifa dağıttığı söylenir.Kahve hakkında en yaygın rivayetler, çoban Khaldi ve Ali bin Ömer eş-Şâzelî hakkındadır. Her iki hikaye de kahvenin hayat veren ve hastalıkları iyileştiren bir içecek olduğunu anlatır.
Kahvenin kökeni tartışmalıdır ve bu durum onun tarihine gizem katmaktadır.Kahvenin Hz. Süleyman tarafından tıbbi amaçlı kullanıldığına dair bir rivayet bulunmaktadır.Bir efsane ise, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'e Cebrail tarafından getirilen siyah bir içecek olan kahvenin, hastalığına şifa olduğudur.
İslam ülkelerinden sonra kahve, 300 yıl önce Batı ülkelerine de taşınmış ve burada da popüler hale gelmiştir.Kahve, birçok araştırmacıya göre ilk kez Hz. Süleyman tarafından yapılmış ve İslam ülkelerine yayılmıştır.Hz. Muhammed'in hastalığına şifa olan içecek Cebrail tarafından getirilen siyah içecektir ki bu, kahvenin bir hikayesidir.

Günde kaç fincan kahve tüketiyorsunuz? İster ofiste, ister evde, ister dışarda kahve kokusu bizi kendimizden geçirir. Ardından beynimizde kahve içme isteği doğar. Kahveyi en çok tükettiğimiz yerlerin başında kuşkusuz iş yeri gelir. İşyerinde dedikodu yaparken kahve tüketmek keyifli değil midir? Gerçekten de türk kültürünün vazgeçilmezlerinden olan kahve içme alışkanlığını iş hayatınızda performansınızı artırmak için gizli bir güç kaynağı olarak kullanabilirsiniz. 

Peki, iş çıkışı stres atmak için de içtiğimiz kahvenin ortaya çıkış hikayesini hiç merak ettiniz mi? 

Kahvenin Tarihi

Kahve, günümüzün en gizemli bitkilerinden bir tanesidir. Bu gizemi ortaya çıkışında ve yaygınlık kazanmasında tartışmalardan kaynaklanmaktadır. Kahvenin mucizevi hikayesi arap yarımadasından başlamaktadır. M.S.570’li yıllarda ortaya çıktığı düşünülen kahve önce Mekke ve Medine’ye daha sonra ise tüm İslam ülkelerine yayılmış. Batı ülkelerindeki serüveni ise 300 yıllık bir maziye sahiptir. ‘’Yemen Dilberi’’ lakabını alan kahve hakkında birçok hikaye ve efsane bulunmaktadır.



Kahvenin Ortaya Çıkışı

İlk kahveyi kimin içtiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ebu’l Tayyib el-Gazzi, Hz. Süleyman’ın kahveyi kullanan ilk kişi olarak gösterildiği bir söylentiyi aktarır. Buna göre Hz. Süleyman yolculukları sırasında bir kasabaya uğrar ve sakinlerinin bilinmeyen bir hastalığa yakalandığını görür. Cebrail’in buyruğu üzerine Yemen’den gelen kahve çekirdeklerini kavurur ve bundan bir içecek hazırlar. İçeceğin verildiği hastalar iyileşerek hastalıktan kurtulur. Anlatımın sonunda kahvenin daha sonra bütünüyle unutulduğu ve XIV. yüzyıl başlarında yeniden ortaya çıktığı belirtilir. 

Kahve Efsanesi

Kahve hakkındaki en yaygın efsane Yemen’de yaşayan Khaldi adındaki bir manastır çobanına aittir. Bu çobanın yaşadığı olay otoriteler tarafından doğru kabul edilir. Khaldi, ay ışığında keçi sürülerini güderken hayvanların bazı sarı ve yeşil meyveleri yediğini görür. O ana kadar uyuklayarak gezen hayvanlarda bu meyveyi yedikten sonra bir canlılık görünür. 



Oradan oraya zıplayıp dururlar hatta mehtapla dans etmeye başlarlar ve herhangi bir yorgunluk belirtisi göstermezler. Bunun üzerine Khaldi bu yemişleri dener ve kendini dinç hisseder. Bu mucizevi meyvelerden keşişlere söz eder. Çoban ve iki keşiş sürünün otladığı yere gönderilir. Hiç bilmedikleri bu bitkinin dallarından toplayıp bir içecek kaynatırlar ve içerler. Onlar da geceyi neşeli bir ruh haliyle geçirirler. 

Bu içeceği deneyerek kendisinde de aynı canlılığı hisseden Şeyh, bitkinin kafein etkisini bularak tüm din adamlarına tavsiye eder. Böylece kahvenin hikayesi de burada başlar. Manastır kurallarına uymayı kolaylaştıran bu içecek tüccarların da ilgisini çeker. Böylece kahve yayılmaya başlar.

Başka Bir Rivayet

Bir sonraki rivayet ise yine Şâzelî tarikatı mensubu Ali bin Ömer eş-Şâzelî’nin başına gelenlerle alâkalı. Hikâyeye göre Ömer iftira yüzünden haksız yere çöle sürgün edilir. Bu çölde yiyecek bir şey bulamayan Ömer çalıların arasında bulduğu ve daha önce hiç görmediği bir ağacın meyvelerini toplayıp kaynatır ve içer. Onu aramaya gelen iki arkadaşı ölmek üzereyken Ömer tarafından bulunan bu içecek tarafından iyileştirilir. Çöle sürülmüş bazı cüzzamlıların da bu içecekten içip iyileşmesi üzerine Şeyh Ömer’in bulunup getirilmesi için haber çıkarır. Bir rastlantı sonucu hastaların iyileşmesini sağlayan Ömer de halife tarafından affedilerek yurduna geri dönmesine izin verilir ve bundan sonra Şeyh Ömer olarak anılmaya başlanır.

Son söylenti ise, doğrudan İslâm Peygamberi Hz. Muhammed’e ithafendir. Amansız bir hastalığa tutulan Hz. Muhammed’e baş melek Cebrail bir gece elinde dumanı tüten siyah bir içecek yani kahve getirir bunu içen Peygamber derhal iyileşir.

MS 570'li yıllarda, Arap Yarımadası'nda ortaya çıktığı düşünülen kahve, Mekke ve Medine aracılığıyla tüm İslam ülkelerine yayılmıştır Batı ülkelerindeki tarihi ise 300 yıllıktır, Kahvenin ilk içeni hakında kesin bilgi bulunmamakla birlikte, en yaygın inanış Hz Süleyman olduğudur Onun Cebrail'in buyruğunda Yemen'den gelen kahve çekirdeklerini kavurup içecek yaptığı ve bunun hastaları iyileştirdiği söylenir, Kahve hakkında birçok efsane ve rivayet bulunmaktadır Yemen'de yaşayan çoban Khaldi'nin kendi ve keçilerinin canlılık buldukları bir meyve yediklerinde bu meyvenin kahve olduğu, Şâzelî tarikatından Ali bin Ömer eş-Şâzelî'nin sürgün edildiği çölde rastladığı bu meyveden içecek yaparak hayatta kaldığı ve hatta cüzzamlıları iyileştirdiği rivayet edilir, Batı ülkelerindeki serüveni 300 yıllık maziye sahiptir ve 'Yemen Dilberi' lakabını alır, Hz Süleyman'ın kahve çekirdeklerinden hazırladığı içecek ile hastalara şifa dağıttığı söylenir, Kahve hakkında en yaygın rivayetler, çoban Khaldi ve Ali bin Ömer eş-Şâzelî hakkındadır Her iki hikaye de kahvenin hayat veren ve hastalıkları iyileştiren bir içecek olduğunu anlatır, Kahvenin kökeni tartışmalıdır ve bu durum onun tarihine gizem katmaktadır, Kahvenin Hz Süleyman tarafından tıbbi amaçlı kullanıldığına dair bir rivayet bulunmaktadır, Bir efsane ise, İslam Peygamberi Hz Muhammed'e Cebrail tarafından getirilen siyah bir içecek olan kahvenin, hastalığına şifa olduğudur, İslam ülkelerinden sonra kahve, 300 yıl önce Batı ülkelerine de taşınmış ve burada da popüler hale gelmiştir, Kahve, birçok araştırmacıya göre ilk kez Hz Süleyman tarafından yapılmış ve İslam ülkelerine yayılmıştır, Hz Muhammed'in hastalığına şifa olan içecek Cebrail tarafından getirilen siyah içecektir ki bu, kahvenin bir hikayesidir
kahve kahve içme kahve kokusu iş yeri khaldi kafein
Bu resimde ikisi de gözlük takan bir erkek ve kadın görülüyor. Adam mavi bir gömlek ve siyah bir pantolon giyerken, kadın beyaz bir gömlek ve mavi bir kot pantolon giymektedir. Her ikisinin de gözlükleri takılı ve dümdüz ileriye bakıyorlar. Adamın kolu kadının beline dolanmış ve yüzleri birbirine yakın göründüğü için birlikte bir anı paylaşıyor gibi görünüyorlar. Arka plan yumuşak, kirli beyaz bir renktedir. Işık hafif loş, görüntüye yumuşak ve sıcak bir his veriyor. Gözlüklerine rağmen, gözleri hala bir duygu belirtisi gösteriyor. Birbirlerinin varlığından memnun ve mutlu görünüyorlar.
Konuk Yazar
Blog Yazarı

İstanbul İşletme Enstitüsünde yazılarının yayınlanmasını isteyen konuk yazarlarımız için oluşturulan bilgi kartıdır. Birçok alanda ve disiplindeki yazıları bu hesap üzerinde bulabilirsiniz.

Benzer Yazılar
Doğru ve faydalı bilgiler sağlama konusunda kararlı olan uzman ekibimizle blogumuzu her zaman yeni makaleler ve videolarla güncelliyoruz. Güvenilir tavsiyeler ve bilgilendirici içerikler arıyorsanız, blog sayfamıza mutlaka göz atın.