Akşam yemeği, günün telaşından uzaklaşıp sevdiklerimizle veya yeni insanlarla bir araya geldiğimiz özel bir zamandır. Bu anlarda dil bariyerleri ortadan kalktığında, sohbetler daha keyifli hale gelir. Almanca öğreniyorsanız veya Almanca konuşulan bir ülkede iseniz, akşam yemeği sırasında kullanabileceğiniz bazı ifadeleri bilmek işinize yarayacaktır.
Almanca Akşam Yemeği İfadeleri ve Anlamları
Almanya'da veya Almanca konuşulan bir yerde bir restorana girdiğinizde, sıcak bir selamlaşma ile başlamanız hem nezaket göstergesidir hem de pozitif bir atmosfer yaratır.
Restorana Giriş ve Selamlaşma
Restorana adım attığınızda şu ifadeleri kullanabilirsiniz:
Guten Abend!(İyi akşamlar!)
Hallo!(Merhaba!)
Bu ifadeler, garsonlar veya diğer müşterilerle ilk iletişiminizi kurmanıza yardımcı olur. Özellikle "Guten Abend!" ifadesi, akşam saatlerinde sıklıkla kullanılır ve resmi bir selamlamadır.
Masaya Yönlendirilme
Bir masaya oturmak istediğinizde veya rezervasyonunuz varsa:
1- Haben Sie einen Tisch für zwei Personen?(İki kişilik bir masanız var mı?)
2- Ich habe eine Reservierung auf den Namen...(... adına bir rezervasyonum var.)
3- Können wir bitte am Fenster sitzen?(Pencerede oturabilir miyiz lütfen?)
Bu ifadeler, hem ihtiyacınızı net bir şekilde iletmenizi sağlar hem de restoran personelinin size yardımcı olmasını kolaylaştırır.
Menüyü İsteme ve İnceleme
Masaya oturduktan sonra menüyü isteyebilirsiniz:
Könnte ich bitte die Speisekarte haben?(Menüyü alabilir miyim lütfen?)
Gibt es eine englische Speisekarte?(İngilizce bir menü var mı?)
Menüyü inceledikten sonra, anlamadığınız bir şey olursa sormaktan çekinmeyin:
Was bedeutet dieses Gericht?(Bu yemeğin anlamı nedir?)
Können Sie dieses Gericht empfehlen?(Bu yemeği tavsiye eder misiniz?)
Yemek Sipariş Etme
Sipariş verirken kullanabileceğiniz bazı temel ifadeler:
Ich hätte gerne das Schnitzel.(Schnitzel almak isterdim.)
Für mich bitte die Suppe des Tages.(Benim için günün çorbası lütfen.)
Kann ich bitte eine Portion Pommes frites bekommen?(Bir porsiyon patates kızartması alabilir miyim lütfen?)
Eğer vejetaryen veya vegan iseniz, bunu belirtmek önemlidir:
Ich bin Vegetarier/Vegetarierin. Haben Sie fleischlose Gerichte?(Ben vejetaryenim. Etsiz yemekleriniz var mı?)
Gibt es vegane Optionen?(Vegan seçenekler var mı?)
Özel İstekler
Yemeğinizde değişiklik yapmak istiyorsanız:
Ohne Zwiebeln, bitte.(Soğansız lütfen.)
Könnte ich das Dressing separat haben?(Sosu ayrı alabilir miyim?)
Bu tür ifadeler, yemeğinizi isteğinize göre almanızı sağlar.
İçecek Siparişi
Yemekle birlikte içecek siparişi vermek isterseniz:
1- Ein Glas Wasser, bitte.(Bir bardak su lütfen.)
2- Ich möchte einen Orangensaft.(Bir portakal suyu istiyorum.)
3- Haben Sie lokale Biere?(Yerel biralarınız var mı?)
Eğer alkolsüz içecek tercih ediyorsanız:
Gibt es alkoholfreies Bier?(Alkolsüz bira var mı?)
Ich hätte gerne einen Kräutertee.(Bir bitki çayı almak isterdim.)
Yemek Sırasında Sohbet
Yemek sırasında sohbet etmek isterseniz, aşağıdaki ifadelerle başlayabilirsiniz:
Schmeckt es dir?(Yemeği beğendin mi?)
Das Wetter ist heute schön, nicht wahr?(Bugün hava güzel, değil mi?)
Bist du zum ersten Mal hier?(Buraya ilk kez mi geliyorsun?)
Bu tür sorular, karşınızdaki kişiyle samimi bir sohbet başlatmanıza yardımcı olur.
Yemeği Övme ve Teşekkür Etme
Yemeğin tadını çıkardıysanız ve bunu belirtmek istiyorsanız:
Das war sehr lecker, danke!(Çok lezzetliydi, teşekkürler!)
Komplimente an den Koch!(Aşçıya iltifatlarımı iletin!)
Garson veya restoran personeline teşekkür etmek isterseniz:
Danke für den ausgezeichneten Service.(Mükemmel servis için teşekkürler.)
Wir haben den Abend sehr genossen.(Akşamı çok keyifli geçirdik.)
Hesabı İsteme ve Ödeme
Yemeğinizi bitirdikten sonra hesabı istemek için:
Die Rechnung, bitte.(Hesap lütfen.)
Können wir bitte zahlen?(Ödeyebilir miyiz lütfen?)
Eğer hesabı ayrı ayrı ödemek istiyorsanız:
Können wir getrennt bezahlen?(Ayrı ayrı ödeyebilir miyiz?)
Bahşiş bırakmak da Almanya'da yaygın bir uygulamadır. Teşekkür etmek ve vedalaşmak için:
Şerefe!
Örnek Diyalog: As they raised their glasses for a toast, everyone exclaimed Prost! with beaming smiles.
Türkçe: Kadehlerini bir kadeh tokuşturması için kaldırırken, herkes gülümseyerek Şerefe! diye haykırdı.
Kadeh kaldıralım mı?
Örnek Diyalog: Wir haben gerade unsere Prüfungen abgeschlossen, wollen wir anstoßen?
Türkçe: Az önce sınavlarımızı tamamladık, kutlamak için bir şeyler içelim mi?
Hepsi çok lezzetli!
Örnek Diyalog: Als ich das Buffet im neuen Restaurant ausprobierte, konnte ich nicht anders, als zu sagen: Es ist alles sehr lecker!
Türkçe: Yeni restorandaki büfeyi denediğimde, Hepsi çok lezzetli! demekten kendimi alamadım.
Yanında şarap ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Anblick der erlesenen Speisekarte im französischen Restaurant fragte der Ober höflich: Möchten Sie einen Wein dazu?
Türkçe: Fransız restoranında seçkin yemek menüsüne göz atan müşteriye garson nazikçe sordu: Yanında bir kadeh şarap ister misiniz?
Başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als die Kellnerin an unseren Tisch kam, fragte sie höflich: Kann ich dir noch etwas Bestimmtes bringen?
Türkçe: Garson masamıza geldiğinde nazikçe sordu: Size özel olarak bir şey getirebilir miyim?
Biraz daha tatlı ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir mit dem Abendessen fertig waren, lächelte die Großmutter und fragte: Möchtest du noch etwas Süßes?
Türkçe: Akşam yemeğini bitirdiğimizde, büyükanne gülümsedi ve sordu: Biraz tatlı ister misin?
Taze bir şeyler ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir an der Obsttheke vorbeigingen, fragte ich: Möchtest du noch etwas Frisches?
Türkçe: Meyve tezgahının önünden geçerken sordum: Biraz taze bir şey almak ister misin?
Başka soğuk bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir in der brütenden Hitze standen, wandte sie sich an mich und fragte: Möchtest du noch etwas Kaltes?
Türkçe: Kavrulur gibi olan sıcağın altında dururken bana döndü ve Bir şeyler soğuk içmek ister misin? diye sordu.
Başka ekşi bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Eisessen fragte ich mein Gegenüber: Möchtest du noch etwas Säuerliches, vielleicht ein Zitronensorbet?
Türkçe: Dondurma yerken karşımdakine sordum: Biraz ekşi bir şeyler ister misin, belki bir limon sorbe?
Doyurucu bir şeyler ister misin?
Örnek Diyalog: Nachdem wir den süßen Kuchen gegessen hatten, fragte ich dich: Möchtest du noch etwas Deftiges?
Türkçe: Tatlı keki yedikten sonra sana sordum: Biraz daha lezzetli bir şey ister misin?
Başka çıtır bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Nachdem wir die Hauptspeise beendet hatten, lehnte ich mich zurück und fragte mein Gegenüber: Möchtest du noch etwas Knuspriges?
Türkçe: Ana yemeği bitirdikten sonra, geriye yaslandım ve karşımdakine sordum: Biraz daha çıtır bir şey ister misin?
Başka bir ızgara ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Grillabend wandte er sich an seinen Freund und fragte: Möchtest du noch etwas Gegrilltes?
Türkçe: Rahat bir ızgara akşamında arkadaşına dönerek sordu: Biraz daha ızgara et ister misin?
Daha haşlanmış bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Während wir im gemütlichen Landgasthof saßen, lehnte sich der Kellner zu uns und fragte mit einem freundlichen Lächeln: Möchtest du noch etwas Geschmortes?
Türkçe: Rahat bir kır lokantasında otururken, garson bize doğru eğilerek dostça bir gülümsemeyle sordu: Biraz daha kavurma ister misiniz?
Fırınlanmış ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Brunch fragte der Gastgeber: Möchtest du noch etwas Gebacken-Gedünstetes?
Türkçe: Brunch sırasında ev sahibi şöyle sordu: Biraz daha fırında pişmiş ya da buharda pişirilmiş bir şey ister misin?
Daha buharda pişmiş bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen in einem chinesischen Restaurant fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Gedämpftes?
Türkçe: Bir Çin restoranında akşam yemeğinde arkadaşıma sordum: Biraz daha buğulanmış yemek ister misin?
Baharatlı bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir mit dem Hauptgericht fertig waren, fragte der Ober: Möchtest du noch etwas Pikantes?
Türkçe: Ana yemeği bitirdiğimizde garson, Biraz daha baharatlı bir şey ister misiniz? diye sordu.
Kızarmış ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Buffet wendete ich mich zu meinem Freund und fragte: Möchtest du noch etwas Gebratenes-Gegrilltes?
Türkçe: Açık büfede arkadaşıma dönerek sordum: Biraz daha kızarmış veya ızgara bir şey ister misin?
Daha atıştırmalık bir şeyler ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Blick auf die Dessertkarte fragte der Kellner uns freundlich: Möchtest du noch etwas Geflämmtes?
Türkçe: Tatlı menüsüne bakarken garson bize gülerek sordu: Biraz flambelenmiş bir şeyler ister misin?
Dondurulmuş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Abend fragte die Mutter ihr Kind: Möchtest du noch etwas Gefrorenes zum Dessert?
Türkçe: Akşam üzeri anne çocuğuna şöyle sordu: Tatlı olarak biraz daha dondurulmuş bir şey ister misin?
Kızartılmış ve fırınlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen blickte sie mich an und fragte: Möchtest du noch etwas Geschmortes-Gebackenes?
Türkçe: Akşam yemeğinde bana bakarak sordu: Biraz daha kızartılmış veya fırınlanmış bir şey ister misin?
Kızarmış ve haşlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen drehte sich der Gastgeber zu mir und fragte freundlich: Möchtest du noch etwas Geschmortes-Gedünstetes?
Türkçe: Akşam yemeğinde ev sahibi bana dönerek nazik bir şekilde sordu: Biraz daha kavurma-ıslama ister misin?
Fırınlanmış ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich den gemütlichen Brunch am Sonntagmorgen genoss, fragte mich der Kellner freundlich: Möchtest du noch etwas Gebackenes-Gedünstetes?
Türkçe: Pazar sabahı keyifli brunch'ın tadını çıkarırken, garson bana nazik bir şekilde sordu: Biraz daha pişmiş ya da buharda pişmiş bir şey ister misiniz?
Tedavi edilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim rustikalen Abendessen in der alten Bauernstube fragte der Gastgeber seine Freunde: Möchtest du noch etwas Gepökeltes?
Türkçe: Eski çiftlik odasında yapılan rustik akşam yemeğinde ev sahibi dostlarına şöyle sordu: Biraz daha tuzlanmış et ister misin?
Kapaklı başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir das Hauptgericht verspeist hatten, wandte sich der Kellner mit einem Lächeln an uns und fragte: Möchtest du noch etwas Geköpftes?
Türkçe: Ana yemeği yedikten sonra garson bize gülümseyerek döndü ve sordu: Biraz daha başka bir şey ister misiniz?
Biraz daha jöle ister misin?
Örnek Diyalog: Am Ende des opulenten Abendessens blickte der Gastgeber über den Tisch und fragte höflich: Möchtest du noch etwas Gelierte?
Türkçe: Opulent yemeğin sonunda ev sahibi masanın üzerinden nazikçe bakarak sordu: Biraz daha jöleli bir şey ister misin?
Karışık ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir unsere Hauptgerichte beendet hatten, wandte sich der Kellner an uns und fragte: Möchtest du noch etwas Gemischtes-Gegrilltes?
Türkçe: Ana yemeklerimizi bitirdikten sonra garson bize dönerek, Biraz karışık ızgara ister misiniz? diye sordu.
Pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen fragte der Gastgeber höflich: 'Möchtest du noch etwas Gepökeltes-Geschmortes?'
Türkçe: Akşam yemeğinde ev sahibi nazikçe sordu: Biraz daha tuzlu et mi istersin?
Başka bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Am Nachmittag blickte ich in die Vitrine der Bäckerei und fragte meine Freundin: Möchtest du noch etwas Gefülltes-Gebackenes?
Türkçe: Öğleden sonra fırının vitrinine göz atarken kız arkadaşıma sordum: Biraz daha dolgulu, pişmiş bir şey ister misin?
Sırlı başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir an der Bäckereiauslage vorbeikamen, wandte ich mich an meinen Freund und fragte: Möchtest du noch etwas Glasiertes-Gebackenes?
Türkçe: Fırının vitrini önünden geçerken arkadaşıma dönüp Başka bir şey almak ister misin, belki şekerli bir hamur işi? diye sordum.
Sırlı ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als ich das bunte Barbecue-Buffet betrachtete, wandte ich mich an meinen Freund und fragte: Möchtest du noch etwas Glasiertes-Gegrilltes?
Türkçe: Renkli barbekü büfesine bakarken arkadaşıma dönüp sordum: Biraz daha glazürlü ızgara ister misin?
Buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir schon so viel Gebratenes gegessen haben, fragte sie mich: Möchtest du noch etwas Gedämpftes-Gedünstetes?
Türkçe: Çok kızartılmış yemek yedikten sonra, bana Biraz buharda pişmiş ya da hafifçe kavrulmuş bir şey ister misin? diye sordu.
Kavrulmuş ve fırınlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Morgen fragte der Bäcker: Möchtest du noch etwas Geröstetes-Gebackenes?
Türkçe: Sabahleyin fırıncı sordu: Biraz daha kızarmış veya fırınlanmış bir şey ister misin?
Kavrulmuş ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Morgen fragte der Gastgeber seine Gäste: Möchtest du noch etwas Geröstetes-Gedünstetes zum Frühstück?
Türkçe: Sabahleyin ev sahibi misafirlerine, Kahvaltıya biraz daha kızartılmış veya buharda pişmiş bir şey ister misiniz? diye sordu.
Kızarmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Frühstück fragte ich mein Gegenüber: Möchtest du noch etwas Gebräuntes-Gebackenes zum Kaffee?
Türkçe: Kahvaltıda karşımdakine sordum: Kahvenin yanına biraz daha kızarmış-ekmek ister misin?
Kızartılmış ve fırınlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Möchtest du noch etwas Geschmortes oder Gebackenes zum Abendessen?
Türkçe: Akşam yemeğine ek olarak biraz daha kızartılmış ya da fırınlanmış bir şey ister misin?
Kızarmış ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir die umfangreiche Speisekarte studierten, neigte sich der Kellner vor und fragte freundlich: Möchtest du noch etwas Geschmortes-Gegrilltes?
Türkçe: Menüyü dikkatle incelerken, garson eğilerek nezaketle sordu: Bir şeyler kızartılmış ya da ızgara mı istersiniz?
Kızarmış ve haşlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem du schon das Gebratene probiert hast, möchtest du noch etwas Geschmortes-Gedünstetes?
Türkçe: Zaten kızartılmış olanı denedin, haşlanmış ya da buharda pişmiş bir şeyler ister misin?
Izgarada pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Im Restaurant fragte der Kellner: Möchtest du noch etwas Geköpftes-Gegrilltes?
Türkçe: Restoranda garson sordu: Başka bir ızgara köfte ister misiniz?
Biraz daha jöleli unlu mamul ister misiniz?
Örnek Diyalog: Möchtest du noch etwas Gelierte-Gebackenes zum Kaffee?
Türkçe: Kahveyle beraber biraz daha jöleli hamur işi ister misin?
Başka bir şey pişirmemi ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem du schon den Salat gegessen hast, möchtest du noch etwas Gekochtes?
Türkçe: Salatı zaten yemişken, biraz da pişmiş yemek ister misin?
Kızartılmış ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen fragte der Koch: Möchtest du noch etwas Gebräuntes-Gedünstetes?
Türkçe: Akşam yemeğinde aşçı sordu: Biraz daha kızartılmış veya buharda pişmiş bir şey ister misin?
Başka baharatlı bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir uns zum Abendessen setzten, sah ich die Chilisauce und fragte ihn: Möchtest du noch etwas Scharfes?
Türkçe: Akşam yemeği için oturduğumuzda, acı sosu gördüm ve ona sordum: Biraz daha baharatlı bir şey ister misin?
Baharatlı bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen fragte der Gastgeber seine Gäste: Möchtest du noch etwas Würziges?
Türkçe: Akşam yemeğinde ev sahibi konuklarına sordu: Biraz daha baharatlı bir şey ister misiniz?
Başka meyveli bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Nachdem wir das Hauptgericht beendet hatten, fragte ich: Möchtest du noch etwas Fruchtiges?
Türkçe: Ana yemeği bitirdikten sonra sordum: Biraz meyveli bir şeyler ister misin?
Biraz daha tatlı ve ekşi ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir durch die Straßen des nächtlichen Marktes schlenderten, wandte sich Lars plötzlich zu mir und fragte lächelnd: Möchtest du noch etwas Süß-Saures?
Türkçe: Gece pazarının sokaklarından dolanırken Lars aniden bana dönüp gülümseyerek sordu: Biraz tatlı-ekşi bir şey ister misin?
Buharda pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir den Hauptgang verspeist hatten, wandte sich der Oberkellner an uns mit der Frage: Möchtest du noch etwas Gedünstetes?
Türkçe: Ana yemeği yedikten sonra, şef garson bize dönerek şu soruyu sordu: Biraz daha buharda pişmiş bir şey ister misiniz?
Kavrulmuş ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir unsere Bestellung aufgaben, fragte der Kellner: „Möchtest du noch etwas Gebratenes oder Gedünstetes?“
Türkçe: Siparişimizi verirken garson sordu: Bir şey kızartılmış ya da buharda pişmiş bir şeyler ister misiniz?
Sırlı başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir in der Bäckerei standen, wandte sich meine Freundin zu mir und fragte: Möchtest du noch etwas Glasiertes?
Türkçe: Fırında dururken kız arkadaşım bana dönüp sordu: Bir şey daha almak ister misin, mesela üzeri glazürlü bir şey?
Karışık pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir uns im Café niederließen, fragte der Kellner lächelnd: Möchtest du noch etwas Gemischtes-Gebackenes?
Karıştırılıp pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir durch die Speisekarte browsierten, lehnte ich mich zu meinem Freund und fragte: Möchtest du noch etwas Gemischtes-Gedünstetes?
Türkçe: Menüye göz atarken arkadaşıma yanaşarak sordum: Biraz daha karışık sebze yemeği ister misin?
Pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Besuch des traditionellen deutschen Marktes fragte der Verkäufer: Möchtest du noch etwas Gepökeltes-Gebackenes?
Türkçe: Tradicional Alman pazarını ziyaret ederken satıcı sordu: Biraz daha tuzlanmışfırınlanmış bir şey ister misin?
Afiyet olsun!
Örnek Diyalog: Before we started eating, my German friend smiled and said, Guten Appetit!
Türkçe: Yemeğe başlamadan önce Alman arkadaşım gülümseyerek, Afiyet olsun! dedi.
Tatlı ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir mit dem Abendessen fertig waren, lächelte meine Großmutter und fragte: Möchtest du Nachtisch?
Türkçe: Akşam yemeğini bitirdiğimizde, büyükannem gülümsedi ve sordu: Tatlı ister misin?
İşe yarar başka bir şey getireyim mi?
Örnek Diyalog: Beim Verlassen des Konferenzraums wandte sich der Assistent um und fragte den Geschäftsführer: „Kann ich dir noch etwas Nützliches bringen?“.
Türkçe: Konferans salonundan çıkarken asistan dönüp genel müdüre sordu: Sana biraz daha faydalı bir şey getirebilir miyim?.
Başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als der Kellner merkte, dass mein Glas leer war, kam er zu mir und fragte freundlich: Kann ich dir noch etwas bringen?
Türkçe: Garson bardağımın boş olduğunu fark ettiğinde yanıma geldi ve kibarca, Sana başka bir şey getirebilir miyim? diye sordu.
Ne içmek istersiniz?
Örnek Diyalog: Als ich mich an den Tisch setzte, lächelte der Kellner und fragte, Was möchtest du trinken?
Türkçe: Masaya oturduğumda, garson gülümsedi ve Ne içmek istersin? diye sordu.
Başka tuzlu bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir auf das Essen warteten, fragte sie mich: Möchtest du noch etwas Salziges?
Türkçe: Yemeği beklerken bana Biraz daha tuzlu bir şey ister misin? diye sordu.
Isıtıcı başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir fröstelnd im Schneegestöber standen, fragte mich mein Freund besorgt: Möchtest du noch etwas Wärmendes?
Türkçe: Karlar içinde üşüyerek dururken, arkadaşım endişeli bir şekilde sordu: İçini ısıtacak bir şey ister misin?
Fırında ve ızgarada pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir bereits so viel gegessen hatten, lächelte die Gastgeberin und fragte: Möchtest du noch etwas Gebacken-Gegrilltes?
Türkçe: Zaten bu kadar çok yedikten sonra, ev sahibesi gülümseyerek sordu: Biraz daha fırında veya ızgarada pişmiş bir şeyler ister misin?
Başka bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Besuch des Bäckers fragte der Verkäufer freundlich: Möchtest du noch etwas Gefülltes?
Türkçe: Fırını ziyaret ettiğinde satıcı nazik bir şekilde sordu: Biraz dolgulu bir şeyler almak ister misin?
Başka bir şey karıştırmamı ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir in dem kleinen deutschen Bistro saßen, lächelte die Kellnerin und fragte freundlich: Möchtest du noch etwas Gemischtes?
Türkçe: Küçük Alman bistroda oturduğumuzda garson kız gülümseyerek nazik bir şekilde sordu: Başka karışık bir şey ister misiniz?
Kızarmış ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Grillabend fragte er: Möchtest du noch etwas Geschmortes-Gegrilltes?
Türkçe: Rahat bir barbekü akşamında sordu: Biraz daha kızartılmış-ızgara et ister misin?
Daha bronz bir şey ister misin?
Örnek Diyalog: Beim Frühstück am Sonntag, als ich sah, dass nur noch wenig Toast auf dem Tisch lag, fragte ich dich: Möchtest du noch etwas Gebräuntes?
Türkçe: Pazar kahvaltısında, masada artık çok az tost kaldığını görünce sana sormuştum: Biraz daha kızarmış ekmek ister misin?
Biraz daha şişirilmiş ister misin?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Filmeabend fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Gepufftes?
Türkçe: Rahat film akşamında arkadaşıma sordum: Biraz daha patlamış mısır ister misin?
Başka soğuk bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Bei dieser Hitze, möchtest du noch etwas Gekühltes trinken?
Türkçe: Bu sıcakta, soğuk bir şeyler içmek ister misin?
Doldurulmuş ve ızgara yapılmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Barbecueabend wandte sich der Gastgeber mit einem Lächeln an mich und fragte: Möchtest du noch etwas Gefülltes-Gegrilltes?
Türkçe: Rahat bir barbekü akşamında ev sahibi bana gülümseyerek döndü ve sordu: Biraz daha dolma-ızgara ister misin?
Doldurulmuş ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen in einem chinesischen Restaurant, drehte sich der Kellner zu einem der Gäste und fragte höflich: Möchtest du noch etwas Gefülltes-Gedünstetes?
Türkçe: Akşam yemeğinde bir Çin restoranında, garson misafirlerden birine dönerek nazikçe sordu: Biraz daha dolma buharlanmış yemek ister misin?
Sırlanmış ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir die Auswahl an köstlichen Speisen betrachteten, fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Glasiertes-Gedünstetes?
Türkçe: Lezzetli yemek seçeneklerini incelediğimizde arkadaşıma sordum: Biraz daha glaze buharda pişmiş bir şey ister misin?
Kızarmış ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim gemütlichen Grillabend am See wandte sich der Gastgeber an mich und fragte freundlich: Möchtest du noch etwas Gebräuntes-Gegrilltes?
Türkçe: Göl kenarındaki rahat barbekü akşamında ev sahibi bana dönüp kibar bir şekilde sordu: Biraz daha kızarmış-ızgara ister misin?
Biraz daha ızgara ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Blick auf die Speisekarte fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Geflämmtes-Gegrilltes?
Türkçe: Menüye bakarken arkadaşıma sordum: Bir şeylerin daha yanmış-ızgara tadında olmasını ister misin?
Buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Besuch des Gourmetrestaurants fragte der Kellner freundlich: „Möchtest du noch etwas Geflämmtes-Gedünstetes?“
Türkçe: Gurme restoranı ziyaretinde garson nazikçe sordu: Biraz daha flambelenmiş ya da buharda pişmiş bir şey ister misin?
Buharda pişirilmiş ve ızgara yapılmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Abendessen bot der Gastgeber eine Auswahl an Speisen an und fragte mich: Möchtest du noch etwas Gedämpftes-Gegrilltes?
Türkçe: Akşam yemeğinde ev sahibi bir dizi yemek sundu ve bana sorarak, Biraz daha buharda pişmiş ya da ızgara bir şey ister misin? dedi.
Kızarmış ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als der Kellner kam, fragte er: Möchtest du noch etwas Geröstetes-Gegrilltes?
Türkçe: Garson geldiğinde sordu: Bir şey daha kızartılmış-grill edilmiş ister misin?
Fırında pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Betrachten der Speisekarte im neuen deutschen Restaurant fragte mich mein Freund: Möchtest du noch etwas Geflämmtes-Gebackenes?
Türkçe: Yeni Alman restoranında menüye bakarken arkadaşım bana sordu: Biraz daha kızarmış veya fırınlanmış bir şey ister misin?
Dondurulmuş ve ızgarada pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir mit dem Essen fast fertig waren, fragte ich ihn: Möchtest du noch etwas Gefrorenes-Gegrilltes?
Türkçe: Yemeği neredeyse bitirdiğimizde ona sordum: Dondurulmuş-ızgara bir şeyler ister misin?
Izgara ve buharda pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Buffet wandte sich der Koch an mich und fragte: Möchtest du noch etwas Gegrilltes-Gedünstetes?
Türkçe: Büfede aşçı bana dönerek sordu: Biraz daha ızgara ya da buğulama bir şey ister misin?
Soğutulmuş-pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Bei dieser Hitze, möchtest du noch etwas Gekühltes-Gebackenes?
Türkçe: Bu sıcakta, soğuk ya da fırından yeni çıkmış bir şeyler ister misin?
Soğuk ve ızgara başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir an dem heißen Sommertag im Garten saßen, fragte ich meine Freunde: Möchtest du noch etwas Gekühltes-Gegrilltes?
Türkçe: Sıcak yaz gününde bahçede otururken arkadaşlarıma, Biraz daha soğutulmuş-grillenmiş bir şey ister misin? diye sordum.
Biraz daha jöleli ızgara ister misin?
Örnek Diyalog: Als wir beim Sommerfest waren, wandte sich der Gastgeber an mich und fragte lächelnd: Möchtest du noch etwas Gelierte-Gegrilltes?
Türkçe: Yaz sırasında festivale katıldığımızda, ev sahibi bana dönerek gülümseyerek sordu: Biraz daha jelatinle kaplı ızgara ister misin?
Dondurulmuş ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir die Speisekarte studierten, fragte der Kellner: Möchtest du noch etwas Gefrorenes-Gedünstetes bestellen?
Türkçe: Menüyü incelerken garson sordu: Başka bir şey, belki dondurulmuş veya buharda pişmiş bir şeyler ister misiniz?
Izgara ve fırında başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem wir schon Salate und Suppen probiert hatten, fragte ich meine Freunde: Möchtest du noch etwas Gegrilltes oder Gebackenes?
Türkçe: Salataları ve çorbaları denedikten sonra arkadaşlarıma sordum: Biraz daha ızgara veya fırında pişmiş bir şey ister misin?
Başka bir şey pişirmemi ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir das mittelalterliche Fest besuchten, wandte sich der Bäcker mit einem Lächeln an uns und fragte: Möchtest du noch etwas Geköpftes-Gebackenes?
Türkçe: Ortaçağ festivalini ziyaret ettiğimizde, fırıncı bize gülümseyerek döndü ve sordu: Biraz daha kafası kopmuş pişmiş şeyler ister misiniz?
Buharda pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Abendessen im feinen Restaurant fragte der Kellner höflich: Möchtest du noch etwas Geköpftes-Gedünstetes?
Türkçe: Akşam yemeği sırasında şık restoranda garson nazikçe sordu: Başka kırmızımsı-buharda pişmişi ister misiniz?
Buharda pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Durchsehen der Speisekarte im chinesischen Restaurant fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Gedämpftes-Gebackenes?
Türkçe: Çin restoranında menüyü incelerken arkadaşıma sordum: Biraz daha buharda pişmiş ya da kızarmış bir şey ister misin?
Pişmiş ve haşlanmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Als wir mit dem Hauptgericht fertig waren, fragte der Kellner freundlich: Möchtest du noch etwas Gebacken-Geschmortes?
Türkçe: Ana yemeği bitirdiğimizde, garson kibarca sordu: Biraz daha fırında pişmiş yemek ister misin?
Soğutulmuş ve buharda pişirilmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nach dem heißen Spaziergang fragte ich dich: Möchtest du noch etwas Gekühltes-Gedünstetes?
Türkçe: Sıcak yürüyüşün ardından sana sordum: Biraz soğuk-buharda pişmiş bir şey ister misin?
Dondurulmuş-pişmiş başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Filmeabend fragte ich meine Freunde: Möchtest du noch etwas Gefrorenes-Gebackenes wie eine Tiefkühlpizza?
Türkçe: Film gecesinde arkadaşlarıma sordum: Biraz daha dondurulmuş ve fırınlanmış şeylerden, mesela bir dondurulmuş pizza ister misiniz?
Afiyet olsun!
Örnek Diyalog: Beim Anrichten des liebevoll zubereiteten Mahls sagte sie lächelnd: Möge das Essen dir schmecken!.
Türkçe: Sevgiyle hazırlanan yemeği servis ederken gülümseyerek dedi ki: Umarım yemeğin tadı sana güzel gelir!.
Daha egzotik bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Beim Betrachten der umfangreichen Speisekarte des thailändischen Restaurants, fragte ich meinen Freund: Möchtest du noch etwas Exotisches?
Türkçe: Tayland restoranının geniş menüsüne göz atarken arkadaşıma sordum: Biraz daha egzotik bir şey ister misin?
Biraz daha barbekü turşusu ister misin?
Örnek Diyalog: Am Lagerfeuer in der kühlen Herbstnacht wandte ich mich an meinen Freund und fragte: „Möchtest du noch etwas Gepökeltes-Gegrilltes?
Türkçe: Soğuk sonbahar gecesinde, kamp ateşinin başında arkadaşıma dönerek sordum: Biraz daha tuzlanmış-grill mi istersin?
Farklı bir şey denemek ister misiniz?
Örnek Diyalog: Nachdem ich bemerkt habe, wie unzufrieden Sie mit Ihrem Essen sind, frage ich mich: Würden Sie gerne etwas anderes probieren?
Türkçe: Yemeğinizden ne kadar memnun olmadığınızı fark ettikten sonra, Başka bir şey denemek ister misiniz? diye merak ediyorum.
Kızarmış başka bir şey ister misiniz?
Örnek Diyalog: Am Morgen fragte sie mich mit einem Lächeln, Möchtest du noch etwas Geröstetes?
Türkçe: Sabahleyin bana gülümseyerek sordu, Biraz daha kızarmış ekmek ister misin?
Hier sind 10 Euro, stimmt so.(10 Euro bırakıyorum, üstü kalsın.)
Vielen Dank und einen schönen Abend noch!(Çok teşekkürler, iyi akşamlar!)
Almanca Yemek Kültürüne Dair İpuçları
Alman yemek kültüründe dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır:
Pünktlichkeit ist wichtig.(Dakiklik önemlidir.) Restoran rezervasyonlarınıza zamanında gitmeye özen gösterin.
Augenkontakt beim Prost sagen.(Şerefe derken göz teması kurun.) Bu, nezaket göstergesidir.
Bestecksprache beachten.(Çatal bıçak diline dikkat edin.) Yemeği bitirdiğinizi belirtmek için çatal ve bıçağı paralel şekilde tabağa yerleştirin.
Almanca Yemeklerle İlgili Bazı ifadeler
Almanca'da yemeklerle ilgili sıkça kullanılan bazı deyimler ve ifadeler şöyledir:
Das ist nicht mein Bier.(Bu benim işim değil.)
Jetzt gibt's Butter bei die Fische.(Şimdi sadede gelelim.)
Alles in Butter.(Her şey yolunda.)
Bu deyimler, günlük konuşmalarda renkli bir dil kullanmanızı sağlar ve Alman kültürüne daha da yakınlaşmanızı sağlar.
Alman Restoranlarında Sıkça Karşılaşılabilecek Durumlar
Rezervasyon Yapmadan Gitmek
Bazı restoranlar yoğun olabilir, bu yüzden rezervasyon yapmak iyi bir fikirdir. Ancak rezervasyon yapmadıysanız ve restoran doluysa, şu ifadeyi kullanabilirsiniz:
Wie lange ist die Wartezeit für einen Tisch?(Bir masa için bekleme süresi ne kadar?)
Özel Günler ve Kutlamalar
Eğer bir doğum günü veya özel bir gün kutluyorsanız:
Wir feiern heute einen Geburtstag.(Bugün bir doğum günü kutluyoruz.)
Könnten wir bitte ein Dessert mit Kerze bekommen?(Bir mumlu tatlı alabilir miyiz lütfen?)
Şikayetler ve Memnuniyetsizlik
Nadiren de olsa bir sorun yaşarsanız, kibar bir şekilde ifade etmek önemlidir:
Entschuldigung, aber mein Essen ist kalt.(Afedersiniz, ama yemeğim soğuk.)
Das ist nicht das, was ich bestellt habe.(Bu, sipariş ettiğim şey değil.)
Garsonlar genellikle bu tür durumlarda yardımcı olacaklardır.
Akşam Yemeğini Daha Keyifli Hale Getirmek İçin İpuçları
1- Öğrenmeye açık olun. Yeni yemekler deneyin ve menüdeki farklı seçeneklere göz atın.
2- Kültüre saygı gösterin. Almanya'nın yemek geleneklerine ve adetlerine uyum sağlayın.
3- Sorular sorun. Anlamadığınız bir şey varsa, çekinmeden sorun.
4- Sohbet edin. Yeni insanlarla tanışın ve deneyimlerinizi paylaşın.
5- Anın tadını çıkarın. Yemek sadece karın doyurmak için değil, aynı zamanda sosyal bir etkinliktir.
Sonuç
Almanca öğrenirken, dili pratikte kullanmak çok önemlidir. Akşam yemekleri, bu pratik için harika bir fırsattır. Cesur olun ve öğrendiğiniz ifadeleri kullanmaktan çekinmeyin. Unutmayın, hata yapmak öğrenmenin doğal bir parçasıdır. Her sohbet, dil becerilerinizi geliştirmeniz için bir adımdır.
Son olarak, "Guten Appetit!"(Afiyet olsun!) demeyi unutmayın. Bu ifade, yemeğe başlamadan önce söylenir ve nezaket göstergesidir. Alman kültüründe küçük ama önemli bir detaydır.
Yemeğinizin ve sohbetinizin keyfini çıkarın!
Not: Almanca ifadelerin telaffuzunu öğrenmek isterseniz, online sözlüklerden veya dil uygulamalarından faydalanabilirsiniz. Ayrıca, yerel halkla pratik yapmak da telaffuzunuzu geliştirmenize yardımcı olacaktır.
İyi akşamlar ve keyifli sohbetler dileriz! 😊
Almanca Akşam Yemeği İfadeleri
Akşam yemeği kültürü, Alman toplumunda önemli bir yere sahiptir. Bu öğünde kullanılan temel ifadeler, iletişimi kolaylaştırır. İfade edilen düşünceler, kibarlık ve etkileşimdeki kaliteyi artırır. Aşağıda, akşam yemeği sırasında sıkça kullanılan Almanca ifadelere yer verilmiştir.
Selamlaşma ve Oturma
- Guten Abend! (İyi akşamlar!)
- Darf ich mich setzen? (Oturabilir miyim?)
Menü İsteği ve Sipariş
- Könnte ich die Speisekarte sehen? (Menüyü görebilir miyim?)
- Ich nehme... (Şunu alacağım...)
- Was empfehlen Sie? (Ne önerirsiniz?)
İçecekler
- Ein Glas Wasser, bitte. (Bir bardak su lütfen.)
- Noch ein Bier, bitte. (Bir bira daha lütfen.)
Yemek Sırasında
- Das schmeckt sehr gut. (Çok lezzetli.)
- Kannst du mir das Salz reichen? (Tuzu uzatır mısın?)
Teşekkür ve Memnuniyet
- Danke für das Essen. (Yemek için teşekkürler.)
- Es hat mir sehr gefallen. (Çok hoşuma gitti.)
Yemeği Bitirince
- Ich bin satt. (Tokum.)
- Kann ich die Rechnung haben? (Hesabı alabilir miyim?)
Veda
- Einen schönen Abend noch! (İyi akşamlar dilerim!)
- Auf Wiedersehen! (Görüşmek üzere!)
Bu temel ifadeler, Almanca konuşulan ülkelerde akşam yemeği adabına uyum sağlar. Kullanılan kelimeler sayesinde, yemek deneyimi daha keyifli bir hale gelir. Akıcı bir iletişim için bu ifadeleri doğru zamanda kullanmak önemlidir.
Resmi Akşam Yemeğinde İletişim Kuralları
Resmi akşam yemekleri, belirli etiket ve davranış kuralları gerektirir. Uygun iletişim tarzı, bu ortamlarda önem taşır. Aşağıda bu kurallara ayrıntılı bir bakış sunulmuştur.
Konuşma Biçimi
- Kibar ve özgün olun.
- Argoya yer yoktur.
- Ses tonunu düşük tutun.
Dinleme Adabı
- Aktif dinleyici olun.
- Sıranızı bekleyin.
- Konuşmacıyı kesmeyin.
Konu Seçimi
- Hafif ve genel konular uygundur.
- Tartışmalı meselelerden sakının.
- Kişisel sorular sormayın.
Göz İletişimi
- Karşınızdakiyle göz kontağı kurun.
- Sürekli bakmayın.
- Nazikçe gülümseyin.
Beden Dili
- Açık ve rahat olun.
- Aşırı el jestlerinden kaçının.
- Öne eğilerek ilgi gösterin.
Kesintiler
- Bölücü olmayın.
- Dikkat dağıtıcı hareketlerden kaçının.
- Nazik bir biçimde yönlendirin.
Sırada Bekleme
- Herkesin söz hakkı var.
- Geri planda kalmayın.
- Fikirlerinizi açıkça sunun.
Eleştiri
- Yapıcı eleştiriye yer verin.
- Olumsuz yargılardan uzak durun.
- Empati ile hareket edin.
Teşekkür Edin
- Katkıları takdir edin.
- Teşekkürünüzü iletin.
- Memnuniyetinizi belirtin.
Bu basit kurallar, resmi akşam yemeğinde saygın ve hoş bir iletişim tarzı için temel oluşturur. Unutmayın, davranışlarınız profesyonel kimliğinizi yansıtır.
Almanya'da Akşam Yemeği Nezaket Kuralları
Akşam yemeği, Alman kültüründe önemli bir etkinliktir. Almanya'da akşam yemeklerinde dikkat edilmesi gereken sayısız nezaket kuralı bulunur. Bu kurallar, davranışları belirgin bir yapıya sokar.
Yemeğe Zamanında Varın
Almanlar zaman konusunda oldukça hassastır. Yemeğe davetliyseniz, geç kalmayın. İdeal olarak yemeğin başlama saatinden birkaç dakika önce varın.
El Sıkışarak Selamlaşın
Yemeğe varır varmaz, ev sahibi ve diğer konuklarla tek tek el sıkışarak selamlaşın.
Önce Oturmayın
Ev sahibinin yemeğe başlama işaretini bekleyin. Belirtilen yere oturmak da önemlidir.
Peçeteyi Kullanın
Yemeğe başlamadan önce, peçeteyi kucağınıza yerleştirin.
"Guten Appetit" Deyin
Yemeğe başlamadan önce, "Guten Appetit" diyerek iyi dileklerinizi ifade edin.
Çatal ve Bıçağı Doğru Kullanın
Yemek yerken, çatalı sol elde, bıçağı ise sağ elde tutun. Yemek bittiğinde, çatal ve bıçağı tabağın üzerinde // saat yönünde konumlandırın.
Konuşurken Yemeyi Durdurun
Birine hitap ederken ya da sohbete katılırken, yemeği bırakın.
Alkol Kurallarına Dikkat Edin
Eğer alkol içiliyorsa, içki kadehini kaldırmadan önce diğer kişilerin de hazır olmasını bekleyin. Göz teması kurarak "Prost" veya "Zum Wohl" diyerek şerefe deyin.
Yemeği Bitirin
Yemeğinizi bitirmeye çalışın. Bu, sunulan yemeğe olan beğeninizi ve saygınızı gösterir.
Teşekkür Edin
Yemek bittikten sonra, ev sahibine yemeği için teşekkür edin.
Bu kurallar, Almanya'da akşam yemeği davetlerinde uyulması gereken temel davranış biçimleridir. Nezaket ve saygıyı göstermek, kültürel beklentilere uyum sağlamanın anahtarını oluşturur.
Almanca akşam yemeği ifadeler selamlaşma menü yemek siparişi içecek nezaket memnuniyet hesap
Lena Baumgartner
Almanca Öğretmeni
Öğrencilerine Almanca'nın yanı sıra Alman kültürü ve edebiyatını da öğretmekte olan Lena, interaktif ve yaratıcı ders metotları kullanmaktadır. Öğrencilerinin dil öğreniminde başarılı olmalarını sağlamak için sürekli yeni yöntemler geliştirmektedir.
Benzer Yazılar
Doğru ve faydalı bilgiler sağlama konusunda kararlı olan uzman ekibimizle blogumuzu her zaman yeni makaleler ve videolarla güncelliyoruz. Güvenilir tavsiyeler ve bilgilendirici içerikler arıyorsanız, blog sayfamıza mutlaka göz atın.