Reflexive Pronouns Listesi ve Kişilere Göre Kullanımı
İngilizce öğrenirken en çok zorlandığım konulardan biri reflexive pronouns yani dönüşlü zamirlerdi. İlk başlarda bu zamirlerin kişilere göre değişiklik gösterdiğini anlamam zaman aldı. Ancak bu konuda sıkı bir çalışma yaparak nihayetinde kullanımlarını anlamayı ve doğru şekilde uygulamayı başardım. Bu yazıda, İngilizcede reflexive pronouns listesini ve her bir kişi için doğru kullanımını, örneklerle birlikte açıklayacağım.
Reflexive Pronouns (Dönüşlü Zamirler) Nedir?
Reflexive pronouns, öznenin yaptığı eylemin sonucunun yine özneye dönmesini ifade eder. Türkçe’de “-kendim, -kendin, -kendi” gibi eklerle ifade edilir. İngilizcede ise her kişi için ayrı bir dönüşlü zamir vardır ve bu zamirler genellikle “-self” veya “-selves” eklerini içerir.
Kişilere göre kullanımı
First person singular (Birinci tekil şahıs):
myself
I did it myself. (Bunu kendim yaptım.)
Second person singular (İkinci tekil şahıs):
yourself
You need to calm yourself down. (Kendini sakinleştirmen gerekiyor.)
Third person singular masculine (Üçüncü tekil şahıs erkek):
himself
He hurt himself while playing. (Oyun oynarken kendini incitti.)
Third person singular feminine (Üçüncü tekil şahıs kadın):
herself
She taught herself French. (Kendi kendine Fransızca öğrendi.)
Third person singular neuter (Üçüncü tekil şahıs nötr):
itself
The machine turns itself off. (Makine kendiliğinden kapanır.)
First person plural (Birinci çoğul şahıs):
ourselves
We enjoyed ourselves at the party. (Partide kendimizi eğlendirdik.)
Second person plural (İkinci çoğul şahıs):
yourselves
You guys need to prepare yourselves for the exam. (Sınav için kendinizi hazırlamanız gerekiyor.)
Third person plural (Üçüncü çoğul şahıs):
themselves
They bought themselves some time. (Kendilerine biraz zaman kazandılar.)
Myself
“Myself” İngilizcede birinci tekil şahıs (I) için kullanılan reflexive pronoun’dur. Türkçe karşılığı genellikle “kendim” olarak çevrilir. “Myself,” eylemin özneye yöneldiğini belirtmek veya bir durumu vurgulamak için kullanılır. Ancak bu zamirin farklı bağlamlarda birçok kullanımı vardır. Aşağıdaki tablo, “myself” kullanımını çeşitli durumlara göre örneklerle açıklamaktadır.
Durum | Örnek Cümleler | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendi üzerinde eylem gerçekleştirme | I hurt myself while cooking dinner. (Yemek yaparken kendimi incittim.) | Öznenin yaptığı eylemin yine özneyi etkilediği durum. |
2. Kendini tanıtma | I introduced myself to the new teacher. (Yeni öğretmene kendimi tanıttım.) | Tanışma veya sosyal bağlamlarda kullanılan bir yapı. |
3. Kazara bir durum yaşama | I locked myself out of the house. (Kendimi evin dışında kilitledim.) | Dikkatsizlik veya kaza sonucu oluşan durum. |
4. Vurgulama | I’ll do it myself. (Bunu bizzat kendim yapacağım.) | Bir durumu özellikle vurgulamak için kullanılır. |
5. Kendi kendine öğrenme | I taught myself how to swim. (Yüzmeyi kendi kendime öğrendim.) | Özellikle bir beceriyi kendi başına kazanma durumlarında. |
6. Kendi kendine yardım etme | I made a cup of coffee for myself. (Kendim için bir fincan kahve yaptım.) | Kendi ihtiyaçlarını karşılama durumlarında kullanılır. |
7. Kendine bakım yapma | I took some time to care for myself. (Kendime zaman ayırdım.) | Öz bakım ve öz değer durumlarında. |
8. Kendini yakalama veya fark etme | I caught myself staring at the screen for hours. (Saatlerce ekrana baktığımı fark ettim.) | Kendini bir durumda bulma veya fark etme durumları. |
9. Başarıya şaşırma | I surprised myself by how much I achieved. (Ne kadar çok şey başardığıma kendim şaşırdım.) | Beklenmedik başarılar veya sonuçlar. |
10. Düşünce sorgulama | I asked myself if this was the right choice. (Bu doğru seçim mi diye kendime sordum.) | Kendine yönelik düşünme veya sorgulama süreci. |
11. Hata yapma | I embarrassed myself in front of everyone. (Herkesin önünde kendimi utandırdım.) | Yapılan bir hata veya rahatsız edici bir durum. |
12. Duygusal yük taşıma | I couldn’t forgive myself for the mistake. (Bu hata için kendimi affedemedim.) | Duygusal durumların ifade edilmesinde kullanılır. |
13. Fiziksel zorluk yaşama | I found myself lost in the forest. (Kendimi ormanda kaybolmuş buldum.) | Zor fiziksel koşulları ifade eder. |
14. Kendiyle gurur duyma | I’m proud of myself for finishing the project on time. (Projeyi zamanında bitirdiğim için kendimle gurur duyuyorum.) | Başarı ve kendine güven durumlarında kullanılır. |
15. Kendini hazırlama | I prepared myself for the big presentation. (Büyük sunum için kendimi hazırladım.) | Özellikle zihinsel veya fiziksel hazırlık süreçlerinde. |
16. Kendi kendine konuşma | I reminded myself to stay calm. (Sakin olmam gerektiğini kendime hatırlattım.) | İçsel konuşma ve hatırlatma durumlarında. |
17. Görev üstlenme | I cleaned the house myself. (Evi bizzat kendim temizledim.) | Görevi başka birine devretmeden yapıldığını vurgulama. |
18. Kendi çabasıyla tamir etme | I repaired my computer myself. (Bilgisayarımı kendim tamir ettim.) | Teknik bir beceriyi kendi başına gerçekleştirme. |
19. Beklenmedik bir şey öğrenme | I found myself enjoying classical music. (Klasik müzikten hoşlandığımı fark ettim.) | Yeni bir keşfi veya beklenmedik bir durumu ifade eder. |
20. Kendi kendine eğlenme | I entertained myself by watching funny videos. (Komik videolar izleyerek kendimi eğlendirdim.) | Yalnızken veya dış etkiler olmadan yapılan eylemleri ifade eder. |
Yourself
“Yourself,” İngilizcede ikinci tekil şahıs için kullanılan reflexive pronoundur ve genellikle “kendin” anlamına gelir. Bu zamir, kişinin yaptığı eylemin sonucunun yine kendisine yöneldiğini belirtmek veya vurgulamak için kullanılır. Ayrıca sosyal bağlamlarda, öz bakım durumlarında ve hata veya kazaları ifade etmek için sıkça kullanılır. Aşağıdaki tabloda, 20 farklı durum için “yourself” kullanımına dair örnekler yer almaktadır.
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendi üzerinde eylem gerçekleştirme | You hurt yourself while fixing the car. (Arabayı tamir ederken kendini incittin.) | Öznenin yaptığı eylemin yine özneyi etkilediği durum. |
2. Kendini tanıtma | Please introduce yourself to the group. (Lütfen gruba kendini tanıt.) | Sosyal bağlamlarda yaygın olarak kullanılır. |
3. Kendini sakinleştirme | You need to calm yourself down. (Kendini sakinleştirmen gerekiyor.) | Stresli veya duygusal durumlarda. |
4. Kazara bir durum yaşama | You locked yourself out of the car. (Kendini arabanın dışında kilitledin.) | Dikkatsizlik sonucu oluşan kazaları ifade eder. |
5. Vurgulama | You did this all by yourself! (Bunu tamamen kendin yaptın!) | Bir başarıyı vurgulamak için kullanılır. |
6. Kendi kendine öğrenme | You taught yourself how to play the piano. (Kendi kendine piyano çalmayı öğrendin.) | Özellikle bireysel öğrenme süreçlerinde kullanılır. |
7. Kendi kendine yardım etme | You made yourself a cup of tea. (Kendine bir fincan çay yaptın.) | Günlük hayatta, kendi ihtiyaçlarını karşılama durumlarında. |
8. Kendine bakım yapma | You should take time to care for yourself. (Kendine zaman ayırmalısın.) | Öz bakım ve öz değer durumlarında. |
9. Kendini fark etme | You caught yourself daydreaming during the meeting. (Toplantıda hayal kurduğunu fark ettin.) | Kendini bir durumda bulma veya fark etme durumları. |
10. Başarıya şaşırma | You surprised yourself with how well you handled that. (O durumu ne kadar iyi yönettiğine kendin şaşırdın.) | Beklenmedik başarılar veya sonuçlar. |
11. Düşünce sorgulama | You asked yourself if this was the right decision. (Bu doğru karar mı diye kendine sordun.) | Kendine yönelik düşünme veya sorgulama süreci. |
12. Hata yapma | You embarrassed yourself in front of everyone. (Herkesin önünde kendini utandırdın.) | Yapılan bir hata veya rahatsız edici bir durum. |
13. Duygusal yük taşıma | You couldn’t forgive yourself for what happened. (Olanlar için kendini affedemedin.) | Duygusal durumların ifade edilmesinde kullanılır. |
14. Fiziksel zorluk yaşama | You found yourself lost in the city. (Kendini şehirde kaybolmuş buldun.) | Zor fiziksel koşulları ifade eder. |
15. Kendinle gurur duyma | You should be proud of yourself for finishing this task. (Bu görevi tamamladığın için kendinle gurur duymalısın.) | Başarı ve kendine güven durumlarında kullanılır. |
16. Kendini hazırlama | You prepared yourself for the interview. (Kendini mülakat için hazırladın.) | Özellikle zihinsel veya fiziksel hazırlık süreçlerinde. |
17. Görev üstlenme | You cleaned the entire house by yourself. (Tüm evi kendin temizledin.) | Görevi başkasına devretmeden yapıldığını vurgulama. |
18. Beklenmedik bir şey öğrenme | You found yourself enjoying gardening. (Bahçe işlerinden hoşlandığını fark ettin.) | Yeni bir keşfi veya beklenmedik bir durumu ifade eder. |
19. Kendini eğlendirme | You entertained yourself by watching a comedy show. (Bir komedi şovu izleyerek kendini eğlendirdin.) | Yalnızken yapılan eylemleri ifade eder. |
20. İlginç bir alışkanlığı fark etme | You caught yourself talking to your pet again. (Yine evcil hayvanınla konuştuğunu fark ettin.) | Günlük hayatta fark edilen ilginç veya komik durumlar. |
Himself
“Himself,” İngilizcede üçüncü tekil erkek şahıs için kullanılan reflexive pronoundur ve genellikle “kendisi” anlamına gelir. Bu zamir, öznenin yaptığı eylemin sonucunun yine özneye döndüğünü belirtmek için kullanılır. Aynı zamanda vurgulama, öz bakım, içsel düşünme, hata veya kazaları ifade etmek gibi farklı durumlarda kullanılır. Aşağıdaki tabloda 20 farklı bağlamda himself kullanımı örneklerle açıklanmıştır.
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendi üzerinde eylem gerçekleştirme | He hurt himself while playing football. (Futbol oynarken kendini incitti.) | Öznenin yaptığı eylemin yine özneyi etkilediği durum. |
2. Kendini tanıtma | He introduced himself to the guests. (Misafirlere kendini tanıttı.) | Tanışma veya sosyal bağlamlarda kullanılır. |
3. Kazara bir durum yaşama | He locked himself out of the house. (Kendini evin dışında kilitledi.) | Dikkatsizlik sonucu oluşan kazaları ifade eder. |
4. Vurgulama | He built the treehouse himself. (Ağaç evini bizzat kendisi yaptı.) | Bir durumu özellikle vurgulamak için kullanılır. |
5. Kendi kendine öğrenme | He taught himself to play the guitar. (Kendi kendine gitar çalmayı öğrendi.) | Özellikle bireysel öğrenme süreçlerinde kullanılır. |
6. Kendi kendine yardım etme | He made himself a cup of coffee. (Kendine bir fincan kahve yaptı.) | Günlük hayatta, kendi ihtiyaçlarını karşılama durumlarında. |
7. Kendine bakım yapma | He took time to care for himself after a stressful day. (Stresli bir günün ardından kendine zaman ayırdı.) | Öz bakım ve öz değer durumlarında. |
8. Kendini fark etme | He caught himself laughing at a bad joke. (Kötü bir şakaya güldüğünü fark etti.) | Kendini bir durumda bulma veya fark etme durumları. |
9. Başarıya şaşırma | He surprised himself with how well he performed. (Gösterdiği performansa kendisi şaşırdı.) | Beklenmedik başarılar veya sonuçlar. |
10. Düşünce sorgulama | He asked himself if this was the right path. (Bu doğru yol mu diye kendine sordu.) | Kendine yönelik düşünme veya sorgulama süreci. |
11. Hata yapma | He embarrassed himself in front of the whole class. (Tüm sınıfın önünde kendini utandırdı.) | Yapılan bir hata veya rahatsız edici bir durum. |
12. Duygusal yük taşıma | He couldn’t forgive himself for lying. (Yalan söylediği için kendini affedemedi.) | Duygusal durumların ifade edilmesinde kullanılır. |
13. Fiziksel zorluk yaşama | He found himself stuck in the middle of nowhere. (Kendini hiçbir yerin ortasında sıkışmış buldu.) | Zor fiziksel koşulları ifade eder. |
14. Kendisiyle gurur duyma | He is proud of himself for finishing the marathon. (Maratonu tamamladığı için kendisiyle gurur duyuyor.) | Başarı ve kendine güven durumlarında kullanılır. |
15. Kendini hazırlama | He prepared himself for the big exam. (Büyük sınav için kendini hazırladı.) | Özellikle zihinsel veya fiziksel hazırlık süreçlerinde. |
16. Görev üstlenme | He cleaned the entire apartment himself. (Tüm daireyi kendisi temizledi.) | Görevi başka birine devretmeden yapıldığını vurgulama. |
17. Beklenmedik bir şey öğrenme | He found himself enjoying gardening. (Bahçe işlerinden hoşlandığını fark etti.) | Yeni bir keşfi veya beklenmedik bir durumu ifade eder. |
18. Kendini eğlendirme | He entertained himself by reading a book. (Bir kitap okuyarak kendini eğlendirdi.) | Yalnızken yapılan eylemleri ifade eder. |
19. İlginç bir alışkanlığı fark etme | He caught himself humming a tune he didn’t like. (Hiç sevmediği bir melodiyi mırıldandığını fark etti.) | Günlük hayatta fark edilen ilginç veya komik durumlar. |
20. Kendine zaman ayırma | He dedicated an hour to himself every morning. (Her sabah kendine bir saat ayırdı.) | Özellikle bireysel dinlenme veya öz bakım durumlarını ifade eder. |
Herself
“Herself,” İngilizcede üçüncü tekil kadın şahıs için kullanılan bir reflexive pronoundur ve genellikle “kendisi” anlamına gelir. Bu zamir, öznenin yaptığı eylemin sonucunun yine özneye döndüğünü ifade etmek için kullanılır. Ancak “herself” birçok farklı bağlamda ve yaratıcı şekilde kullanılabilir. Aşağıdaki tabloda, 20 farklı durumda “herself” kullanımına dair örnekler yer almaktadır.
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendine zarar verme | She hurt herself while cutting vegetables. (Sebze keserken kendini incitti.) | Öznenin yaptığı eylemin yine özneyi etkilediği bir durum. |
2. Kendini tanıtma | She introduced herself to the audience. (Kendini dinleyicilere tanıttı.) | Tanışma veya sosyal bağlamlarda yaygın bir kullanım. |
3. Özgüvenli bir durumu vurgulama | She did everything herself without any help. (Her şeyi kendi başına yaptı, hiç yardım almadı.) | Kendi başına yapılan işleri vurgulamak için. |
4. İçsel bir sorgulama | She asked herself if this was the right decision. (Bu doğru karar mı diye kendine sordu.) | Özellikle düşünme ve sorgulama durumlarında kullanılır. |
5. Hata yapma veya utanma | She embarrassed herself by forgetting the lines. (Replikleri unutarak kendini utandırdı.) | Sosyal veya profesyonel bir ortamda yapılan bir hata. |
6. Kendine özen gösterme | She treated herself to a relaxing spa day. (Kendine rahatlatıcı bir spa günü hediye etti.) | Öz bakım ve kendini ödüllendirme durumlarında kullanılır. |
7. Fiziksel zorluk yaşama | She found herself stranded in a foreign city. (Kendini yabancı bir şehirde mahsur kalmış buldu.) | Fiziksel zorluklar veya beklenmedik durumları ifade eder. |
8. Yaratıcı bir başarıya ulaşma | She designed the entire collection herself. (Tüm koleksiyonu kendisi tasarladı.) | Sanatsal ve yaratıcı çalışmalarda vurgulama. |
9. Duygusal yük taşıma | She couldn’t forgive herself for her past mistakes. (Geçmişteki hataları için kendini affedemedi.) | Duygusal durumların ifade edilmesinde kullanılır. |
10. Bir hedefe hazırlanma | She prepared herself for the final exam. (Son sınav için kendini hazırladı.) | Zihinsel veya fiziksel hazırlık süreçlerinde yaygın olarak kullanılır. |
11. Kendi kendine öğrenme | She taught herself to speak Japanese. (Kendi kendine Japonca konuşmayı öğrendi.) | Bireysel öğrenme durumlarında sıkça kullanılır. |
12. Beklenmedik bir şey fark etme | She caught herself smiling at the thought. (Bu düşünceye gülümsediğini fark etti.) | Duygusal farkındalık durumlarını ifade eder. |
13. Zor bir kararı kabul etme | She convinced herself that everything would be fine. (Her şeyin yolunda olacağına kendini ikna etti.) | İçsel bir mücadele veya kabullenme süreci. |
14. Kendi çabasıyla bir şeyi tamir etme | She fixed the broken shelf herself. (Kırık rafı kendi başına tamir etti.) | Teknik becerilerde bağımsızlık vurgusu. |
15. Eğlenmek için bir şeyler yapma | She entertained herself by painting in the afternoon. (Öğleden sonra resim yaparak kendini eğlendirdi.) | Boş zamanlarda yapılan bireysel aktiviteler. |
16. Başkalarına yardım etme | She devoted herself to helping those in need. (Kendini yardıma muhtaç olanlara adadı.) | Özverili veya altruistik bir durumu ifade eder. |
17. Başarısını fark etme | She surprised herself with how much she accomplished. (Ne kadar çok şey başardığına kendisi şaşırdı.) | Kişisel başarıları keşfetme durumu. |
18. Bir durumda kaybolma | She found herself lost in her thoughts. (Kendini düşüncelerinde kaybolmuş buldu.) | Duygusal veya zihinsel bir karmaşayı ifade eder. |
19. Yaratıcı projelerde çalışma | She wrote the book herself over two years. (Kitabı iki yıl boyunca kendi başına yazdı.) | Uzun süreli projelerde bireysel çabayı ifade eder. |
20. Kendine güvenme | She trusted herself to make the right choice. (Doğru kararı vereceğine kendine güvendi.) | Kendine güven ve içsel motivasyon durumlarını ifade eder. |
itself
“Itself,” İngilizcede cansız varlıklar, hayvanlar ve üçüncü tekil nötr şahıs için kullanılan reflexive pronoundur. “Kendisi” anlamına gelir ve genellikle bir nesnenin veya hayvanın yaptığı eylemin sonuçlarının yine o varlığa döndüğünü belirtmek için kullanılır. Aşağıdaki tabloda 20 farklı durumda “itself” kullanımına dair örnekler yer almaktadır.
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Cansız bir nesnenin otomatik çalışması | The door closed itself after a few seconds. (Kapı birkaç saniye sonra kendiliğinden kapandı.) | Bir mekanizmanın otomatik çalıştığını ifade eder. |
2. Kendiliğinden oluşan bir durum | The problem solved itself without any intervention. (Sorun müdahale olmadan kendiliğinden çözüldü.) | Sorunun doğal bir şekilde çözülmesi durumu. |
3. Hayvan davranışı | The cat cleaned itself after the meal. (Kedi yemek sonrası kendini temizledi.) | Hayvanların kendilerine yönelik yaptıkları eylemler için kullanılır. |
4. Vurgulama | The company rebuilt itself after the crisis. (Şirket krizden sonra kendini yeniden inşa etti.) | Bir varlığın kendi çabasıyla toparlanmasını vurgular. |
5. Beklenmedik bir durum | The solution presented itself during the discussion. (Çözüm tartışma sırasında kendiliğinden ortaya çıktı.) | Fark edilmeden ortaya çıkan bir çözümü ifade eder. |
6. Doğal bir olayı açıklama | The flower opened itself in the morning light. (Çiçek sabah ışığında kendiliğinden açıldı.) | Doğadaki kendiliğinden gerçekleşen olayları belirtir. |
7. Güvenlik mekanizması | The machine shuts itself off to prevent overheating. (Makine aşırı ısınmayı önlemek için kendini kapatır.) | Güvenlik özelliklerini açıklamak için kullanılır. |
8. Bir süreci kendi başına tamamlama | The project completed itself on time. (Proje zamanında kendiliğinden tamamlandı.) | İnsan müdahalesi olmadan bir sürecin tamamlanmasını ifade eder. |
9. Bir nesnenin içsel durumu | The book speaks for itself. (Kitap kendi adına konuşuyor.) | Kendi içeriğiyle açıklayıcı bir nesne veya durum. |
10. Karmaşık bir mekanizma | The robot programmed itself to adapt to new tasks. (Robot, yeni görevler için kendini programladı.) | Gelişmiş teknolojiye sahip nesneleri ifade eder. |
11. Kendini ifade eden bir durum | The painting reveals itself only under UV light. (Tablo sadece UV ışık altında kendini gösterir.) | Bir nesnenin özelliklerini özel bir koşul altında sergilemesi. |
12. Beklenmedik yardım | The answer revealed itself when I least expected it. (Cevap en beklemediğim anda kendini gösterdi.) | Çözümün kendiliğinden ortaya çıkması durumu. |
13. Kendi kendine onarım | The system repaired itself after the crash. (Sistem çökme sonrası kendini onardı.) | Teknolojik cihazların kendi kendini onardığı durumlar. |
14. Hayvan içgüdüsü | The dog taught itself how to open the door. (Köpek, kapıyı açmayı kendi kendine öğrendi.) | Hayvanların içgüdüsel öğrenme veya davranış durumları. |
15. Çevresel uyum | The forest regenerated itself after the wildfire. (Orman yangından sonra kendini yeniden canlandırdı.) | Doğal çevrenin kendi kendine toparlanmasını ifade eder. |
16. Biyolojik süreç | The body heals itself over time. (Vücut zamanla kendini iyileştirir.) | Biyolojik bir sistemin doğal işleyişini açıklamak için kullanılır. |
17. Özgünlük vurgusu | The idea developed itself into a complete strategy. (Fikir, kendi kendine tam bir stratejiye dönüştü.) | Bir düşüncenin veya sürecin doğal gelişimi. |
18. Kendiliğinden bozulma | The cake ruined itself by collapsing in the oven. (Kek, fırında çökerek kendini bozdu.) | Bir nesnenin olumsuz bir şekilde kendiliğinden değişmesini ifade eder. |
19. Bir varlığın bağımsız hareketi | The robot moved itself to the charging station. (Robot kendini şarj istasyonuna götürdü.) | Teknolojik cihazların bağımsız hareketini belirtir. |
20. Zihinsel bir süreç | The mind often solves problems by itself. (Zihin, genellikle sorunları kendi kendine çözer.) | Zihinsel veya içsel süreçlerin doğal işleyişini ifade eder. |
Ourselves
“Ourselves,” İngilizcede birinci çoğul şahıs için kullanılan reflexive pronoundur ve “kendimiz” anlamına gelir. Genellikle bir grubun yaptığı eylemin sonuçlarının yine o gruba yöneldiğini ifade etmek için kullanılır. Ayrıca vurgulama, öz bakım, iş birliği veya hata gibi çeşitli bağlamlarda kullanılabilir. İşte 20 farklı durumda “ourselves” kullanımı örneklerle birlikte açıklanmıştır:
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendimizle ilgilenme | We need to take care of ourselves more often. (Kendimize daha sık bakmamız gerekiyor.) | Öz bakım ve kendine zaman ayırma durumlarında kullanılır. |
2. Kendi başımıza bir şey yapma | We painted the entire house ourselves. (Tüm evi kendimiz boyadık.) | Bir eylemi kendi çabalarıyla gerçekleştirme. |
3. Hata yapma | We embarrassed ourselves by forgetting the lyrics. (Şarkı sözlerini unutarak kendimizi utandırdık.) | Bir grup olarak yapılan hataları ifade eder. |
4. Kendimizi ifade etme | We introduced ourselves to the new neighbors. (Yeni komşularımıza kendimizi tanıttık.) | Sosyal bağlamlarda, tanışma durumlarında yaygın bir kullanım. |
5. Kendimizi geliştirme | We taught ourselves how to code. (Kendi kendimize kod yazmayı öğrendik.) | Grup olarak öğrenme veya gelişim süreçlerini ifade eder. |
6. İçsel düşünceyi paylaşma | We asked ourselves if we were ready for the challenge. (Bu zorluk için hazır mıyız diye kendimize sorduk.) | Bir grup olarak düşünme ve sorgulama sürecinde kullanılır. |
7. İş birliği yapma | We organized the entire event ourselves. (Tüm etkinliği kendimiz organize ettik.) | İş birliği yaparak bir eylemi tamamlama. |
8. Fiziksel bir süreç | We found ourselves lost in the forest. (Kendimizi ormanda kaybolmuş bulduk.) | Grup olarak karşılaşılan fiziksel zorlukları ifade eder. |
9. Başarıya şaşırma | We surprised ourselves with how well we did in the competition. (Yarışmada ne kadar iyi iş çıkardığımıza kendimiz şaşırdık.) | Beklenmedik başarı durumlarını ifade eder. |
10. Bir şeyi savunma | We defended ourselves against unfair criticism. (Haksız eleştirilere karşı kendimizi savunduk.) | Grup olarak bir durumu savunma. |
11. Kendi eğlencemizi yaratma | We entertained ourselves by playing board games. (Masa oyunları oynayarak kendimizi eğlendirdik.) | Boş zamanlarda grupça yapılan eğlenceler. |
12. Duygusal yük taşıma | We couldn’t forgive ourselves for what happened. (Olanlar için kendimizi affedemedik.) | Duygusal durumların ifade edilmesinde kullanılır. |
13. İşlerin nasıl yapıldığını kontrol etme | We checked everything ourselves to make sure it was correct. (Her şeyin doğru olduğundan emin olmak için her şeyi kendimiz kontrol ettik.) | Grup olarak doğrulama veya kontrol sürecinde kullanılır. |
14. Yaratıcı projeler | We wrote the book ourselves over three years. (Bu kitabı üç yıl boyunca kendimiz yazdık.) | Uzun vadeli yaratıcı işlerde bireysel çabayı ifade eder. |
15. Beklenmedik bir durumu fark etme | We caught ourselves laughing at the old jokes. (Eski şakalara gülerken kendimizi fark ettik.) | Grup olarak fark edilen beklenmedik durumlar. |
16. Kendimizi motive etme | We reminded ourselves why we started this journey. (Bu yolculuğa neden başladığımızı kendimize hatırlattık.) | Grup olarak motivasyonu artırmak için kullanılır. |
17. Kendimizi koruma | We protected ourselves from the rain with umbrellas. (Kendimizi yağmurdan şemsiyelerle koruduk.) | Bir grubu koruma veya savunma durumunda. |
18. Zor bir durumdan çıkış bulma | We found ourselves in a tough situation but managed to escape. (Zor bir durumda kendimizi bulduk ama başa çıkmayı başardık.) | Grupça çözüm arama veya zor bir durumdan çıkma. |
19. Bağımsız bir şekilde hareket etme | We made the final decision ourselves without external advice. (Son kararı herhangi bir dış tavsiye olmadan kendimiz verdik.) | Bağımsız karar verme durumunu vurgulamak için. |
20. Geleceğe dair hayaller kurma | We imagined ourselves living in a peaceful world. (Kendimizi barış dolu bir dünyada yaşarken hayal ettik.) | Grup olarak bir vizyon veya hayali ifade etme. |
Yourselves
“Yourselves,” İngilizcede ikinci çoğul şahıs için kullanılan bir reflexive pronoundur ve “kendiniz” anlamına gelir. Bir grup insanın yaptığı eylemin sonucunun yine o gruba döndüğünü belirtmek için kullanılır. Ayrıca vurgulama, öz bakım, iş birliği, hata ya da sosyal bağlamlarda sıkça karşımıza çıkar. İşte 20 farklı durumda “yourselves” kullanımı örneklerle birlikte açıklanmıştır.
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendinizle ilgilenme | You should take better care of yourselves. (Kendinize daha iyi bakmalısınız.) | Öz bakım ve sağlığa dikkat etme durumunda kullanılır. |
2. Kendi başınıza bir iş yapma | You managed the project all by yourselves. (Projeyi tamamen kendiniz yönettiniz.) | Bir işi başkası olmadan kendi çabalarıyla tamamlama. |
3. Hata yapma | You embarrassed yourselves by arriving late. (Geç kalarak kendinizi utandırdınız.) | Bir grup olarak yapılan sosyal hataları ifade eder. |
4. Kendinizi tanıtma | Please introduce yourselves to the new team. (Lütfen yeni ekibe kendinizi tanıtın.) | Sosyal bağlamlarda, tanışma durumlarında yaygın bir kullanım. |
5. İş birliği yapma | You organized this entire event yourselves. (Bu etkinliği tamamen kendiniz organize ettiniz.) | Bir grup olarak iş birliği yaparak eylemi gerçekleştirme. |
6. İçsel düşünceyi sorgulama | You should ask yourselves if this is the right choice. (Bu doğru seçim mi diye kendinize sormalısınız.) | Grup olarak karar alırken sorgulama süreci. |
7. Başarıyı kutlama | You should be proud of yourselves for completing the marathon. (Maratonu tamamladığınız için kendinizle gurur duymalısınız.) | Grupça başarıyı takdir etme. |
8. Kendinizi eğlendirme | You entertained yourselves by singing karaoke. (Karaoke söyleyerek kendinizi eğlendirdiniz.) | Boş zamanlarda yapılan grup aktivitelerini ifade eder. |
9. Bir durumu düzeltme | You fixed the problem yourselves without any help. (Sorunu herhangi bir yardım almadan kendiniz çözdünüz.) | Kendi çabalarıyla bir çözüm bulmayı ifade eder. |
10. Kendinizi hazırlama | You prepared yourselves for the big exam. (Büyük sınav için kendinizi hazırladınız.) | Zihinsel ya da fiziksel hazırlık süreçlerinde kullanılır. |
11. Vurgulama | You cleaned the entire house all by yourselves. (Tüm evi tamamen kendiniz temizlediniz.) | Kendi başına yapılan işlerde vurgulama yapmak için. |
12. Zor bir durumu fark etme | You found yourselves lost in a foreign city. (Kendinizi yabancı bir şehirde kaybolmuş buldunuz.) | Grupça karşılaşılan zor durumlar. |
13. Beklenmedik bir başarı | You surprised yourselves with how well you performed. (Ne kadar iyi performans gösterdiğinize kendiniz şaşırdınız.) | Grup olarak beklenmedik bir başarıya ulaşma. |
14. Kendinizi koruma | You defended yourselves against the accusations. (Suçlamalara karşı kendinizi savundunuz.) | Grupça bir duruma karşı savunma yapma. |
15. Kendinizi motive etme | You reminded yourselves of the reasons you started. (Başladığınız nedenleri kendinize hatırlattınız.) | Grup olarak motivasyonu artırmak için kullanılır. |
16. Bağımsız karar verme | You made this decision by yourselves. (Bu kararı tamamen kendiniz aldınız.) | Bir grubun kendi başına hareket etmesini ifade eder. |
17. Eğlenceli bir durum yaratma | You created the party atmosphere all by yourselves. (Parti atmosferini tamamen kendiniz yarattınız.) | Grup olarak eğlenceli bir durum yaratma. |
18. Hatalardan ders alma | You have only yourselves to blame for what happened. (Olanlar için yalnızca kendinizi suçlayabilirsiniz.) | Grupça yapılan hatalardan sorumluluk alma. |
19. Sosyal bir eylemde bulunma | You introduced yourselves to everyone at the party. (Partideki herkese kendinizi tanıttınız.) | Grupça sosyal bağlamlarda yer alma. |
20. Zihinsel bir süreçte bulunma | You asked yourselves if you were ready for this journey. (Bu yolculuğa hazır mısınız diye kendinize sordunuz.) | İçsel sorgulama sürecini ifade eder. |
Themselves
“Themselves,” İngilizcede üçüncü çoğul şahıs için kullanılan bir reflexive pronoundur ve “kendileri” anlamına gelir. Genellikle bir grup insanın veya varlığın yaptığı eylemin sonuçlarının yine o gruba döndüğünü belirtmek için kullanılır. Vurgulama, öz bakım, hata yapma, sosyal bağlamlar ve daha birçok durumda sıkça kullanılır. İşte 20 farklı durumda “themselves” kullanımı örneklerle açıklanmıştır:
Durum | Örnek Cümle | Açıklama |
---|---|---|
1. Kendileriyle ilgilenme | They should take better care of themselves. (Kendilerine daha iyi bakmalılar.) | Öz bakım ve sağlığa dikkat etme durumunda kullanılır. |
2. Kendi başlarına bir iş yapma | They built the entire house themselves. (Tüm evi kendileri inşa ettiler.) | Bir işi başkası olmadan kendi çabalarıyla tamamlama. |
3. Hata yapma | They embarrassed themselves during the meeting. (Toplantı sırasında kendilerini utandırdılar.) | Bir grup olarak yapılan sosyal hataları ifade eder. |
4. Kendilerini tanıtma | They introduced themselves to the new neighbors. (Yeni komşularına kendilerini tanıttılar.) | Sosyal bağlamlarda, tanışma durumlarında yaygın bir kullanım. |
5. İş birliği yapma | They organized the event all by themselves. (Etkinliği tamamen kendileri organize ettiler.) | Bir grup olarak iş birliği yaparak eylemi gerçekleştirme. |
6. İçsel düşünceyi sorgulama | They asked themselves if they were ready for the task. (Bu görev için hazırlar mı diye kendilerine sordular.) | Grup olarak karar alırken sorgulama süreci. |
7. Başarıyı kutlama | They should be proud of themselves for finishing the project. (Projeyi bitirdikleri için kendileriyle gurur duymalılar.) | Grupça başarıyı takdir etme. |
8. Kendilerini eğlendirme | They entertained themselves by playing cards. (Kağıt oynayarak kendilerini eğlendirdiler.) | Boş zamanlarda yapılan grup aktivitelerini ifade eder. |
9. Bir durumu düzeltme | They solved the problem themselves without help. (Sorunu herhangi bir yardım almadan kendileri çözdüler.) | Kendi çabalarıyla bir çözüm bulmayı ifade eder. |
10. Kendilerini hazırlama | They prepared themselves for the competition. (Yarışma için kendilerini hazırladılar.) | Zihinsel ya da fiziksel hazırlık süreçlerinde kullanılır. |
11. Vurgulama | They cleaned the park themselves. (Parkı kendileri temizlediler.) | Kendi başına yapılan işlerde vurgulama yapmak için. |
12. Zor bir durumu fark etme | They found themselves lost in the forest. (Kendilerini ormanda kaybolmuş buldular.) | Grupça karşılaşılan zor durumlar. |
13. Beklenmedik bir başarı | They surprised themselves with how well they performed. (Ne kadar iyi performans gösterdiklerine kendileri şaşırdılar.) | Grup olarak beklenmedik bir başarıya ulaşma. |
14. Kendilerini koruma | They defended themselves against the accusations. (Suçlamalara karşı kendilerini savundular.) | Grupça bir duruma karşı savunma yapma. |
15. Kendilerini motive etme | They reminded themselves of their goals. (Hedeflerini kendilerine hatırlattılar.) | Grup olarak motivasyonu artırmak için kullanılır. |
16. Bağımsız karar verme | They made the decision by themselves. (Kararı tamamen kendileri aldılar.) | Bir grubun kendi başına hareket etmesini ifade eder. |
17. Eğlenceli bir durum yaratma | They created the festival atmosphere all by themselves. (Festival atmosferini tamamen kendileri yarattılar.) | Grup olarak eğlenceli bir durum yaratma. |
18. Hatalardan ders alma | They blamed themselves for what went wrong. (Yanlış giden şeyler için kendilerini suçladılar.) | Grupça yapılan hatalardan sorumluluk alma. |
19. Sosyal bir eylemde bulunma | They introduced themselves to everyone at the party. (Partideki herkese kendilerini tanıttılar.) | Grupça sosyal bağlamlarda yer alma. |
20. Zihinsel bir süreçte bulunma | They asked themselves if they were ready for the journey. (Bu yolculuğa hazırlar mı diye kendilerine sordular.) | İçsel sorgulama sürecini ifade eder. |
Peki, bir kişi bu zamirleri yanlış kullanırsa ne olur? Örneğin, “He washed him” yerine “He washed himself” demek zorunda mıyız? Evet, çünkü “He washed him” cümlesi başka bir kişiyi yıkadığını ima ederken, “He washed himself” yıkama eyleminin özne tarafından kendisine yapıldığını belirtir.
Bir diğer yaygın hata, “themselves” yerine “theirselves” demek. Böyle bir zamir yok! Bu hatalar, anlatılmak istenenin yanlış anlaşılmasına yol açabilir. İlk başta kafa karıştırıcı görünen bu konuda, “Practical English Usage” by Michael Swan gibi kaynaklardan yararlanarak detaylı bilgi edinebilirsiniz.
Daha Fazla Örnek
Dönüşlü zamirler, özellikle İngilizce öğrenenler için önemli bir konudur. Örnekler üzerinden gitmek, konunun daha iyi anlaşılmasını sağlar:
1. Cümle Tamamlama:
They organized the meeting all by ______. (Toplantıyı tamamen kendileri organize ettiler.) themselves
2. Doğru/Yanlış Soruları:
I myself am responsible for this. (Bunun sorumlusu benim.) Doğru
Bu örnekler ve alıştırmalar, dönüşlü zamirlerin doğru kullanımını pekiştirmek için oldukça faydalıdır. Eğer bu konuda daha fazla pratik yapmak isterseniz, çeşitli dil bilgisi kitaplarından ve çevrimiçi kaynaklardan yararlanabilirsiniz.
Reflexive pronouns, İngilizce dilbilgisinin temel taşlarından biridir ve her dil öğrencisinin bu konuyu derinlemesine öğrenmesi gerekir. Kişilere özel zamirlerin doğru kullanımı, İngilizce konuşma ve yazma becerilerinizde büyük farklar yaratabilir. Bu yüzden, öğrenme sürecinizde bu konuya özel zaman ayırmanızı öneririm.
Hacettepe Üniversitesi Aile ve Tüketim Bilimleri Bölümü mezunuyum. Blog yazarlığı ve insan kaynakları yönetimi sertifikalarım var. İngilizce dilinde yüksek lisans derecem var ve 3 yıl ABD'de yaşadım.