Betimleme Nedir? Türleri Nelerdir?
Betimlemeyi Anlamak | Betimleme Türleri | Betimlemeyle İlgili Genel Bilgi |
---|---|---|
Betimlemeyi, bir olayı ya da ortamı en ince ayrıntılarına kadar anlatmak olarak tanımlayabiliriz. | İç ve dış betimleme olmak üzere iki büyük kategoriye ayrılır. | Günlük yaşamda, özellikle dil ve anlatım içerisinde sıkça karşılaşırız. Genelde edebi metinlerde yer alır. |
Bir sanata tasvir etme olarak da görülebilir, bir nesneyi veya bir durumu en ince ayrıntısına kadar hedef kitleye aktarmaktır. | Açıklayıcı ve sanatsal betimleme başka iki alt türdür. | İyi bir betimleme yapabilmek için güçlü bir gözlem yeteneği gereklidir. |
Genelde betimleme, okuma ve yazmada daha çok hissedilir ve anlamını bulur. | İç betimleme, genellikle kişinin iç dünyası ile ilgilidir ve dış betimleme çevresel faktörleri anlatır. | Betimleme, bir kişi, nesne ya da olayın detaylı bir şekilde anlatımını sağlar. |
Genellikle bir nesnenin, kişinin ya da bir olayın maddi ya da manevi özelliklerinin anlatılmasıdır. | Dış betimlemede gözle görülebilen özellikler, iç betimlemede ise gözle göremeyeceğimiz duygusal ve düşünsel özellikler anlatılır. | Betimleme, bir metni daha etkileyici ve anlamlı hale getirir. |
Betimleme, okuyucunun ya da dinleyicinin zihninde canlı bir görüntü oluşturmayı amaçlar. | Açıklayıcı betimlemede amaç bilgi vermekken, sanatsal betimlemede sanatsal bir anlatım vardır. | Betimleme sanatsal ve edebi bir dilin mükemmel örneklerindendir. |
Betimlemeyi, bir şeyin kendine has özelliklerini anlatma şekli olarak tanımlayabiliriz. | İç Betimleme duygusal ve düşünsel boyutları, Dış betimleme ise maddi ve gözle görülebilir özellikleri ifade eder. | Betimleme dilin, ayrıntı ve gözlem yeteneğinin en iyi kullanıldığı anlatım türlerinden biridir. |
Betimleme; insanlar, doğa, nesneler, olaylar ve kavramları ayrıntılı olarak anlatma sanatıdır. | Görselle ilgili olan dış betimleme, duygusal durumlarla ilgili olan iç betimleme vardır. | Betimleme, gerçek veya hayali bir olayı, kişiyi ya da eşyayı somut bir şekilde anlatır. |
Betimleme, ayrıntılı bir şekilde anlatarak konuyu canlandırmaktır. | İç betimleme duygusal, dış betimleme fiziksel detaylara yoğunlaşır. | Metinlerin anlatım gücünü artıran, okuyucuda derin etkiler yaratan bir dil sanatıdır. |
Betimleme, hayal gücünü destekleyen ve gerçeği ayrıntılarıyla anlatma sanatıdır. | İç ve dış betimleme, objektif ve subjektif betimlemeler betimlemenin türleridir. | Bir durum, yer veya kişinin anlaşılır ve canlı bir şekilde anlatılmasıdır. |
Betimleme, bir olayın ya da nesnenin gözlem ve tasviri sonucu oluşturulan resmidir. | Dış betimlemede nesnelerin gözle görülür özellikleri, iç betimleme ise kişinin duygusal durumunu anlatır. | Betimleme, gözlem, tasvir ve canlandırmanın birlikte kullanıldığı bir anlatım biçimidir. |
Betimleme kelimesini acaba hayatımızda kaç kere kullanırız? Günlük hayatta nerede karşımıza çıkar? Ömrümüzün belli bir kısmında eğitim aldığımızı düşünürsek, öğrendiklerimizi ne kadar gerçek hayata yansıta biliyoruz? Yoksa sadece ihtiyacımız olanı mı alıyoruz? Ya da işimize geleni...
Aslına baktığımızda aldığımız eğitimlerle ilgili günlük hayatta birçoğunu istemeden de olsa uyguluyoruz. İstem dışı olarak adeta yaşamın bir parçası halinde. Örneğin, hemen hemen birçoğumuz fizik dersinden kalmışızdır ya da zar zor geçenler vardır. Ancak yaşantımız esnasında her gün fizik kurallarına rastlarız. Bu iyi bir fizik bildiğimizden değil, doğanın gereği istemsizce yapılan bir olaydır.
Basit örnek vermek gerekirse, otobüsün içindeyken şoförün fren yaptığında ileri doğru hareketlenmemiz ve gaza bastığında geriye doğru gitmemiz. Giyisi giydiğimiz zaman yaşadığımız elektriklenme de buna bir örnek olarak gösterilebilir. Aynı şekilde matematik içinde düşünebiliriz. Her gün belli zaman aralıklarla hesap kitap yaparız. Ancak müthiş bir matematik bilgisine sahip olmayabiliriz.
Betimleme konusunu da ele alacak olursak, aynı durumları burada da söyleyebiliriz. Betimleme ya da diğer bir adıyla betimleyici bir anlatım. Eğitim yıllarında Türkçe dersinden belki kalan olmamıştır. Fakat betimleyici anlatım, mübalağa sanatı gibi konularda çok ilgimizi çekmemiştir. Aslında bu terimler yaşantının bir parçası desek abartmış sayılmayız.
Asıl konumuza dönecek olursak betimleme kısaca, herhangi bir olayı tasvir etme sanatıdır. Betimleyici bir anlatım yolu ile olgulara yaklaşım şeklidir. Betimleme nedir? Betimleme dediğimiz de aklımıza ne geliyor? Bir alt başlıkta daha kapsamlı şekilde anlatacağız.
Betimleme Ne Demek?
Betimleme, bir olayı veya ortamı anlatmak için izlenimde bulunmak maksatlı ve canlandırma yaparak yazılı ya da sözlü olarak anlatma biçimidir. Bir başka anlamı sözcüklerle resim çizme olayıdır. Tasvir etme sanatı olarak da bireyler tarafından bilinir. Betimleme sanatını kullanırken, nesneler veya olaylar göz önünde canlandırılır. Görebildiğimiz her şeyi tasvir etmek mümkündür. Sadece görmekle kalmayıp ayrıca hayal ettiğimiz olayları ve olguları da betimleme yaparak anlatabiliriz. Betimlemede belli bir tarzda kendine özgü şekilde anlatılmasıdır.
Betimleme kelimesinin İngilizce de karşılığı portrayal veya description olarak geçer. Çevirisine baktığımızda tasvir, tanımlama ve tanım anlamları çıkmaktadır. Description, ayrıca bir nesnenin açıklaması olarak da bilinir. Betimlemenin ana çıkış noktası görselliktir. Betimleme yapabilmek için herhangi bir görsellik göz önünde bulundurulmalıdır.
Anlatım yaparken bulunan ortamın, nesnelerin veya öğelerin biçimi ve renkleri gibi konular üstünde durulur. Aynı zamanda bunlara ayrıntılı bir şekilde yer verilir. Tasvir etme sanatını kullanırken bir diğer hususta gözlem yapma gerekir. İyi bir gözlem ile tasvir etmek daha da kolaylaşır. Betimleyici anlatım esnasında 5 duyu organımızda kullanılabilir. Görme, işitme, dokunma, koklama, ve tatma duyularımız sayesinde anlatımda yer alan izlenimler belirir.
Tasvir ederken şu özellikler sıklıkla kullanılır:
Sözcüklerin yazı veya sözlü kullanıldığı yerlerde mecazi ve yan anlamlar yer alabilir.
Şiir, gezi yazıları, tiyatro, roman ve hikaye gibi türler betimleyici anlatımda fazlaca rastlanır.
İnsanların iç ve dış dünyasını anlantan betimleyiciler kullanılır.
Tasvir etmede sanatsal ve açıklayıcı betimlemeler yer alır.
Türkçe de birden fazla anlatım çeşidi yer almaktadır. Anlatımların kendine has ve özgü şekilde olması sayesinde gruplandırılır. Betimleyici anlatımında içinde yer aldığı kategoride tam 13 tane anlatım çeşidi bulunmaktadır.
Betimleyici Anlatım Çeşitleri
Betimleme anlatım yaparken iki yola başvurulur. Bu iki çeşitte insan odaklı şekilde bir yol izlenmiştir. Yani ruhsal ve fiziksel betimleme ön plana çıkmıştır. Çeşit olarak da iç ve dış betimleme olarak geçmektedir.
İç betimleme: Gözle göremediğimiz olayların içinde yer aldığı betimleme çeşitidir. Heyecan, sevgi, kıskançlık, üzüntü gibi görmediğimiz olgular için kullanılır. İç betimleme, ruhsal betimleme olarak da bilinir.
Dış betimleme: İç betimlemenin tam tersi olarak çıkan bu çeşitte ise, görülebilen tasvir etmedir. Görebildiğimiz her şey için dış veya fiziksel betimleme yapılabilir.
Ayrıca açıklayacı ve sanatsal betimleme de bu konunun içinde yer almaktadır. Betimleme çeşitinde de aynı hissiyatlar geçerli olduğunu söyleyebiliriz. Aralarında yinede farklılıklar oluşmaktadır. Kısaca bunlardan da bahsedelim. Açıklayacı betimlemelerde, daha çok bilgi ön plana çıkar. Duygulara çoğunlukla yer verilmez. Genel olarak verilen bilgi üzerinde ayrıntılı şekilde anlatır. Sanatsal betimlemede ise, tamamen sanat ağırlıklı bir yöntem izlenir. Farklı duyu ve duygulara yer verilir. Bilgi çok fazla içermez. Daha çok izlenim amaçlı yazılır.
Tasvir Etme Örnekleri
Betimlemeyici anlatıma birden fazla örnek vermek mümkün. Hem bizim yazdığımız hem de büyük yazarların yazdığı birkaç betimeleme örneği paylaşmak gerek.
''Milly Buck şafak sökerken barakadan çıktı. Sundurmada durarak biran gökyüzüne baktı. Şişman, çarpık bacaklı, uçları aşağı doğru kıvrık bıyıklı, avuçları nasır bağlamış dört köşe elleri olan bir adamdı. Su rengindeki gözlerinde düşünceli bir ifade vardı. Şapkasının altından fırlayan saçları dik dik ve dağınıktı. Bir yandan sundurmada duruyor, bir yandan da gömleğinin eteğini pantolonunun içine sokmaya çalışıyordu.'' John Steinbeck adlı yazarın Kırmızı Midilli eserinden bir alıntıdır.
''Olay başlayalı kırkını geçmiş nice tanıdıklarım hastalandı. Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış. Baharın hastalıkları saymakla bitmez ki... Mart güneşi canlılığı ile çöreklenip yatan bütün yılanları uyandırıyor. Toprağın yeniden gençliğe kavuştuğu bu mevsimde, hava, kuş cıvıltıları ile beraber insan iniltileri ve hırıltıları ile dolu. Dün neşeli bir kır köşesinde baharın bu iki zıt levhasını yan yana gördüm: Bir tarafta genç hayvanlar oynaşıyor, kuşlar uçuyor; diğer tarafta ise yaşlı hastalar, yorgun iskeletlerin soğumuş kemiklerini güneşte ısıtmakla meşgul.'' Yazar Ahmet Haşim tarafından olay betimlemesine iyi bir örnek olarak gösterilmektedir.
''Bulunduğumuz yer denizden bin beş yüz metre kadar yüksekte idi. Akcedil; ay iskelesinin önünde duran kayıklar, ağaçların arasında seyrek binalar iğne topuzu kadar ufaktı. Karşıda Burhaniye'nin arkasında yatan Madra dağları şekilsiz bir yığından ibaretti. Güneşin altında göz kamaştırıcı pırıltılarla yanan deniz, ta uzaklarda açık koyulu gölgelere bürünen Midilli Adası'na kadar uzanıyor, bunun sağ yanından geçerek, ufukta sisler içinde birleşiyordu. Kazdağı'nın körfeze kadar yaklaşan eteklerini sayılmayacak kadar çok, her biri başka renk ve biçimde, irili ufaklı dağlar ve tepeler çeviriyordu.'' Ünlü yazarımız Sabahattin Ali'den bir betimleme örneği.
Güneş karlı kaplı dağların ardında doğmuş, kırda oynayan çocuklara adeta göz kırpıyordu. Kuşlar, bu şirin havada yeşilin binbir tonuyla bezenmiş ağaçların dallarına konup ötüyorlar, kediler ise mırıldayarak kendilerine iyi bir gölge arıyordu. Dere, gün ışığının vurmasıyla parlıyor bu eşsiz manzaraya ayrı bir huzur katıyordu. Az önce yağan yağmurun ardından çıkan gökkuşağı ise, bu muazzam kış gününü ne de güzel süslemişti. Bu betimleme örneği de bizden sizlere gelsin.
Betimleme Nasıl Yapılır?
Günlük yaşantımızda anlatım türlerini oldukça sık kullanırız. Okulda öğrendiğimiz bilgileri genellikle sorgularız. Bu bilgiler benim günlük yaşantımda ne işime yarayacak? Bu bilgiler bana ne kazandıracak? Bu tarz soruları soran Türk öğrencisinin ne kadar pragmatist olduğu sonucunu görsek de her bilgi ister istemez yaşantımızın içinde olduğu sonucuna varırız. Bunların en önemlisi de Türkçe dersinde öğrendiğimiz bilgilerdir. Anlatım türleri arasında yer alan betimleme ise oldukça sık kullandığımız bir başlıktır. Peki, oldukça sık kullandığımız betimleme ne demek?
Betimleme, bir konu ya da olayı gözünüzde canlandıracak bir biçimde o konunun kendine özgü ve belirleyici özellikleri ile tasvir etmektir. Betimleme, sözcüklerle resim çizme sanatı demektir. Anlatılan konu ya da olayın okuyucunun zihninde canlandırması demektir. Anlatılanların belirleyici özellikleri ile bireyin zihninde tasvir oluşmasıdır. Kelimelerin, bireyin zihninde canlanması demektir. Betimleme, nesnelerin ya da olayların göz önünde canlandırılması durumudur. Örneğin, bir kitap okurken okuyucunun okuduklarını kendi zihninde canlandırmasıdır. Kelimelerin bireyin zihninde resimler çizmedir.
Betimleme, görsellik demektir. Okuyucunun zihninde en derin ayrıntılarıyla görsellik oluşması demektir. Bir metni veya kitabı okurken nesnelerin ya da ögelerin biçimi ve renkleri üzerinde durulması demektir. Betimleme kavramının ne demek olduğu hakkında bilgi sahibi olduktan sonra şimdi de betimleme nedir kavramını açıklamaya çalışalım.
Betimleme Nedir?
Betimleme, bir ortamın özelliklerini canlandıracak şekilde yazı ve sözle anlatmaktır. Bir kavramın göz önünde canlandıracak bir şekilde kendine özgü yönlerini vurgulayarak tasvir edilmesidir. Tasvir edilme işlemi yazılı veya sözlü olabilir. Peki, hangi kavramlar tasvir edilebilir? Gözle görebildiğimiz, dokunabildiğimiz ve hayalimizde canlandırabileceğimiz her şey tasvir edilir. Okuduğumuz bir kitap, yazı yazdığımız bir kalem, oturduğumuz mahalle, gökyüzü, gezegenimiz, evren hepsi ve daha fazlası betimlenebilir.
Betimleme, görünenlerin ya da gözlemlerin anlatılmasıdır. Bir durumu sözcüklerle anlatma durumudur. Burada önemli olan kısım mutlaka görselliğin kullanılması gerektiğidir. Örneğin, bir kavram ya da varlığı gözle algılanan ayrıntılardan bahsedilir. Tasvir yaparken bir bakıma gözlemden yararlanılır. Bir metinde veya bir kitapta yazar tasvir yaparken niteleyici sözcükler kullanır. Bu niteleyici sözcükler tasviri tasvir yapan asıl unsurlardır. Tasvir, bir durumun ya da bir kavramın fotoğrafının çekilmesi olarak da tanımlanabilir. Bu cümlede kullanılan fotoğraf sözcüğü betimlemeyi diğer anlatım türlerinden ayıran önemli bir ipucudur.
Özellikle de öyküleme türünden ayrılmasını sağlayan en önemli ipucudur. Anlatım türlerinden biri olan öyküleme, betimlemeyle oldukça sık karıştırılmaktadır. Öğrencilerin derslerde ve sınavlarda bu ikisini ayırt edememesi onların aleyhine sonuçlar doğurmaktadır. Öyküleme ile betimlemeyi ayırmanızı sağlayacak bir örnek vererek konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayalım. Örnek, bir kafe hayal edelim. O kafenin bütün kafeye hakim olacak bir noktasından fotoğrafını çekelim. Çekilen fotoğraftakilerin anlatılması betimlemedir. Biri kahve içiyor, kimi sandalyesini çekiyor, kimi arkadaşlarıyla öz çekim yapıyor. Bunları anlatan cümleler betimlemeyi anlatan cümlelerdir.
Betimleme tekniği kullanırken yazar, sanatlı anlatımlardan yararlanabilir. Yazar, cümlelerini oluştururken mecaz anlam kullanabilir. Betimleme tekniği kullanırken beğenisini ve duygularını işin içine katabilir. Betimleme tekniği kullanırken birbirinden farklı söz sanatları kullanabilir. Örneğin, yüksek bir tepeye iki kişiyi koyalım. Bu iki kişi de aynı yükseklikte ve aynı manzarayı görmektedir. Bu iki kişiden gördüklerini betimleme tekniği ile anlatmasını isteyelim. Bu iki kişinin de betimleme tekniği ile anlatması farklı olacaktır. Çünkü ikisi de betimleme tekniği ile anlatırken işe duygularını katacaktır. İkisi de söz sanatlarından yararlanacaktır. Kimi benzetme kullanırken kimi daha çok abartmadan yararlanacaktır. Tasvir hakkında bilgi sahibi olduktan sonra betimleme çeşitleri hakkında bilgi sahibi olalım.
Betimleme Çeşitleri Nelerdir?
Betimleme çeşitleri ikiyi ayrılır. İkiye ayrılmasının nedeni yazarın anlatımına duygularına katıp katmaması durumudur. Betimleme çeşitleri, insan tasviri üzerine yoğunlaşır. Bireylerin ayrıntılı bir şekilde özelliklerinin anlatılması ile oluşur. İnsan betimlemesi ikiye ayrılır. Bunlar;
İzlenimsel Betimleme: Betimleme çeşitleri arasında izlenimsel ilk sırayı alır. En önemli özelliği subjektif olmasıdır. Duyguların ağır basması dikkat çekicidir. İzlenim ve sezgi ağır basmaktadır. Varlıkların duyularımız üzerinde bıraktığı izlenimlerin ele alındığı bir çeşittir. Bireylerin iç dünyaları anlatılır. Bireylerin tavır ve davranışlarının ele alındığı betimlemeler grubudur. Özel ayrıntılara yer verilmesi oldukça belirgindir. Yazar, bu çeşitte anlatımına kişisel görüşlerine de yer verir. Benzetme, yineleme, mecaz vb. başvurulur. Amaç izlenim kazandırmaktır. Diğer amacı ise sanat yapmaktır. Edebi eserlerde okuru etkilemek için kullanılır. Burada önemli olan varlıkların nitelikleri ve bu niteliklerin bizler üzerinde bıraktığı etkiler önemlidir. Bu tür, düşüncelerimize görünürlük kazandırma, okuyucunun hayal gününü diriltme ve anlatımı renklendirme özelliği kazandırır.
Açıklayıcı Betimleme: Betimleme çeşitleri arasında açıklayıcı betimlemeyi de görürüz. Okura bilgi verme amacı taşıyan bir türdür. Genel ayrıntıları okuyuculara kazandırır. Ayrıntılar objektif, olanı olduğu gibi yansıtılarak verilir. Fotoğrafsal bir gerçeklikle, kişisel düşünceler olmadan verilir. Temel amacı sanat yapmak değil de okuyucularını bilgilendirmektir. Örneğin, beynin çalışma sistemi, yeryüzü şekilleri vb. konuları anlatırken bu tür betimlemeyi kullanırız. Gözlem yoluyla varlıkların özelliklerini okura olduğu gibi aktarmak oldukça önemlidir. Değişik duygulara hitap eden subjektif ayrıntılar bu türde yer almamaktadır. Anlatıların kişiye göre değişen bir yanının olmadığı betimlemedir.
Betimleme çeşitleri hakkında bilgi sahibi olduktan sonra betimlemeyle sıklıkla karıştırılan ve öğrencilerin hataya düşmesini sağlayan öyküleme tekniği hakkında bilgi sahibi olalım.
Öyküleme Tekniği Nedir?
Öyküleme, yaşanan, görülen ya da duyulan olayların anlatılması durumunu ifade eder. Öyküleme tekniğinde amaç okuyucuyu olayın içinde yaşatmaktır. Öyküleme içerisinde zaman akışı bulunur. Ayrıca metnin sanki bir romandan ya da öyküden alınmış izlenim bulunur. Bu teknik olay esası bulunan metinlerde kullanılır. Düşünce yazıları içerisinde öyküleme genellikle kullanılmamaktadır. Bu teknik, bir olaydan başka bir olaya geçişi, hareketli bir yaşam kesitini ortaya koymaktadır.
Betimlemeyle arasındaki farkları da ele alım. Betimleme tekniği bir fotoğraf karesidir demiştik. Durağan ve metinde anlatılanların resmini çizilebilmektedir. Kelimelerle, insan zihninde görsellik oluşur. Aynı zamanda sıfat ve benzetmeler kullanılmaktadır. Oysa öyküleme bir film karesine benzetilir. Diğerinin aksine durağanlıktan ziyade bir hareketlilik vardır. Bir olay döngüsü ve çok sık fiil bulunur. Varlıkların hareket halinde anlatılması durumunu temsil eder.
Analoji yapacak olursak betimleme fotoğraf ise öyküleme kameradır. Betimleme tekniği, bir anın fotoğrafı çekilmesi ve fotoğrafta görülenlerin anlatılmasıdır. Öyküleme ise birbirini izleyen eylemlerin kamera ile belirlenmesidir. Eylemlerin devam etmesi, olayların sürmesi söz konusu olduğu için kamera benzetmesi yapılır. Bu durum betimlemede yer almamaktadır.
Betimlemelerden bahsederken sürekli olarak anlatım türleri içerisinde yer alan kısmına değindik. Yani Türkçe derslerinde öğretilen ve günlük yaşantımıza değinen kısımlarını ele aldık. Şimdi de felsefe disiplini tarafından betimlemeyi inceleyelim. Felsefe ve betimleme hakkında bilgi sahibi olalım.
Felsefe ve Betimleme Nedir?
Felsefe ve betimleme, somut bir gerçeklik içinde yer alan bir şeyin, kendine özgü belirtilerini tam ve açık bir biçimde gözler önüne serme durumudur. Felsefe ve betimleme arasındaki ilişki en genel haliyle bu şekilde açıklanır. Nesnel gerçekteki olguları, dilsel tanımlamalar yardımıyla tanıtma durumudur. Yazının başında da bahsedildiği üzere betimleme tekniği gözlem ve deneye bağlıdır. Bu yüzden ampirik bilgi çerçevesinde incelenir. Felsefe ve betimleme arasındaki ilişkiye bakıldığında betimlemenin, büyük oranda dış görünüşle sınırlı kaldığına bakıp da bilimsel tanıtma faaliyetinin görevi sadece nesnelerin betimlenmesine indirgenemez.
Felsefe ve betimleme arasındaki ilişkide tasvir, tanıtmanın en önemli ögesidir. Ne var ki tasvir, açıklama ile tamamlanmalıdır. Tasvirin açıklamayla tamamlanması içinde teorik bilgiye ihtiyaç duyulur. Felsefe ve betimleme arasındaki ilişki genel itibariyle bu şekilde açıklanabilir.
Sezer AÇİLER, 19 Haziran 1995 tarihinde Sakarya’da dünyaya geldi. 2018 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyoloji bölümünü bitirdi. Gayrimenkul danışmanı, stajyer sosyolog ve Felsefe Grubu öğretmeni olarak çalıştı. Sertifika programlarına katıldı. 2019 yılında İstanbul İşletme Enstitüsünde blog yazarı olarak çalışmaya başladı.